Kürdler üzerinde sürekli bir algı operesyonu yürütülüyor. Cumhuriyet tarihinden günümüze, yapılan bütün yasa değişikliklerin ve yaptırımcı, östenci söylemlerin ana nedeni Kürdlerin statüsüzlüğünü sürdürmek, kollektif haklarını engellemek olduğu açıktır. CHP\'nin \'\'Helalleşme\'\' mantığıda AKP\'ninki gibi ana teması, Türk işgalci devletin insanlık dışı suçlarının örtülü hale getirilmesidir. Sömürgeci ile sömürge ilişkisinde \'\'helalleşme\'\' diye bir siyasi kavram yok. Olacaksa Yüzleşme, yani Kirli ve soykırımcı geleneğiyle hesaplaşma olmalıdır. Yüzleşmek; Tekçi, putperest olmayan, etnik, toplumsal barış, güven ve uluslararası adalet, hukuk norumlarına uygun yeni bir sahîfe, anayasa ve temiz bir siyasetle işe başlamaktır. Şimdi 21. Yüzyılda halen1930\'ların diktatör politikalarını tatbik eden CHP veya diğerleri Kürdlere neyi helal edecekler? Katil mağdura neyin helallığını yapacak ?
Bu \'\'helalleşme\'\' olsa olsa gayri müslümlerin, Kürdlerin, devrimci demokratların katilleri olan MHP, İYİP, AKP ile devlet dizayni nezdinde toplumsal katmanları manipüle etme politikasıdır. O nedenle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu\'nun \"helalleşme\" söylemi sorunludur. Yüzleşme meselesi Türk işgalci ordusunun Kürdistan topraklarından çekilme ve devletin kitlesel şiddette dahil işlediği siyasi cinayetlerden faili meçhul cinayetlere doğrudan ya da dolaylı içinde yer aldığı sorumluları açığa çıkarma sözü ve programı ile başlamalıdır. Böylece Birleşmiş Milletler, BM gibi uluslararası güvencelerle devlet nezdinde suç işlemişlerin toplumsal vicdanda mahkûm edilmesi sağlanmış olur. Buda ciddi bir siyasi irade gerektirir. Salt iktidar olmak için birbiriyle işbirliği yapan Faşist islamist Kemalist partilerle sağlanamaz. AKP ilk yıllarda devlet arşivlerin bir kısmınıda açarak Ordunun Genelkrumaylarını, devlet bürokratlarını ve Polis müdürlerini tutuklatarak işe başlamıştı. Ama sonraki yıllarda ise Erdoğan hükümeti o suçlularla ortaklaşma yoluna koyuldu.
Bilindiği gibi \'\'İşgal ve İnsanlığa karşı suç tanımı ilk kez Nürnberg Mahkemeleri ilkeleri çerçevesinde yapılmıştır. Ülke toprakların işgali ve ulusal varlıkların çiğnenmesi uluslararası bir suçtur. Türk devleti Kürdistan ve Kürdler özgülünde bu suçu yüz yıldır işliyor. Etnik soykırım, öldürme, yok etme, sürgün etme, hapsetme, işkence, tecavüz, kitlesel şiddet, yasak, failli meçhul cinayetler ve diğer insanlık dışı fiilleri içeren bütün bu vahşet suçlar ile siyasal, ırksal ya da dinî düzen saiki ile yapılan zulümler bu tanımın içindedir ve zamanaşımı yoktur. Oysa Ankara rejimi, eli kanlı katillerini zamanaşımı ile aklama yoluna girmiştir. İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olamaz. Örneğin uluslararası hukukta insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı uygulanamayacağına dair bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi, keza zamanaşımının uygulanmasını engelleyen bir Avrupa Komisyonu sözleşmesi var.
Açıktır ki, yasaları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayan Türk totaliter rejimine karşı toplumsal muhalefet yaşanmazsa, seçimlerle bir sonuç alınamaz. Muhalefet cephesinde demokratik, akademik, sendikal hak talebini sokak protesto hakkını savunabilecek bir siyasî irade yok. Ortada normal bir devlet yok. Erdoğan\'a bağlı türlü çetelerle yönetilen suç örgütleri var. Hapishaneler işkence merkezleri olmuş. Gözaltında kayıp çocuklarının akibetlerini öğrenmek istiyen annelere, cenazelerini alamayan ailelere hatta mezarlara bile saldıran bu rejimi durdurmak gerekir. Etnik ve toplumsal sorunların çözümü, keza ağır travmalar geçiren toplumu iyileştirmenin yolu, helalleşme değil yüzleşme ile hakikatin ortaya çıkarılması ve toplumsal güvenin öngörülmesinden geçer. Geçmişiyle hesaplaşmayı, yüzleşmeyi önüne koymayan Türk devlet partileri benzer retoriklerle AKP\'den daha beterini yapmaya adaydır.
Türk devlet partilerin iktdar ve \'muhalefeti\' birbirini aratır düzeyde ırkçı, faşist ve tekçi niteliklerinden dolayı sorunun kaynağıdır. AKP\'nin yaptıklarını, CHP\'nin yapmaması için rengini ve yönetme programını açıklamalıdır.\'\'Herşey çok gözel olacak.\'\' Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak klişesinin aslında gerçekleşmemesi için bir neden yok. Dün Kemalist derin devlet dendi. Erdoğan\'lı süreçle Saddat\'lı cihatçı devlet oldu. \'\'İktidara gelirsem Kandili yerle bir edecem\'\' diyen Kılıçdaroğlu, kiminle helallık istiyor? Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen Osmanlı ve Kemalist gelenek, Demokratik bir hukuk devletini amaçlayanların yapması gereken,yapılan hukuksuzluklarla açıktan mücadele etmek ve kirli, soykırımcı politikalarıyla hesaplaşmayı sağlamak olduğunu anlamalıdırlar. Kürdlerin topraklarına zor ve korsanca kurulmuş, bütün kollektif haklarını zorla gasp etmiş, yasak, katliam ve soykırım suçu işlemiş NATO üyesi işgalci bir devlet var ortada. Diğer tarafta ulusal, siyasal haklarının iadesini istiyen ve onun için mücadele eden savunmasız Kürd halkı var. Şimdi bir asırdır ülkemizi, topraklarımızı, evimizi işgal etmişsiniz. Dilimizi yasaklamışsınız.Yedi ejdadımıza kadar katletmişsiniz. Tecevüz etmişsiniz. Hapislere doldurmuşsunuz. Dağlarımızı, köylerimizi hergün bombalıyorsunuz. Kimliğimizi, siyasi haklarımızı ekonomimizi, varlığımızı herşeyimizi gasp etmişsiniz ve halen fütursuzce saldırıyorsunuz.
Peki Kürdler size ne yaptı? Şehirlerinizimi işgal etti? Size tecavüz mu etti? Dilinizi mi yasakladı. Tank,top uçaklarla bombalarmı yağdırdı? Soykırım mı yaptı ? Mezarlarınıza mı saldırdı? Ama bütün bu insanlık suçlarını siz işlediniz. Madem suçlusunuz. O halde Kürdlerin önünde diz çökün özür dileyin...
Eğer Türk egemen ulusu, bu barbar yöneticileriyle bilerek bilmiyerek gurur duyacak kadar değişime direniyorsa ve bu çağ dışılığa karşı kayda değer bir karşı duruş vucut bulamıyorsa ayrışmaktan başka seçenek kalmıyor. Bir asırdır yok edilmek istenen, nüfus ve toprak olarak Türkiye\'nin yarısını oluşturan Kuzey Kürdistan\'dan söz ediyoruz. Görülüyor ki, hiçbir reel karşılığı olmayan demokrasi, ortak yaşam, \'\'kardeşlik\'\' gibi içi boş söylemler asimilasyon malzemesi oldu. Türk devleti ve yöneticileri Kürdlere karşı bir suç makinesi gibi çalışıyor. Ana dilimiz, kollektif haklarımız bile pazarlık konusu edilmiş. Şimdi\'de bir \'\'helalleşme\'\'dir almış gidiyor.
Neyin helalleşmesi? Yüz yıldır işgalci olan, katleden, inkâr eden, yasaklayan sizsiniz. Peki Kürdlerden neyin helalliğini istiyorsunuz? Her yerde tokatlanan ancak Kürd topraklarında bir salgın hastalığı gibi yayılan ve durdurulması gereken bir Türk işgali, yayılmacılığı var. Kuzey Kürdistan\'da, Suriye\'de Rojava Kürdistan\'ında Federe Kürdistan\'da işgalcidir, sorun haline gelmiş. TC.Nasıl ki Kürd toprakları ve kanlı bedenleri üzerinde kurulmuşsa, stratejisinide Kürdlerin geleceğini karartma üzerine kurmuş.Türk devleti, Suriye ve Batı Kürdistan işgaline asılarak Kuzey Kürdistan üzerine oturmak istiyor. Kürd gövdesi üzerinde politika yapan siyasi partiler, milli bileşenlerle ortak bir konsensüsle bu durumu dikkatle değerlendirmeli devletin eline koz vermemelidir.
Kırk yıldır insan öğütme makinesi gibi çalışan, katliam ve kırılmalardan ders çıkarmayan siyasi gelenekler yenilgi, direniş labirentinden çıkmalıdır. Kürdler için getrisi ve çözüm gücü olmayan politikalar savunulmamalıdır. Dünya dengelerinde yaşanan değişimlerde Kürd ulusal çıkarlarına uygun siyasetlerle ilişkilenmelidir. Türk koloniyalist rejimi, etnik, inanç ve bütün siyasal sosyal sorunları şiddetle çözmek gibi gerici, ırkçı, yayılmacı yok edici bir aparat durumundadır. O nedenle mevcut haliyle sorunları çözmesi bir yana, sorunların çözümünü kilitleyen ve mühtemelen BAAS cumhuriyet rejimleri gibi kendi zehriyle yüklü bir hale gelmiş.
Kürdlerin ulusal geleceğini belirleme ve Kürdistan\'ın bağımsızlığına karşı oluşturulan engelleri aşması güç birliktenliğinden geçer. Ankara ve Tahran yönetimlerin, PKK ve YNK içindeki ajanları üzerinde devletsizliği Kürdlere kabul ettirme çabası halk nezdinde bir karşılık bulmadı. Kürd Milleti, Kuzey ve Rojava Kürdistan\'ında, Keza Güney Kürdistan\'da onbinlerce Gerilla ve peşmergenin bağımsız Kürdistan ideali için kendilerini feda etmelerini yüce tutu. Son Irak parlamento seçimlerinde Federe Kürdistan Bölgesinin güçlenerek çıkması, Kerkûk, Maxmur, Ninova ve Şengal gibi Kürdistan\'i bölgelerin bütün provokasyonlara rağmen Bağımsızlığa oy vermeleri bu milli direnişin sonucudur.
Kürdistan Federe Devleti ve Güney Batı, Rojava özerk otoriteleri’de artık kendi topraklarına sahip ve zengin kaynaklarını tam olmazsada denetim altına almışlar. Her geçen gün dünya devletleriyle ticari, teknik, siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini, pazarlık kartlarını ve devletleşme alt yapılarını istenilen düzeyde olmazsada geliştiriyorlar. Artık Batı dünyası, Türkiye\'nin Suriye, YPG politikasını ciddiye almıyor. Dünya devletleri, Batı Kürdistan özerk yönetimi ve ulusal küvvetleriyle bölgesel çıkarlarının örtüşmesinden kaynaklı işbirliğini sürdürecektir.Türkiye ve İran rejimlerin Kürdistan ve ortadoğu\'yu istikrarsizlaştirma ve paramiliter güçlerle savaşı yaymalarına yol vermeyecektir. Ancak Türkiye\'yi kullanmaya devam edecekler. Zaten Türkiye ABD\'den kopamaz. ABD ve AB\'ye yetmiş yıllık bir bağımlılığı var. Türkiye ekonomisi ve askeri savunması ABD odaklıdır.
Türkiye\'nin Avrasya dünyasıyla ciddi bir ekonomik, askeri bağımlılığının olmaması Erdoğan\'n ABD, AB şantajını işlemez hale getirmiş. Amerika\'nın S-400’lerle ilgili Türkiye’yi ekonomik, askeri ambargo ile tehdit etme uyarısı, AB\'nın Akdeniz sahasında tehdit listesine alma istemi Ankara için ciddi bir tehlikedir. Erdoğan\'ın kirli dosyası ABD\'nın elindedir. ABD savcısı Bahara\'nın kitabindaki belgeler işleme konulursa Erdoğan, Soylu ve bakanları için uluslararası yargılanmanın yolu açılır. RT.Erdoğan, Türkiye\'yi Doğu eksenine dahil etme ve Rusya’dan S-400 savunma sistemi taktiğiyle ABD ve AB\'ye kendini kiymete bindirme, keza Zarab dosyasını görünmez kılma şantajnın sonuçlarını yaşıyor. Türkiye ağır bir siyasi, ekonomik çöküntü yaşıyor. Yasama, yürütme bunalımı hat safaya varmış. Milyonlarca insan aç ve işsizdir. Ankara yönetemiyor. Kılıçdaroğlu\'nun Helalleşme söylemi Erdoğan\'ın içte ve dışta gözde çıkarılmışlığın özetidir.
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.