İlham Ahmed: Süveyda’da özerk yönetimi destekliyorur

Suriye Demokratik Meclisi Eşbaşkanı İlham Ahmed, Al Majalla dergisine verdiği röportajda, Süveyda’da kurulan özerk yönetimi desteklediklerini ve ABD’li elçi Tom Barrack’ın çabalarını değerli bulduklarını söyledi. Ahmed, “Başlangıçta çok aceleciydi, ama artık daha gerçekçi adımlar atıyor” dedi. Merkeziyetçi anlayışın Suriyelileri ayrılığa sürüklediğini vurgulayan Ahmed, “Biz her türlü bölünme projesine karşıyız, modelimiz Suriye’nin birliğini güçlendirecek” ifadelerini kullandı.

29 Eylül 2025 - 09:34
29 Eylül 2025 - 09:34
 0
İlham Ahmed: Süveyda’da özerk yönetimi destekliyorur

Kürt siyasetçi İlham Ahmed, röportajın ilk bölümde Demokratik Suriye Güçleri”nin geleceği konusunda Şam’la yapılan müzakerelerin ayrıntılarını ve anlaşmazlık noktalarını anlatmıştı. İkinci bölümde ise, merkeziyetçilik – adem-i merkeziyetçilik konusundaki tutumunu ve Esad rejimine ait olan 107 sayılı yerel yönetim yasasını tartışıyor. Ayrıca, güneyde Dürzi çoğunluğa sahip Süveyda’da özerk yönetim ilanına ilişkin görüşünü de açıklıyor. Ahmed şöyle diyor:

“Gerçekten de istikrara ve güvenliğe yol açacak her adımı destekliyoruz. Kardeş Dürziler bugün böyle bir anlaşmada kendi güvenliklerini ve istikrarlarını görüyorlarsa biz de yanlarındayız.” Ahmed, “Elbette koordinasyon, iletişim ve görüş alışverişi var.” diye ekliyor.

ABD’li elçi Tom Barrack’ın rolüne dair soruya ise şu yanıtı verdi:

“Barak gerçekten hızlı bir uzlaşıya varabilmemiz için büyük çaba sarf ediyor (…) Kaygısı ve endişesi, durumun yeniden patlak verebileceği. Bu kaygıyı sadece bölgesel değil, dünya genelinde birçok ülke taşıyor. Biz Suriyeliler de aynı endişeyi yaşıyoruz; yani Suriye’de yeni patlamalar yaşanmaması. Şu an daha anlayışlı. Başlangıçta çok aceleciydi. Ama artık attığı adımlar daha gerçekçi. Dolayısıyla biz de bu çabalarını destekleyeceğiz.”

Röportajın ikinci bölümünün tam metni şöyle:

– Adem-i merkeziyetçilik konusunda, Başkan Ahmed Şara sık sık şunu söylüyor: Bizim çözümümüz 107 sayılı yasadır, yani yerel yönetim yasası. Sence eski rejime ait olan bu yasa merkeziyetçilik ile adem-i merkeziyetçilik arasındaki ilişkiye bir çözüm sunabilir mi?

Eski rejim bu yasayı adem-i merkeziyetçilik için bir çözüm olarak sundu. Ama bu yasa ihtiyaçları karşılamıyor. Biz de öneriler sunduk. Fakat onlar her zaman anayasaya dokunulamayacağını, kutsal olduğunu belirttiler…

– Bu önceki aşamada mıydı?

Evet, önceki aşamada, eski rejimde. Ama bugün de sadece bu yasaya dönülürse kesinlikle uzlaşı olmaz. Çünkü bu yasa sadece Kürtlerin değil, tüm Suriyeli bileşenlerin ihtiyaçlarını karşılamıyor. Mesela İdlib vilayetini alalım, yetkileri neler? Halk 107 sayılı yasaya razı olur mu? Elbette olmaz. Çünkü bugün ellerindeki yetkiler geçmiştekiyle aynı. Diğer vilayetler için de durum aynı. 107 sayılı yasada kabul edilebilir bazı maddeler var, ama mesela vali atanmak yerine seçilmeli. Güvenlik, yerel olmalı ve vilayet meclisine bağlı olmalı. İçişleri Bakanlığı ile dikey bir ilişki olabilir ama aynı zamanda vilayet meclisiyle yatay bir bağ kurulmalı. Dolayısıyla 107 sayılı yasa artık ihtiyaçları karşılamıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki yönetim modeli, büyük Suriye’nin küçük bir örneği. Çünkü bu bölge, en zengin kültürel ve etnik çeşitliliğe sahip.

-Başkan Şara, geçtiğimiz ay Arap medya heyetine dedi ki: Biz azami düzeyde adem-i merkeziyetçiliğe hazırız. Ama hiçbir şekilde bölünmeyi kabul edemeyiz. Yani adem-i merkeziyetçilik kabul edilebilir, yeter ki Suriye’nin bölünmesine temel oluşturmasın. Ne dersin?

Doğrusu bu bölünme endişeleri nereden çıktı, anlamıyorum. Neden Suriye bu paranoyaya tutuldu? Şam’da kim iktidara gelirse hep bölünme tehlikesinden söz ediyor. Öncelikle bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Federal sistemler, konfederasyonlar, adem-i merkeziyetçilik modelleri dünyada var ve bölünmeye yol açmadı. Ama merkeziyetçi bir yönetim sürekli baskı yapar, gelişmeyi, kültürü, siyaseti engellerse elbette ayrılık talepleri doğar. Ama halk haklarını alırsa neden bölünme istesin? Tam tersine, bu durumda kendi ülkesi saydığı devleti savunur.

– Yani açıkça söyleyebilir misin, biz her türlü bölünme projesine karşıyız?

Elbette biz bölünmeye karşıyız. Bölünme bize ne kazandırır? Eğer biz yaşadığımız yerde tüm haklarımızı alıyorsak, devlette temsil ediliyorsak neden bölünmek isteyelim?

– Peki, “Rojava” projesi yani Batı Kürdistan da Suriye toprak bütünlüğü içinde bir birlik projesi mi?

Evet. “Rojava” coğrafi bir isim. Biz “Kuzey ve Doğu Suriye” diyoruz. Buradaki yönetim modeli Suriye’nin küçük bir örneği. Çünkü bu bölge çok kültürlü, çok etnisiteli. Bu yönetim bütün bileşenlerin haklarını güvence altına aldı. Neden bu model Şam’da da uygulanmasın ki?

– Ama bazıları diyor ki: Kuzeydoğu Suriye’de Kürtler çoğunluk değil, ama siyasi ve askeri kararlarda hâkimler…

 Bizim projemiz çoğunluk veya azınlığa dayanmaz. Temsil oranı az da olsa herkes yönetimde yer almalı. Mesela Deyrezzor halkı kendi kararını alıyor, Rakka halkı kendi kararını alıyor. Kararlar yerel meclislerde alınıyor. Ortak bir yönetim var, ama “kararları sadece Kürtler alıyor” söylemi doğru değil. Stratejik konularda hızlı karar gerekebilir, ama bu tüm kararların küçük bir grupça alındığı anlamına gelmez.

– ABD’liler sizden Deyrezzor ve Rakka kırsalından çekilmenizi, güven artırıcı bir adım olarak istediler mi?

Böyle bir şey duymadık. Ama “entegrasyon” meselesi var. Yani Deyrezzor’un vilayetle bütünleşmesi. Bu da bölge halkıyla tartışılıyor. Yerel meclis, aşiret liderleri, kanaat önderleri, aydınlar sürece katılıyor.

– Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ın kuzeyinde Kürdistan Bölgesi oluştu. Kuzeydoğu Suriye ile fark ne?

Fark yönetim sisteminde. Irak’ta uluslararası anlaşmalarla bir Kürt bölgesi kuruldu. Suriye’deki yönetim ise halkın kendi inisiyatifiyle doğdu. Ve sadece Kürtlerin değil, bütün halkların ortak yönetimi. Dolayısıyla bu bir “Kürt bölgesi” değil, Suriye coğrafyasında özerk yönetim.

– Bazıları Arap aşiretlerinin isyan edebileceğini söylüyor.

 Hayır. Biz birlikte yaşıyoruz. Dış müdahalelerle fitne yaratma girişimleri oldu, bazı çatışmalar da bu yüzden çıktı. Ama halk artık savaş istemiyor. Diğer bölgelere göre daha istikrarlı bir yaşam var. Eksikler var, ama bu yönetim Suriyeli çoğulcu bir modelin temelini atabilir.

– Yani Arap aşiretlerinin isyanından endişeniz yok?

İnşallah yok.

– Diğer Suriyeli bileşenlerle ilişkiniz nasıl? Haseke’de düzenlenen konferansta Alevi, Dürzi, Hristiyan katılımlar oldu.

 İlişkimiz eskiye dayanır. Konferans hükümete karşı gibi algılandı ama öyle değil. Biz Alevilerle, Dürzilerle, Hristiyanlarla, Sünnilerle hep iletişimde olduk. Şam’daki patlamalarda onlara yapılan saldırılardan üzüldük. Konferans, hepimizin bir arada yaşadığı bir Suriye mesajıydı. Hiç kimse bölünme çağrısı yapmadı. Herkes adem-i merkeziyetçilik, güvenlik ve istikrar istedi.

– Süveyda’da bir özerk yönetim kuruldu. Ürdün–ABD–Suriye anlaşması var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstikrara ve güvenliğe katkı sağlayacak her adımı destekliyoruz. Dürziler böyle bir anlaşmada güvenliklerini görüyorsa biz de yanlarındayız.

– Aranızda koordinasyon var mı?

 Evet, siyasi koordinasyon ve sivil toplum düzeyinde iletişim var. “Suriye Demokratik Meclisi”nin Şeyh Hikmet el-Hicri ve diğer Süveyda temsilcileriyle teması var.

– ABD elçisi Tom Barrack’ın rolünü nasıl görüyorsun?

Gerçekten büyük çaba harcıyor. Kaygısı, yeniden patlamaların yaşanması. Bu kaygı bölgesel ve uluslararası düzeyde de mevcut. Biz Suriyeliler için de önemli. Barak’ın çabaları değerli. Zamanla durumu daha iyi kavrayacak ve bölge ülkelerinin hassasiyetlerini de göz önüne alacaktır. Bu dengeyi kurmak önemli. Başlangıçta aceleciydi ama şimdi daha gerçekçi.

 Temmuz ayında, General Mazlum’un Şam ziyareti sırasında bir toplantı oldu. Barrack’ın toplantıyı terk ettiği söylendi. Doğru mu?

Ben oradaydım. Barrack’ın başka bir randevusu vardı. Toplantı sabah 9’dan öğleden sonra 3’e kadar sürdü. Sonunda Deyrezzor konusundaki anlaşmazlık yüzünden gerilim çıktı. O sırada Barak ayrılmak zorunda kaldı. Ama Amerikan rolü denge kurmada önemlidir. Başlangıçta hızlı entegrasyon istediler, bu gerçekçi değildi. Yıllarca süren savaşlardan sonra her şeyin bir anda normalleşmesi imkânsız. Ama artık adım adım bir süreç yürütülüyor.

– Son bir soru: Barrack’ın Türk yaklaşımına yakın olduğunu söyleyebilir misin?

Bu şekilde tanımlayamam. Ama şu an için önceliği, tüm Suriyeli bileşenlerin hükümete entegre olması. Fakat Şam’da büyük bir katılık var. Eğer sadece göstermelik bir katılım olacaksa, mızrağın ucunda bir çeşit temsil olacaksa, bu kabul edilemez. Suriyeli bileşenler böyle bir merkezi hükümete katılmaya hazır değil.

 

Bu haber toplam 1188 kişi tarafından görüldü.
Son güncellenme: 10:35:11