90'lı yıllarda JİTEM karargahı olarak kullanılan Urfa'nın Hilvan ilçesi Arabuk kırsalında torbaları konulmuş bir erkeğe ait insan kemikleri tarla açmak için taş toplayan köylüler tarafından bulundu. Aileler bulunan kemiklerin 90'lı yıllardan beri haber alamadıkları yakınlarına ait olabileceği için Cumartesi Anneleri gibi en azından mezar yerleri belli olur diye umutlandılar. DNA testi yapılarak soruşturmanın sonucunun bir an önce sonuçlanmasını merakla bekliyorlar.
90'lı yıllarda faili belli olaylarda yitirilen insanlar kadar kayıp diye kayıtlara geçen ancak cenazelerine bile ulaşılamayan insanların kemikleri Urfa'da toprağın altından, Mardin’de asit kuyularından, kimi kimsesizler mezarlığında, kimileride Kilyos'ta olduğu gibi 261 plastik kutu içinde 261 kişinin kemikleri kaldırımın altında ortaya çıkıyor. Kimin olduğu tespit edilen bu kemik kalıntıları adrese teslim koliler ile gönderiliyor. Kazılacak, araştırılması gereken çok yer var, kemikler her yerde.
Koca şair Nazım Hikmet ressam Abidin Dino'ya "Mutluluğun resmini çizebilir misin" diye sormuştu. Mutluluğun resmini çizmek bir yana çocuklarının mezar yerleri belli olacak diye ailelerin umutla beklerken duydukları acıyı ifade etmeye hangi kelimeler yeter?
Hatırlanacağı gibi 90'lı yıllarda Kürd sorununda herkese demokrasi ve halklar için eşitlik temelinde çözümler üretmek yerine "Vur kurtul-Ver kurtul" tartışmaları yapılmıştı.
Bu tartışmaların sonucunda "vur kurtul" tercih edildi. "Vur kurtul" anlayışını hayata uygulayacak anlayışa sahip yöneticiler seçilerek göreve getirildi. Böylece faili belli olan olaylar hayata uygulanmaya başladı.
Umarım önümüzdeki seçimde oy kullanırken faili belli olayların yaşandığı 90'lı yıllar ile birlikte insan hakları ihlallerini yapmaya uygun görüldüğü için görev verilen, ancak bu gün demokrasi havarisi kesilenleri de kimse unutmaz. Seçimlerde partilerin savunduğu ilkelere göre oy verilir. Her olayda olduğu gibi adına "Taktik “diyerek niteliği belli Başbakan yada Cumhur Başkanı olmak isteyenlere oy verilmez.
Kurulmak istenen ittifaklarda taktik yapılır, yapılmaz değil. Kurulan her İttifakın veya dışarıdan desteklemenin de olmazsa olmazı asgari müştereklerdir. Asgari müştereklerden verilen tavizler ile ittifak yapılmaz. Yine her ittifakın içinde yer almanın veya dışarıdan verilen desteğin siyasi anlamda bir getirisi mutlaka olmalı. Demokrasi için denmesine rağmen eşit olmayı kabullenmeyen bir ittifaka dışarıdan verilen desteğin adı sadece taktik diyerek izah edilemez. Bu gün kurulu olan Cumhur ve Millet ittifakından birini tercih edip desteklemek onların kendi aralarındaki iktidar mücadelesinde taraf olup hizmet etmekten başka bir anlamı yoktur. Demokrasi mücadelesine de en ufak bir katkısı olmayacaktır. Çünkü iki ittifakta kendileri için demokrasi istiyor.
Geçmişe sahip çıktığını iddia edip, geçmişin değerlerini sömürerek yapılan siyasetin adına taktik denmez. Geçmişe sahip çıkmak en azından geçmişin asgari ilkelerini liyakat ile savunmakla olur. İddia edildiği gibi geçmişe sahip çıkılıyor diyerek insanların kemiklerini sızlatmayalım. Sakın kimse işgüzarlık yapıp yazdıklarımdan dolayı bu gün devam eden kirli savaşa karşı olmadığım anlamını çıkarmasın. Demek istediğim sadece geçmişe sahip çıkmak söz ile olmuyor. Geçmişe sahip çıkmak hala varlığını koruyan ilkeler ile olur, lafla değil.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.