KDP'ye ve Barzani ailesine yapılan eleştiriler dostça olmalı. "Çamur at izi kalsın" amacıyla eleştiri yapılmaz. Güneyin kazanımlarını karşı söyleyecek sözü ve eleştirisi olmayanlar Barzani ailesinin sınıf yapısını öne çıkararak yapılan eleştirilerde aslında Güney Kürdistan'daki ulusal kazanımlara karşı çıkılıyor. Barzani ailesini şövenist Türk solu gibi sadece sınıfsal yönü ile ele alıp eleştirmek eksiktir ve kasıtlıdir. Barzani ailesinin bildiğimiz sınıfsal yapılarının yanında daha güçlü ulusal yönleri var. Bu aile dededen toruna nesiller boyu ülkelerini işgal eden güçlere karşı mücadele ederek bedel ödemiş.
Diğer üç parçada kayda değer bir kazanım olmadığı halde işi gücü bırakıp dünyada kabul gören Güneyin Kürdistan Federe Yönetimi'nin kazanımlarında belirleyici rol oynayan bu aileyi hedefe koymak iyi niyetli değil art niyettir. Barzani ailesini hedef göstererek yapılan haksız eleştiri ve düşmanlık aslında Güneyin kazanımlarına karşı yapılan eleştiri ve düşmanlıklardır.
"Düştü, düşecek" denilen Kobani halkına yardım için güneyden yardıma gelen Peşmerge güçlerinin geçtikleri her yerde halkın gösterdiği o muhteşem sevgi ve saygı bazı odakların olduğu gibi Kürdlerin ulusal kazanımlarına karşı olan PKK'yi de rahatsız etmişti. Temelsiz görüşler üreterek ulusal mücadelede kafaları karıştırıp özellikle Güneyde verilen bağımsızlık mücadelesine kara çalmak, amacından saptırmak ve Kuzey Kürdleri ile Güneyde yaşayan Kürd'ler ile var olan gönül bağını koparmak için ortaya konduğu bilinmeli.
PKK dört parça Kürdistan'ı birleştirmek amacıyla Ulusalcılar adı ile siyasete başlamıştı. Daha sonra liderlerinden dolayı Apocular diye anılmaya başlandı. KİP'ın kurucusu Dr.Şıwan'ın parti programı ile birlikte PKK adını aldı.
Doğu Perinçek, Yalçın Küçük gibi özel görevlerle Bekkaa'ya gelmeden önce PKK işçi-köylü önderliğinde kurtarılmış bölge anlayışı ile ulusal kurtuluşu amaçlayan bir örgüttü.
PKK Mesut Barzani'nin dayanışma adına verdiği izin ile Güneyin dağlarında kamplar kurduktan sonra Öcalan Suriye'nin onayı ile yer barınabildiği Bekaa'da kendisini Mesut Barzani ile ,örgütünü PKK'yi de KDP ile (Saddam yönetimine tek kurşun atmadan) kıyaslamaya başladı.
Kurtarılmış bölge anlayışı ile ulusal kurtuluşun mümkün olmayacağı anlaşıldığı dönemde Bekaa'ya Doğu Perinçek, Yalçın Küçük gibi özel ziyaretçiler gelip gitmeye başladılar. Özel kişilerin yaptığı bu özel ziyaretler sonrası Öcalan anti sömürgeci mücadeleden,4 parça Kürdistan'ı birleştirmekten vaz geçti. Vazgeçtiği gibi Kürdler adına ulus kimliği ile oluşabilecek en ufak bir kazanıma da karşı çıkmaya başladı.
İmralı Cezaevi'nde resmi tarih dersine iyi çalışıp eksiklerini tamamlayan Öcalan görüşmeye gelen avukatları ve seçilmiş kişilere
"Mustafa Kemal'in 1920'de oynadığı rolü 2000'li yıllarda oynayacak bir Kürd Mustafa Kemal'e ihtiyaç var" diyerek” kendini Mustafa Kemalin yerine koyup hayaller kurmaya başladı. Bir dönem Eş Genel Başkan olan Mithat Sancar'da "Atatürk Kürd sorununu çözmek için çok çaba harcadı" sözleri ile legal siyasette Öcalan'a Atatürk ile ilgili destek vermişti.
Bu sözlere atanmış yöneticiler "Heval taktik" dedi, iradesini Öcalan'a teslim edenlerde yakardan gelen vahi gibi kabul etti.
Öcalan, Mithat Sancar ve onlar gibi düşünenlerin eksik bıraktığı Atatürk ve tek parti döneminde sorunu çözmek için neler yapıldığı söylenmiyor.
Resmi tarihe gire Kürd'ler yok sayan 24 anayasasını hazırlanırken, Koçgiri ve Ağrı'daki gibi pek çok isyanı bastırmak için çok çaba harcandı.
Dersimde olduğu gibi her katliam sonrası bölgenin demokratik yapısını değiştirmek için Şark Islahat Planlarının uygulanmasında çok çaba harcandı.
Resmi tarihe göre devlet bu çabalardan çok dersler çıkardı. Öteki tarihe bakmayan Kürdler hala ders çıkaramıyor.
Demokratik Konfederalizm, Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus (ne demekse) gibi bölge gerçekleri ile bağdaşmayan görüşlerini Birleşmiş Milletler’ in de kabul ettiği ve evrensel ilke olan bir ulusun kendi kaderini tayin etme hakkının yerine koyuyorlar.
Kemalizm ile ulusal kimlik ile kazanılacak bütün haklara karşı çıktıkları gibi yarın tek parti döneminde olduğu gibi Kürdlerin varlığına da karşı çıkacaklar.
PKK ve yandaşlarına göre her ulusun devlet olma hakkı vardır. Devleti olan her ulus milliyetçilik yapabilir ama sadece Kürdlere devlet gerekmediği gibi "milliyetçilik yapan Kürd'ler ilkeldir" Kürdler "milliyetçiliği savunup "ilkelleşmek" yerine enternasyonalizmi savunup çağdaş olmalı. Kendilerine bağlı örgütlerin çok sayıda flamaları olmasına rağmen ulusu simgeleyen bayrakları yoktur.
Her ulusun bayrağına saygı gösterirler ancak Kürd bayrağı hariç.
İran, Irak ve Suriye devletleri ile her hangi bir sorunu olmayan PKK ve uzantılarının Türkiye'deki sorunları AKP iktidarıdır. Onlara göre Türkiye'yi bölmek isteyen sadece AKP'dir.
Tek parti dönemindeki uygulamalarına tek satır ile dahi özeleştiri vermeyen, yapılanların hepsine günümüzde de sahip çıkan CHP ile sorunları yok.
Öcalan ile başlayan resmi tarihte yazıldığı gibi Kemalizm'i savunma süreci devam ederse yarın "Hepimiz Kemalin Askerleriyiz” ile bitecek.
A.Güllüoglu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.