Literatürde komünizm, kapitalizm, faşizm ya da her hangi bir "izm" gibi kabul gören Kemalizm diye ideoloji de yok. Kemalizm bilinen, toplumu yukarıdan aşağıya değiştirmek isteyen Jakobenci bir anlayıştır. Kemalizmin siyasi ve ekonomik anlayışı da 17.Şubat.1923 tarihinde İzmir'de toplanan iktisat kongresinde de kurulacak devletin ekonomik yapısı belirlendi. İzmir İktisat Kongresi ve alınan kararlar incelendiği taktirde devleti kurucu iradesi Kemalizm söylendiği gibi küçük burjuva ideolojisi değil burjuva ideolojisi olduğu anlaşılacaktır.
Yeni kurulan cumhuriyet ile birlikte inançta ve etnik yapıda tekçilik savunuldu. Etnik ve inancı farklı olanı kendine benzetmek için başta asimilasyon olmak üzere her yol denendi. Bunun için Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi gibi bilimsel verilerden uzak, varsayım ötesi görüşler üretildi ve ezen ulus milliyetçiliği savunuldu.
Siyaset boşluk kabul etmediği için Kemalistler Komünist Parti bile kurdular.
İnanç devlet kontrolüne alınarak Türklük ile birlikte sunni-islamı savunan anlayış egemen kılındı ve her şeyde olduğu gibi Türk Tipi Laiklik oluşturuldu.(Bu gün bu anlayışı Kemalist'lerin bıraktığı yerden devralan AKP alevi dedelerine de maaş bağlayarak genişletmek istiyor.)
Bütün bu ve benzeri uygulamalara rağmen "Türk solu" hala "Kemalizm ile sosyalizm arasında aşılmaz duvar yoktur" diyebiliyor.
"Türk solu" burjuva ideolojisi olan Kemalizm'i ve devletin kurucu partisi olan CHP'yi kendilerine ideolojik olarak yakın görebilir. Ancak Kemalizm ile sosyalizm arasında aşılmaz duvar değil, aşılması gereken çok sayıda duvar vardır.
Kemalizm ile sosyalizm arasındaki duvarları aşarak (CHP'nin peşinde) eski MHP Beyşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı ve Topal Osman'ın torunu olmakla onur duyan Ekrem İmamoğlu'nu iki büyük şehirde başkan seçtiler.
Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana 100 yıl geçmesine rağmen ve bu gün şu veya bu nedenle Asya’da, Afrika'da ve Avrupa'da asker gönderdik ülke kalmamasını rağmen Türk solu hala "Bağımsız Türkiye" için mücadele edildiği söyleniyor. Amaç Kemalizmde var olan Turan değilse Türkiye'nin bağımsız olması için daha nerelere, kaç ülkeye asker göndermesi gerekir diye sormak gerekiyor.
6-7 Eylül'de yaşanan olayları üzüntü, hatta utanç diye yad edenler günümüzde benzeri "özel harp işi" olayları nedense görmezden gelirler.
Türk solu da Kemalistler gibi ulusal haklarını ve eşitliği savunan bir Kürdü milliyetçilik ve "vatanı" bölmek ile suçlamaktan geri kalmazlar. Kürd'ler üzerinde uygulanan çifte baskıyı (ulusal ve sınıfsal) görmezden gelirler.
Kürdlerin bu ikili baskıya karşı sınıfsal mücadele yerine öncelikli olarak oluşturmak zorunda oldukları sınıf ayırımı yapmadan ulusal birliği ve buna bağlı olarak oluşan ilkelerini anlamak istemezler.
Kemalizm ile birlikte sosyalizmi savunanların amacı ülkedeki gerçek sosyalistlerin örgütlenmesinin önünü kesmektir. Bundan da önemli diğer bir amaçları da Kürdlerin demokrasi ve eşitlik talepleri için verdiği ulusal mücadeleyi Türkiye'de sınıfsal mücadelenin önünde engelmiş gibi göstererek karşı çıkılmasını sağlamaktır. Başarılı oldukları gibi bunların etkisinde kalan bazı aklı evvel Kürd'ler kendi bunları savunan Kürdlere "ilkel milliyetçi" diyerek suçluyor ve karşı çıkıyor.
Meral Akşener'in önümüzdeki seçim için naz yapmasına bakmayın. Daha öncede kalktığı sonra 6'lı masaya döndü. Yapılacak seçimde de ilkeli siyaset ve ilkeli ittifak kurmak yerine, geçen seçimde olduğu gibi derinlerde hazırlanan "AKP gitsin ne olursa olsun" anlayışını yeniden öne çıkaracak. İYİ Partili veya Akşener'in evet diyeceği adaylar ile seçime gidilecek. Türk solu ve onların yönlendirmesi ile Kürdistan'ı çöpe atanlarda destekleyecek.
Karadeniz bölgesinde etnik temizlik yapan ve kafası kesildiği için Ulus Meydanı'nda ayaklarından asılan Topal Osman'ın torunu olduğunu savunan gibi Van'da 33 Kürdü katlettiği için mahkum edilip rütbeleri sökülen Orgeneral Muğlalı'nın torunuyum diyen adaylar CHP tarafından aday gösterilip desteklenmesi istenecek.
"Türk solunun" savunduğu Kemalizmin ile sosyalizm arasında aşılmaz duvarın olup olmadığını anlamak isteyenler Kürdlerin ulusal haklarından ve iki ulusun farklılığından ve eşit haklara sahip olmasından söz edip gösterilen ama ve fakat ile başlayan tepkilere bakmaları yeterlidir.
A.Güllüoğlu
Not: Gerçek sol ile karıştırılması diye sosyal şoven Türk solu tırnak içine alınmıştır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.