Hüda Par Olayları

Türkiyelileşmede Kürdlüğü coğrafyasından soyutlayarak, statü iddiasına karşıt kültürel bir sembol haline getirmeye çalışan Apocular Ankara’dan edindikleri imtiyazı yine Kürdlüğü sembolik olan ve yine Ankara’dan imtiyaz edinen ümmetçi dindarlara yerini zamanla bırakacak ya da paylaşacak. Kürdistan’ın devletleşmesi için PKK’ye katılan ve bu uğurda kayıplar verenler ise ensaygıdeğer ancak en zavallı kesim olacak ve belki anılmayacak bile.

Aziz Yağan

14.09.2024, Cts | 15:56 [ Güncellenme: 14.09.2024, Cts | 17:25 ]

Hüda Par Olayları
Makaleyi Paylaş

Türkiye PKK’si dışındaki örgütlü Kuzeyli yapı ve bireylerin PKK’ye karşı argümanlarını günümüzde Hüda Par her fırsatta dile getiriyor: Çocuklarımıza silah vermek ve çatışmalarda öldürtmek, KDP düşmanlığı, en az 15 bin iç infaz, binlerce köyün boşaltılması, CHP, Kemalizm ve Türk solu ile kopmaz ilişki, aileyi parçalama vs.. Kuzeyli yapıların Apocuları geriletmeyi başaramadığı; aksine, kendilerinin eriyiş ve parçalanışını durduramadıkları süreci, Hüda Par da yaşayacak mı, yoksa süreç bu kez Apocular aleyhine mi olacak?

Apocular aleyhine olacağını düşünüyorum.

Diyarbakır Sur’da Temmuz ayında Hewş Kafe ve Karga Otel silahlı ve bombalı saldırıya uğradı. Hüda Par çevresinden olmayan, selefi radikal bir grup olan saldırganlar saldırıyı ‘ahlaksızlığa ve ahlaksızlık mekanlarına’ karşı yaptıklarını iddia etti. Elbette bu gerekçeler doğru değildi. Saldırıdan sonra Hewş kafe işletmecileri mekanı açık tutarken, Karga Otel o günden beri gerekçesiz kapalı. Dokunulmazlığı da içeren Karga Otel sahiplerinin ilk saldırıdan itibaren mekanın kapısını açık tutarak ‘Biz buradayız!’ demesini bekleyenler bir süre sonra bu beklentiyi dile getirmemeye başladı. Saldıranlar gözaltına alındı ve yaklaşık bir ay sonra serbest bırakıldı. İlk saldırıdan sonra Hewş Kafe ve kafeyi işletenler polis korumasına alındı. Ağustos sonunda aynı kişiler Hewş Kafe’ye bu kez akşam saatinde alenen saldırdı, saldırganlardan biri üç kez polisin belindeki silahı almaya çalıştı ancak başaramadı. Yine gözaltına alındılar ancak bu kez akşamına serbest bırakıldılar: Örgütsel saldırı, örgüt üyeliği, örgüt üyesi gibi davranmakla suçlanmadılar. Her iki saldırı da bireysel saldırı olarak tutanaklara yansıdı. Israrla.. 

1984’te devletin bir kesiminin PKK’nin ilk saldırısına yaklaşımı şu küçümseyici cümle ile sabit: ‘3.5 eşkıya!’ Günümüzde Hewş kafeye saldıranlar için de aynı cümleler kuruluyor olabilir. Elbette bana göre bu grup PKK’leşmeyecek yani Kürd devletleşmesi karşıtı olan PKK gibi ‘devletimsi’ (PKK için, ‘mekap devleti’ kavramını kullanıyorum) bir güç haline gelmeyecek ancak bölgede bağnaz bir atmosfer, korku iklimi sağlayabilir ve ardından yerini ‘daha ılımlı’ Hüda Par’a bırakabilir. Böylece bir aşama geçilebilir ve bu aşamanın zora dayalı yolu, yöntemi, geçmişi bu kez Hüda Par ile anılmayabilir ve Hüda Par kendi ‘temiz’ zemini üzerinde biraz daha yükselebilir.

90’lardan bahsetmek gerekirse; meşru müdafa haktır ancak Hizbullah’ın bir zamanlar başı açık kızlarımızın yüzüne kezzap atışı, domuz bağı, İzzettin Yıldırım’ı katledişi vs meşru müdafa değildi. Nasıl ki, PKK’nin Güven Park ve şehirlerarası yolcu otobüsü bombalaması, Şoreş Baliç’i çocuklarıyla katledişi vs meşru müdafa değilse!

Bana göre Apocu ya da Hüda Par süreçlerini yürüten akıl Kürd aklı değildir.. Kürd aklı, bölge ve bölge dışı Kürd toplumunun yaşantısından, ilişkilerinden, tepkilerinden, çözümlerinden ve ayrıca kendine Kürd partisi diyen yapıların mevcut durumundan takip edilebilir.

Hüda Par yetkilisi Diyarbakır’da bir parkta dans edenlere saldırıyı savundu ve saldıranların değil asıl saldırıya uğrayanların gözaltına alınmasını talep etti (https://x.com/FarukDinc_/status/1800255136247246908).. Yine Diyarbakır’da site havuzunda yüzen kadınlara müdahaleyi ve Hewş kafeye saldırıları Hüda Par kınamadı; dahası, Hewş kafe saldırısında ya da Narin Güran’ın katlinde Hüda Par izlerini arayanlara ‘bize iftira atılıyor, ilgimiz yok’ dendi. Gerçekten öyle mi?

Gerçekten de öyle! Hüda Par’ın Hewş kafe saldırısına fiziki olarak dahil yok ancak saldırıyı anmadan, kınamadan kendilerine iftira edildiğini ifade etmesi: saldırıyı olumlu bulduğu, saldırıya itiraz etmediği, kendilerinin de aynı yöntemi uygulayabileceği anlamına gelebilir çünkü aksi bir açıklamaları yok.

Neden Apocular kaybedecek!

-Giriş notu: kimi savaşta önce yaya birlikleri öne sürülür ve kolayca ölebilirler. Türkiye PKK’si ve Türkiye Hizbullahı’ndaki Kürdler de Türkiye ‘solunun’ ve Türkiye ‘sağının’ gönüllü, çoklu görevli yaya birlikleridir; böylelikle, savaşma ve ölme sırası Türkiye ‘soluna’ ve Türkiye ‘sağına’ hiç gelmiyor..

Oslo’da, Tahran’da, Sofya’da, Ankara’da, Denizli’de Hizbullah ya da PKK gibi yapıların kendini var etmesi, sürdürmesi mümkün değilken, tüm Kuzeyin nesi ya da neleri uygun ki, bu tür yapılar kolayca var oluyor ve kalıcılaşıyor? Sorun nerede!-

Hewş kafeye saldırıdan sonra saldırganların serbest bırakılmasını geçmişe dönerek anlamaya çalışayım. 

Öcalan, 1972'de Doğu Perinçek ve çevresinin Şafak Bildirisi’ni SBF’de dağıtığı gerekçesi ile gözaltına alındı, tutuklandı, 7 ay Mamak Askeri Cezaevi’nde kaldı (https://tr.m.wikisource.org/wiki/Öcalan_davası_hakkındaki_savcılık_iddianamesi).. Birlikte yakalandığı arkadaşları ceza alırken, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı askeri savcısı Baki Tuğ, Öcalan’a bildiri dağıttığı için ceza vermedi. Ya da, 1990’da, Yargıtay’ın karar bozması üzerine PKK’nin ilk kurucularından Rıza Altun ve Mustafa Karasu ile Rızgari örgütünün dava sanıkları M. Nuri Aslan, Süleyman Güney ve Muhlis Erdem Diyarbakır Cezaevinden tahliye edilir. Tahliye edilenlerin tümü askerliklerini yapmamıştır. Yasa gereği M. Nuri Aslan, Süleyman Güney ve Muhlis Erdem askerlik şubesine teslim edilir; ancak, Rıza Altun ve Mustafa Karasu için yasa uygulanmaz ve serbest bırakılırlar. Başka bir gün Selim Çürükkaya ve M. Can Yüce de askerlik şubesine teslim edilmeyip serbest bırakılır. Ya da, Türkiye Hizbullahı ileri geleni ile diğerlerinin tahliyeleri sonrası İran’a götürülüşleri gibi. Ya da, Hewş kafeye saldıranların serbest bırakılması gibi.. Cezasızlık politikasının bir başka boyutu!

Hüda Par Olayları

Başlangıcı yıllar önce yapılan ancak tamamlanması hayli süre, etap gerektiren planlanmış ancak simultane programlanan bu döneme de ‘Hüda Par Olayları’ diyeceğim. 

Kürd toplumu deneyim edinemediğine, yaklaşan riski görmediğine, önlem alamadığına, irade gösteremediğine göre..

1978’de Özgürlük Yolu adaylarına oy veren seçmen, sonrasında ‘Türkiyelileşme hareketine’ oy verdi, birkaç yıl ya da birkaç on yıl sonra da Hüda Par’a oy verebilir. 

Öngörüm: 

Saraycılarla İleri Çankayacılar yani Ümmetçilerle ‘Daha Batıcıların/radikal devrimcilerin’ bölgemizdeki kolları, kuvvetleri olan Türkiye Hizbullahı ile Türkiye Apocuları yakında muhtemelen (siyasal, ekonomik, sosyal ve belki de fiziki şiddet) çatışacak. Her iki kesim de kendi sanal gerçekliğine, bölgeden ve çağdan kopukluğa sahip.. Bu çatışmadan muhtemelen Apocular yani ‘Çankaya’dan daha İlerici olanlar’ yenik çıkacak ya da gerileyecek ve bölge dünya ile uyuma daha çok kapanacak..

Böylece, Said-i Kurdi’nin bahsettiği ‘Kürd kuvveti’ nispeten el değiştirmiş olacak ama bekaya hizmette kesinti olmayacak. 

Apocular bu nedenle parkta dans, kafe ve Narin olaylarında ellerinde kanıt olmasa da nihai rakibin Hüda Par olduğunu seziyor ve bunu açıkça dile getirmekten kaçınmıyor. Normalde Apocular bağnazca değil de, sürece kendi perspektifleriyle baksalar Hüda Par’ın doğrudan dahlinin olmadığını fark edip oyuna gelmezler, nefret örgütlenmesinde yol almazlar ancak süreç böyle ilerlemiyor. Yersiz eleştirilerde bulunan Apocular zamanla kendi çevrelerinin de güvenini, saygısını zorlayacak ve Hüda Par zeminini daha da genişletecektir. 

Türkiyelileşmede Kürdlüğü coğrafyasından soyutlayarak, statü iddiasına karşıt kültürel bir sembol haline getirmeye çalışan Apocular Ankara’dan edindikleri imtiyazı yine Kürdlüğü sembolik olan ve yine Ankara’dan imtiyaz edinen ümmetçi dindarlara yerini zamanla bırakacak ya da paylaşacak. Kürdistan’ın devletleşmesi için PKK’ye katılan ve bu uğurda kayıplar verenler ise ensaygıdeğer ancak en zavallı kesim olacak ve belki anılmayacak bile.

Bu olası planlanmış ama programlanmamış süreç durdurulabilir mi? Elbette. Öncelikle, Kürd bireyleri bu çatışmada taraf olmamalı ve yapay, oportünist ve kontrollü gerilimi deşifre edip lanetlemeli. Aslolan ise, bölgemizde ‘sağlıklı çağcıl birey, sağlıklı toplum’ gelişimi için her birey elinden geleni yaparsa hem bu çatışma baskı altına alınır hem de yakın gelecekte kazanan, gelişen, güçlenen bölgemiz olur.

Apocular geriletilecek diye kimi Kürdün Hüda Par’a destek vermesi, anlayış göstermesi kabul edilemez, yakışık almaz. Kötünün iyisi, kötünün kötüsü arasında taraf olmak utanç vericidir.

Ancak kritik soru şudur: Kaybını, acısını, değerlerini, coğrafyasını paraya, imtiyaza ve itibara çevirmeye çalışanlar, araçsallaştıranlar yani ‘çakal Kürdler’ (kavram bana ait) bu karakterden, alışkanlıktan sıyrılıp haysiyetli bir yaşamın inşası için bilgi, duygu ve pratik üretebilecek mi?

Yüzlerce yıldır dirençsiz, önlemsiz, hamlesiz  şekillenmiş karakterleri yeniden yönlendirmek için ekstra, karmaşık komplolara gerek var mı!

 

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10739 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:46:33

Aziz Yağan

Yazarın Önceki Yazıları

Kuyu Bölge ve Bölge Dışı Toplumun Yeni Anayasa Tartışmalarında Yeri Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş İlk Kim ‘KDP, Barzani İhaneti’ Dedi! Kayyum Ayanasında Görünenleri Seçebilmek Radikal Demokrasi İhraç Eden Kürde Demokrasi Yok mu! Nezihe’siz, Menderes’siz Bölge fakat XYP’li Kürd! Seçimler (IX): Hangi Seçmen HAK-PAR’a Şans Oyu Verebilir? Seçimler (VIII): PAK ve Tevger’in HAK-PAR Desteği Seçimler (VII): PKK’den Erdoğan’a Destek Demirtaş, HDP, YSP için PKK! Seçimler (VI): HDP ve YSP’siz Millet İttifakı! Seçimler (V): Seçilmişlerin Ortaklığı Değerler.. Bedeller.. Değerler.. Ahmet Türk ve Kürd Halkına Düşman Ahlaksız Kürd! Seçimler (IV): Kötünün İyileştirilmesi mi, İyiye Dokunulmazlık mı? Seçimler (III): HÜDA PAR’la Hatırlatılan Seçimler (II): Bizi …’lileşmekten Kim Koruyacak? Bursaspor Stadının İçi ve Dışı Seçimler (I): Kürdün Cumhurbaşkanlığı Seçimi Körleşmesi Deprem Bölgesinin Gönüllüleri Partiler Kürdce Anadilinde Eğitim, Kürdler, Cumhurbaşkanı Seçimi Paris Kürd Katliamı, PKK ve Kürd Partileri PKK mi, HİZBULLAH mı, JİTEM mi? ASALA’laşan PKK Suçluları ve Suçlarını Öven Devrimciler Legal Apocuların Demokrasi İttifakı ve ‘Kurdi’ Ayak Legal Apocuların Olası Yeni ‘Bedel Ödeme Zamanı’ Bölgenin Yaklaşan Zamanı ve Bilincimiz Kuzeyliliğin Esasları ve PKK’ciliğin Esasları PKK’nin, Apocuların, PKK’cilerin Kimyasal Silah Kullanıldığına Dair İddiası PKK’nin Bölgemize, KBY’ye Savaş Tehdidi ve Kuzey Toplumu Aziz Yağan: Kürdce mi, Statü mü, Yoksa İkisi Birden mi? Berlin, Kiev, Diyarbakır Kimi Kürdler HDP için Yine KürTleşmenin Eşiğinde Çocuklarını Yiyen ve Yedirten Kürd Toplumu (I) Kürdce, KürD Hareketi ve KürT Aydınları Gri Alan, Beyaz Alan, HAK-PAR, Kürd Seçmen Kılıçdaroğlu, Bablekan ve İmralı Kimi Kürdün Adalet, Eşitlik, Yardım İsteme Biçimi Kürdler Öfkeli Türk Kalabalıklarından Nasıl Korunabilir? Orman Yangınları, HDP, Öfkeli Türk Kalabalıkları ve Kürdler Manavgat Yangını ve Yaklaşan Şiddet Tehlikesi HDP’nin Kürde Kaybettirici, Kutuplaştıcı Politikası Afyon ile Kuzey Arasındaki Mekik Kaç Zengin, Kaç Vekil Çıkarır! İğneli Beşik, Mum Söndü, Kuyruklu’dan İlk Gece Hakkı’na Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (II) Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (I) Aldatılanı Aldatmak Coğrafi Statü ve Kültürel Kimlik Ayrımı PKK’den İbrahim Güçlü’ye Bir Tehdit Daha Kürdler ve Ankara İttifakları Olası Şengal Katliamını Kürdler Durdurabilmeli HDK ve Kürdistani İttifak Çalışması Kürdler Yeni Anayasada Nasıl Yer Alabilir? Ankara’da İstenmeyen HDP’nin Kaderi Kimin Elinde? Kürdce Anadili Kampanyaları ve Sivil Alan Kürdlerde ”Şimdi” nin İcadı ve İnşası(*) Trump Kürd Olsaydı Bazı Kürdler O’na Terörist Der miydi! Kürd Reformu Söylentilerindeki Eksik Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ne Yapmalı? PKK’yi Yabancı Bir Örgütten Tanımak, Tanımlamak PKK’nin Yeri Neresi? Düşmanları Sevindirmeyenler KBY, PKK için Önlemler Almalıdır Kürdistan Bölgesel Yönetimine Çağrı Ey Dünya, Kötülüğün Kaynağı Bu Kez Ahiretsizler Kürdlerin HDP'ye mesafesi Leyla Güven’in Kürdlüğü, Berberoğlu’nun Türklüğü Osman Baydemir Apocu mu, değil mi! KürT aydını ile KürD aydını Öcalan, Aidan James, PKK PKK’yi Terk Edemeyenler ''Benim Ülkem Dilim'': Topraksız ve Statüsüz Çerçeve (I): Kangren Kulp’ta Beş Kürd Daha Parçalandı Şeyh Abdulkerim Çevik’i Öldürmeyeceksin! Uygur Türkleri, Kürdlerin Yaklaşımı ve Dünyanın Geri Kalanı Sıra Kürd Dili ve Kültüründe mi? Tanrı Vardır ve Adı da Petrunya’dır Kürd Temsiliyeti de Nesi? Ayrışalım (III) -Rojava Kahramanları- Ayrışalım (II) Ayrışalım SUSAMAM, rapçı Miraç, Kürd Yanılsaması Karşılıksız Aşığın Kürd Hali Kayyım Atamaları Kime Karşı: KürDlere mi, KürTlere mi, Halklara mı? İyaz bin Ganem’e karşı İlhan Diken!!! Bağlar Belediye Meclisi: Medeni Ölüm 160 TL İstanbul’da Seçmen ve Aday Uyumu Kürdler İçin de 'Her Şey Çok Güzel Olsun!' Selçuk Mızraklı, Zorbalık, Handan Ekici Cumartesi Anneleri ve Sivil Alan 24 Haziran’da ne yapmalıyız? HAMLE: Şuursuzluğa Karşı HAMLE: Ciddiyete Davet! Onur Ünlü’den ‘Gerçek Kesit: Manyak’ HAMLE: Yerel Seçimleri Kazanmak, ama Nasıl? Afrin’de Siviller Öldükçe Güçlenmek! HAMLE: Peki ama Hangi Partiyle? HAMLE: Reform için Yerel Seçimler Ferdinand: Daima kendiniz olun ve Tres’e ne olduğunu sormayın! Beden ve Ruh: Bağımsız Kişilikler Ali Kemal Çınar û Génco Kemal’in ‘Adalet’i ve Kürtler İşkenceciler Çocuklarını Sevebilir mi? İllegalite ve Kürdler Sesi kesilen taşlar ve onların arasında bir şair Sansüre Karşı ‘Zer’ Kürdler; Rejim Yanlıları ve Karşıtlarının Fedaisi mi! Aziz Yağan-İrfan Burulday; Parlamentodaki Siyasi Partilere ve Kürd Seçmenlere Çağrı Geçmişle hesaplaşma, yarına köprü: Geçersiz oy Evet, Hayır, Boykot ve Kürdler için 4’üncü yol Biz O Hendekleri …! Ariel’den Arielle’ya: Küçük Deniz Kızı Türkiye, Almanya, Hollanda ve Nefret Söylemi Vank’ın Çocukları: Tarihsel Hakikat Mücadelesi Aziz Yağan: Türkiye’de toplumsal ve bölgesel anlamda Kürtlerin temsiliyeti yoktur Jale ve Mehmet Elbistan Vatandaş Anadilinde Konuş! Kürd Tarafı ve Post-Olgusal Siyaset Prensim, Ömrümün Kalanı Sensin! Derik Kaymakamına Sabotaj Ekşi Elmalar’a ilaveten PKK ile Nereye Doğru? Atatürk’ünü Arayan Ahmet Altan PKK Vekilleri Öldürmeyi Denedi mi! Yılmaz Erdoğan'ın Ekşi Elmalar'ı Kürdler Onursuz, Benliksiz, Haysiyetsiz mi! Kürdlerin Acılarıyla Alay! İki Ustadan Kısa Bir Film: Borrowed Time Kalandar Soğuğu: Bi Dur Be Adam! Medeni Ölüm, Alternatif Model, Fahriye Adsay Sevimsiz Düşünüşler... Halay, Abdullah Keskin, Avesta Koşun Kürtler, Köşede Kurtlar Şeker Dağıtıyor! Mustafa Kemal'in İçimizdeki Askerleri Haksızlık: 'Madımak: Carina’nın Günlüğü' Küçük Prens Kor’u Kor Yakar Demirkubuz'un Bulantısını Gözardı Etmemek Gerek Kuzeyliler Kuzey’e Sabitlendi mi? Kaplumbağa Kabuğu İçindeki 'Yitik Kuşlar'! Heine, Faşizm ve Romansero-Bimini Kürdler ve Diğer Milletler Terörist Değildir Hendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü Koruyacak Yas Öyküsü Cizre’de Çıkış Yokmuş, Peki Kuzey’de Var mı? İttifakın İç’ten Olanı Hey Sevgilim!.. Yok Bişey Lanetli Olan Mekanlar Değil İnsanlar IŞİD Alevilere saldırır mı? İç Savaş Kılıftır Acildir! Tüm Kürdlerin Dikkatine! Çocuklarımızı Yedirten ÖzYönetim! Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer FİLİZ KORKMAZ’ın anısına İslami Bireylere Günahkar Diyarbakır Hay Way Zaman / Dersim'in Kayıp Kızları Asasız Musa / Musayê Bê Asa Hayastan Aynı Yıldızın Altında Sen Aydınlatırsın Geceyi Bir Dersim Hikayesi Halam Geldi Günahın Dokunuşu / A Touch Of Sin Fare sen aslında... Pieta / Acı – Aziz Yağan Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş
x