Rönesans Müziği, Kürt Dili Ve Kültürü!

06.12.2024, Cum - 13:18

Rönesans Müziği, Kürt Dili Ve Kültürü!
Haberi Paylaş

 

Martin Luther''in Protestan ve Katolik karşıtı reformlarının yükselişinin 15. yy. ortaları ile 16.yy. başlarına kadar yapılan müziktir.

Bu dönem müziği, sanat edebiyatının müziğini dinlendirir.

Rönesans sanatçıları, yazarları, müzisyenleri kendilerini Dünyanın Ortaçağın karanlık, bürokratik ve gizemli dünyasından çekip çıkarmaya çalışan kişiler olarak gördüler.

Aşk, zevk, zeka ile insan bedenini ve duygularının güzelliği gibi klasik Yunan ve Roma iddeallerine geri dönüşü vurgular.

Özellikle Fransız-Flaman bölgesininin bestecilerinin yıldızı bu dönemde parlar.

Guillaume Dufay (1400-1474) ve Gilles Binehois(1400-1460) ayinlere özgü çoksesli müziklerle yeni tarzda ve dinî özellikler taşımayan şarkılar bestelediler.

Bourbon Dükü'nün saray müzisyeni ve Binchois'in çırağı olan Johannes, şarkıların en erken örneklerinden bazılarına eşlik eden çok sesli ilahiler bestelediler.

Josquin Desprez (1440-1521), aşk şarkılarını duygu yüklü ve popüler parçalar dillendirerek ünlendi.

Italya'da Griovanni Pierluigi da Palestirina(1525-1594), ayın bestelerini titizlikle  inceleyerek, bir biçimiyle taklit ederken Rönesans dönemi müziği ile köprü kuran bir gezginci besteci olarak, çok yaygın bir tarz yakalar.

Dönemin müziği ekseriyetle saray çevrelerine hitap eden bestelerdir. 

Bazı parçalarda ise bestecinin kendi ismi yerine, kendini davet eden asilzadenin mühüründen tanınmak istenmesi dikkat çekicidir.

Kürt müziğinin farklı dönemlerine hitap eden karmaşıklığın detaylı bir analize tabii tutulması, üzerinde bilimsel çalışmaların yapılması çok önemlidir. 

Zira müzik, ağız ile kulak, enstrüman ile beyin arasında yol alıp yiten bir ses ile sınırlı değildir. Ziyadesiyle dinleyici ve dinleyenleri duygusal, kültürel, sosyal, siyasal ve hatta devinimsel değişikliklere dönüştüren çığlıkları da tetikleyen etkiye sahiptir.

Kürt müzüği sêgeh, çargêh,  nehavend, kurdî û hicazkar vs. makamları, konuşmaktan kaynaklı ahenkli denbêj avazı ile Kürtçe'nin gelişkin sesi kullanma yapısıyla  öyledir.    

Evdalê Zeynikê, Reşo, Şakiro, Ayşe Şan, Meyrem Xan, Tahsin Taha, Mehmed Şêxo, Ehmedê Berti ve daha onlarcasından süzülüp gelen ve Şivan , Gülistan, Şiyar, Şemdin  Rojda, Mem Ararat, Delil Dilaner,  Diyar,  Kurmanc Bakuri,  İbrahim Rojhilat ve yüzlerce dengbêj ile sahne alan sözlü tarihimizi stranlardan romanlara, tarihi eserlere, tiyatro ve sinemaya uyarlanarak kalıcılaştırıp   kitaplaştırdılar. 

Dengbêjlerin müzikte yarattığı muazzam var olma eforu kendi mecrasında akıcılığını geliştirip korurken, şimdi dünya müziğini Kürt toplumuna müzikal tarzda  taşıyan  güzellikler yaratan Hesen Zirek bir ekol yarattı.  Aynı şekilde Miradê Kınê, Nasır Rezazi,   Aramê Dikran, Ali Baran, Reşo, Said Usiv, Nizanettin Ariç, Leyla Feriki,  Rojin, Besê, Mikail Aslan ve onlardan çok da eksik kalmayan sayısını artık buraya aktarmakta zorluk çektiğimiz Koma -Gurup müzikleriyle Kürt  sanatçının  yarattıkları, varlığı, dili, edebiyatı yasak 50 milyonu geçkin büyük bir ulusun  sesinde maddi ve manevi büyük bir kültürel  ve devrimci rol oynadıklarını, belki kendileri de farkında değildir. 

Zira Kürt müziğini yıllarca yasaklayan devletin üstesinden gelmeyince, kabul edip yozlaştırmak yoluyla, parçaları Türkçeleştirerek bozmaya seferber olmuş,  özünü tahrip  etme, sanat alanında da bir kırım yaratma girişimi olarak hayatımıza müdahale edildi. Ancak artık sanatçılarımızın  milyonlara seslenen sahnelerini görüp  düşündüğümüzde,  Kürt müziğinin dinamizmini anlamak gereği daha çok kendini ortaya koyuyor. 

Sadece müzik alanında değil, Kültürel bütün kanallarda akıp gelen Kürt milletinin, devşirmeler yoluyla değil, üretim, sanat, uygarlık yoluyla oluşan etnisitenin, kendini yönetme arzusuyla ulus olma istikametine girdiği yeterince anlaşılamadı .. 

Böyle olduğu için Kürt milletini geç dönemde, modernist metodlarla zor üzeri oluşan milletlerin kültürü ile karşılaştırmak, karıştırmak abestir.

Edebiyat alanında da bir Baba Tahirê Üryan, Ahmedê Xani, Feqiyê Teyran  gibi klasik ve kanon eserleriyle bizi çağdan alıp, çağlara taşıyan dinamikleri anlamadan, kendimizi anlayamayız. 

Özgürlüğümüzün alanı farklı kanallardan akıp gelen Dijle, Fırat, Zap, Aras misali hayatımıza hayat katan, bizim ulus varlığımızı sergileyip serpiştiren ana damarlarımızdandır .. 

"Müzik evrenseldir!" deyip, Kürt müziğini tahrip eden, özünden alıkoyan, bozup yozlaştırmaya kalkan anlayış sakat ve sanatın dostu olamaz!

O halde yüz yıl zengin ama yasaklı  Kürt dili ve müziğinin insanlığa katıklarının farkındalığını,  rönensansını görmeden geçmek nankorî ve aymazlık olur!

 

Bu haber toplam: 2674 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:02:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x