Şengal, Celawle, Kobani’ye DAİŞ/IŞİD Saldırıları ve Kürdistan’da Serhildan!
Kobanê, Kürd halkının masumiyetinin aynasıdır.
Ahmet Önal
11.10.2014, Cts | 15:20
Kobanê, Kürd halkının masumiyetinin aynasıdır.
Kobanê, Kürd milletinin meşru savunmasının simgesidir.
Kobanê, Kürt halkının birlik olmasındaki zorunluluğun dışa vurumudur.
Kobanê, bir halkın onuru ve haysiyeti ile tüm “terör” iddia ve söylemlerini direnişi ile ayıklayıp ortaya koyan, netleştiren bir ayrıştırıcıdır.
Kobanê, Kürt milletinin Milli Kurtuluş, Bağımsızlık ve Özgürlüğü için, 200 yıldır sevda ile sarıldığı ulvi değerlerinden kopmayacağının kanıtıdır.
Kobanê, Yakın Doğu’da, Orta Doğu’da tüm halkların varlığına, birlikte yaşayışına, halkların birbirlerinin ulusal demokratik özlemlerine saygılı olması gerektiğinin pratiğidir.
Kobanê, Kürt siyasal hareketinin, farklı parçaları, farklı ideoloji ve siyasal bakışları, farklı din ve inanç kesimlerinin iç çekişme, iç iktidarlaşma, birakûjî tarzında hegemonik yaklaşımların ilkel olduğu, demokratik bir tarz olmadığının ve haklı mücadeleleri zedelediğini ortaya koymuştur.
Kobanê, Yakın Doğu’da, Orta Doğu’da soykırımcıların, sömürgecilerin entrikalarını, ikiyüzlülüklerini, kumpaslarını ve kirli ilişkilerini sergilemiş, hakları birbirine karşı kışkırtan zihniyeti açığa çıkarmış ve teşhir etmiştir.
Kobanê, yalnız Kürdistan tarihinde değil, dünya tarihinde yaşanan önemli birkaç direniş destanını sergileyen bir halkın insanlık tutkunluğudur.
DA’İŞ / IŞİD bu saldırılarda bölgede yaşayan Hıristiyan, Ezdi, Rêya Heq/Alevi, Kakai, Şii vs. dini aidiyetleri yalnız hedef seçmemiştir. Yanı sıra “tüm Kürtleri öldürmek, mallarına ve kadınlara el koymak, canlarını almak caizdir” diye fermanlar yaymakta ve insanlık suçu işlemektedir.
Kürtleri egemenlik altında tutan tüm devletler, tüm komşu ulusların hepsi İslam’dır. Tamamı “İslam Kardeşliği”nden, “İslam Adaleti”nden bahis ediyor. Ama hepsi Kürtlerin bağımsız, özgür olmalarında rahatsızlık duyuyor. Hiçbir ulusal demokratik hakkını kabul etmek, teslim etmek istemiyor. Bu İslam kardeşliğini kapsamadığının önemli bir verisidir.
Kürtler laik duruşuyla, Kürdistan’da birlikte yaşadığı tüm dini inanç ve etnik aidiyetlerle birlikte yaşamaya, demokratik düşüncelere açık bir toplumdur ve birlikte yaşamaya hatta onları korumaya hazırdır.
Dünya, Küdistan’da DA’İŞ / IŞİD olarak bilinen barbar terör çetelerine karşı tüm kuşatmışlık ve olanaksızlığına rağmen tarihte ender rastlanan onurlu bir direnişi sergiledikleri açık olmasına rağmen, zamanında gerekli desteği görmediğini herkes kabul eder durumdadır.
Kobanê direnişi; parçalanmış, bölüşülmüş ve paylaşılmış Kürdistan’ın her parçasındaki Kürtleri yüksek bir yurtseverlik bilinci ile bir cephede birleştirmiş, ulusal ve demokratik bir dayanışma geliştirmiş, derinleştirmiş olduğu, Kürtlerin bulunduğu her alanda büyük bir serhıldanı günlerce yaşayarak gösterdi.
Kobanê direnişinin yansımaları, Kürt ulusal demokratik taleplerini, içtenliğini, zaruretini, dayanışmasını tüm iç ve dış engellemelere rağmen kendi özgür talepleri üzerinden aynı duygu ve hislerle Kürdistan sathında bir katılımla ortaya çıkarmıştır. Buna tahammül edemeyen sistem onlarca genç insanımızı öldürerek bastırmaya çalışmıştır.
Şengal, Celewle ve Kobanê’deki zorlu ve yaşamsal savaşını, son yüzyılların en kökten dinci siyasal İslami olarak kendisini tanımlayan DA’İŞ / IŞİD’in yayılmacı barbar ve terörist çeteleri ile yaşanmaktadır.
Bunun yansıması olarak, Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’nin metropol şehirlerinde, bu çeteleri destekleyip büyüttüğüne inanılan ve bir türlü DA’İŞ / IŞİD’i terörist değerlendirmeye dili varmayan, son dönemde ise PKK’yi DA’İŞ / IŞİD’in yanına koyarak ancak “ ikisi de terörist” diyen AKP’ye yönelmiş olan serîhildan, HDP ve Abdullah Öcalan’ın WhatsApp üzerinden MİT’in attığı haberleşmenin ardında, HDP çağrılarıyla durdurulmaya çalışılmıştı. Ancak AKP bu serhıldanları durdurmaya çalışanların ‘katkılarını’ dahi hiçe sayarak, HDP’ye tehditkar davranması da manidardır. Zira amaç kitleleri HDP üzerinden İmralı’nın denetimine alarak, içerde ve dışarıda kontrol etme şansını kaçırmama hesabı üzerinden siyaseti lehine çevirmeyi ve direnme ruhunu boşa almayı planlamakta olduğu açığa çıktı.
Artık gök kubbenin altında 45- 50 milyon nüfusuyla insanlık onurunu koruyan Kürt Milletine statüsüzlüğü reva görerek, 21. Yüzyılda soykırımlar yaşatanlara sesiz kalmak suçtur.
Her insanın bir haykırışı insanları katliamdan yaşama alacak kadar hassas bir anı yaşıyoruz..
Particilik değil, şu an Kürdistan yurtseverliği bizi özgürleştirir!
Baki olan Kürdistan’dır.
Onurlu olan özgürlüğü sahiplenip yaşamaktır.
Kobanê’nin bugünkü zorlukları ulus bilinci ile devletleşme stratejisine uygun programı ile “Arap Kemeri”ne dokunmama zafiyetinden kaynaklanmaktadır..
Şam iktidarının en zayıf ana düşmüş iken, Kürdistan Hükümeti yerine Şam hükümeti ile ilişkilenmenin Kürt zafiyeti de gözden düşürülmeze yanlış olmaz.
Devletlerin yaptıklarının yanında, Kürtlerin zafiyeti de görülmeden doğru değerlendirmek mümkün değildir.
Lenin “Yaşanan her başarısızlık, bizim yanlışlarımızın neticesidir.” der.
Acaba biz nerede yanlış yaptık? Umarım bunu yaparken adam harcama yerine, yanlışı teşhis etmek ve neşteri yanlışa çekmek önem arz eder.
Gelinen noktada devlet istemeyip, 35 yıl savaştığı devletten silah istemek durumuna düşmek de ciddiyetle irdelenmelidir.
Meşru bir mücadeleyi “terörist” değerlendiren devlet nasıl silah verebilsin ki!!!
Kaldı ki, bahsi edilen İnsani ve askeri geçiş koridoru da ancak kendi projen ve koalisyon gücü devreye giren bir uyumlu mudahale ile Kobani-Kamişlo hatında, Binê Kaniyê (Tel Abya) de koridor açılırsa açılır, açılmazsa Kobani başının çaresine bakarak çözümler üretebilecek durumda kalır...
Ve şimdi, hiçbir Kürt Kobanê’nin düşmesiyle PYD/PKK’nin, Şengal’in düşmesiyle KDP’nin, Celawe’nin düşmesiyle YNK’nin kaybettiğine sevinirse kendine düşmanlık etmiş olur..
Sevinmemiz ve onurlu duruşumuz hangi partinin değil, halkımızın ayakta kalması, direnmesi ve onurlu kalması ruhu ile hiçbir partimizin de düşmemesi ve birbirlerini yürekten yüceltmeleridir. Bu ülkemizin esaretten kurtuluşunun sevinci olacaktır.
Sadece Şengal’in, Kobanê’nin, Celawe’nin kurtulması ile de sınırlı değiliz. Kuzey Kürdistan’da, Doğu Kürdistan’da bir karış toprağımız özgür değildir. Lice’nin, Hozat’ın, Tercan’ın tutsaklığı düşen bir Kobanê, Celawe, Şengal’ın halinden farklı değildir.
Kurtuluşumuz, Bağımsız ve Özgür Kürdistan ile mümkündür. Aksi halde biz, her an Halepçe, Kobanê, Celawe, Şengal vs. yaşadıklarını hep yaşarız.
Özgürleşmeyen her karış toprağımız ile tutsaktır yüreğimiz ve mutluluğumuz!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10819 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:27:39