DEM Parti yöneticileri ile TBMM'de tokalaşma ile başlattığı süreçte çıtayı yükselten MHP Lideri Devlet Bahçeli: “Türkiye’ye getirilirken 'her türlü hizmete hazırım' diyen Öcalan'ın sözlerini hatırlatarak "Buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin." diyerek süreci ve süreçle ilgili tartışmaları hızlandırdı.
Türkiye'de Kürd sorunu yoktur diyen Bahçeli Ortadoğu'da gelişmelerden sonra neden durup dururken yıllarca "Çocuk katili" dediği Öcalan'ı neden ortaya attı?
Bilindiği gibi bukalemun bulunduğu ortama göre renk değiştirir. Bukalemunun renk değiştirdiği gibi Öcalan'da bulunduğu ortama göre görüş değiştiren biri.
Bekaa'da mangalda kül bırakmayan Öcalan Kendisini Türkiye'ye getiren uçakta gözleri açılır açılmaz ilk lafı "Annem (Üveyş) Türk'tür" demeye başladı.
Konulduğu İmralı Cezaevi kimin denetimindeyse (Ergenekon-Avrasyacı grup+siyasi İslamcıların) onlara göre açıklamalarına devam etti.
İmralı görüşmelerinin birinde
"Bugün Güney'de bir Kürt devleti doğuyor. Arkasında ABD ve Avrupa var Bu devletin ideolojisi milliyetçidir.
Bu milliyetçilik yerinde durmayacak. İran’dan, Türk'ten, Arap'tan, şundan bundan bir şey isteyecek.
Bu da katliamları getirecek. Bunlar yaygınlaşacak. ikinci bir Siyonizm gibi Kürt işbirlikçiliğinin devletleşmesi söz konusudur.
Kürt milliyetçiliğinin devletleşmesi İran ve Türkiye'ye karşı kullanılacak. Ben bunu engellemeye çalıştım."
Hızını alamayan Öcalan "Başından beri benim böyle bir toprak koparma isteğim hiç olmadı. Yanımdaki insanların bu tür amaç taşıdıkları söylenebilir. Ama ben hep içimde bunları alaya aldım. Hatta devlet için tehlike arz eden bu düşünce sahibi insanları devletten çok ben bitirdim. Devleti tehlikeli bir ortama sürüklemedim. Devlet için tehlikeli olabilecek bir soruna el atıp, devletin bu konuda duyarlı olmasına çalıştım. Kaldık ki bizim önderliğimizle bu soruna el atılmamış olsaydı, devlet daha büyük bir tehlikenin içine sürüklenecekti. Üstelik benden daha önce buna talip insanlar vardı. Ama bunları tasfiye ettik."
Bunları diyerek örgüt içinde yaptırdığı binlerce infazların nedenini açıklıyor.
İmralı Cezaevi'ndeki ilk yıllarında yaptığı görüşmelerinin birinde kendine vazife edindiği Kemalizmin yeniden örgütlenmek zorunda olduğunu ve "Devrimci Kemalistlerin örgütlenmesini olumlu buluyoruz” demeye başladı.
Daha sonra PKK'yi kastederek "Biz taşeronuz, hizmet karşılığında rütbe istemiyorum." diye de belirtiyor. Kürdistan adını kullanmamaya özen gösteren Öcalan Türkiye'nin PKK'yi gerekçe göstererek yaptığı askeri müdahaleler için "Türkiye Kuzey Irak'ta İngiltere kadar hak sahibidir." diyerek yapılan askeri müdahalelere gerekçe sundu.
Birlikte yaşamın artık mümkün olmadığı ortaya çıkan Irak'ta Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olmasını isteyen Mesut Barzani'yi hedef alarak Kürdistan karşıtları gibi "Nefes almamalı" diyor.
Barzani'nin izlediği bağımsızlık politikasına "Zararlı politika diyor. Öcalan'ın "zararlı politika" dediği Barzani'lerin yüz yıldan fazla bedeller ödeyerek yürüttüğü Kürdistan'ın bağımsızlık mücadelesinden başka bir şey değil. Kendisi zararlı dediği politikaya karşı etnik ve inanç çelişkilerinden dolayı kan akan Ortadoğu'da uygulanması hayal olan Demokratik Konfederalizm görüşünü savundu.
Bu gün zararlı dediği bağımsız Kürdistan politikasını yarım asır önce silahlı mücadele ile başlatan ve bu uğurda binlerce genci feda eden, masum insanların ölümüne, milyonlarca insanın göç etmesine neden olan kendisi olduğu halde İmralı'da "hidayete eren" Öcalan Kürd halkına özeleştiri vermeden "Kürdistan'ı altın tepside verseler istemem”, “Yüzde yüz kazanacağımızı bilsek tek bir kurşun bile sıkmayacağız" demeye başladı. Kurdistan'ı neden istemediğini de uygulanan baskı ve ötekileştirme politikasına rağmen "Kürd'ler Türkiye'de azınlık değildir" diye açıklıyor. Göze girmek için de resmi ideoloji gibi "Kürd kimliğine gerek yok" diyerek tamamlıyor.
Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın belirttiği gibi ve Öcalan ile birlikte legal alanda Kürd ulusal mücadelesi verenlerin aynı çatı altında toparlanmasına engel olmak için alel acele kontrollü bir şekilde HDP'yi İmralı'da kurdular. HDP'yi kurarak Kürd ulusal muhalefetini kontrol altına almak istediler. Bunda da başarılı oldular.
HDP'den DEM Parti'ye kadar gelinen süreçte parti içindeki yurtsever yöneticiler ya tutuklandı ya da kurulan her yeni parti ile birlikte adım adım tasfiye edildiler. Beşir Atalay'ın "İmralı'da Öcalan birlikte kurduk" diyerek yaptığı açıklamaya "taktik" diyenler dışında bu güne kadar sözlü ya da yazılı HDP ve devamı olan partilerden yazılı veya sözlü itiraz eden olmadığı gibi yeni kurulan partiler ve Bahçeli'nin Öcalan ile başlattığı süreç hepsi birbirinin devamıdır.
Legal siyasetin getirilmek istenen yeri fark eden ve Öcalan'ın açıklamalarından rahatsız olan 5 nolu Cezaevi'nde birlikte yarattığım, onurlu tavırlarından dolayı her zaman saygı ile andığım arkadaşım Hikmet Fidan legal siyasette ulusal mücadeleden giderek uzaklaşılmasına karşı muhalefet ettiği için ensesine sıkılan kurşun ile Amed'de öldürüldü. Amed Belediyesi cenazenin İzmir'e götürülmesi için ambulans dahi vermemişti. Bu olaydan sonra parti içindeki ulusal muhalefetin sesi iyice kısıldı. Beşir Atalay ile başlayan legal mücadelede süreci günümüzde birlikte atanan yöneticilerin partide egemen olduğu DEM Parti'ye kadar gelindi.
Bu gün atanan Eş Başkan Hatimoğulları Tülay Hatimoğulları onlarca devletin resmi ve kendisinin de anadili olan Arapçayı Dünya Arap Dili Günü’nde kutlamak için mesaj yayınlıyor. Yayınlayabilir, bütün anadillere saygı duyduğum için bende mesajının altına imzamı atarım. Ancak Kürd oyları ile millet vekili olmasına rağmen "17 Aralık Dünya Kürdistan Bayrağı Günü" olduğu halde sembolik de olsa mesaj yayınlamadı. Çünkü Kürdistan bayrağı Kürd'ler açısından ulusal simgedir. Hatimoğulları gibi atanmış yöneticiler bayrak gibi Kürd'ler için ulusal anlamı olan simgelere karşıdır.
Bu Eş Başkan "Irak halkı Amerika'nın sözde demokratikleştirme hareketinin ürünü olarak geride bıraktığı Kürd Bölgesel Yönetimi'nin devletleşmesi, Amerika’nın Irak halkına vuracağı en büyük darbe olacaktır" diyor. Bu akla ziyan açıklama ile 22 Arap devletinin varlığına rağmen, bu devletleri Öcalan'ın dediği gibi konfederal bir yapıda toparlamak için mücadele etmek yerine rağmen Saddam'ın izinden giderek Güney Kürdistan'ın bağımsızlığına karşı çıkıyor.
Türk solu gibi legal Kürd siyasetinin başına Öcalan ile birlikte atanmış bütün Eş başkanlar da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Skyes Picot anlaşmasına Emperyalistler yaptı diye karşı çıkarlar. Ancak emperyalizmin Skiyse Pivot Anlaşması ile çizdiği sınırlar içinde devletlerin oluşturduğu Kürd karşıtı statükolarını emperyalizme karşı korumak için sinsice savunurlar.
Bu gün dört ülkede Skyes Picot Anlaşması'nın Kürd'ler için yarattığı sorunları görmezden gelerek emperyalizme karşı olunamaz.
Bu gün DEM Parti'nin savunduğu "Türkiyelileşme politikası" Kürd kimliği ile birlikte de savunulabilir ancak Öcalan'ın da "Kürd kimliğine gerek yok" demesi kimlik sorununu bireye indirgeyerek bir ulusun varlığını inkar etmenin kapısını açmaktır. Öcalan’ın yapmak istediği de budur.
Uluslaşma çağının bittiği, ulus devlete karşı düşünceler savunulabilir. Ancak bunu Enfal ve benzeri katliamları yaşatan ve yenilerini yapmak için şartların olgunlaşmasını bekleyen Irak'ın yanında yer alarak yapılamaz.
Öcalan'ın İmralı'daki konuşmalarında zaman zaman "biz" demesine de bakmayın, Bekaa'da ve Öcalan'ın özellikle örgüt anlayışında "biz" yoktur, sadece kendisi yani "ben" vardır.
Öcalan'ın kim olduğunu ve ne yapmak istediğini anlamak ve anlatmak yukarıdaki örnekler yeter. Anlamak istemeyenlere de ne söylense boş.
Türkeş'in kızı bile "PKK'yi lağvetmenin Türkiye'nin bölgedeki terörizm hareketine karşı operasyon yapma gücünü kaybedeceği anlamına geldiğini, bu açıklamayı yapanların bunu bilmeme ihtimali olmadığını düşünüyorum" diye nedenlerini açıkladığı halde Bahçeli neden Öcalan'ı gündeme getirdi?
PKK bitince Kürd sorununun bitmeyeceğini iyi bilen Bahçeli'nin amacı zaten Kürd sorununu çözmek değil.
İlk akla gelen nedeni Türkiye'nin kuruluş döneminde Diyap Ağa'nın ve Atatürk'ün ricası ile Kürd milli giysileri ile meclise gelip Kürdlerin bir talebi yoktur diye
Lozan’da İnönü'ye destek telgrafı çeken Hayri Bey'in kullanıldığı gibi tekçilik üzerine kurulu düzenini (statükoyu) koruyarak Öcalan ile Kürdleri ikinci yüzyıla hazırlamak.
Bahçeli'nin Öcalan'ı gündeme getirmesindeki amaçlarından biri de DEM Parti'de olduğu gibi atadığı PYD ve YPG'ye atadığı yöneticiler ile ulusal kazanımlar yerine tavır almaları için etkilemesi için kullanmak akla gelen nedenlerden biri. Rojava'yı da sayarak dört parça Kürdistan'ın bağımsızlığı diyen Öcalan'da baba Esad gibi Suriye'de Kürd yoktur demeye başladı. Rojava’ da bazı yerleşim yerlerinin 1915'te tehcir edilen Ermenilerin kurduğu (Tel Abyad gibi) doğru. Ancak Afrin gibi Rojava’ da Türk'ler daha Anadolu’ya gelmeden asırlar öncesi Kürdlerin yerleşim yeridir. Suriye’de Kürd yoksa neden PYD ve YPG örgütlendi. Çünkü her parçada olduğu gibi Rojava’ da da var olan ulusal bilinç yerine bu örgütlere Öcalan tarafından atanmış yöneticiler sayesinde dünyayı sadece Öcalan'ın sağdan soldan toplama görüşleri ile oluşturduğu bakış açısı ile Türkiye'ye getirildiğinde kendisini yakan yüze yakın insan gibi Öcalan'ı umut gören bir nesil yetiştirildi. Bu nesil dünyayı Öcalan'ın penceresinden görüyor. Bahçeli ulusal talepleri amacından saptıran Öcalan'ı Rojava’ da da kullanmak istiyor. Çünkü
Öcalan bilindiği gibi Rojava’ ya müdahale etmek için kullanılan biri olduğunu biliyoruz. Zeytin Dalı Harekatı ile Afrin'e müdahale edildiğinde uçakların ilk bombaladığı yerlerden biri de yapacak başka işi olmayanların Öcalan portresini astıkları dağdı. Bu gün Bahçeli’nin gelsin TBMM'de konuşsun dediği Öcalan ile Afrin'de dağa asılan posteri bombalanan ve yukarıda anlatmaya çalıştığım aynı Öcalan.
Öcalan'ın serbest bırakılması için hala Rojava'da ellerinde Öcalan posterleri ile yürüyüşler yapılıyor.
Demek ki Afrin'de olanlardan ders alınmak istenmiyor.
Kendi sorunları ile uğraşmak yerine Öcalan posterlerini bir yerlere asmak veya bu poster ile yürüyüş yapmak sınır ötesi askeri operasyon yapmak için Türkiye'ye ve SMO'na çıkarılan "yaldızlı" davetiyeden başka bir şey değil.
Afrin'de Kürdlerin Akdeniz ile bağlantısını kesmek amacı ile yapılan müdahalenin sonuçları bilindiği halde, Rojava'da da bile bile aynı şeyler tekrar ediliyorsa bunda iyi niyet yoktur. Kamışlı ve çevresinde Öcalan için yapılan gösterilerin amacı da Güney Kürdistan ile Rojava'nın bağlantısını kesmek Bir diğer neden Amed Newroz kutlamasında olduğu gibi Bahçeli Öcalan'ı Cumhur Başkanlığı seçimini etkilemek için de kullanmak isteyebilir. Ancak Öcalan’ın artık inkar edilemeyecek biçimde ortaya çıkan Kürd ulusu karşıtı görüşleri ulus karşıtı görüşleri fayda yerine seçimde zarar da verebilir. Bu saatten sonra ulusal haklarına değinmeden bir aday Kürtlerden kolay kolay Bütün bu gelişmelere, yapılan açıklamalara rağmen Kürd sorunu için kayda değer atılan bir adım yok. Üstelik AKP,CHP ve DEM Parti'nin Bahçeli'nin başlattığı süreç, bütün eksikliklerini rağmen AKP'nin 2014 yılında başlattığı, CHP ile MHP'nin birlikte karşı çıktığı Çözüm Süreci'nden geriye doğru atılan adımlar var.
Ulusal mücadelenin içini boşaltarak bu günlere getirmek için yapılan projeleri tek başına yapması için Öcalan'ın kültürel düzeyi yetersiz olduğu için bu proje İmralı'da toplum psikolojisi uzmanlarına ile birlikte hazırlanarak atanmış yöneticiler ile parti tabanına adım adım uygulandı. Öcalan’ın dillendirdiği ulusu karşıtı görüşlerinin üstü yıllarca "Taktik" denilerek üstü kapatıldı.
Not: Lozan’a İnönü'ye destek telgrafı çeken 20.dönem Dersim millet vekili Hayrı bey, Şeyh Said isyanı sonrası yardım yaptı diye idam edildi.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.