Sığınmacı Sorunu Siyasi Amaçlara Göre Değil İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinnde Yazıldığı Gibi İnsan Odaklı Sorun Olarak Ele Alınmalıdır.
Suriye'de İŞİD saldırısı ile başlayan iç savaşta Esad Yönetimi karşı koymadan Şam'a çekildi. Rojava ile birlikte Suriye'nin çoğu yerinde otoritesini kaybetti. İŞİD saldırıları karşısında Türkiye’nin "Düştü, düşecek" dediği Rojava'da Güney Kürdistan'dan gelen peşmerge desteği ile IŞİD'i yendiler.
AKP Rojava'da ortaya çıkan otorite boşluğunu PKK-PYD'nin dondurmasını istemedi. Aynı zamanda otoritesini kaybeden Nusayri inancına sahip azınlık yönetimine (Esad'a) karşı Suriye'deki çoğunluğun inancının temsilcisi saydığı Sünni Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO) destekledi.
CHP ise Rojava'da oluşan otorite boşluğundan dolayı ortaya çıkan PKK-PYD'nin kazanımlarına engel olmak için Esad yönetimine destek vermekten yana oldu.
İktidar ile ana muhalefet Rojava'da görünümde farklı çözüm yollarını savunmalarına rağmen ortak amaçları olası Kürd kazanımlarına engel olmak. Böyle olduğu içinde Rojava'ya asker göndermek için mecliste yapılan oylamada CHP anayasaya aykırı olduğunu söylemesine rağmen evet oyu vermişti. Amaç Fırat'ın batısına ve Kürd'lerin Akdeniz'e açılan kapısı olan Afrin ve Kürd dağındaki yerleşim yerlerine ÖSO'nu ve sığınmacıları yerleştirmekti.
Günümüzde Türkiye, Rusya ve ABD'nin yani sıra Rojava'nın belli bölgeleri PKK-PYD'nin denetiminde. PKK-PYD'de Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi Kürdlerin bağımsız devlet olmasına karşı bir örgüt. Bu nedenle Roj Peşmergeleri denilen grubun Rojava'da örgütlenmesine izin vermiyorlar, Roj Peşmergeleri'nin Rojava'ya gelmelerini savaş nedeni sayacaklarını defalarca açıkladılar.
AKP ve CHP sadece Türkiye'de yaşayan Kürdlerin değil komşuda yaşayan Kürdlerin de olası kazanımına beka sorunu olarak değerlendirip karşı çıkıyorlar. Güney Kürdistan'da bağımsızlık için yapılan referanduma benzeri sözlerle tepkilerini ortaya koymuşlardı.
Düşündürücü olan 50 yıldır silahlı mücadele veren PKK örgütünün de yapılan referanduma, çıkan Evet oylarına rağmen bağımsız Kürdistan'a karşı olması. Abdullah Öcalan'da "Kürdistan'ı altın tepside verseler istemem" diyor. Yasal siyasette yetkili bir "Biz Kürd Devleti fikrini çöpe attık" diyebiliyor. Kirli savaşı Güney Kürdirtan'a taşınmasına neden olan Kandil'dekilerden biri de bağımsızlık için yapılan referandumu "Neolitik aşiretçi alışkanlıklarının dışa vurumu" olarak değerlendiriyor.
Suriye'de iç savaşın başladığı 2015 yılından beri gitti-gidecek denilen Esad yönetimi Rusya'nın desteği ile hala Başkent Şam ve ülkenin bazı noktalarını kontrol edebiliyor.
ÖSO'na verdiği destek ile amacına ulaşamayan AKP "Kardeş Esad" ile birlikte sorunları çözmek için yeniden tatil planları yapmaya başladı.
Esad ile yakınlaşma politikası gündeme gelince yarı yolda bırakılacağı endişesi ile Özgür Suriye Ordusuna bağlı askerler Türk bayrağını ve Tr plakalı araçları yakarak tepkilerini gösterdiler.
Kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin dış politikadan, ekonomiye, bölgelere yapılacak yatırımlardan eğitim sistemine kadar atılacak her adımda Kürd'lerin kazanımı varmı, yokmu diye hesabı yapılır. Bu da ister istemez akla "Kürd anasını görmesin" anektodunu getiriyor.
Zamanın birinde idam edilmeyi bekleyen iki mahkum varmış. Birinin Kürd diğerinin Laz olduğu rivayet edilse de Laz olanın Türk, Arap ya da Çerkes olmasının, hatta sağcı ya da solcu olmasının da önemi yok. Asılmak için ilk sehpaya çıkan Kürde adetten olduğu için son dileği sorulmuş. Kürd "Yıllardır görmediğim annemi görmek isterim" demiş.
Etnik kökeni, inancı ve siyasi görüşü her ne ise fark etmeyen diğer mahkuma sırası geldiğinde son dileği sorulduğunda "Kürd anasını görmesin" demiş.
Türkiye'de 4 milyon olduğu söylenen sığınmacılar ve ortaya çıkan sorunlardan etkilenmeyen yok. Ancak ortaya çıkan çoğu sorunun nedeni sığınmacılar değil, sığınmacılar üzerinden yapılan siyasi hesaplardır. Sutiye'nin siyasi istikrarı, yaşanan iç savaş, insanların yerinden, yurdundan edilmesi, sığınmacılar üzerinden hesap yapanlar için önemli değildir. Önemli olan Kürdlerin kazanımı olmasın.
Anlamakta güçlük çekilen sığınmacılara en çok tepki gösteren, sığınmacıları aşağılayıp horlayan kesimin, "Misafir misafiri istemez" misalinde olduğu gibi mübadele ve değişik dönemlerde Türkiye'ye gelenlerin ve farklı etnik kökeni olmasına rağmen aslını inkar edenler olması.
Güney Kürdistan bütün olumsuz şartlarına rağmen yaklaşık 1 milyon sığınmacının ihtiyaçlarını karşılayarak onlara sahip çıkıyor. Sığınmacıları Türkiye'ye yerleşmek için gelmiyorlar. Onlar AB ülkelerine gitmek istiyorlar, ama gitmelerine engel olan yine Türkiye'nin olduğu unutulmamalı.
Anlatmaya çalıştığım üzerinde önemle durup tartışılması gereken onlarca sorun ve farklı niyetler ortada dururken yaşanan bir-iki münferit olayı öne çıkararak sığınmacıları hedef göstermek doğru ve insanı tavır değildir. Sığınmacılar üzerinden yapılan siyaset ile Kayseri ve benzeri yerlerde yaşanan olaylarda olduğu gibi ırkçılığı güçlendiriyor.
Sığınmacı sorunu siyasi amaçlara göre değil İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde yazıldığı gibi insan odaklı sorun olarak ele alınmalıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.