Entegrasyon

Türkiyelileşme, Türkiye vatandaşı, Türkiye toplumu vb. kavramlarda özne olan Türk ve Türklerdir. Kürtler burada özne değil, nesnedir.

29 Aralık 2025 - 09:47
29 Aralık 2025 - 09:47
 0
Entegrasyon

Entegrasyon, esas ya da özne olana dahil olmaktır. 

Bir topluma dışarıdan gelen ve katılan kişi ya da kişiler, yaşamını daha rahat sürdürebilmeleri için esas, çoğunluk ve özne olan yerleşik topluma dahil olmak,  uyum sağlamak, biat etmek,  yani entegre olmasıdır.

Avrupa'ya mülteci/ iltica olan kişiler, o toplumun yasalarını, dilini kültürünü  öğrenerek uyumlu olması, entegrasyon   sağlaması anlamına gelir ..

Birey ve Azınlıkların, çoğunluğun kurallarını, kültürünü, hukukunu, dilini, siyasal işleyişini öğrenerek uyum sağlamasıdır...

Entegrasyon, uyum sağlamak, katılmak anlamında kullanılır.

Misal, cezaevinde uzun yıllarını geçirmiş bir insan, cezaevinde çıktığında yeniden kendisinin toplumla uyum sağlaması çabası entegre olması anlamına gelir. 

Pozitif entegrasyon, bir bireyin, grubun ya da  azınlığın kendi dilini, kültürünü koruyarak, başka bir egemen ve çoğul olan topluluk içinde yaşamını sürdürmesidir...

Çoğunlukla da kriminal duruma düşen birey ve grupların eğitim ve alıştırma metoduyla, genel ve çoğunluk olan topluma katma, katılma girişimine entegrasyon denilir...

Entegrasyon; sömürgenin sömürgeciye, ezilen ulusun ezen ulusa,  bir ülkenin başka bir ülkeye, kadım olanın akıncıya,   işgal edilenin işgalciye,  bir öznenin başka bir özneye, mazlumun zalime tabii olması ile onun içinde kendini özne olmaktan çıkarması, özneden düşürülüp nesneleşmesi, eritilmesi   değildir... 

Bu durumda savunulan entegrasyon, asimilasyonun, sömürgeciliğin, soykırımın  ve ulusal inkarın meşru göstermesi olur ki bunu savunmak ve tatbik etmek uluslararası literatürde "suç" olarak tanımlanmıştır.

Böylesi entegrasyon, uluslar arası hukuku, ulusal hak eşitliği, ulusların kendi geleceğini  değil, düşman hukukunu kabul etmek olur.

Türkiyelileşme, Türkiye vatandaşı, Türkiye toplumu vb. kavramlarda özne olan Türk ve Türklerdir. Kürtler burada özne değil, nesnedir. 

Nesneler, her zaman özneye tabiidir. Etkin, egemen, hükmü ağırlığı olan öznedir. 

Türkiye'de beli bazı ilçe ve beldelerde göç yoluyla ya da demografik hareketler neticesinde (Menemen, Kulu, Cihanbeyli, Polatlı, Esenler vs.) Kürtler nüfus olarak çoğunluk/ etkin, yaşadıkları beldelerde ise  özne olsalar da onlar,  genelin içinde azınlık yani nesne olur,  Türkiye  içinde değerlendirildiği zaman,  kendi beldelerinde  özne olmaktan çıkar, nesne konumuna düşerler. 

Oysaki 550 bin km karelik bir Kürt coğrafyasında yani Kürdistan'da, Kürtler çoğunluk ve öznedir.  

Ulus olmak, özne olmaktır. Yani kendi ülkesinde çoğunluk olarak  ortak bir  hassasiyet ile tasa ve sevinç içinde oluşan aidiyet bilincini ortaya koyarak hareket etmektir. Hassasiyet; siyasi ve ruh olarak tarihi bir ortaklık içinde dil, kültür, yaşadığı  coğrafya/ülke,  tasa ve sevinç içinde toplumsal bir aidiyet olarak, birbirinin  ortaklıkları ile uyum sağlamış/entegre olmuş, diğer milletler ve ülkeler  ile de özne olarak  farklılaşmış olmayı gerektirir. Bu  durumda özne olmak,  bir başka toplumun dahili değil, çoğunluk olarak  kendi başına farklı, onun/başkası  dışında ve kendisi olarak hareket etme refleksini  kazanmış olmayı gerektirir.. 

Farklılaşmak, uzun tarihsel bir sürecin eseridir. Dil, ülke,  kültür, ortak yaşam ve bunlar üzerinde, bir çoğunluk/özne  olarak oluşan  aidiyet bilinci, etnik bir topluluğu  ulus düzeyinde ortaya çıkarır. 

Ülke ve ulus dışına çıkmış, başka başka ülkelerde yaşayan aynı  ulusun(Kürt) bireyleri, aidiyet olarak kendilerini Kürt ulus öznesinin birer parçaları gibi görmeleri gayet doğal ve doğrudur ki bunlar kendi uluslarının diasporasıdır. Böyle olmaları onları yaşadıkları ülke ve ulusların nesnesi olmaktan çıkarmaz!

Azınlık milletlerin, azınlık gruplarının da bulundukları ülkelerde kendi dil, kültür, eğitim ve siyasal etkinlik gösterme, kendilerinin yaşadıkları toplum ve ülkeye entegre olmalarına engel değildir. Azınlık haklarını kullanma çalışmaları içinde olmaları, bunun için mücadele etmeleri gayet normal ve tabiidir. 

Sorun olan, çoğunluğu azınlık, azınlığı da çoğunluk yerine koyarak manipüle etmektir..

 


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu yazı toplam 549 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 11:48:04