Bu günün tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı bile miting meydanlarında, sözüm ona açılış töreni adıyla konuşma platformlarında, elinde Kuran ne arıyor? Bayrak, bu ülkede kimin tekelinde? Kimin adına kayıtlı? Kimin zimmetinde? Kuran bu ülkede kimin adına kayıtlı, kimin zimmetinde? İnsanların inancı ve kutsal değerleriyle, bu kadar oynama hakkını kim, kimler onlara verdi, Veriyor.?
Hopa\'da daha evvel yaptıkları gibi, sokak aralarında devrimci gençlere haince saldıran bu provakatörlere karşı, Hopa halkı, önlerindeki polis barıkatına karşı, bir genci tarafından bu provaktörlerin yaptıkları pislikleri gür bir sesle haykırıyordu.
Onları ortaya koydukları bu tavırlarından dolayı kutluyorum. Kim olursa olsun, Kürd, Laz, Türk, Hemşinli, Arhavi\'li, ne, nereli, ne olursan ol, önce İnsan olmayı becer. İnsan olmayı öğren. Hopa\'lının şikayeti ne? Suyuna, çayına, huzuruna, halkına sahip çıkarken, karşılarına çıkarılan insanlık düşmanlarının saldırısı ve provakasyon ortamının yaratılması. Bu ülkede, bunlar hep yapılmadı mı? Yapılmıyor mu? Halkı, halkları bayrak yakmalarla, yalan ve provakasyonlarla birbirlerine kırdırmadılar mı? Kırdırmıyorlar mı?
Bu günün tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı bile miting meydanlarında, sözüm ona açılış töreni adıyla konuşma platformlarında, elinde Kuran ne arıyor? Bayrak, bu ülkede kimin tekelinde? Kimin adına kayıtlı? Kimin zimmetinde? Kuran bu ülkede kimin adına kayıtlı, kimin zimmetinde? İnsanların inancı ve kutsal değerleriyle, bu kadar oynama hakkını kim, kimler onlara verdi, Veriyor.?
MHP\'lilik adına, bayrağı, kuranı, vatan sevgisini bahane ederek, üniversitelerde, cadde ve sokaklarda insanlara saldıranlar geçmişlerine, 1980 öncesi siyasal iktidarlarca aynı şekilde kullanılan, öldürmelerine, öldürülmelerine göz yuman efendilerinin, işleri bitince 12 Eylül askeri darbesinden sonra İstanbul harbiye kışlasında, Ankara Mamak’ta kendilerine yapılan işkenceleri ve idam edilen arkadaşlarını hatırlasınlar. Kendileri hatırlayacak yaşta değillerse, o dönemi yaşayan abileriyle konuşsunlar. Abi bulamıyorlarsa, ben onlara Harbiye kışlasında işkencenin her türlüsüne uğrayan ve çeken bir abilerini hatırlatayım. Adı, Yılma Durak. Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanı Alp Arslan Türkeş’in, 1980 öncesi genel başkan yardımcısı. Namı diğer Doğunun Başbuğu. Erzurumlu. Gidip onunla konuşsunlar. Ondan alacakları çok ders, çok nasihat var. Aynı dönem, aynı yerde, Harbiye kışlasında, ayrı hücrelerde, beraber kaldık. Gitsinler ona, onu dinlesinler. Bu Ülkede birileri, Ülkücüyüm diyenleri nasıl kullandı, işleri bitince paçavra gibi nasıl bir kenara attı.
Hopa\'lı gencin, Hopa meydanında, bu cesurca konuşması takdire şayandır. Kendisine, kendilerine bir abi nasihatim: Efendilerinin yaratmaya çalıştığı provakasyonlara karşı duyarlı olmalı, onlarla çatışma minderine mümkün olduğunca gelmemeliler. Çünkü görünen o ki, bu ülkeyi soyup soğana çevirenler, içine girdikleri girdaptan kurtulmak için, yarasalar gibi kan dökmeye muhtaçlar. Hırçınlıkları, meydanlardaki haykırışları bunun göstergesidir. Dökülen ve dökülecek her damla kan onlar için gıdadır, paradır, servettir, saraydır, sahillerin yağmalanması, doğanın tahribatı, ekolojik dengenin bozulması ve tüm bunlar için kendilerine kalkan ettikleri vatanın, çölleşmesi, insanın köleleşmesi, gelecek kuşakların yaşamasını dahil ipotek altına almasıdır. Her türlü pislik, vatan, bayrak, kuran bahane edilerek yapıldı bu ülkede. Sağ, sol diye insanları birbirlerine öldürttüler.
1980 yılında palyaçoları ile yaptıkları askeri darbe neticesinde, Kürd\'lere yöneldiler. Ülkeyi ve özellikle Kürdistan bölgesini cehenneme çevirdiler. Ceza evlerini ve bölgenin tümünü işkence haneye çevirdiler. Katliamlar yaptılar, sürgünler yarattılar, ormanları yakıp yıktılar, faili meçhul (yapanları belli) cinayetlerle tüm ülkeyi, özellikle bu Ülkede yaşayan Kürd\'leri korku çemberi ile sarıp sarmaladılar.
Şimdi isteyerek girdikleri Ortadoğu batağında, tek emelleri Kürd\'lerin kazanımlarını nasıl engelleyecekleri hesabıyla oyun içinde oyun tezgâhlıyorlar. Bu seçimin kendisi bile bir tezgâh seçimidir. Kurdukları senaryonun halka ve halklara onaylatılmasıdır. Çözüm süreci diye yaptıkları, yapmak istedikleri, Kürd halkının entegre edilmesidir. Verecekleri, verdikleri hiç bir şey yok. Sanki Kürd halkına sadaka veriyorlar. Demokrasi, hak, hukuk, anayasa, geçin bunları.
2002 yılından beri, üç dönemdir iktidarda olan bu hükümet ve partisi değil mi? Her seçimde yeni anayasa tartışması yapılmadı mı? Şimdide aynı vaatlerle bu halk kandırılmıyor mu? Halen bu ülkede 1980 askeri rejiminin anayasasıyla bu ülke yönetilmiyor mu?
Sonuç: Çözüm bu ülkede yaşayan halkların kendi iradelerini tüm bu tezgâhçıların elinden kurtarmasıdır. İnsan olduğunu, insanca yaşama iradesini göstermesidir. Onlar kapalı kapılar arkasında her türlü tezgâhı örer, meydanlarda da Hacivat-karagöz gibi bağırırlar. Kavga ettiklerini sanırız. Aslında senaryoyu beraber yazmış, beraber oynuyorlar. Halkı da bu oyunun içinde istedikleri gibi figüran olarak oynatıyorlar. Hopalıların ortaya koyduğu tavır bu oyunu bozmadır.
Onun içinde sizleri kutluyor, tümünüze, bu oyunları bozmaya çalışan tüm Türkiye halkları mensuplarına başarılar diliyorum.
Nuri Sınır
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.