2009 yıllarında da Sosyolog-Yazar İsmail Beşikçi hocamıza yönelik bugün olduğu gibi saldırı ve linç kampanyası başlatılmıştı. Bunun sebebi, hocamızın ders niteliğindeki eleştirilerine karşı tahammülsüzleriydi. Beşikci hocayı tanıyan herkes çok iyi bilir ki o hiçbir zaman ne bir tarafın adamı, nede bir tarafın düşmanıdır. Bir meseleyi ele alırken, değerlendirirken ve analiz ederken bunu Bilim yöntemi ile yapar. Yaşamı boyunca birilerine, bir taraflara yaranma peşinde olmamıştır. Yaptığı eleştiriler ise ders niteliğindedir, uyarı ve uyandırıcı etkiye sahiptir. Tabi bunu anlamak, kabullenmek isteyenler için!
Sayın Beşikçi yaşamı boyunca vicdanı gereği hareket etmiş ve mücadele etmiştir. Beşikçi yalnızca Kürd ve Kurdistan meselesinde değil, nerede bir ezilen varsa, zulme ve haksızlığa uğrayan varsa yanında durmuş ve ömrü ile bunun bedelini ödemiştir. Yıllarca cezaevlerinde kalmış, kötü muamelelere maruz kalmış, işkence görmüş ve buna rağmen duruşundan taviz vermemiş ve büyük bir cesaret ile zalime yaptıklarını yüzüne vurmuş, mazluma da uyanması için elinden geleni yapmıştır. Bazı kendini bilmez şahsiyetsizlerin iftira attığı gibi menfaati için herhangi bir tarafın taraftarı olmamıştır. Şahsi çıkarlarının peşinde hiç olmamıştır. Olsaydı bugün Şan, şöhret, şatafat ve saltanat sahibi olurdu. Olsaydı kendisine ait ne varsa, Kürd ve Kurdistan hizmeti için kurulan, araştırmalar yapan İBV'ye bağışlamazdı. Şimdi Beşikci'ye iftira atanlara da, kendisine ben Kürdüm, üstüme Kürd tanımam diyenlere soruyorum; hangi biriniz, size, ailenize ait ne varsa Kürd ve Kurdistan'a bağış yapar ve bu haklarından feragat eder?
Beşikçi'yi, yaşamını yakından tanıyan, bizzat bunu yaşayan, şahîd olma şerefine ve onuruna sahip, şanslı biri olarak söylüyorum. Bizzat onun evinin bir ferdi, evladı gibi bunu gördüm, şahîd oldum. Beşikci ona yöneltilen her türlü iftiradan, hakaretten, kötü sözden beridir. Rahmetli Hanımı annemiz Leman hanımın ifadesi ile, " Beşikci, kendisine düşmanlık yapanlara bile düşmanlık yapmayan biridir." Çok sade, mütevazi bir yaşam sürdü, sürüyor.
Bana soracak olursanız, Beşikçi'yi tanıdığım kadarıyla elbette onu anlatmak, tanımlamak haddime değil ancak, Beşikçi'ye dönük Kürd Milliyetçiliğinin öncüsü olmak bir Türk'e mi kaldı diyenlere; Beşikçi ne Türk'tür, ne Kürd'tür nede başka bir ırktandır. Beşikçi Irklar üstü, ender bir şahsiyettir. Ezilen, yok sayılan, zulme uğrayan Irkın, sömürülen her vatanın, hor görülen her mezhep ve inancın adı, savunucusu ve haykıran cesur sesidir. Kısacası o bir İNSAN'dır.!
Yine bazıları hadlerini ve sınırlarını aşarak, "Daha düne kadar PKK’yi savunuyordu bugün ise menfaati için PDK'yi savunuyor." diyorlar. Beşikçi'nin hayatını ve mücadelesini okuyan, tanıyan herkes çok iyi bilir ki Beşikçi doğrunun yanındadır. Düne kadar PKK’nin Kürdistan mücadelesindeki rolüne ve katkısına sahip çıkmış, savunmuştur, taki PKK Bağımsız Kurdistan fikrinden uzaklaşıp, bu fikri terk edene kadar. Beşikçi'nin "PKK üzerine Düşünceler" kitabını okumayanlar okusunlar. Orada Beşikçi'nin bugün de olduğu gibi Bağımsız bir Kürdistan'ın savunucusu olduğunu görürler. PKK'ye veya herhangi bir Kürd hareketine düşmanlık etmemiştir. Yalnızca, uyanması ve kendi olması için eleştirmiştir. Bugün PDK'ye yönelik tutumu, yakınlığı veya mesafesi böyledir. PDK'yi ve Güney yönetiminin takdir edilir yönlerini desteklemiş, yanlış yönlerini ise en sert biçimde eleştirmiştir.
Sayın İbrahim Gürbüz hocamızın da ifade ettiği gibi; Beşikci Ehmedê Xanî'nin günümüzde yaşayan ruhu ve devamıdır.
Yine aynı şekilde, Beşikci hocamızın Kürd ulusunun gönlündeki yeri ve değeri, Rahmetli Apê Mûsa'nın İfadesi ile ; "İlerde Kürdlerin kendilerine ait resmi kurumları olduğunda ancak Beşikçi'nin heykeli dikilirse mezarımda rahat ederim." anlatılmıştır.
Beşikci hocamız başta ben olmak üzere, hepimizin uyanışına, dirilişine, kendisi olmasına vesile olan büyük bir Bilim ve Fikir insanıdır. O hepimizin Sarı hocası ve Rahmetli Leman annemizin bize, vicdanımıza emanetidir ve başımızın tacıdır.
Fethullah Elçi