iNNOV8: Türkiye ve İsrail, Suriye’yi Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?

Esad rejiminin çöküşü Suriye’de bölgesel güçler arasında yeni bir rekabet dönemini başlattı. Türkiye ve İsrail, ülkenin geleceğini şekillendirme yarışında öne çıkıyor.

23 Kasım 2025 - 10:54
23 Kasım 2025 - 10:54
 0
iNNOV8: Türkiye ve İsrail, Suriye’yi Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?

Bağımsız düşünce kuruluşu iNNOV8, Beşar Esad rejiminin çöküşünün Suriye'de yeni bir bölgesel rekabet dönemini başlattığını savunan stratejik bir rapor yayınladı. "Esad'dan Şaraa'ya: Modern Suriye'de Jeopolitik Yeniden Hizalanmalar ve Dış Etkiler" başlıklı çalışma, Türkiye ve İsrail'in öncülüğünde Suriye'nin post-Esad siyasi düzenini yeniden şekillendirdiğini öne sürüyor.

Raporun yazarı araştırmacı Şan Muhammed, 22 Kasım 2025 tarihli çalışmasında, Esad'ın 2024'te devrilmesi ve eski Tahrir el-Şam (HTS) komutanı Ahmed el-Şaraa'nın geçici lider olarak yükselişiyle oluşan güvenlik boşluğunu vurguluyor. "Bu, bölgesel güçlerin Suriye'nin geleceği için yarıştığı bir arena yarattı; her biri kendi vizyonunu dayatmaya çalışıyor" diyor Muhammed.

Esad Sonrası Kırılgan Bir Devlet
Rapor, Suriye iç savaşının temel dinamiklerini gözden geçirerek ülkeyi etnik ve dini "mozaik" olarak tanımlıyor. Savaş öncesi nüfusun yaklaşık %70'i Sünni Arap'lardan oluşurken, Aleviler, Kürtler, Hristiyanlar, Dürziler, Ermeniler, Türkmenler ve diğer azınlıklar ulusal birliği zorlaştırdı. 1960'tan beri etnik verilerin toplanmadığına dikkat çeken çalışma, Esad ailesinin 1970-2024 arası azınlık Alevi topluluğunun siyasi egemenliğini sürdürdüğünü belirtiyor. 13 yıllık çatışmada, ağırlıklı olarak Sünni nüfustan 600 binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

Muhammed, Esad rejiminin çöküşünün iç dengeleri kökten değiştirdiğini ve yoğun dış müdahaleyi tetiklediğini savunuyor.

Rekabet Eden Bölgesel Projeler: Merkeziyetçilik mi, Dağıtılmışlık mı?
iNNOV8 raporunun ana tezi, Türkiye ve İsrail'in Suriye'nin siyasi geleceği için zıt modeller izlediği yönünde. Türkiye, Şam'daki yeni Sünni İslamcı liderliğe birinci derecede müttefik olarak, güçlü merkezi bir hükümet altında birleşik bir Suriye devletini savunuyor.

İsrail ise Şaraa'nın HTS kökenli geçmişinden derin şüphe duyarak, merkezi olmayan bir Suriye'yi tercih ediyor. Dürziler ve Kürtler gibi azınlıkları destekleyerek, tek bir düşman aktörün ülkeyi domine etmesini önlemeyi hedefliyor. "Türkiye güçlü ve istikrarlı bir Suriye istiyor, İsrail ise merkezi otoriteyi ve İran'ın erişimini sınırlayan parçalanmış bir manzarayla daha rahat" diye not düşüyor rapor.

Türkiye: Güvenlik Ortağı, Eğitmen ve Ekonomik Bekçisi
Çalışmaya göre, Türkiye post-Esad devletine etkisini hızla kurumsallaştırdı. Öne çıkan adımlar şöyle:

-Askeri Eğitim ve Danışmanlık Anlaşması: 13 Ağustos 2025'te Ankara ile Şam arasında imzalanan mutabakat zaptı, Türk doktrini ve standartlarını yeniden yapılandırılan Suriye ordusuna entegre ediyor.

-Askeri Genişleme: Kuzeydoğu Suriye'de, özellikle Haseke ve Rakka gibi Kürt çoğunluklu bölgelerde daha fazla birlik ve üs konuşlandırma planları.

-Güvenlik Stratejisi: Özerk Kürt bölgesi reddediliyor; merkezi otorite dışında silahlı oluşumlara izin yok. Rapor, eğitim kontrolünün "terfi, birim uyumu ve angajman kurallarını" şekillendirdiğini, Suriye ordusunun uzun vadeli bağımsızlığını sorgulattığını belirtiyor.

Ankara'nın doktrini, "sınır ötesi isyancı altyapısını Suriye'nin güvenlik sektörünü yeniden şekillendirerek ortadan kaldırmak" olarak özetleniyor. Kürt oluşumlarının entegrasyonu ve silahsızlandırılması pazarlık dışı.

Ekonomik olarak Türkiye'nin hedefleri:

-Esad'ın veto ettiği Katar-Türkiye gaz boru hattını Suriye üzerinden canlandırmak.

-Kuzey Suriye'de Türk bankaları, telekom, ticaret ofisleri ve endüstriyel bölgelerle savaş sonrası yeniden inşaat pazarını domine etmek.

-Bab el-Hava ve Bab es-Selame gibi sınır kapılarını kontrol ederek ticaret ve yardım akışlarını etkilemek.

-Askeri kontrolü altyapı, enerji ve ticaret koridorları yoluyla uzun vadeli ekonomik kaldıraç haline getirmek.

Rapor, Türkiye'nin Orta Doğu-Avrupa ticaret koridorlarında köprü olmayı hedeflediğini, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ile Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) gibi projelerle rekabet ettiğini vurguluyor.

İsrail: Tampon Bölgeler, Hava Gücü ve Azınlık Ortakları
İsrail tarafında politika, ekonomiden ziyade güvenliğe dayalı. Temel hedefler:

-Suriye sınırında tampon bölge kurarak İran, Hizbullah, cihatçı gruplar veya kaostan tehditleri önlemek.

-İran vekillerinin yeniden silahlanmasını ve Suriye'nin stratejik silah kapasitesinin inşasını engellemek.

-Suriye'nin İsrail'e büyük ölçekli saldırılar için platform olmasını önlemek.

1974 ayrışma anlaşmasının Esad'ın düşüşüyle çökmesi sonrası, İsrail Golan Tepeleri ötesinde Kuneytra, Dera ve diğer stratejik noktalarda varlıklarını genişletti. Geniş çaplı hava saldırılarıyla Suriye askeri altyapısı ve İran bağlantılı hedefleri vurdu. Rapor, Şam hükümetinin yüzlerce hava saldırısı ve kara harekâtı iddialarını aktarıyor.

Bu tutum uluslararası eleştiri alsa da, İsrail bunu "savunmacı" olarak gerekçelendiriyor ve "güney Lübnan senaryosunun" tekrarı önlendiğini savunuyor.

Ekonomik çıkarlar sınırlı; Golan'daki petrol rezervleri (İsrailli-Amerikalı şirket iddiası) ikincil kalıyor, güvenlik doktrini ön planda.

Siyasi olarak İsrail:

-Güney Suriye Dürzileriyle bağları derinleştirerek, Şam ve İran'ın erişimini sınırlayan özel idari statü taleplerini destekliyor.

-Kuzeydoğu Suriye Kürtlerini "doğal müttefik" olarak görüyor; aşırı gruplara ve İran'a karşı denge unsuru, ancak bu Türkiye'nin sınırdaki Kürt proto-devlet korkusunu artırıyor.

Körfez Ülkeleri: İkincil Ama Önemli Oyuncular
Rapor, Türkiye ve İsrail rekabetini Körfez Arap devletlerinin (Katar, Suudi Arabistan, BAE) etkisine oturtuyor. Esad döneminde rejim değişikliği peşinde koşan Körfez, Şaraa altında pragmatik angajmana geçti: Suriye'yi istikrara kavuşturmak, İran egemenliğini sınırlamak ve Türkiye'nin rakipsiz gücünü önlemek.

Katar Türkiye'ye en yakın konumda kalırken, Suudi Arabistan ve BAE normalleşme odaklı yaklaşımla Şaraa yönetimini yeni bölgesel gerçeklik olarak kabul ediyor.

Suriye'nin Geleceği İçin Çatışan Vizyonlar
Sonuçta rapor, Suriye'yi iç çatışmadan öte, örtüşen bölgesel projelerin savaş alanı olarak çerçeveliyor. Türkiye, Kürt ayrılıkçılığını bastıran merkezi, dost ve Sünni uyumlu bir devlet hedefliyor. İsrail ise Şam ve Tahran'ı kısıtlayan, Dürziler ve Kürtler gibi azınlıklara dayalı merkezi olmayan bir yapı istiyor.

Muhammed, "Bu çelişkili stratejiler, değişen Körfez politikalarıyla birleşince, Suriye'yi merkeziyetçilik, parçalanma veya hibrit bir sonuca sürükleyebilir" uyarısında bulunuyor. Güç paylaşımı Şam, Ankara, Tel Aviv ve yerel ortaklar arasında nasıl evrileceğine bağlı.

iNNOV8'in raporu, post-Esad Suriye'yi yerleşik bir yörünge değil, bölgesel güçlerin siyasi haritayı yeniden yazdığı dinamik bir arena olarak konumlandırıyor.

Bu haber toplam 1 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 10:54:12