Demokratik Bir Anayasa Bekleyenler İçin Deyim Yerindeyse Yine ‘Dağ Fare Doğurdu’

6'lı masayı oluşturan partilerin beklenen güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ve demokratik anayasa taslağı açıklandı. Açıklanan bu taslak anayasada da önceki anayasalarda olduğu gibi Kürdler için kayda değer tek bir şey yok. Bir ülkede yaşayan 5 kişiden ikisine bu taslak anayasada yer verilmemiş. Başta 24 anayasası olmak üzere cumhuriyet tarihinde yazılı olan bütün anayasalar gibi bu taslak anayasa da tekçilik üzerinden kurgulanmıştır. Yine önceki anayasalar gibi değiştirilemez tekçi maddeler konularak ayırımcı ve ötekileştirici antidemokratik uygulamalar da böylece "anayasal koruma" altına alınmıştır.

Türkiye'de demokrasinin önündeki en önemli engel farklı olanlar söz konusu olduğunda yasaların kağıt üstünde kalması ve farklı uygulanmasıdır.12 Eylül döneminde olduğu gibi solda yer alan bir grubun üyeleri İstanbul’da 141’den, Diyarbakır’da 168'den yargılandığı gibi. Dünyanın en mükemmel anayasası ve yasaları olsa bile kağıt üstünde kalıyorsa ve farklı olanlara farklı bir şekilde uygulanıyorsa o ülkede demokrasiden söz edilemez.

Bilindiği gibi parlamento yasama organıdır ve görevi yasaları çıkarmaktır. Parlamentonun çıkardığı yasaları denetleyen birde Anayasa Mahkemesi Türkiye'de var. Hatırlayalım, Turgut Özal "Bir kere delmek ile anayasaya bir şey olmaz" demişti. Yine ana muhalefet partisi CHP anayasaya aykırı olduğunu söylemesine rağmen dokunulmazlıkların kaldırılması için parlamentoda yapılan oylamada evet demişti. Böylece yasa CHP içinde birkaç aykırı ses dışında diğer milletvekillerinin de desteği ile yasa meclisten geçti ve iktidar referanduma gitmek zorunda kalmamıştı.

Böylece iktidar ve muhalefet statükoyu korumak için her zaman olduğu gibi parlamentoyu işlevsiz hale getirerek verilen oylarla anayasayı birlikte çiğnediler. Dokunulmazlığın kimler için kaldırılmak istendiğini, özellikle HDP millet vekilleri için uygulandığı da zaman içinde ortaya çıktı.

Dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili hiç katkısı yokmuş gibi suçu sadece iktidar partisine atan ana muhalefet sadece Kürd oylarını alabilmek için ortakları ile birlikte farklı olanların haklarını da ifade eden ve koruma altına alan bir anayasa hazırlamak yerine eskinin benzeri olan bildik anayasa taslağı hazırlamakla yetiniyor.

Görüldüğü gibi mevcut olan statüko artık ekonomi ve dış politikadaki sorunlara çözüm üretemez hale geldi. Türkiye'de iktidar ve muhalefet İttihat ve Terakki Örgütü'nün özünü oluşturan görüşün şartlara göre birinin öne çıkartılarak, farklı söylemler ile farklı gibi gösterilen versiyonunda başka bir şey değildir. Hazırlanan anayasa taslağında olduğu gibi muhalefet partileri de mevcut anlayışı değiştirmeden iktidar olmak istiyor. Geçmişte olduğu bu günde iktidar ve muhalefet kurdukları iki ittifak ile statükoyu tekçi anlayış ile en iyi biz koruruz, ülkeyi en iyi biz yönetiriz diyorlar. Topluma aralarında fark varmış gibi yansıtılan söylendiği gibi demokrasi için değişim isteği değil kendi aralarında iktidar olma mücadelesidir. Aralarında kıran kırana mücadele varmış gibi göstermelerinin nedeni budur. İlla fark olduğunu iddia ederek oy vermek isteyenler iki ittifakta yer alan ortaklara baksınlar. Ülkenin en önemli sorununa tek yumurta ikizi MHP ve İyi Partinin bakışı arasında ne kadar fark varsa iktidar ile ana muhalefet partisinin de arasındaki fark ittifak ortakları kadardır.

Önümüzdeki seçimde iki ittifak arasından birini tercih zorunda bırakıldığı gibi ülkedeki en önemli sorun olan Kürd sorununa da tek satırla dahi yer verilmeyen ikinci bir taslak anayasa 6'lı masada yer alan partiler tarafından sorunlara çözüm getirecek diye sunuluyor. Farklı olanlar hakları ile birlikte temsil edilmediği bir anayasaya nasıl "benim anayasam" diyebilir?

Millet İttifakı'ndan diğer konularda olduğu gibi demokratik bir anayasa beklentisi olanlar için yeni bir hayal kırıklığı oldu. Demokratik denilerek sunulan bu taslak anayasa tekçi anlayış ile hazırlandığı için çözüm değil çözümsüzlüğün farklı bir ifadesidir. Deyim yerindeyse beklendiği gibi yine "Dağ fare doğurdu"

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.