İran’da siyasi ayrışma derinleşiyor: Reformistler uranyum dondurmasını talep ediyor, muhafazakârlar direniyor

İsrail’le yaşanan son savaş, İran’ın siyasi yelpazesinde fay hatlarını açığa çıkararak, ılımlı kesimleri iç ve dış politikada reform çağrısında bulunmaya sevk etti.

20 Ağustos 2025 - 14:11
20 Ağustos 2025 - 14:11
 0
İran’da siyasi ayrışma derinleşiyor: Reformistler uranyum dondurmasını talep ediyor, muhafazakârlar direniyor

İran’daki Reform Cephesi, Reformist siyasi hareketin ana çatısı olarak, uranyum zenginleştirmenin askıya alınması ve ordunun siyasetteki rolünün sınırlandırılması çağrısında bulundu. Bu, savaşın hemen ardından sisteme yöneltilen nadir bir meydan okuma oldu ve muhafazakâr kanattan sert bir tepki aldı.

İran’daki hizipler arası rekabet yeni değil; bu durum, 1979’dan beri tehdit olarak görülen siyasi grupları tasfiye eden İslam Cumhuriyeti kadar eski. Devrimin temel ilkelerine karşı çıkan gruplar büyük ölçüde yok edildi; liderleri sürgüne gönderildi, hapsedildi ya da idam edildi. Ancak yıllar içinde iç ve bölgesel tartışmalar yeni hizalanmalar yaratarak, sıkı kontrol altındaki sistem içinde bile siyasi figürleri dönüştürdü.

Baskıcı ortama rağmen bazı gruplar, rejimin varlığını sorgulamadan reform talep ederek hayatta kalmayı başardı. Bunların başında, eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin öncülüğünde doğan Reformist hareket geliyor. 1997’deki ezici seçim zaferinin ardından ağır baskılar görse de Reformist hareket hâlen İran siyasetinde önemli bir güç olarak varlığını sürdürüyor.

Stratejik değişim çağrısı

İsrail’le yaşanan son savaş sırasında Reformistler, ulusal birlik adına rejimin yanında saf tuttu. Ancak savaş sonrasında hareketin bazı kesimleri daha açık bir şekilde konuşarak, İran’ı yeni bir siyaset ve bölgesel politika dönemine taşımak için kapsamlı reform çağrısı yapmaya başladı.

Hafta sonu Hammihan gazetesinde yayımlanan bir bildiride Reform Cephesi, liderliğe uranyum zenginleştirmenin gönüllü olarak askıya alınması çağrısında bulundu. Çatışmaya geri dönüşü önlemek ve İran’ın uluslararası izolasyonuna son vermek için ABD ile kapsamlı müzakereler yapılması ve ordunun siyaset ile ekonomideki rolünün sınırlandırılması istendi.

Bildiride, ülkeyi kurtarmanın, halkın güvenini yeniden inşa etmenin ve ekonomik darboğazı aşmanın tek yolunun “ulusal uzlaşı ve iç-dış düşmanlıkların sona ermesi” olduğu vurgulandı.

Ekim 2023’te bölgesel savaş başlamadan önce bile İran ekonomisi kronik dengesizlikler ve tutarsız politikalar yüzünden zorluk içindeydi. Şimdi ise kontrolden çıkan enflasyon, üretim durgunluğu, para biriminin çöküşü ve sermaye kaçışıyla birlikte ekonomik felç riski her zamankinden daha ciddi.

Aktivistler, toplumsal travma ve kaygının yaygın bir hayal kırıklığı yarattığı konusunda yönetici elitleri giderek daha sık uyarıyor. Ulusal güveni yeniden tesis etmemek ve dış dünyayla yapıcı bir şekilde ilişki kurmamak, daha fazla maliyet, izolasyon ve öngörülemez sonuçlar doğurabilir.

Ruhani ve Zarif’ten açıklamalar

Bildiriden iki gün önce Reformist kanattan eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, dış politikada reform ve ABD ile gerilimin azaltılması çağrısı yaptı. Ruhani, 2015 nükleer anlaşmasının mimarı olan hükümetin başındaydı. Yaptığı uzun açıklamada dolaylı yoldan yeni bir stratejik yön belirlemek üzere ulusal referandum talebinde bulundu: “Halkın talebi, ulusal stratejimizin temeli olabilir.”

Benzer şekilde, eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de Foreign Policy dergisinde kaleme aldığı makalede bölgede paradigma değişimi çağrısı yaptı. Zarif, İran da dahil olmak üzere ülkelerin “çatışma döngüleri ve kaçırılmış fırsatlar” içinde sıkıştığını vurguladı, yabancı müdahalelere son verilmesi çağrısında bulundu ve diplomasinin önünü kapatmaya çalışan “savaş kışkırtıcıları”na karşı uyardı.

Temmuz ayında ise muhalefet lideri Mir Hüseyin Musevi nadir bir açıklama yaparak ulusal referandum çağrısında bulundu. 2011’den bu yana eşi Zehra Rahnavard ile birlikte ev hapsinde bulunan Musevi, 2009’da tartışmalı seçimde katı muhafazakâr Mahmud Ahmedinejad’a karşı aday olmuş ancak kaybetmişti. Musevi, mevcut siyasi sistemin tüm İranlıları temsil etmediğini savunarak, anayasal düzeni yeniden şekillendirecek bir kurucu meclis çağrısı yaptı.

Muhafazakârlardan sert tepki

Reform Cephesi’nin açıklaması, güçlü muhafazakâr kamplardan anında kınama aldı. Devrim Muhafızları’na bağlı Fars Haber Ajansı, uranyum zenginleştirmenin askıya alınması çağrısını “düşmanların savaş sırasında başaramadığı hedef” olarak nitelendirdi ve Reformistleri, İran’ın “hibrit savaş” altında olduğu bir dönemde Batı’nın söylemlerini tekrarlamakla suçladı.

Ülkenin iç ve dış politikalarında son sözü söyleyen İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise henüz açıklama yapmadı. İsrail ve ABD’den kendisine yönelik doğrudan tehditler sonrasında Hamaney, haziran savaşından bu yana yalnızca kısa süreli kamuoyu önüne çıktı.

Hamaney’in ofisine yakınlığıyla bilinen Kayhan gazetesi, Reform Cephesi’ni Batı ve İsrail çıkarlarıyla aynı çizgide olmakla suçladı ve bildiriyi “(İsrail Başbakanı Benjamin) Netanyahu’nun sözlerinin çevirisi” olarak niteledi.

Reformistlerin açıklamasının yarattığı büyük tepki, İsrail’le yaşanan savaşın İran’daki derin siyasi bölünmeleri açığa çıkardığını gösteriyor.

Rejimin savaşla ortaya çıkan zayıflıkları karşısında, ılımlı kamp uyum sağlanmasının hayatta kalmak için şart olduğuna inanıyor. Ancak karşılarında, ülkenin kilit kurumlarını kontrol eden ve ekonomiyi kırk yılı aşkın süredir tekelleştiren muhafazakârlar bulunuyor.

 

Bu haber toplam 462 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 16:12:39