1914-918 tarihleri arasında, Osmanlı dış politikasına damga vuran, içeride düzenleyen Almanya’dır.
Almanlar, Osmanlı ordusunu İngiliz, Fransız, Rus ittifakına karşı konumlandırır. İttihatçıların İslamist ve Türkçü ideolojiler ile Osmanlı bakiyesi üzerinde İstanbul'dan doğuya doğru yayılmalarını dizayn eder.
1. Dünya Savaşına girmesini sağlar.
İstanbul, Çanakkale, Süveyş Kanalını tutarak, Asya'ya hakim olma planlarını kurar.
İttihatçı Osmanlı Ordusunun başına Mareşal Liman Von Sanders'i atar.
Enver Paşa, Liman Von Sanders'in emir eri gibidir. Başbakan Sait Halim Paşa tamamen Alman dış işlerinin adeta bir konsolosu düzeyine düşürülmüştür.
Talat Paşa, tek adam olmanın hevesiyle Almanya'nın gücünü ve politikasına göre kendisini konumlandırır. Bu hevesiyle Talat Paşa asker olmayan siyasi bir mühendistir. Onun Türk milletini oluşturma planı ile Almanların yayılmacı politikası uyuşmuş haldedir.
Liman Von Sanders, bir gün Başbakan Sait Halim Paşa sarayında, Gagavuz Enver, Pomak Talat, Çerkez Cemal ile "Türkler nasıl millet olabilir?" sorusuna cevap ararlar
23 Ocak 1913 Babı Ali Baskınında silahı bir gün eline almak ile "Paşa" unvanına erişen Talat siyasi bir mimardır.
Almanlar, geç ve hırçın emperyalist güç olarak, Asya'ya açılmaya çalışan, geçmişte Asya ve Afrika'yı paylaşan İngiliz, Fransız ve müttefiklerinin pazarına göz dikmiş.
Almanya, Doğu'daki Osmanlı, Pers, Çarlık imparatorlukların "çözülecek ve çökecek" halini tespit etmiş ve bu zayıf ortamı lehine çevirmek için sabırsızdır.
Bu sabırsızlığın farkında olan bir de siyasi mimar Talat Paşa vardır.
Ortaklardan bu sabırsızlık, Savunma Bakanı ve Ordu komutanı Enver Paşa'nın aceleci, maceracı ve insan değerini asla düşünmeyen hali ile Alman hayranı hesapları birbirine denktir.
Cemal Paşa ve Sait Halim Paşa'nın Talat ve Enver'e biat eden temkinli halleri belirgindir. Liman Von Sanders, 1911-1913 İttihat ve Terakki Cemiyetinin tartışmalarından haberdardır.
***
Liman Von Sanders'ın Anılarında 1914 Sarıkamış ve Enver Paşa:
Liman Von Sanders, Sait Halim Paşa Sarayı'nda, Talat, Cemal ve Enver Paşalara "Millet olmanız için, Türk ve Müslüman olmayanları temizleyin." diye önerir.
Öneri 1911' İttihat ve Terakki tarafından da planlandığı için memnuniyet vericidir. Almanlar bu plana yatarak, İngiliz, Fransız ve ittifaklarını Asya'dan süreceklerini düşünür.
Enver, Almanya'dan daha fazla yardım ve destek alarak, hırsla Asya'yı Almanlarla zapt edeceği hevesine kapılır.
Heves, Sarıkamış'ta kesintiye uğrar, ama plan sürer.
Liman Von Senders'ın anılarında,
1914 Sarıkamış;
"Görevim olduğu üzere, Enver Paşa'nın dikkatini bu büyük mahzurlar üzerine çektim; fakat o, her şeyin düşünüldüğünü ve bütün yolların ve durumunun belirlendiğini veya belirleneceğini iddia etti. Görüşmemizin sonunda, tamamen fantastik, ama dikkate değer fikirler ileri sürdü." Yemen'de alacağı 90 bin askeri Kafkasya ."Afganistan üzerinden Hindistan'a yürümek niyetinde olduğunu söyledi. Sonra da veda etti.
Ona refakat edecek olan Kurmay Başkanı General Von Bronsart, vedalaşmak için onun hemen ardından geldi. 'Planlanan soldan çevirmenin büyük zorlukları ve özelikle de Alman Kurmay Başkanı olarak taşıdığı sorumluluk üzerine dikkat çektim.
Enver Paşa'nin kumandasında ve 3. Ordu ile yapılan bu hareket, Türk ordularının ilk hareketinde yenilgi ile sonuçlandı…' soğuk ve arazinin durumunu hesaba katamayan bu girişim, Sarıkamış'ta, 4 Ocak 1914 tarihinde 90 bin olan askeri birliğin donarak ölmesi ile mağlup oldu. Enver Paşa ve yanındaki komutanlar ile geride kalanlar, Hasankale üstünden geri çekilirken, 12.000 kişi canlı kalmıştı. Onların da bir çoğu tifüs ve diğer hastalıklara yakalandı. Bir çoğu da böyle öldü. Enver Paşa kalan az sayıdaki asker ve komutanları, Yemen'den getirdiği, 3. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa'ya devir ederek, kara yolu ile İstanbul'a geldi.
Ağır yenilginin vüs'atı mümkün olduğu kadar gizli tutuldu.
Bu husus Almanya'dan da gizli tutuldu.
Talihsiz hareket maalesef benim ile Enver Paşa arasında ciddi sürtüşmelere sebep oldu..." (Liman Von Sanders, Türkiye'de Beş Yıl,)
Enver yine de "Kaybımız yok! Ölenler Kürt, Arap ve Ermeni" diyerek savuşturur.
Aslında yaşanan bir asker katliamdır, ama ölümüne sebep oldukları insanları, bir de "şehit" diye, şoven siyasete malzeme yaptılar.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.