Çünkü Kürt\'lerin başına ne geldiyse, ne geliyorsa, kendi devletlerine sahip olmamalarından dolayı geliyor. Ortadoğu’da yaratılan vahşet ortamından, Kürt\'lerin kurtulmasının başka bir yolu yoktur. Otonom, kanton, demokratikleşme, demokratik özerklik. . . . Hepsi teferruat, hepsi aldatmaca. \n
Kan ağlayan Ortadoğu’yu, insanlık umursamaz bir edepsizlikle seyrediyor. Sosyal medyada yayınlanan vahşet görüntülerini paylaşarak, kendi vahşetini paylaştığının farkında değil. Yüzlerce çocuğu, çırıl çıplak, yüzüstü yere yatıran IŞİD barbarları \'Allahu Ekber\' naraları ile hepsini kurşunlayarak, adeta insanlığa meydan okuyor. Kafatasını kestiği çocuğun gövdesini annenin kucağına, kellesini babasının avuçlarına vererek, bunu dünyaya servis etmenin vahşetini yaşatabiliyor. Bir gece kendini kamufle ederek, girdikleri Kobanê\'de, kadın, yaşlı, çocuk demeden iki yüzden fazla sivil insanı öldürebiliyor. Kafeslere koyduğu insanları suda boğuyor, yada kafes içinde insanları canlı canlı yakabiliyor. Kelleleri kılıçlarla, meydana topladığı insanların önünde uçuruyor, kadınlara salt cinsel ihtiyaçlarını gideren bir yaşam dayatıyor, saatlik nikahlarla adeta cinselliklerini tatmin eden, alınıp satılan bir meta haline getiriliyor.
Savaşın bir kuralı olmalı. Bu kural savaşanlar tarafından uygulanmalı. Böyle kuralsız ve vahşete dayalı savaşanlara karşı, insanlık tavır alabilmeli.
Dini diline pelesenk edip, bu vahşeti yaratanlara karşı, yaşadığımız bu ülkede, yazılıp çizilenleri görünce vahşetin boyutu daha da artıyor. Ekranlarda \'Daiş dini ve toprağı için savaşıyor\' fetvasını verebilen, konuşabilen o utanmaz sakallıların, yukarıda dile getirilen vahşetin yaratıcılarından bir farkları yoktur. Daiş\'li canavarlara \'Allah sıktığınız kurşunların hedefini şaşırtmasın\' diyebilen, yazabilenlerin, o vahşi yaratıklardan ne farkları vardır. \'Düştü düşecek\' diye açıklama yapan, o günün başbakanı, Kobanê düşmeyince nasıl uyudu? Tel abyad\'da Daiş canavarları komşusu iken rahatsız olmayan bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Daiş\'liler buradan kovulunca neden bu kadar agresifleşebiliyor. Oysa vahşet hemen yanı başında yaşatılıyordu. Bu vahşete karşı neden kılınız kıpırdamadı.
Tel Ebyad\'dan sonra, toplantı üzerine toplantı yaptılar. En sonunda da Genel Kurmaya Suriye\'ye girme talimatı verdiler. Şimdi şartlar değerlendiriliyor. Dünya ne der? diye bekliyorlar. Derdi ne, dertleri ne ? diye sormayın. Dertleri Kürt\'ler. Onlara göre Kürt\'ler hiç bir yerde varlık sahibi olmamalı. Antartikada bile olsa, kutupları aşıp müdahale etme anlayışına sahipler.
Kürt\'ler ne yapıyor ?
Onlar da tarihlerinden ve başlarından geçenlerden ders almadan, demeç üzerine demeç vermekle meşguller.
Federal Kürdistan başkanı Mesut Barzani dünyaya çağrı yaparak, Kobanê\'de işlenen vahşete karşı dünyanın duyarlı ve yardımcı olunmasını istedi. Salih Müslüm \'Suriye\'de bir devlet kurma düşüncelerinin olmadığını\' söyledi. YPG komutanlarından biri, beraber savaştıkları özel Suriye ordusu komutanıyla yaptıkları basın açıklamasında \'biz Suriye’nin demokratikleştirilmesi için savaşıyoruz. Devlet kurma anlayışımız ve uğraşımız yok. \'dedi. Kandil’de Gerillara hitap eden Murat Karayılan \'Kürdistan\'ın tarihi günler yaşadığını, Güney ve Rojava\'da faşist Daiş\'in saldırılarının bir tesadüf değil, var olan bir konseptten doğduğunu, bu konsepte karşı direnileceğini, Kürt güçlerinin, ortak ordu, ortak komutanlıkta birleşmesinin tarihi bir sorumluluk olduğunu \'söyledi.
Çok güzel. Bu düşüncelerinizi ilk başta Suriye\' de hayata geçirin. Tevdem ve Enks\'yi yanyana getirin. Etrafınızdaki düşmanlarınıza karşı birlikteliğinizi sağlayın. Savaşçı güçlerinizi birleştirin. Araplarla hareket edeceğinize, aynı topraklar üzerinde, aynı acıları yaşayan kardeşlerinizle yanyana gelin. Arapların içinden hesaplarına geldiği an Daiş\'leşebilenler, ihanet edebilenler çoktur. Son Kobanê katliamında, bu tür Arapların payı, ihaneti yokmu?
Ben anlayışını terk ederek, biz olmaya başladığınızda ve devlet sahibi olma gerekliliğine inandığınızda bunu başaracağınızı unutmayın. Çünkü Kürt\'lerin başına ne geldiyse, ne geliyorsa, kendi devletlerine sahip olmamalarından dolayı geliyor.
Ortadoğu’da yaratılan vahşet ortamından, Kürt\'lerin kurtulmasının başka bir yolu yoktur. Otonom, kanton, demokratikleşme, demokratik özerklik. . . . Hepsi teferruat, hepsi aldatmaca.
Yaşanılan hayat, tüm gerçeklerini ortaya sermiştir. Size ve hepimize düşen bu gerçeklerden ders çıkararak hareket etmedir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.