Kürdlerin statü kazanması,
Kürdlerin toprağında yaşaması,
Kürdlerin güvende yaşaması,
Kürdlerin canını, toprağını, mülkünü, mekanını, ürettiğini koruması,
Kürdlerin zenginleşmesi, sermaye biriktirmesi, sermayesini içeride tutması,
Kürdlerin modernleşmesi,
Kürdlerin yerelde çağcıl yönetim, sorun çözme, denetim anlayışı edinmesi ve geliştirmesi,
Kürdlerin huzuru,
Kürdlerin tarihi bölgelerinin ve eserlerinin korunması için çırpınmak bir tarafa, bunların tam tersini dayatan demokrasi güçlerinin, demokratik modernistlerinin korucuları geçen hafta Lice’de bir, bu sabah da Kulp’da beş insanımızın bedenini parçaladı.
1990’larda bir değil, on değil, bin değil, beş bin köy yakılıp milyonca insan bölgeden koparılırken,
Faili meçhullerde bir değil, beş, değil, yüz değil, binlerce insanımız katledilirken,
6-8 Ekim felaketinde bölgenin tamamını yakıp yıkılırken,
Bir değil, iki değil onlarca ilçede hendek barikat hazırlanırken,
yani, yıkıcı ve yok edici her bir süreçte “bu işte bir yanlışlık var, bu süreç durdurulmalıdır” demeyenler; savunma ya da önlem diyerek yakan yıkan, öldüren, göçerten, cezaevlerini dolduran devlet ya da onun güdümündekiler olduğu için; “yaktırana, yıktırana, öldürtene, göçertene, cezaevlerini doldurtana” sesini çıkarmayanlar da samimiyet ve masumiyetlerini yitirmiştir.
Bu anlayışı hala ateşkese davet edenler de bu lanetli ekosisteme dahildir. Bir güce değil, bizi öldüren yıkan ve felaketlerin ardından kayıplarımızı önemsemeyen bir güce “ılımlı” tavsiyelerde bulunmak dikkat çekicidir.
Bireylerimiz bu ekosistemi bünyesinden kusabilmeli, bu ekosistemi görmezden geleni, bu ekosisteme yanaşanı, her fırsatta yanaşmayı deneyeni fark edebilmelidir.
Bu yaşantıdan çıkış yolu yani sivil, demokratik birey ve yapılara düşen; tarihimizde yeni bir sayfa açabilecek kapasite, yeterlik ve gücü ortaya koyup milliyet, dil, din vs ayrımı yapmadan toplumumuzla modern dünyanın yaşantısının bağdaşmasına engel olanları ilkellikleriyle baş başa bırakmaktır.
Koronavirüs yüzünden dünyanın her yerinde can derdine düşenler kendisi ve toplumu için çırpınırken; ekonomisi ve eğitim düzeyi zayıf bölgelerin salgın esnasında ve sonrasında en büyük zararla karşılaşacağı kesinken; böyle bir dönemde, insanlarımızı öldürmek için fırsat kollayanların bunu devam ettirip ettiremeyeceği bireylerin tavrına ve kararlılığına bağlıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.