KürT aydınlarının ortak özelliği şudur: Yazılarından ve sözlerinden kendilerinin Kürd olduğunu anlayamazsınız. Onlar sanki Türklerin ve KürTlerin, daha doğrusu Ankara ile KürT hareketi arasında tarafsızca duran ve her iki tarafa akıl dağıtan, danışmanlık yapan, uyaran; milliyetsiz, tarihsiz, coğrafi benliksiz, coğrafi iddiasız, coğrafi kaygı taşımayan bireylerdir. Bu nedenle, kendileri gri bölgede bir KürT olduklarından sözleri de gri bölgede anlamlıdır.
Bu bireyler ‘Kürdler sürekli kaybetmeyi nasıl durduracak, Kürdler nasıl kazanacak, ne kazanacak; bölge ekonomide, gelir dağılımında, emeğin hakkını alabilmesinde, eğitimde, kültürde vs. nasıl kazanır ve bölge ne kazanır?’ tartışması yapmazlar, uyarı ve önerilerde bulunmazlar çünkü onların böyle bir derdi, planı yoktur.
Kendileri gibi arada derede duran, Kürdler bölgede kaybettikçe mağdurlaşan, Kürdler yurdundan edildikçe güçlenen, kazanan ‘Kürt hareketi’nin güvenceli yörüngesindeki gri bölgede yaşayan KürT aydınları; Ankara siyasetinde neler olduğunu irdeler, neler olacağını anlamaya emek harcar ve bu siyasette bir etki ya da değişiklik için KürTlerin nasıl davranması, davranmaması gerektiğini tartışır, analiz eder, önerilerde bulunurlar. KürT hareketi kazanır, Ankara’da birileri kazanır ama Kürd toplumunun ve bölgenin ne kazandığı ne kaybettiğini umursamaz, tartışmazlar. Ankara’nın içeride ve dışarıda kazanım ve kayıplarına odaklanırlar ve bunu yine KürT hareketi üzerinden tartışırlar.
Onlar HDP, DEVA, AKP, İYİ parti, CHP ya da Gelecek partisini anlamak için emek harcarlar; onlarla denklemler kurarlar, dengeleri tartışırlar ancak PSK, PAK ya da HAKPAR’ı görmezden gelirler, ‘nasıl güçlenirler?’ tartışması, girişimciliği ve yönlendiriciliği yapmazlar, hatta içlerinde görünmek bile istemezler.
Bizlerse Gri bölgede değil, Beyaz bölgede ‘KürD hareketi’nin içindeyiz. Beyaz bölgeyi belirginleştirmeye, korumaya çalışıyoruz. Kürd hareketi bir yapı değildir, soyuttur; bölgeye ve bölge orijinli her bir bireye emek verenlerin enerjisidir.
Gerçekte, son örneklerden biri olarak; hendek vahşetinden sonra gri bölgede yaşayan KürT aydınlarının, yazarlarının sırf insaf, bir daha yaşanmaması, merhamet, kalan tarihi alanları ve eserleri korumak ve insanlık adına; hendekleri kazanlara, savunanlara, hendeklerden sonra ‘KürT hareketi’ temsilcilerinden iki kez özür dileyenlere sırtlarını dönmeleri gerekirdi. Ancak böyle olmadığını o gün de gördük, bugün de devam eden hafızasızlıklarını, tavırsızlıklarını izlemeye devam ediyoruz.
KürT aydınlarının da içinde yer aldığı geniş çevre yani gri bölge Ankara ve İstanbul’un tarihsel ve güncel denklemlerini, ittifaklara etkiyi ve katkıyı Kürd toplumu için değil de, hesabı kitabı KürT hareketi üzerinden yaptıklarından, sadece Ankara açısından tartıştıklarından KürT hareketine dahildirler.
‘Bölgeye ve Kürdlere nasıl kazandırırız?’ tartışmasını yapmıyorlarsa, çabaları bu yönde değilse onlar ‘KürT hareketinin’ gönüllüsü bireylerimizdir. Kürt hareketi gibi, gri bölgedeki KürT aydınları da istedikleri kadar denklem kurup, dengelerde gezinebilirler; bunda elbette özgürdürler, tercihleridir, haklarıdır. Ancak, bunu emeğimizi, birikimimizi ve enerjimizi kötülemeden, çarpıtmadan, değersizleştirmeden, ideolojikleştirmeden, araçsallaştırmadan yapmalıdırlar.
Kürdceye açılan alanı toplumumuz lehine 9 yıldır değerlendirmeye çalışan bireylerimizi kariyerlerine, samimiyetlerine, ciddiyetlerine aldırış etmeden lanetleyen KürT hareketinin ilk yıllardaki söylemini ve dışlayıcılığını günümüzde açıktan ya da örtük dile getiren bireylerimiz var. Eğer Kürdce tekrar istismar edilmek, göz ardı edilmek, çatışma ve çelişki alanı haline getirilmek istenirse ve buna engel olmazsak bir kez daha KürT hareketi kazanır yani Kürdler ve Kürd hareketi bir kez daha kaybeder.
Biz Kürdce anadilinde eğitimle de ilgilenenler Kürdceyi siyasi çekişme alanından çıkarmaya çalışıyoruz, toplumun doğal gündeliği ve gereksinimi olduğunu dile getiriyoruz. Bağımsızız ve bağlantısızız, vesayet ya da etki altında değiliz, siviliz, yasalara göre hareket ediyoruz; bu nedenle güçlüyüz, sakiniz ve Kürdceye destek veren her kim ya da kimler olursa teşekkür edip işbirliği yapmaktan gocunmuyoruz, utanmıyoruz, çekinmiyoruz çünkü Kürd hareketinin içinde akıyoruz, dünyaya bu pencereden bakıyoruz, halkımıza ya da bir başka halka zarar vermiyoruz, çünkü toplumumuzun kazanmasını ve güçlenmesini istiyoruz ve sürekli bunu deniyoruz.
Seçmeli Kürdceye en az 9 yıllık ve temelde Kürdceye olan ilgimizi, ısrarımızı, enerjimizi ‘iktidarın planı ve muhalefetin de bu plan sayesinde Kürdceye mecbur edilişi’ olarak bilen ve bildiren, bizleri işbirlikçi, omurgasız ya da maşa gibi gören ve gösteren bu kesimler durup şu soruya yanıt aramıyorlar: Korkuyu kırmaya başlayan bireylerden yayılan Kürdce ilgisi, cesareti ve taleplerine iktidar da muhalefet de kayıtsız kalamıyorsa, bizler yani KürT aydınları olarak bu süreçte neler yapabiliriz de kazançlı çıkarız, neler elde edebiliriz?
Süreçte elinden geleni yapmaya çalışanların yanlışı, bilgisizliği, tutarsızlığı, eksikliği, sapması, kapasitesizliği, öngörüsüzlüğü varsa yapıcı olunmalı ve sorun giderici yaklaşılmalıdır. Kürdce seçmeli ders için yıllardır harekete geçmiş bizleri her kim siyasetin, odakların gizli ya da açık emrindeymişiz gibi gösteriyorsa, gösterirse onları bunu kanıtlamaya davet ediyorum. Kanıtları şu sorulara açıklık getirmelidir: KürD hareketi toplumumuza yarar getiriyor mu, toplumumuzun güveni gelişiyor mu, üzerindeki tarihsel ağır baskının hissinden kurtulmaya çalışıyor mu, kaybetmeyi durdurabiliyor mu?
Haftada 2 saat Kürdce dersi tercih edilsin diye uğraş veriyoruz, bunun için gerçekte sadece kendi toplumumuza sesleniyoruz evet, çünkü 2 saatlik Kürdce dersi bölgesinde yaşamayan Kürd çocukları için asimilasyonu belki bir kuşak daha geciktirebilir, bölgesinde yaşayan Kürd çocuklarının ise anadilinde eğitim hakkını alması için tüm toplumun özgüvenini artırabilir, hareketlenme yayılabilir. 2 ders saatlik Kürdce dersini küçümseyenler, karalayanlar, öcüleştirenler; bu ders için uğraş verenleri kötülemeyi, küçümsemeyi bırakıp yeni ve çalışmaları hızlandırıcı önerilere, uyarılara, yeni açılımlara ve faaliyetlere başlayınca toplumdan destek göreceklerdir.
Kusacası, Gri alandaki KürTlerle, Beyaz alandaki Kürdlerin yani KürT ‘özgürlük’ hareketi ile KürD hareketinin hayata bakışı, hassasiyetleri, idealleri, alışkanlıkları, nezaketi farklıdır. Tarihsel KürD hareketi, KürT hareketini değil ama gri bölgedeki KürTleri de içerir, sahiplenir, korumaya çalışır ve onlarla yan yana olmayı ister. Ancak o zamana dek, “KürT hareketi” derken KürT’teki T’ye vurguyu lütfen artırarak söyleyin.
Coğrafi benliğini koruyan ve öne çıkaran tarihsel KürD hareketinin sivil ya da siyasi tüm bileşenleri, bundan sonra da Kürdcenin politik araç olmasına; siyasi tartışmalarda, hesaplarda, hesaplaşmalarda, kibir nöbetlerinde sıradan, basit, dönemsel, kriminalize bir argüman haline getirilmesine izin vermemek için elinden geldiğince uyarılarını yapacak, sözünü esirgemeyecektir.
Celadet Bedirhan’ın, İzzettin Yıldırım’ın ruhu şad olsun..
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.