‘Çözüm süreci’ devam ederken bölgede devletimsi yaşamalarına izin verilen legal Apocular, süreç bitince bir kısmı ‘terör örgütü üyesi olmakla’, bir kısmı da ‘terör örgütü üyesi gibi davranmakla’ suçlandı, cezalar verildi, hala da veriliyor.
Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları hangi gerekçelere dayanıyorsa; legal Apoculara verilen cezalar da aynı gerekçelere dayanmaktadır.
Yaşananlar bundan ibaret. Kimse legal Apocuları kandırmadı, yasalar ve (uluslararası da dahil) terör etiketi ortadaydı, hala da geçerli ve bunu bilerek kendi özgür iradeleriyle her bir sürece dahil oldular ve kimi Kürd hala yine özgür iradeleriyle buna devam ediyor.
Binlerce legal Apocu Kürdün ailesi parçalandı, iş, kariyer ve olanaklarını kaybettiler, topraklarından ve kültürlerinden savruldular, koptular. Binlerce legal Apocu şimdi cezaevinde, belki binlercesi de yurt dışına kaçtı.
İlk ‘Çözüm sürecinin ileri gelenleri’ ikincisinden bahsetmeye başladı. Legal Apocu yapı ve ileri gelenleri tarafından da muhalefet partilerinin ‘Öcalan’la görüşmesi gerektiği’ dile getiriliyor. Muhalefetin ‘terör ve teröristle’ anılmayı istediğini sanmıyorum.
Legal Apocuların yeniden aynı durumu yaşamaması için farklı gibi görünse de gerçekte sonucu aynı olan iki tavsiyede bulunmak istiyorum:
İlki; ya, Apo ve illegal Apocu yapılar terörist listesinden çıkarılmadan
İkincisi; ya da legal Apocu yapılar ve ileri gelenleri ‘Öcalan irademizdir, görüşülmelidir; Kandil muhataptır’ söylemini resmen terk etmedikçe herhangi bir sürece dahil olmamanızı tavsiye ediyorum.
‘İkinci çözüm süreci başlamalıdır!’ diyenlerden öncelikle bu iki önerimden birini yerine getirmesini talep etmenizi öneririm. Buna rağmen dahliniz devam edecekse, yeni bir ‘çözüm süreçli ya da süreçsiz’ başınıza geleceğe yine hazırsınız, razısınız demektir.
Ceza yasalarını göz önüne alarak, ‘terörü ve teröristi öven, destekleyen, propagandasını yapanlardan’ olmayın.
Not:
Ayrıca ve özellikle vurgulamak gerekiyor; kendine legal Apocu demeyen ancak yaşananları, kayıpları, yıkımları, felaketleri, görmezden gelip, itiraz etmeyip, çözüm üretmeyen, bunlara yol açanları Kürd gücü, devrimci, ilerici güç sayan, reddetmeyen kimi parti, grup ya da bireylerin huzurlu, hesaplı, uyanık, dikkatli, tecrübeli ve kımıltısız sessizliği devam ediyor!
Toplumumuzda kim iyi niyetli, kim değil; kim coğrafyamızın ve toplumumuzun güçlenmesini istiyor, kim bunu umursamıyor; kim içi kavrulan ailelerden, bireylerden utanıyor; kim bitip tükenmeyen sürgünleri, ölümleri hissedip, kahrolup bundan sonra ‘alet olmam ya da payım olmaz’ diyor!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.