Yıl 1831.\n Botan Miri Bedirhan Paşa Ezidi\'lerin toplu yaşadıkları ve kutsal mekanları Laleş\'in bulunduğu Şéxan mıntıkasını istila eder.
Botan Miri Bedirhan Paşa Ezidi\'lerin toplu yaşadıkları ve kutsal mekanları Laleş\'in bulunduğu Şéxan mıntıkasını istila eder.Mir Bedirxan\'ın ordusu Ezidi Kürd halkına acımasızca saldırır. Bu saldırılardan Nasturi (Süryani) halkı da nasibini alır. Hakkâri yöresi ve güneyinde yaşayan Nasturilerde kılıçtan ve katliamdan geçirilir. Ezidi ve Nasturi halkına karşı girişilen kıyım acımasızca olur. Kıyımdan kaçan Ezidiler, tarih boyu sığınak belledikleri Şengal dağına gitmek üzere kaçarlar. Mir Bedirxan\'ın ordusu onları takip eder. Yakaladıklarını
Kılıçtan geçirirler. Kaçanlar Dicle nehri sularının aşırı yükselmesi nedeniyle, Musul’daki köprüden nehri aşmaya çalışırlar. Ama Musul\'lular onlara bu fırsatı vermezler. Köprüyü kaldırırlar. Nehrin kenarında kalan ve kaçamayan Ezidi\'lere Mir Bedirhan\'ın askerleri acımaz. Herkesi kılıçtan geçirerek. katlederler.
763-809 yılları arasında yaşamış olan Harun-i Reşit, Abbasi Halifesi olduğunda, ordusunu Kürdistan üzerine gönderir. Amacı, tüm Kürdistan\'ı müslümanlaştırarak kendi egemenliğine almak ve o dönem Ezidi inancının en büyük merkezlerinden biri olan Diyarbakır\'ı ele geçirmekti. Diyarbakır o dönem ağırlıklı Ezidi nüfusa sahip bir Ezidi Kürd kentiydi. Uzun bir işgalden sonra, kentin atık suyunu Dicle nehrine taşıyan kanalizasyondan içeri girerek, surun kuzeye bakan ve dağ kapı olarak adlandırılan kapısını açarak kente girdiler. Kenti düşürerek, Müslümanlığı kabul etmeyen halkın tümünü kılıçtan geçirdiler. Bu gün İç kale olarak bilinen ve bu katliamdan sonra yapılmış olan ve o camiye adı verilmiş Xalıd Bin Velid\'in oğlu Süleyman ile 39 Arap askerinin yattığı yer, bu katliamda yer alanların yeridir. Ne hazindir ki, Kürd\'ler bu camiye verilmiş olan Hazreti Süleyman ismini
bir peygamber ismi olarak bellemiş ve kitleler halinde ziyaret etmekte, dertlerine bu zattan çare ummaktadırlar
.
1221 yılı ve sonrasında Kürdistan Moğolların da istilasına uğradı. Moğollar Kürdistan\'daki bütün inançlara, fark gözetmeksizin aynı vahşeti uyguladı. Ezidi, Müslüman, bütün Kürd\'ler. Kürdistan\'da yaşayan bütün kavimler. Önlerine çıkan bütün kentleri yakıp yıkarak, ellerine geçen herkesi katlettiler.
1415 yılında Ezidi yerleşim alanlarının çevresinde yaşayan tüm Arap aşiretleri büyük bir güçle Şexan\'a ve Ezidilerin yaşadığı bütün alanlara saldırarak, katliam yaparlar, Şéx Hadi\'nin türbesini ve mezarını yıkarak, Ezidilerin en kutsal mekanı olan Laleşi tahrip ederler.
1839 yılında, Kürdistan\'da yaşayan Hıristiyan dini mensupları üzerinde araştırma yapmak için Kürdistan\'a gelen arkeolog-tarihçi Austen Henry Layard, Ezidi Kürd halkının çevresinde olan egemen Devlet, Osmanlı ve Arap Devletlerinin yaptığı katliamlara şahit olur. LAYARD \"Osmanlı Valileri Mahmut Reşit Paşa ve Hafız Paşa kendilerine biat etmelerine rağmen Ezidilerin saldırılara ve katliamlara maruz kaldığını\" yazar. Austen Henry Layard \"Teslim olan Ezidi\'ler bile katledildi. Nüfuslarının dörtte üçü azaldı. Ezidiler mağaralara kaçtılar. Çoğu mağaraların ağzında yakılan ateşlerin dumanıyla, mağaralarda bulunan insanların tümü öldürüldü. Kimileri de açılan top ateşi sonucu parçalandı.(1938,Dersim katliamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti aynı yöntemi uygulamadı mı?-NS) Layard devam ediyor “İki seçenekleri vardı. Ya kılıçtan geçirilecek, yada dinlerinden döneceklerdi.(İŞİD adındaki vahşi, canavar
Müslüman etiketli barbarlar da aynı şeyi yapmadılar mı?-ns) Onlardan vergi almak bile, dine uymuyordu. Türkiye’nin güneyindeki haremler Ezidi kadınlarıyla doldurulmuştur. Her yıl Valiler onların bölgelerine seferler yapmakta, erkekler ve kadınlar öldürülürken her iki cinsten çocuklar alınıp belli başlı şehirlerde satılmaktadır.(İnsanlıktan nasiplenmemiş, Müslüman etiketli vahşi, barbar, canavar mahluklardan oluşan İŞİD adlı, sözüm ona İslam devleti meczupları da, katliamla beraber, çocuk ve kadınları Musul\'daki-belki de başka Arap şehirlerinde-onları alabilecek iğrenç Müslüman Araplara satmadı mı?-ns-)
Bu kısa anlatılmaya çalışılan katliam örneklemelerinde görüldüğü gibi, hem Araplar, hem de Osmanlı Devletinin Valileri vergiyi bahane ederek Ezidi Kürd halkına Müslümanlığı dayatmış, Dinini değiştirmeye zorlamıştır. Müslümanlığı kabul ettiremeyince de güçlü ordularla üzerlerine gitmiş ve katliam yapmışlardır. Aslında vergi bahane. Layard\'ın dediği gibi
İslam anlayışına göre, Ezidi\'lerden vergi almak, dine uygun değildi. Asıl sebep onları Müslümanlaştırarak, askere almak, vergi tahsil etmektir. Ezidi Kürd halkı da vergi vermemiş, vermek te istemiyordu. Zaten onca yapılan baskı ve katliamlardan dolayı da çok yoksuldu. Asıl büyük sebep te Dinini değiştirmeye zorlanmasıydı. Bu halk da, uzun bir tarihi süreç boyunca bu zalimlere karşı direnmiştir. Cebel Sincar, yani ŞENGAL Dağı da tarih boyu Ezidilerin direniş merkezi olmuştur. ŞENGAL Ezidi Kürd\'lerin Anavatanı olan Kürdistan\'ın içindeki asıl yaşam ve direniş merkezidir. Günümüzde İŞİD vahşi hayvanlarının yaptığı katliamdan kaçan Ezidi Kürd\'lerin kaçışı ilk kaçış değildir. Tarihin defalarca tekerrürünün tekrarıdır. Tarih boyunca bütün İslam orduları, Arap-Osmanlı-Fars, fark etmez, fark etmeyen ve uygulanan en büyük mezalim, yani zulüm, yani vahşet, yani barbarlık, adına ne derseniz deyin, yapılana isim bulmakta zorlandığım, yaşlıların ve erkeklerin öldürülmesi, kız-erkek çocuklarının kaçırılması ve parayla satılmasıdır. Teknolojinin bu günü,21. asır, Dünya, uzay, medeniyet, insanlık, bu vahşileri, bu canavarları ilgilendirmez. Orta Doğu bu canavarlarla doludur.(devam edecek)
4.Eylül 2014
NURİ SINIR
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.