Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor

Uluslararası toplumun, Suriye sorunu ve Rojava Kürdistanı bağlamında IŞİD’e karşı sadece alandaki askeri gücü ve başarısından dolayı YPG-PYD ile ortaklık içinde oldukları değerlendirmesi eksik olur.

Çetin Çeko

27.09.2016, Sal | 12:29

Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor
Makaleyi Paylaş

Türkiye’nin Fırat Kalkanı adını verdiği operasyon, uluslararası toplumun Rojava Kürdistanı’na ilişkin siyasetinde var olan tartışmalı ve sisli resmin daha da berraklaşmasına vesile oldu. Türkiye, uluslararası toplumu “ya biz ya da YPG”, daha açık bir ifade ile “ya Türkiye ya da Kürtler” tercihine zorladı.

Batı bloku, Türkiye’nin hem NATO üyesi hem de ABD’nin stratejik müttefiki olması sebebiyle, Suriye’de Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldıracak eylemlere müsaade etmeyeceklerini diplomatik bir dil ve tavırla açık bir şekilde ortaya koydular. Kürtler ise şu an için Afrin ile Kobine arasındaki koridoru birleştiremeseler de, uluslararası toplumla aralarındaki koridoru hem güçlendirdiler hem de meşruiyetlerini arttırdılar.

Rusya da Türkiye’nin Cerablus operasyonunun IŞİD ile sınırlı kalmasını ve YPG’ye yönelik eylemlerin karşısında olduğunu açık olarak deklere etti. Rusya bununla da kalmayarak, Kürtlerin ulusal demokratik haklarına ilişkin Beşar Esad’ın adım atması için Şam rejimine telkininde bulunmak ve Kürtlerle anlaşmaya çalışmalarını sağlamakla meşgul.

Gelen nokta itibariyle Batı blokunun başını çektiği ABD, stratejik müttefiki Türkiye’ye, Doğu blokunun başını çektiği Rusya da, müttefikleri Suriye Şam rejimi ve İran’a, statüsüz Kürtler ve Kürdistan’a ilişkin siyasetlerini değiştirmeleri konusunda telkinde bulunuyorlar. Daha açık bir ifadeyle uluslararası toplumun yüz yıllık Kürtler ve Kürdistan siyasetleri bölgede değişime uğrarken, Kürdistan’ı paylaşan müttefiklerinin de siyasetlerini değiştirmelerini, değiştirmedikleri takdirde bu kamburu artık omuzlarında taşımayacaklarını açıkça beyan ediyorlar.

Uluslararası toplumun, Suriye sorunu ve Rojava Kürdistanı bağlamında IŞİD’e karşı sadece alandaki askeri gücü ve başarısından dolayı YPG-PYD ile ortaklık içinde oldukları değerlendirmesi eksik olur. Gerek Washington gerekse Kremlin\'in, Suriye’de hedeflerine ulaşınca sırtlarını Kürtlere dönecekleri ve savaşın kaybedenlerinden birinin de Kürtler olacağı yaklaşımı, şu anki reel politik açıdan gerçekçi gözükmemektedir.

“Birleşik Suriye” ne anlama geliyor?

Uluslararası toplum yeni Suriye’yi tanımlarken ısrarla “Birleşik Suriye” vurgusunu yapmaktadır. Bunun anlamı Suriye’yi oluşturan farklı ulusal kimliklerin ve mezheplerin eşit haklar ve sorumluluklar çerçevesinde çoğulcu, seküler ve demokratik Suriye’de söz sahibi olacakları anlamına gelmektir. Bugün için adı açık olarak telaffuz edilmese de, söz konusu idari formasyonun karşılığı federatif bir Suriye’dir. Bu yaklaşımın orta ve uzun vadede başarı şansı elbette soru işaretleriyle doludur. Söz konusu hedefin gerçekleşmemesi durumunda Suriye ve Irak’ın parçalanma ihtimali daha sıklıkla tartışılmaya başlanmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Rojava Özerk Yönetimi ile Suriye rejiminin, Rusya gözetiminde görüşmelere devam ettikleri haberleri basına yansıdı. Adının açıklanmasını istemeyen bir PYD yetkilisi, görüşmelerin Suriye’nin Akdeniz’deki sahil kenti Lazkiye’de bulunan Rusya’ya ait Assel El-Esed Hava Üssü’nde gerçekleştiğini belirtti.

Görüşmelere bizzat katılan PYD yetkilisi, taraflar arasında gerçekleşen ikili görüşmede, Suriye’deki Kürt bölgelerinin durumuna ilişkin değerlendirmeler yapıldığını, ancak bir uzlaşıya varılmadığını kaydetti. PYD’li yetkili, görüşmelerde arabuluculuk yapan Rusya’nın, Suriye yönetimi ile Rojava yetkilileri arasındaki görüşmelerin uzlaşmayla sonuçlanana kadar devam etmesini istediklerini ifade etmektedir.

Açıklamada yer alan önemli bir ayrıntı ise ABD’nin, Rojava Kürdistanı yetkilileriyle Şam rejimi arasındaki görüşmelerden haberdar olduğu ve görüşmelere Rusya\'nın arabuluculuk yapmasına karşı olmadığıdır.

Görüşmelerde Şam rejimi yetkililerinin Suriye’de federal bir sistemin kabulünün, ülkenin parçalanması anlamına geleceği için bu yaklaşıma karşı çıktıkları belirtilmektedir. PYD ise, Esad rejiminin federasyona karşı çıkmasını çok ciddi bir meydan okuma olarak görmemekle beraber, çok fazla bir şansının da olmadığı kanaatindedir.

Demokratik özerklikten federasyona

PYD-YPG çizgisi düne kadar demokratik özerklik bağlamında kanton idari formatında ısrar etti ve bunun Suriye için mükemmel bir model olduğunu savunageldi. ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda anlaşmaları ve Suriye’nin federal bir sistemle yönetilmesi konusunda hemfikir olmaları ardından, PYD-YPG de federasyon modeline doğru keskin bir “U’ dönüş gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz günlerde Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda ise, Suriye’deki çatışmaların önemli aktörlerinden Kürtlerin, özel bir statüye kavuşmaları gerektiği belirtilmektedir. Raporda Suriye’nin, Kürtlerin bulunduğu bölgeler için özel statüyü barındıran siyasi, yeniden yapılandırılmaya ihtiyaç duyulduğu dile getirilmektedir. AB Dış İlişkiler Konseyi Raportörü Jihad Yazigi tarafından kaleme alınan raporda, Kürtlerin özel statü kazanmalarının mevcut çatışmalara çözüm bulunması ve ülkenin yeniden inşa edilmesi için zorunlu bir ön koşul olduğu vurgulanmaktır.

PYD-YPG’nin yumuşak karını durumundaki kendi dışındaki diğer Kürdistanlı güçlere karşı anti demokratik tavrından vazgeçmesi durumunda, uluslararası topluma karşı elinin daha da güçleneceğinden kuşku yoktur. Hayata geçirilmeyen Hewler (Erbil) ve Duhok mutabakatlarında bu zemin mevcuttur. PYD’nin bu konuda adım atması, özellikle Uluslararası Suriye Destek Grubu’nda başını Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın çektiği Cenevre görüşmelerine Kürtlerin katılımını engelleyen tavrın aşılmasına da önemli katkı sağlayacaktır.

Türkiye’nin Rojava Kürdistanı’na saldırısına Şam rejimi ile İran biçimsel zorunluluktan dolayı cılız sesle protestoda bulunmuşlardır. Yeni birleşik Suriye’de Rojava Kürdistanı’ndaki mevcut kazanımların hayata geçmesi, Türkiye ve İran’ı da kendi Kürt sorunlarının olası çözümüne ilişkin adım atmaları konusunda zorlayacaktır. Bu arada Güney (Irak) Kürdistan’ın 1990 Körfez Savaşı’yla değişen makûs talihine benzer bir süreci, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den bu yana Rojava Kürdistanı’nın yaşadığını söylemek abartı olmaz.

Sonuç olarak devam eden Fırat Kalkanı operasyonu, Türkiye’nin Kürt meselesinde irtifa kaybettiği, bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli kırılmalar yaşadığı ters bir hamleye dönüştü. Uluslararası toplum ise, Türkiye, Suriye ve İran’ın Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarını yok sayan siyasetlerini omuzlarında bir kambur olarak taşımayacaklarını, Türkiye’nin YPG\'ye karşı operasyonuna karşı çıkarak ortaya koydular.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11958 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:37:30

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

Trump kabinesinde Kürtlere yönelik politikaların şifreleri Trump'ın İkinci Döneminde Kürt Politikası: İsrail mi, Türkiye mi? Kürdistan seçimleri ardından olası senaryolar Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi? Güney Kürdistan’da Türk Askeri Varlığından PKK’nin Yanı Sıra KDP ve KYB de Sorumludur Futbol sahasında birleşen Kürt siyasetçiler Demirtaş ve arkadaşları ‘Türklük Sözleşmesi’ni ihlalden ceza aldılar ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri ‘Konuş! Sen nerelisin?’ KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme Olasılığı ABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel! KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor? Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz! Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalı Peşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engeller Macron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli? ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu! Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur! Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı 14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı! Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor? HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir. Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı 'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler! HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı' Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu! KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor! Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız dersler Kürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır! Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir? İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi? Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdı Abit Gürses’in anısına! Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı? Biden, KDP ve KYB’yi uyardı! Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri Dava adamı Şerafettin Kaya Bağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyor Çin, Kürt dosyasını açtı! Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkiler Türkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşveti Bir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleri Dünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat Barzani Batı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü! Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerine Kürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani 'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek? T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı! Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi! İsrail’in Rojava Kürdistanı siyaseti İbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisi Rusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine? Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi? KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır? Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi? PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış Süreci TC’nin Kürt ‘Afları’ Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can Yücel Erdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyor ABD, İran, Irak üçgeninde Kürtler Irak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar Parçalayabilir Erdoğan’ın Kobani planı Rojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular 'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunur Seçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu! Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisi Yabancı Gözüyle 'Kürdistanilik' Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmek ABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve Türkiye Suriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsili Kürt seçmen davranışı ve 24 Haziran Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır! Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor! Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya! Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilir Referandum ve Kerkük travması Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir Bağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyor Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrası Federalizmi Irak’a Kürtler getirdi Uluslararası toplum ve Kürtler Kürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücü Güney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramı Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDP Kürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnek Türkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesi Kürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil Mahpus Türkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmu Türkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodları Rusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak? HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdır AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor Sri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklar Kürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Demokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x