Toplumun midesine kramp düşüren alım gücü, vicdan sızlatan hak ve hukuksuzluğun akıl almazlığı, başı önü belirsizliklere yönelen diş politika sorunları, inkar ve sindirmelerle doğruyu yanlışa dönüştürme hezeyanları, "ben varım senin varlığına gerek yok" hikayesiyle bu Ülke nereye demirlenecek Hocam?
-Şuranın yada buranın kuşatmasıyla yara bere içinde kalan bir toplumun beklentisi iyi bir geleceğe işaret etmiyor. Başını kuma gömerek "şöyle yaparım böyle yaparım" nara atmalarla orayı burayı azarlayarak toplumun kendi geleceğine umut bağlayacak bir emareyi ne yazık ki ufukta bırakmıyor. Zira hangi sorunun neresinden bakılırsa bakılsın, yeni bir heyecanla yeni bir geleceğe el avuç açan bir toplum görürsünüz. Ve ne acıdır ki, siyasetin orta sahasında oynanan siyasetin kendi yetmezliği, sunî gündemlerle toplumun doğrusuna örtü olmanın ötesini gösterecek bir umut görünmüyor diyorum Orhan!
Hak ve adalet duygusunun sıfırlandığı bir ortamda, ekonomik kıskacın zorluklarıyla "öbür günü nasıl dizayn ederim?" beklentisine dalmış bir toplumun duygu ve güven dünyasının ayağa kalkmasında çok ciddi kırılmalar yaşanıyor! Yine de -umut fakirin ekmeğidir- beklentisiyle kaderine razı gelmiş bu toplumun ayağa kalkması zordur demek mi istiyorsun Hocam?
-Her hangi bir sorunu, bir başka sunî gündemle sorun olanı örtme siyasetinin gelişmiş düzeyi bu coğrafyada altın cağını yaşıyor. Evrensel değerlerle uygarlığı yakalamış toplumlarda, yapılan her yanlış yeni bir doğruyu doğuracak umudu kamçılıyorken, kendi gel-gitlerin bir ileri bir geri tökezlemesiyle yol alan bizim gibi gelişmemiş toplumlarda ise ''Allah beterinden korusun!" demekle önüne gelecek bir başka sorunu beklemekle dizayn edilmiş bir toplum söz konusudur diyorum Orhan.
Toplumun huzur ve can güvenliğinin garantisine oynamayan, ocağın üzerinde kaynamayı bekleyen tencereye aş olmayı becermeyen, uygar toplumların evrensel değerleriyle buluşmasına kırmızı kart gösteren, Türkleri Kürtlere düşman etmeyi marifet sayan Perinçek gibilerin cirit attığı bir siyaset bulvarıyla bu ülke uygar toplumların limanına demir atmaz diyorsun öyle mi Hocam?
-Şunun böylesi şöyle olmalı, bunun böylesi de böyle olmalılardan arınmış bir siyasetin başarmayacağı yoktur. Ama ne yazık ki, bu coğrafyada siyaset kurumu kendi yarattığı toplumun sorgulama duyusunun ağırlığıyla kendini dizayn ediyor. Zira sorgulama duyusu zayıf kalmış toplumlar, her zaman kendi çıkarına odaklı siyasetin mezesi olmaya mahkum oluyor. Böyle olunca da, bu coğrafyanın siyaset maratonu geleceğe koşup geleceğin kotlarını yakalamaktan ziyade başı önü belirsizliklere koşan bir siyasetle hep nasipleniyor diyorum Orhan.
Halkın sorgulama ve kontrol mekanizmasıyla oluşmayacak hiçbir siyaset kulvarı, yarının demokratik mirasına bir katkısı olmaz diyorsun Hocam.
-Olmaz çünkü bu coğrafyada bahsi gecen siyaset kurumu, halkın sorgulayıcılığına göre değil şu yada bu zümrenin çıkarını ön plana çıkaran iradeye göre kendini şekillendiriyor maalesef. Dolayısıyla siyaset belirleme oyunuyla oynatılan siyaset okulu, vatan-millet-sakarya odaklı bekacıların rol aldığı oyuncularla olmuyor diyorum Orhan.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.