Kimi Kürdler sadece iktidara, kimi Kürdlerse sadece muhalefete zimmetli değildir, olmamalıdır.
Örneğin, Gergerlioğlu ve HDP Türkiye’nin iç meselesidir ve bu süreçte anti-demokratik söylem ve uygulama olursa elbette itiraz ederiz, ediyoruz ancak biz de sınırımızı, haddimizi bilmek durumundayız.
Bölgesinde yaşamayan Kürdlerin Ankara ile konusu demokratikleşme ve kültürel haklar iken, bölgesinde yaşayan Kürdlerin Ankara ile konusu bölgeseldir. Bu ayrım aynı bir yapıda eşdeğer olarak dile getirilemez. Her ikisi ile de eşdeğer ilgilenmek, her ikisini birden ‘temel sorun’ olarak belirlemek hem yapıyı hem de her iki Kürd toplumunu sendeletir, kendiyle çelişmesine ve iki meseleden birini dönemsel pragmatizme kurban etmesine neden olur. Bizlere gerekli olan; bölgesinde yaşamayan Kürdlerin de sorunlarıyla ilgilenen ancak odağına bölgeyi aldığını açıkça ilan ve pratize eden bir çağrı gerekmektedir.
Bölgenin çağcıl yaşamla arasındaki makas gittikçe açılmaktadır. Bölgenin diğer bölgelerle arasındaki makas da gittikçe açılmaktadır. Bölgenin kendi içindeki eşitsizlik makası da gittikçe açılmaktadır. Bölgenin sorunlarının çeşitliliği, kronikliği ve derinliği kriz durumundadır.
Türkiye’nin demokratikleşmesi ve anadili Türkçe olmayanların kültürel haklarıyla da ilgilenmenin dışında; bölgeyi odağa almak ve sorunların tespiti ve çözülmesi için inisiyatif almak bir zorunluluktur. Bunlara zihniyetsel ve duygusal olarak hazır olan ve de talip olan yapıları öne çıkmaya, inisiyatif almaya davet ediyorum.
Bölge dışındaki il ve ilçe teşkilatlarında daha çok “demokrasiye katkı ve kültürel çalışmalar” yapılması; ancak bölgedeki il ve ilçe teşkilatlarında daha çok “bölgesinde yaşayan toplumun ekonomik, istihdam, eğitim, kentleşme vs sorunlarını tespit ve gidermeyi önerici çalışmalar” yapılması gerekmektedir.
Bölgesi dışında yaşayan Kürdler bölgeyi önceliği olarak gören yapıya/yapılara destek verdiğinde; genelin demokratikleşmesi talebi ve bölge dışında yaşayan Kürdlerin kültürel hak talebinin de Ankara’nın tamamınca dikkate alınmasını beraberinde getirir.
Bizlerin yeni bir HDP’ye, ikinci bir HDP’ye ihtiyacımız yok. Şiddete ve yasadışılığa karşı toplumunu korumayan, şiddete ve yasadışılığa sessiz kalanla yakınlaşan, vesayet altında, bağımsız olmayan, işlevsiz, ilkesiz, zorbaya el pençe divan olan bir yapıya da ihtiyacımız yok. Aksine, bizlerin kör nokta haline getirilmiş olan bölgesel zeminde inşaya ihtiyacımız var.
Türkiye’nin yasaları çerçevesinde bölgenin her alandaki geriliğini, geri kalmışlığını aşmaya ve Türkiye ortalamasına yaklaştırmaya çalışacak bir anlayış neden suç olsun, saygı görmesin, destek bulmasın ki?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.