PKK’nin Türkiye’den çekilmesi Ortadoğu’da ne anlama geliyor?
PKK’nin Türkiye’den çekildiğini ilan etmesi sonrası örgütün Irak ve Suriye’deki varlığını güçlendirebileceği tartışılıyor. Ankara süreci “iyi niyet” olarak görürken, uzmanlar bunun sahadaki dengeleri yeniden şekillendirebileceğini belirtiyor.

PKK, Ekim ayı sonunda Türkiye’deki varlığını sona erdirerek güçlerini Medya Savunma Alanları olarak nitelendirdiği Kürdistan Bölgesi topraklarına çektiğini duyurdu. Temmuz ayında Süleymaniye kırsalında sembolik silah yakma görüntüleri paylaşan örgütün bu adımı, Ankara tarafından olumlu karşılandı.
Türkiye hükümeti, adımın ardından Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan binlerce PKK’li savaşçı ve sivil için geri dönüşü kolaylaştıracak yeni bir yasal düzenlemeye hazırlanıyor.
PKK’nin kararının, Şubat ayında örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın “silahsızlanma ve örgütün kendini feshetmesi” yönündeki çağrısının ardından geldiği belirtiliyor. Ankara, geçen yıl yeniden başlatılan ve 10 yıl önce çöken barış sürecini canlandırmak istiyor.
Kürt meseleleri uzmanı Mutlu Çiviroğlu, çekilme kararının “optik” olduğunu ve örgütün yıllardır fiilen Türkiye’de yoğun bir varlık göstermediğini söylese de, ismini açıklamayan bir Türk analiste göre çekilme “gerçek ve kapsamlı”. Analist, PKK’nin çoğu gücünü Kandil’e kaydırdığını aktarıyor.
Analiste göre çekilme, Ankara ile varılan bir mutabakattan ziyade “iyi niyet gösterisi”. PKK’nin resmî bir talep listesi yayımlamamasına rağmen örgütün, anayasal düzeyde Kürt kimliği tanınması, kültürel haklar ve demokratik reformlara odaklanacağı belirtiliyor.
Çiviroğlu ise bugün PKK’nin artık “Bağımsız Kürdistan” talebinden vazgeçtiğini, taleplerin “son derece ılımlı” olduğunu vurguluyor. Örgüt ayrıca Öcalan’ın siyasete dönmesi veya yeni bir siyasi yapı kurması konusunda ısrarcı.
Erdoğan’ın siyasi hesapları
Uzmanlara göre süreç, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için önemli siyasi getiriler sağlayabilir. Ekonomik krizin gölgesinde Ankara’nın kontrollü bir müzakere süreci başlatmasının, uluslararası arenada pragmatik bir imaj yaratacağı, iç siyasette ise Kürt seçmenin desteğini çekebileceği düşünülüyor.
Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için anayasal değişiklik yapması gerektiğinden, Kürt partilerinin desteği önem kazanıyor.
Ancak süreç zorlu. Hem Ankara içindeki milliyetçi tabanın sert itirazı hem de PKK’nin Irak, Suriye ve İran’a yayılan dağınık yapısı, tek bir müzakere hattı kurulmasını güçleştiriyor.
PKK’nin Türkiye sonrası odağı: Irak ve Suriye mi?
Örgütün Türkiye’den çekilmesi, Irak ve Suriye’deki varlığını artırabileceği sorusunu gündeme getiriyor.
Irak’ta PKK, Kandil ve Şengal dağlarında faaliyet gösteren HPG ve YBŞ/YJŞ üzerinden etkisini sürdürüyor. Suriye’de ise örgütün yerel kolu YPG, büyük oranda ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) entegre olmuş durumda.
Ankara, DSG’yi PKK’nin uzantısı olarak görüyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın da bu söylemi tekrarlaması dikkat çekti.
Avrupa Enstitüsü araştırmacısı Thomas McGee, PKK kadrolarının Kuzeydoğu Suriye’deki(Rojava) özerk yönetimin ve DSG’nin üst kademelerinde belirleyici rol oynadığını belirtiyor:
“Bu kadrolar, Suriye’deki özerk yönetim projesinin omurgasını oluşturdu.”
2012’de kurulan özerk yönetim, Suriye’nin kuzeyinde Kürt-majorite bölgelerde başlayarak, 2015-2019 arasında DSG’nin IŞİD’den aldığı Arap-majorite bölgeleri de içine alacak şekilde genişledi.
Ankara’nın kırmızı çizgisi
Şam yönetimi ise, DSG’nin yıl sonuna kadar Suriye hükümetine entegre olmaması halinde Türkiye’nin yeni bir operasyon başlatabileceği uyarısında bulunuyor. Türkiye 2016-2018 arasında iki büyük askeri harekâtla DSG’ye bağlı bölgeleri hedef almıştı.
Çiviroğlu, Türkiye ile PKK arasında bir çözümün Suriye dosyasından bağımsız yürütülemeyeceğini savunuyor:
İsmini açıklamayan analist ise Türkiye’nin DSG’yi hiçbir zaman resmen tanımayacağını, ancak silahlı tehdidin ortadan kalkması şartıyla sınırlı bir varlığa “tahammül edebileceğini” söylüyor.
PKK’nin sahadaki geleceği
McGee’ye göre Türkiye’den çekilmenin doğal sonucu, örgütün Irak ve özellikle Suriye’ye daha fazla ağırlık vermesi:
Uzmanlara göre bu durum, Ankara’nın uzun vadeli güvenlik mimarisini yeniden şekillendirebilir ve Türkiye, Irak ve Suriye üçgeninde yeni bir gerilim döneminin habercisi olabilir.
Son güncellenme: 18:46:31


































































































































































































