Bu makalede, 1912-1969 yılları arasında, Kürd öğrencilerin kurduğu aşağıdaki örgütlenmelerden çok kısaca söz edeceğiz.
1912, Kürd Talebe Cemiyeti HÊVÎ
1943, Kürdleri Kurtarma Komitesi (girişim)
1949, Lozan Kürd Öğrenci Derneği
1956, Almanya’da, Kurdish Students’ Society in Europe (Avrupa Kürd Öğrencileri Derneği)
1959, Türkiye’de öğrencilerin de yargılandığı 49’lar Davası
1963, Türkiye’de Doğu ve Güney Kürdistanlı öğrencilerin de yargılandığı 23’ler Davası
1966, KAK (Koma Azadiya Kürdistan) (girişim)
1969, Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO).
Kürdlerde örgütlenme bilinci geç gelişti. 1908 yılında Osmanlıda II. Meşrutiyet’in ilan edildiği sırada, Kürdlerin basın yayın organları ve örgütleri yoktu. 1898 yılında Kahire’de Mikdat ve Abdurrahman Bedirhan kardeşlerin öncülüğünde yayına başlayan Kürdistan gazetesi, dört yıl yaşayabilmiş, 1902 yılında kapanmıştı. 1900 yılında kurulan Kurd Azmi Kavî Cemiyeti de bir etkinlik göstermeden kapanmıştı.
Meşrutiyet’in ilanında hemen sonra, 19 Eylül 1908 tarihinde, İstanbul’da, ilk Kürd cemiyeti olarak kabul edilen, “Kurd Teavun ve Terakki Cemiyeti” açıldı. Seyid Abdülkadir başkanlığında kurulan cemiyette, dönemin pek çok Kürd aydını ve az sayıda öğrenci de yer aldı. Bunu çeşitli Kürd cemiyetleri (dernekleri) takip etti. Bu dönemde, en çok dikkat çeken Kürd örgütü ise Kürd öğrenciler tarafından 1912 yılında İstanbul’da kurulan, sonra çeşitli yerlerde şubeleri açıla “HÊVΔ cemiyetidir. Hêvî Türkçe “umut” anlamındadır.
Meşrutiyet’in ilanı sonrasında, ağırlıklı olarak nüfuslu Kürd ailelerinin çocukları olmak üzere, İstanbul’da yükseköğrenim gören Kürd öğrenci sayısı artmıştı. Özellikle tıbbiye ve hukuk alanlarında öğrenim gören Kürd öğrencilerin entelektüel düzeyi, döneme göre oldukça yüksekti. Bir çoğu birden fazla dil biliyor, dünyadan haberliydiler. Bu gençler, Hêvî’nin kuruluşunu gerçekleştirirken buna bağlı bir yayın çıkartma fikri de doğdu.
27 Temmuz 1912 tarihinde, Kadri Cemilpaşa, Ömer Cemilpaşa, Cerrahizâde Zeki ve Fuad Temo adlı dört Kürd öğrencinin kuruculuğunda, Kürd Talebe Cemiyeti-HÊVÎ kuruldu. Hêvî’nin, Kürd öğrenciler arasındaki dayanışmayı sağlamak, Kürd dilini geliştirmek gibi amaçları olsa da aynı zamanda siyasi bir yapıydı. Dönemin bazı Kürd aydınlarınca da desteklenen, 1969 yılında kurulacak olan Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) derneğine benzettiğimiz Hêvî, kısa zamanda Kürd öğrenciler arasında büyük ilgi gördü. 1913 yılında Avrupa’da öğrenim gören Kadri Cemilpaşa, Ekrem Cemilpaşa, Şemseddin Cemilpaşa, Dersimli Selim Sabit ve Babanzâde Recai Nüzhet gibi Kürd öğrencilerin kuruculuğunda, İsviçre’nin başkenti Lozan’da, Diyarbekir ve Erzurum’da da şubeleri açıldı.
Hêvî, 1913’te Rojî Kurd (Kürt Güneşi) adıyla bir dergi çıkarttı. İTC hükümetinden gelen baskılar sonucu Rojî Kurd kapandı. 1913 yılı sonlarında onun yerine Hetawî Kurd dergisi yayına başladı. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı sıralarda o da kapatıldı.
1914-1919 yılları arasında kapalı kalan Hêvî cemiyeti, 1919-1920 yıllarında tekrar açılsa da fazla etkinlik göstermeden tekrar kapatıldı.
1920-1960 yılları arasında, Kuzey (Türkiye) Kürdistan’da hiçbir Kürd örgütlenmesine izin verilmezken Kürdistan’ın diğer parçalarında, legal veya illegal çeşitli örgütler kurulabildi. 1940’lı yıllarda Doğu (İran) ve Güney (Irak) Kürdistan’da çeşitli cemiyetler partiler kurulurken Kuzey’de tam bir sessizlik vardı. Musa Anter, 1943 yılında İstanbul Dicle Talebe Yurdu’nda, kendi aralarında “Kürdleri Kurtarma Komitesi” adıyla beş kişilik gizli bir komite kurduklarını ancak komitenin herhangi bir faaliyet göstermeden dağıldığını belirtiyor.
Kırklı yılların sonlarında, Avrupa’da okuyan Kürd öğrenciler arasında cemiyet kurma girişimleri arttı. Çeşitli girişimler sonucunda, 1949 yılında, Lozan’da bir Kürd öğrenci cemiyeti (derneği) kuruldu. Cemiyetin kuruluşunda, Suriye Kürdistanı’ndan Nureddin Zaza ve İsmet Şerif Vanlı, İran Kürdistanı’ndan Abdurrahman ve Ahmed Kasımlo kardeşler ile Irak Kürdistanı’ndan Shawt Ajravi ve Abdulah Kadir adlı öğrenciler yer aldılar. Bu cemiyetin kuruluşunda Türkiye Kürdistanı’ndan öğrenci yoktu. Cemiyetin kuruluşuna, Fransa’da bulunan Kamuran Bedirhan’ın da destek olduğu bilinmektedir. Cemiyetin yayın organı olarak Dengê Kurdistan adlı bir dergi yayımlandı. Ancak bu öğrenciler arasına kısa sürede ideolojik ayrılıklar çıktı. Kasımlo kardeşler İran’daki Komünist TUDEH partisi üyesiydiler, sosyalizmi savunuyorlardı; liberal anlayıştaki Nureddin Zaza ve İ. Ş. Vanlı ise Kürd milliyetçiliğini ön plana çıkartıyorlardı. Bu ayrılıktan dolayı, cemiyet bir süre sonra dağıldı.[1]
1956 yılı ağustos ayında, Almanya’da, Nureddin Zaza ve İsmet Şerif Vanlı’nın öncülüğünde 17 Kürd öğrencinin kuruculuğuyla, Kurdish Students’ Society in Europe (KSSE) adıyla Avrupa Kürd Öğrencileri Derneği kuruldu. Kurucuların çoğu, Doğu, Güney veya Güney-Batı Kürdistanlı öğrencilerden oluşurken kurucular arasında Kuzey Kürdistanı’ndan öğrenci olmayışı dikkat çekicidir. İlk genel kurulda, Suriye Kürdistanı’ndan, sosyalist görüşlü Dr. Ahmed Zamci başkan seçilirken 1958 yılında Londra’da yapılan ikinci kongrede cemiyetin başkanlığına liberal anlayıştaki İsmet Şerif Vanlı seçildi.
İsmet Şerif Vanlı’nın başkan olmasından itibaren dernek büyük bir gelişme içine girdi ve Güney Kürdistan’daki mücadelenin de etkisiyle daha milliyetçi bir çizgide bir siyasi dernek hâlini aldı. Özellikle İ. Ş. Vanlı ve Nureddin Zaza, örgütün çok tanınan şahısları olarak ön plana çıktılar. Dernek, altmışlı ve yetmişli yıllarda, Avrupa’da çok ses getirdi ve Kürd sorununun uluslararası platformlarda gündeme getirilmesinde önemli rol oynadı. Bütün dünyada, Kürd ulusunun haklarını savunan bir kuruluş hâline geldi. Çeşitli ülkelerde şubeleri açıldı. Pek çok siyasi partiden daha çok etkili oldu. Altmışlı yılların sonlarına gelindiğinde hâlen dernekte Kuzey Kürdlerinden çok az öğrenci veya aydın vardı. Bu sıralarda Hemreş Reşo (Hamdi Turanlı) ve Dr. Selahattin Rastgeldi gibi isimler Kuzeyli Kürdler olarak dikkat çektiler. Özellikle Hemreş Reşo, sonraları derneğin çalışmalarında aktif rol aldı.
Türkiye’de 1959 yılı sonlarında tutuklanan Kürd öğrenci ve aydınların, 3 Ocak 1961 tarihinde Ankara Askeri Mahkeme’sinde yargılamaları başladı. Davaya 49’lar Davası dendi. Bunun üzerine, 15 Ocak 1961 tarihinde, İsmet Şerif Vanlı imzasıyla, Avrupa Kürd Öğrencileri Derneği (KSSE) ve Berlin Kürd Haklarını Koruma Komitesi adına, 27 Mayıs Darbesi Lideri Cemal Gürsel’e, Türkiye’deki Kürd sorununu dile getiren bir mektup gönderildi. Mektup, dönemin ABD Başkanı Kennedy, SSCB Başkanı Kruşçev, Hindistanı Başkanı Nehru ve Mısır Cumhurbaşkanı Nasır gibi ülke yetkililerine ve uluslararası kuruluşlara da gönderildi. Büyük yankı uyandıran ve Türkiye’de büyük rahatsızlık yaratan mektupta şu talepler vardı:
- 49’lar Davası yargılamaları açık yapılsın, Kürd siyasi mahkûmlar serbest bırakılsın
- Kürdlerin çoğunluk olduğu Doğu illerinde resmi dil Kürdçe olsun
- Kürdçe yayınlar üzerindeki yasaklar kaldırılsın
- İfade özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın, demokratik haklar tanınsın
- Kürdlerin yaşadığı doğu vilayetlerinde, Kürdlerin kendilerini yöneteceği bir idari mekanizma kurulsun.
- Türkiye’deki Kürd halkının maddi ve kültürel yaşam seviyesi yükseltilsin.
- Kürd ulusal hakları anayasal bir güvenceye kavuşturulsun.[2]
Bu talepler karşısında, 27 Mayıs yönetimleri ve sonraki hükûmetler, Türkiye Kürdleri üzerindeki baskıyı daha da arttırdılar, yeni önlemler aldılar.[3]
İsmet Şerif Vanlı 1963 yılında Avrupa Kürd Öğrencileri Derneği başkanlığında ayrılıp KDP Avrupa sorumlusu olurken cemiyetin başkanlığına Güney Kürdistanlı öğrencilerinden Kemal Fuad seçildi. Bu sırada cemiyetin bir şubesinin Türkiye’de de gizlice açıldığı belirtildi. 6 Haziran 1963 tarihinde Türkiye’de bazı Kürd öğrenci ve aydınlar tutuklanırken aralarında İbrahim Mamhıdır, Cemal Alemdar, Nejad Remzi, Gazi Dizay gibi, İstanbul’da okuyan Irak ve İranlı Kürd öğrencilerden 8’i, bu gizli cemiyetin üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklandılar. Tutuklanan veya yargılananlar 23 kişi olduğu için açılan davaya 23’ler Davası dendi.
1965 yılında, Türkiye’deki sol gençlik, kısa adı FKF olan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu kurmuştu. Federasyonun içindeki çıkan çeşitli sorunlardan dolayı 1969 yılında FKF kapanırken yerine, DEV-GENÇ olarak bilinen Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF) kuruldu. Bu sıralarda, bazısı FKF’de de yer alan Kürd üniversite gençliği içinde, Türk solunda gelişen ulusalcılığın da etkisiyle ayrı örgütlenme fikri ortaya çıktı. Çeşitli girişimlerden sonra, kısa adı DDKO olan Devrimci Doğu Kültür Ocakları kuruldu. 21 Mayıs 1969 tarihinde 24 kurucu öğrenci ile Ankara DDKO, birkaç gün sonra 27 Mayıs 1969 tarihinde 30 kurucu öğrenci ile İstanbul DDKO, dernekler yasasına uygun olarak kuruldular. Bazı Kürd gençleri hem DDKO’ya hem DEV-GENÇ’e üyeydi.
İstanbul ve Ankara’da kurulan DDKO, 1912 yılında kurulan HÊVÎ cemiyeti gibi metropoldeki üniversiteli Kürd öğrencileri için büyük umut oldu. Kuruluş şartları ve yapıları arasında da benzerlikler bulunmaktadır. Yapıları, daha geniş olarak incelenebilir.
İstanbul ve Ankara DDKO, tamamıyla Kürd üniversite öğrencileri tarafından kurulurken daha sonra (1970 sonu, 1971 başı) kurulan beş DDKO şubesinde (Ergani, Silvan, Kozluk, Diyarbakır, Batman) kurucular büyük oranda, aydın, esnaf veya diğer halk kesimlerindendi. Yani DDKO, İstanbul ve Ankara’da bir öğrenci derneği olarak kurulurken Kürdistan şubelerinde, Kürd halkının her kesimi yer aldı. DDKO, adeta bir parti gibi görüldü.
Önce üniversiteli Kürd gençleri, sonra genel olarak Kürd halkı arasında büyük bir ilgiyle karşılanan DDKO’nun ömrü çok kısa oldu. 12 Mart 1971 Darbesi sonrasında kapatıldı. Hatta 12 Mart Darbesi’ne sebep olan etkenlerden biri olarak da gösterildi. İstanbul ve Ankara şubelerinin dışındaki beş DDKO şubesinin ömrü altı ayı bile geçmedi.[4]
DDKO’nun kuruluşundan itibaren Kuzey Kürdistan’daki Kürd öğrenci ve aydınları, Türk solundan ayrışarak bağımsız örgütlenme yoluna girdiler. Ayrı örgütlenme ve sömürge tezleri gündeme geldi. DDKO’nun kapanmasından sonra, 1975-1980 yılları arasındaki kısa sürede, DDKO’nun da etkisiyle, büyük oranda öğrencilerin öncülüğünde, “Renk Renk Örgütler” diye nitelendirdiğimiz çok sayıda Kürd örgütü oluştu. Özgürlük Yolu-TKSP, Rizgari-Ala Rizgari, DDKD-KİP, Kawa-Dengê Kawa, Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK), UKO-PKK gibi örgütlerin kurucuları, büyük oranda öğrencilerdi.
Yukarıda adı verilen örgütler, bir dönem, Kürd ulusal mücadelesinde önemli yer tutarken sonraki süreçlerde, tüm dünyada olduğu gibi Kürd ulusal mücadelesinde de öğrencilerin etkinliği azaldı…
[1] Dr. Adnan Çelik, Soğuk Savaş’ın İlk Yıllarında Avrupa’daki Kürt Aktivizmi ve Kürt Gençlerinin Enternasyonal Öğrenci Ağlarına Katılımı, [email protected], 22. 10. 2021
[2] Dr. Adnan Çelik, yukarıda adı geçen yazı; Dr. İbrahim Etem Gürsel, Kürtçülük Gerçeği, Kömen Yayınları, 1977, s. 65
[3] Celâl Temel, 1984’ten Önceki 25 Yılda Türkiye’de KÜRDLERİN SİLAHSIZ MÜCADELESİ, 2020 (2. Baskı), s. 159-162
[4] DDKO hakkında daha fazla bilgi için bakınız:
Ruşen Arslan, Ömrü Kısa Etkisi Büyük Kürd Örgütlenmesi DDKO, İBV Yayınları, 2020
Celal Temel, 1984’ten Önceki 25 Yılda KÜRDLERİN SİLAHSIZ MÜCADELESİ, İBV Yayınları, 2015-2020
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.