Türkiye'de cezaevine konulan insanlara yapılan eziyette sınır tanımadığı gibi benzeri eziyetler cezaevine ziyarete gelen yakınlarına da yapılır. 5 nolu cezaevinde içeride olanlara yapılan işkenceler yetmezmiş gibi ziyaretçileri yıldırmak ve bir daha gelmemelerini sağlamak için de dışarıda çeşitli eziyetler yapılırdı. Bu nedenle çoğu tutuklu görüşlerde gelen ziyaretçisine dayak yememek için bir daha gelme diyemezdi.
Koşullar değişmesi ile birlikte tutuklu ve yakınlarının cezalandırma şekilleri de değişti. Uygulanan ceza yöntemlerinden biri tutuklular artık yargılandıkları olayın geçtiği ilden çok uzak olan başka illerdeki cezaevlerine konuluyor.
Tıpkı dava dosyaları Diyarbakır'da olmasına rağmen Selahaddin Demirtaş ve Diyarbakır belediye başkanı Dr. Selçuk Mızraklı (eski demiyorum, Selçuk bey benim için hala başkandır) ile beraber Edirne F tipi cezaevine konuldular. Diyarbakır Edirne arası tam 1686 km. Diyarbakır'dan yola çıkan bir otobüs saatte ortalama 80 km yol alsa mola bile vermeden ancak 21 saatte Edirne'ye gidebilir. Görüş sonrasına denk gelen otobüs bulunabilirse 21 saatte de Diyarbakır'a dönülebilir. Getireceği maddi külfeti cabası.
Kısaca Demirtaş ya da Dr. Selçuk Mızraklı gibi Edirne F tipi cezaevinde yakını olan Diyarbakırlı kısacık bir görüşme için 42 saatini yollarda geçirmek zorunda.
Öldürülen oğlunun kemiklerini koli ile gönderdiği için annesinden kargo parası istenen, doktor raporlarına rağmen hasta ve tutukluların tahliye edilmediği bir ülke aynı zamanda Türkiye. Böyle bir ülkede hastalanan babasını ziyaret için Demirtaş'a özel bir uçak tahsis ediyor. Demirtaş bu uçak ile Diyarbakır'a gidip babasını ziyaret ediyor ve yine bu uçak ile Edirne'ye geri getiriyor. İnsani açıdan taktir edilmesi gereken bir uygulama. Ancak neden sadece Demirtaş'a böyle bir imkân tanındı? Tanınan bu özel imkân seçim dönemine denk gelmesi ile birlikte olumlu veya olumsuz çeşitli yorumlara da haliyle yol açtı.
Düşündürücü olan devletin hiçbir tutukluya tanınmadığı böylesi bir imkân neden Demirtaş'a tanındı? İmralı ve Edirne arasındaki tercihte İmralı'dan yana tavır koyan iktidar Demirtaş'a özel uçak izni ile nereye varmak istiyor? Tutuklu bir kişiye sağlanan böylesi inanılmaz jestin amacı ne?
Seçim sürecine giren Türkiye’de yapılan uçuk vaatler, Öcalan’ın bildirisinin Diyarbakır Newroz alanında milyonlara okunması, kardeşi Osman'ın devlet televizyonuna çıkarılması gibi hayretle karşılanan olaylara daha alışamadan Demirtaş'ım şahsına özel uçak tahsis edilmesine şaşırmamak mümkün değil. Demirtaş ve partisi HDP'nin iktidar tarafından pek sevilmediği herkesin malumu olmasına rağmen herkes bu olayı niyetine göre yorumladı. Bana göre Demirtaş'ın hasta olan babasını ziyaret edebilmesi için böylesi bir imkânı geri çevirme gibi bir lüksü yok. Uçak jesti “hayra alamet" olmamasına rağmen bundan dolayı Demirtaş'ı eleştirmek haksızlık olur. Amaç tanınan bu özel ayrıcalıktan dolayı Demirtaş hakkında soru işaretleri oluşturmaktı bunda da başarılı olundu.
Hatırlanırsa Kemal Burkay da dönemin başbakanı Erdoğan'ın daveti ve özel izin ile Türkiye’ye dönebilmişti. Bu izin Kemal Burkay'ın şahsına yönelik ve haddini aşan eleştirilerin yapılmasına da neden olmuştu. Özel uçak tahsis edildi diye benzeri haddini aşan şahsi eleştiriler Demirtaş’a da yapılmamalı. Yapılması gereken böylesi bir hakkın bütün tutuklu ve mahkumlara tanınmasını sağlamak olmalı. Eleştiri kişisel değil ideolojik olmalı. Geri tepeceği bilinen siyasi jestler bile boşuna yapılmaz. Unutmaması gereken bir şey varsa o da "Kedi Allah rızası için fare tutmaz"
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.