Bilindiği gibi 1925'te şapka inkılabı (devrimi) denilen kanun ilan edildi. Çıkarılan kanun ile şapka dışında başa fes ve çefi gibi şeyleri takmak yasaklandı. Sadece fötr şapka yada kasket takmak serbestti. O dönemde Şapka alacak parası olmayan memurlara bir yıl vadeli "Şapka avansı" bile verilmiş.
Şapka devriminde olduğu gibi kurucu iradenin adına devrim dediği çoğu konular ülkeyi yöneten bir avuç elitin yukarıdan aşağıya, halka zorla uygulanmak istediği değişimdir. Coğrafi ve iklim koşullarına göre farklılık gösteren örtünme buna dahildir. Urfa, Diyarbakır ve Mardin gibi yazların sıcak olduğu bölgelerde erkekler yaz aylarında sıcaktan korunmak için hala başlarını kasket yada fötr şapka ile değil, başın hava almasını sağlayıp serin tutan çefiye ile örterler.
Yine aynı şekilde Dersim gibi ağır kış koşullarında başı soğuktan koruyup sıcak tutan baş örtüleri kullanılır. Modernlik adına bir günde çıkarılan kanun ile korunmak amaçlı örtülen baş örtüleri yasaklandı.
Kanuna karşı gelip şapka takmak istemeyen çok sayıda insan İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanmış, hapse atılarak cezalar verilmiş, sürgün edilmişler ve meclis onayına bile gerek görülmeden idam edilenler olmuş.
Şapka takmamak için Rojava'ya (Batı Kürdistan'a) kaçan çok sayıda ailenin olduğu da biliniyor.
Adına devrim denilerek yapılan yasa ve her türlü uygulama inançta ve etnik yapıda farklı olanları yok sayarak tek bir ulus ve mezhep yaratmak için yapılanlar yetmemiş olacak ki çıkarılan Şapka Kanunu ile kafaların dışı da içi gibi "tek tip" yapılmak istendi.
Şapka Kanunu gibi 1934 yılında çıkarılan Kılık-Kıyafet Kanunu ile de insanların giydiği etnik özelliklerini de yansıtan kıyafetlere yasaklar getirildi.
Faydacı bir anlayış ile uluslararası halk oyunları yarışmalarında asırlardır kullanılan Kürd giysileri ve (şalvar, şal u şepik, çefiye ve kadınların taktığı kofi) oyunları ile Türkiye adına sayısız birincilikler kazanıldı. Tıpkı Türkçe’ye çevrilen müzik eserleri gibi Kürd'ün adı bile anılmadan sahiplenildi.
Günümüzde gücünü zengin dili, kültürü ve tarihinden alan uluslar bütün uygulamalara rağmen zorla asimile edilemiyor.
Yukarıda o günlerde yaşanan acıları gözlerinden okunan Seyid Rıza'nın iki resmi. Soldaki resimde yakalandığında üzerinde yöresel kıyafetleri olan abası ve başında puşusi var. Sağdaki resimde ise mahkemeye çıkarılacağı zaman Şapka ve Kıyafet Kanununa göre abası yerine giydirilen palto ve başına da puşisi yerine konulan fötr şapka.
Seyid Rıza,oğlu ve beş arkadaşı düzmece ve asılsız iddialar ile isyan etti denilerek yargılandılar. Oğlu ve beş yoldaşı ile birlikte asılarak öldürüldüler. Gönüllerde bıraktıkları sevgi ve saygının yarattığı korku ile hala mezar yerleri gizli tutuluyor.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.