Bir haftalık sokağa çıkma yasağı. Böyle bir sokağa çıkma yasağını 12 Eylül\'ün Faşist dikta rejimi bile uygulamamıştı. Bu yönetimin uygulamaları, askeri yönetime bile rahmet okutacak cinsten, ondan daha gaddar ve acımasız.
Ey insanlık; şu resme iyi bak. Ey Türkiye insanlığı; şu resme iyi bakın. Türkiye parlamentosunun değerli milletvekilleri; şu resme iyi bakın. Sayın cumhurbaşkanı; birileri, danışmanların, yazı işleri müdürlerin, basın işlerini takip eden görevlilerin; bu resmi size gösterip, baktırsınlar, iyi bakın. Seçime kadar görevli, iç işleri bakanı; bu resme iyi bak, iyi bakın. Bu resim Afrika’da çekilmemiş, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da çekilmemiş. Bu resim, sizlerin ülkesinde, sizlerin yönettiği, Türkiye Cumhuriyetinde çekilmiştir. Bu resimlerden daha korkunç resimler, Türkiye Cumhuriyetinde, sizlerin yönettiği bu ülkede, içinde olduğumuz bu günlerde, Şırnak\'ın Cizre ilçesinde çekilmiştir. Bir hafta sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’de çekilmiştir. Bir çocuk, bebek sayılabilecek yaşta bir çocuk susuzluğunu gidermek için yerde duran su birikintisinden gidermeye çalışmaktadır. O körpecik ayak ve ellerini açarak, su birikintisine yumulup su içmeye çalışan bu çocuk, adeta insanlığı göreve çağırmaktadır. İnsanlığa \"bakın, bana bakın, bana reva görülene bakın ve utanın\" dercesine, insanlığa, Türkiye insanlığına ve bu ülkeyi yönetenlere bir şeyler hatırlatmak istiyor. Ya, O 75 yaşında evine giderken, keskin nişancılar tarafından başından vurulup kafatası parçalanan Mehmet Erdoğan. Buzdolabında, derin dondurucularda sıcakta kokmaması için saklanılan, korunmak istenen cesetler. Defnedilmesine izin verilmeyen cesetler, beyaz bayraklarla sokağa çıkıp öldürülen evladının cesedini gömmeye çalışan anneler.
Bir haftalık sokağa çıkma yasağı. Böyle bir sokağa çıkma yasağını 12 Eylül\'ün Faşist dikta rejimi bile uygulamamıştı. Bu yönetimin uygulamaları, askeri yönetime bile rahmet okutacak cinsten, ondan daha gaddar ve acımasız. Vahşet uygulanan bu ilçeye gitmek isteyen hükümetinin iki bakanını ve parlamentosunun onlarca milletvekilini engelleyen, yolunu kesen, saldıran polislerine göz yuman, bir hükümet ve hükümetin başbakanı. Tüm bu olup biteni seyreden Cumhurun başı, Cumhurbaşkanı.
Gerilla Cizre’ye sızmış. Silahlı kişiler Cizre’nin içine yerleşmiş. Hendek, siper kazmış. Bunlara hadlerini bildirecekmişsiniz. İyi de, o masum Cizreli sivilin, o 75 yaşındaki Mehmet Erdoğan\'ın, o bebelerin, çocukların, kadınların, gençlerin suçu ne? Suçu ne Cizre insanının? Suçu büyük oranda oyunu sizlere vermemesi midir? Size oy vermeyenleri bu şekilde cezalandırma ve işkence etme hakkını kim size verdi, veriyor?
Türkiye’yi yönetenler, derslerini tarihlerinden alır ve uygularlar. Malum bu gün 12 Eylül. 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan kudretli generaller bu ülkeye kan kusturmuştular. Cezaevlerini, statları, kışlaları insanlarla doldurmuş, ülkenin tümünü korku ülkesine döndürmüştüler. 17 yaşındaki genç çocukları idam etmiş, cezaevlerini işkence hanelere çevirmiştiler. Bizler, o günün işkence hanelerinde, her türlü işkenceye maruz kalmış insanlar, bu gün o cezaevinin önünde toplandık. O işkenceleri yapan ve yaptıran, o dönemin yöneticilerini lanetle andık. İşkencelerinden geçen ve o acımasız koşullara direnerek hayatlarını kaybeden tüm Kürd gençlerini rahmetle andık. Cezaevinin kapısına onlara olan saygı ve sevgimizi, karanfiller bırakarak, saygı duruşunda bulunularak ayrıldık.
Şu unutulmasın. Cizre’de öldürülen masum siviller unutulmayacak ve her yıl anılacaklardır. Onlar yalnız anılmayacak, Cizre’de sivil ölmemiş diyen bu günkü yöneticiler ve öldürenler de anılacaklardır. Anılırken de birilerine rahmet dilenirken, birilerine de lanet yağdırılacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.