Prensim, Ömrümün Kalanı Sensin!

Filme adını veren Mon roi Fransızcada Kralım demekken, filme Türkiye’de Prensim adını vermişler olmuş bitmiş! Bu durum ya çeviri bilmemekten kaynaklanır ya da filmi anlamamaktan!

Aziz Yağan

11.12.2016, Paz | 09:36

Prensim, Ömrümün Kalanı Sensin!
Makaleyi Paylaş

Maïwenn’in dördüncü filmi olan Prensim’in başrollerini Emmanuelle Bercot ve Vincent Cassel oynuyor. Bercot filmdeki performansı ile 68. Cannes film festivalinin en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı. Bu drama filmi metafora, kelime oyunlarına, gizeme gerek duymayan yalın, güçlü, etkileyici bir akışa sahip. Oyunculuklar, müzikler, cümleler, sessizlikler bir bütün halinde uyumlu. Bir ilişkinin başlangıçta huzurla sallanır görünen beşiğinin aslında hiç geçmeyecek bir fırtınada şiddetle salındığını, geçmişten şu ana ve ara ara ama hep ileri doğru esaslıca anlatıyor.

Fransızların psikolojideki yükselişleri senaryolara da yansımaya devam ediyor ve son dönem Fransız filmleri, insanlık hallerini yansıtmakta oldukça da başarılı. Bu tür filmin omurgasını psikolojik çözümlemelerden kuran Fransız sinemacıları hem psikolojik çözümlemeler, hem de sanki ‘yardımsız’ yolunu bulmalar üzerinde yoğunlaşıyor. Fransız sinemasının psikoloji ile bu haşır neşirliği güçlü filmler üretmeye devam ettireceğe benziyor. İnsanı ‘olduğu gibi’ yansıtan bu tarz filmler oldukça basit, sakin ve rahat dile sahip.

Filme adını veren Mon roi Fransızcada Kralım demekken, filme Türkiye’de Prensim adını vermişler olmuş bitmiş! Bu durum ya çeviri bilmemekten kaynaklanır ya da filmi anlamamaktan!

Bu filmi cinsiyeti öne çıkarmadan tartışmak gerekiyor. Tony’nin rolü sadece kadınlara ve Georgio’nun da rolü sadece erkeklere özgü değil. Film, iki kişinin inişli çıkışlı ilişkisini, birbirlerine olan uyumsuzluğu, sabırsızlığı, hırsı, anlayışsızlığı, saygısızlığı, zamanla beliren farklılıkları, rayından çıkışı, romantizmi ya da kültür, gelecek tahayyülü, gelir, sınıf, karakter, tolerans, düşünce farklılığından kaynaklanan çatışmaları tartışmıyor.

Film umursamaz ve pervasız bir kötülüğü tartışıyor. Film kötüyü ve kötülüğü tartışıyor evet, ama bunu yargılamadan, suçlamadan, teşhir etmeden yapıyor, doğallığı bozmadan sergiliyor.

Film, aşık olma ve aşk halini, tensel, içsel içtenliği çok etkileyici veriyor. Filmin asıl başarısı ise bir insanın yüzündeki, içindeki, zihnindeki acının, kahrın, sızının birazının dozajını hissettirebilmesinde.

Tony Georgia\'ya aşık oluyor, evleniyorlar, kadın hamile kalıyor. Zamanla adam kadına önce alışkanlıklarını, yaşantısını, ardından bağlarının kopup kopmadığı muğlak bırakılan eski sevgilisini dayatıyor. Sanki eski sevgilisinin kendisine olan bağlılığını sona erdirmek için Tony ile birlikte olup evleniyor! Doğan bebeği eski sevgilisine gösterirken de aynı içtenlik var.

Adam, kadın kendisine aşık olmadan önce kadına uyuşturucudan, ekonomik problemlerinden, başka evde yaşayacağından, başka kadınlardan, eski sevgilisine bağlılığından bahsetseydi, muhtemelen kadın adamdan uzak dururdu. İşte, kötülükten kasıt tam da budur: ‘Ben aslında bildiğin gibi değilim, şöyle şöyleyim, beni olduğum gibi kabul et ve bana göre yaşa!’

Adamın uyuşturucu kullanması, bir gecelik ilişkileri, kötüleşen ekonomik durumu, eski sevgilisinin aslında her zaman karısından öncelikli olduğu yani tüm gizledikleri zamanla ortaya çıkıyor. Adam her yeni problemi açığa çıktığında kadına kendini dayatıyor. ‘Ben böyleyim, beni böyle kabul et!’ diyor. Kadın, idealize ettiği kişinin avucuna sığabilmek, o avucu yitirmemek için elinden geldiğince, aklının yettiğince deniyor ve böylece kendine yabancılaşıyor. Bu sorunların normal olduğuna ve bunların değişmesi için savaşmanın kendi payına düştüğüne kendisini inandırmayı deniyor. Halbuki, Georgia son derece bilinçli olarak Tony’i istediği kıvama getirmeye ve orada tutmaya çalışıyor. İşte kötülüğün diğer aşaması!

Adam asıl kendini gizliyor. Kadının en büyük şansı adamı kendisinin tanıyabilmesi ve bu tanıyış yine adam sayesinde oluyor; ne adamı tanıyanlara sorup durmak zorunda kalıyor ne de kendiliğinden uyanıp kavramak zorunda kalıyor. Kardeşi de kadını etraflıca uyarıyor ancak kadın kapıldığı heyelanda içinde çok daha önceden var olması muhtemel erozyonunun derecesinin artışını perişanlıkla izliyor. Georgia’nın yaşantısına ve kendisine dayattıklarına inanamayış, kabullenemeyiş zamanla Tony’yi kendi düştüğü, düşürüldüğü durumu kabullenmeye ve sakince reddetmeye itiyor.

Kadın adamın arkadaşlarına, adam da aralarındayken, anlatmayı deniyor. Adamın arkadaşları kadının anlattıklarıyla ilgilenmiyor çünkü adamın yanlışları kendilerinin de yanlışları olabilir ya da adamın yaşantısı kendilerine de bir çıkar sağlayabilir, vs. Aksi taktirde, adam arkadaşlarıyla sağlıklı bir ilişkiye sahip olsaydı, o arkadaşlarından bir tepki, küçük de olsa bir kıyamet görmeliydi ancak böyle bir şey olmuyor. Dostluk daha doğrusu iyilik, karşıdakini zamanında ve gerektiği gibi uyarabilmek ve bunda ısrarcı olabilmektir, tıpkı kadının kardeşinin yaptığı gibi.

Tony’nin dizindeki çapraz bağların yırtılması, onun tüm yaşantısına egemen olan ‘ben ve biz’in kopuşundan başka bir anlama gelebilir mi? İçinde bulunduğunuz durumun farkına varmak ve aslında başınıza ne geldiğinden emin olmak çok ağır ve çökertici ve yaralayıcı bir süreç. Bu farkına varış tamamlandığı anda artık gerisi size kalır; ‘Benden buraya kadar!’ mı diyeceksiniz, yoksa o yaşantıya sürüklenip başınıza gelecek yenilerini de kabullenecek misiniz?

Gördüğünüz zarar, ne kadar kapıldığınızla ya da maruz kaldığınız psikolojik şiddetle, dozuyla ve süresiyle ilgili. Bu süre de kişinin yapısal problemli taraflarıyla, idealize edişle doğrudan orantılı olabilir. Sonuçta kararlı duran, yaşantısını sahiplenen ve devam ettiren Georgia ve buna karşılık kendini çekip alması, koruması gereken ise Tony! Bu aşamada Georgia için ‘Tony\'e karşı dürüst davranıyor!’ mu demek gerekir, yoksa ‘kadının duygularını istismar eden ve ilişkideki sorunların normalleşmesi ve devam etmesi için sürekli şansını deneyen biri’ mi? Tony kararlı duruş sergilediği anda Georgia rahatça Tony’den vaz geçebiliyor.Sorun sadece Georgia da değil, sorun belki de daha çok kralını bekleyende, Georgia’ya kralım diyende!

Belirtilerin ilkinden itibaren kadın kendini geri çekmeyi başaramıyor ve kanımca filmin gücü ve başarısı da bu geri çekilememe aşamalarını ve sonra bu gidişi durdurabilmeyi, kendine dönebilmeyi, iyileşme sürecini sakince verebilmesinde. Böylesi bir ilişkiye hasarlı kişilik yüzünden devam ediyor olunabilir ve devam edildikçe kişilik daha fazla hasar görüyor olmalı. İşte \'dur noktası\' ve sonrası ya da duramama başka başka öyküler, süreçler demektir. Kadının yüzünde, soluğunda, yüzünün arkasında sakladığı acıları o kadar insanca ki, mesele üzerine ne kadar yorulduğunu işaret ediyor.

Kimse bir diğeriyle başlayan ya da devam eden ilişkisinin zamanla üçüncü ve diğer kişilere kapı aralayabileceği, uyuşturucu ve onun etkisinde yapılanları vs kabullenme gibi bir başlangıca sahip olmasa gerek. Buna evrilen/devrilen bir birlikteliğin çeşitli nedenleri olmalıdır ve ilişkinin başlangıcındaki duygu ve düşüncelere tamamen yabancı, aykırı olan bu tür bir yaşantıya yöneliş, adapte oluş dejenerasyondan başka bir şey değildir. Böyle yaşayanların var olması bu tarzı normalleştirmez, doğallaştırmaz.

Tony bir prense değil, bir krala, kendi kralına, kralım dediğine karşı koyuyor, ondan kurtulmaya çalışıyor ve filmin orijinal adı bu nedenle de ‘Kralım’! Tony’nin kendisinin, çocuğunun ve elbette Georgia’ların yüzüne saklamadan, saklanmadan bakabilmesi gerekiyor.

Filmin senaristleri Maïwenn Le Besco ve Etienne Comar’a teşekkürler.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
7998 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:01:55

Aziz Yağan

Yazarın Önceki Yazıları

Sevenine Hoyrat Olana da Sêva Mêxekrêj kuyu Bölge ve Bölge Dışı Toplumun Yeni Anayasa Tartışmalarında Yeri Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş Hüda Par Olayları İlk Kim ‘KDP, Barzani İhaneti’ Dedi! Kayyum Ayanasında Görünenleri Seçebilmek Radikal Demokrasi İhraç Eden Kürde Demokrasi Yok mu! Nezihe’siz, Menderes’siz Bölge fakat XYP’li Kürd! Seçimler (IX): Hangi Seçmen HAK-PAR’a Şans Oyu Verebilir? Seçimler (VIII): PAK ve Tevger’in HAK-PAR Desteği Seçimler (VII): PKK’den Erdoğan’a Destek Demirtaş, HDP, YSP için PKK! Seçimler (VI): HDP ve YSP’siz Millet İttifakı! Seçimler (V): Seçilmişlerin Ortaklığı Değerler.. Bedeller.. Değerler.. Ahmet Türk ve Kürd Halkına Düşman Ahlaksız Kürd! Seçimler (IV): Kötünün İyileştirilmesi mi, İyiye Dokunulmazlık mı? Seçimler (III): HÜDA PAR’la Hatırlatılan Seçimler (II): Bizi …’lileşmekten Kim Koruyacak? Bursaspor Stadının İçi ve Dışı Seçimler (I): Kürdün Cumhurbaşkanlığı Seçimi Körleşmesi Deprem Bölgesinin Gönüllüleri Partiler Kürdce Anadilinde Eğitim, Kürdler, Cumhurbaşkanı Seçimi Paris Kürd Katliamı, PKK ve Kürd Partileri PKK mi, HİZBULLAH mı, JİTEM mi? ASALA’laşan PKK Suçluları ve Suçlarını Öven Devrimciler Legal Apocuların Demokrasi İttifakı ve ‘Kurdi’ Ayak Legal Apocuların Olası Yeni ‘Bedel Ödeme Zamanı’ Bölgenin Yaklaşan Zamanı ve Bilincimiz Kuzeyliliğin Esasları ve PKK’ciliğin Esasları PKK’nin, Apocuların, PKK’cilerin Kimyasal Silah Kullanıldığına Dair İddiası PKK’nin Bölgemize, KBY’ye Savaş Tehdidi ve Kuzey Toplumu Aziz Yağan: Kürdce mi, Statü mü, Yoksa İkisi Birden mi? Berlin, Kiev, Diyarbakır Kimi Kürdler HDP için Yine KürTleşmenin Eşiğinde Çocuklarını Yiyen ve Yedirten Kürd Toplumu (I) Kürdce, KürD Hareketi ve KürT Aydınları Gri Alan, Beyaz Alan, HAK-PAR, Kürd Seçmen Kılıçdaroğlu, Bablekan ve İmralı Kimi Kürdün Adalet, Eşitlik, Yardım İsteme Biçimi Kürdler Öfkeli Türk Kalabalıklarından Nasıl Korunabilir? Orman Yangınları, HDP, Öfkeli Türk Kalabalıkları ve Kürdler Manavgat Yangını ve Yaklaşan Şiddet Tehlikesi HDP’nin Kürde Kaybettirici, Kutuplaştıcı Politikası Afyon ile Kuzey Arasındaki Mekik Kaç Zengin, Kaç Vekil Çıkarır! İğneli Beşik, Mum Söndü, Kuyruklu’dan İlk Gece Hakkı’na Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (II) Edebiyat Editörü, Yazar, Taşra Gönüllüsü Kürd Yazar (I) Aldatılanı Aldatmak Coğrafi Statü ve Kültürel Kimlik Ayrımı PKK’den İbrahim Güçlü’ye Bir Tehdit Daha Kürdler ve Ankara İttifakları Olası Şengal Katliamını Kürdler Durdurabilmeli HDK ve Kürdistani İttifak Çalışması Kürdler Yeni Anayasada Nasıl Yer Alabilir? Ankara’da İstenmeyen HDP’nin Kaderi Kimin Elinde? Kürdce Anadili Kampanyaları ve Sivil Alan Kürdlerde ”Şimdi” nin İcadı ve İnşası(*) Trump Kürd Olsaydı Bazı Kürdler O’na Terörist Der miydi! Kürd Reformu Söylentilerindeki Eksik Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ne Yapmalı? PKK’yi Yabancı Bir Örgütten Tanımak, Tanımlamak PKK’nin Yeri Neresi? Düşmanları Sevindirmeyenler KBY, PKK için Önlemler Almalıdır Kürdistan Bölgesel Yönetimine Çağrı Ey Dünya, Kötülüğün Kaynağı Bu Kez Ahiretsizler Kürdlerin HDP'ye mesafesi Leyla Güven’in Kürdlüğü, Berberoğlu’nun Türklüğü Osman Baydemir Apocu mu, değil mi! KürT aydını ile KürD aydını Öcalan, Aidan James, PKK PKK’yi Terk Edemeyenler ''Benim Ülkem Dilim'': Topraksız ve Statüsüz Çerçeve (I): Kangren Kulp’ta Beş Kürd Daha Parçalandı Şeyh Abdulkerim Çevik’i Öldürmeyeceksin! Uygur Türkleri, Kürdlerin Yaklaşımı ve Dünyanın Geri Kalanı Sıra Kürd Dili ve Kültüründe mi? Tanrı Vardır ve Adı da Petrunya’dır Kürd Temsiliyeti de Nesi? Ayrışalım (III) -Rojava Kahramanları- Ayrışalım (II) Ayrışalım SUSAMAM, rapçı Miraç, Kürd Yanılsaması Karşılıksız Aşığın Kürd Hali Kayyım Atamaları Kime Karşı: KürDlere mi, KürTlere mi, Halklara mı? İyaz bin Ganem’e karşı İlhan Diken!!! Bağlar Belediye Meclisi: Medeni Ölüm 160 TL İstanbul’da Seçmen ve Aday Uyumu Kürdler İçin de 'Her Şey Çok Güzel Olsun!' Selçuk Mızraklı, Zorbalık, Handan Ekici Cumartesi Anneleri ve Sivil Alan 24 Haziran’da ne yapmalıyız? HAMLE: Şuursuzluğa Karşı HAMLE: Ciddiyete Davet! Onur Ünlü’den ‘Gerçek Kesit: Manyak’ HAMLE: Yerel Seçimleri Kazanmak, ama Nasıl? Afrin’de Siviller Öldükçe Güçlenmek! HAMLE: Peki ama Hangi Partiyle? HAMLE: Reform için Yerel Seçimler Ferdinand: Daima kendiniz olun ve Tres’e ne olduğunu sormayın! Beden ve Ruh: Bağımsız Kişilikler Ali Kemal Çınar û Génco Kemal’in ‘Adalet’i ve Kürtler İşkenceciler Çocuklarını Sevebilir mi? İllegalite ve Kürdler Sesi kesilen taşlar ve onların arasında bir şair Sansüre Karşı ‘Zer’ Kürdler; Rejim Yanlıları ve Karşıtlarının Fedaisi mi! Aziz Yağan-İrfan Burulday; Parlamentodaki Siyasi Partilere ve Kürd Seçmenlere Çağrı Geçmişle hesaplaşma, yarına köprü: Geçersiz oy Evet, Hayır, Boykot ve Kürdler için 4’üncü yol Biz O Hendekleri …! Ariel’den Arielle’ya: Küçük Deniz Kızı Türkiye, Almanya, Hollanda ve Nefret Söylemi Vank’ın Çocukları: Tarihsel Hakikat Mücadelesi Aziz Yağan: Türkiye’de toplumsal ve bölgesel anlamda Kürtlerin temsiliyeti yoktur Jale ve Mehmet Elbistan Vatandaş Anadilinde Konuş! Kürd Tarafı ve Post-Olgusal Siyaset Derik Kaymakamına Sabotaj Ekşi Elmalar’a ilaveten PKK ile Nereye Doğru? Atatürk’ünü Arayan Ahmet Altan PKK Vekilleri Öldürmeyi Denedi mi! Yılmaz Erdoğan'ın Ekşi Elmalar'ı Kürdler Onursuz, Benliksiz, Haysiyetsiz mi! Kürdlerin Acılarıyla Alay! İki Ustadan Kısa Bir Film: Borrowed Time Kalandar Soğuğu: Bi Dur Be Adam! Medeni Ölüm, Alternatif Model, Fahriye Adsay Sevimsiz Düşünüşler... Halay, Abdullah Keskin, Avesta Koşun Kürtler, Köşede Kurtlar Şeker Dağıtıyor! Mustafa Kemal'in İçimizdeki Askerleri Haksızlık: 'Madımak: Carina’nın Günlüğü' Küçük Prens Kor’u Kor Yakar Demirkubuz'un Bulantısını Gözardı Etmemek Gerek Kuzeyliler Kuzey’e Sabitlendi mi? Kaplumbağa Kabuğu İçindeki 'Yitik Kuşlar'! Heine, Faşizm ve Romansero-Bimini Kürdler ve Diğer Milletler Terörist Değildir Hendek Tatbikatı sayesinde Tanrı Türk'ü Koruyacak Yas Öyküsü Cizre’de Çıkış Yokmuş, Peki Kuzey’de Var mı? İttifakın İç’ten Olanı Hey Sevgilim!.. Yok Bişey Lanetli Olan Mekanlar Değil İnsanlar IŞİD Alevilere saldırır mı? İç Savaş Kılıftır Acildir! Tüm Kürdlerin Dikkatine! Çocuklarımızı Yedirten ÖzYönetim! Sahte Kül Kedisi Bal Kabağını Yolda Yer FİLİZ KORKMAZ’ın anısına İslami Bireylere Günahkar Diyarbakır Hay Way Zaman / Dersim'in Kayıp Kızları Asasız Musa / Musayê Bê Asa Hayastan Aynı Yıldızın Altında Sen Aydınlatırsın Geceyi Bir Dersim Hikayesi Halam Geldi Günahın Dokunuşu / A Touch Of Sin Fare sen aslında... Pieta / Acı – Aziz Yağan Bir MDD Varmış, Bir Kuzey Yokmuş
x