Arafta bırakılmaya çalışılan bizlerin yaşadıklarını anlatmak değil asıl amacım, bu sorunları anlatarak bir alt yapı hazırlamak ve ileride alınacak tavır ve kararlaşmaların nelerden kaynaklandığını anlatmaktır niyetim. Bizler ki Kürdistan tarihinden önemli bir yer edinmiş olan bir hareketin kimimiz başında, kimimiz ortasında, kimimiz geçen senesinde, kimimiz ise başından dününe kadar içinde emek vermiş olan eksisiyle artısıyla güç sunmuş insanlarız... Belki birileri hatırlamazlar ama bu ülke için vurmuş vurulmuş insanlar topluluğuyuz... Ve bugün kendi rengimiz ile yaşama tutunan bazen zorlanan bazen güzellikleri sıfırdan keşfetmeye başlayan yaşlısı, genci, kadınıyız...
Geçen, yaşama tutunmak için emeğiyle çalışan eski bir arkadaşımızdan bahsetmiştim, ama hepimiz bu durumda değiliz... Birçok arkadaşımız gerillalığı bırakmış ama ulusal mücadeleyi bırakmış değildir. Gücü oranında bu son İŞİD savaşında görüldüğü gibi savaşın en can alıcı yerlerinde savaşmaya devam etmişler, gazilerimiz olmuş, şehitlerimizi ellerimizle ölümsüzlüğe uğurladığımız görülmüştür. Ulusal mücadele birileri için vazgeçilir bir durum olsada birilerinin \" haini \" için vazgeçilmezliğini korumaya devam etmiştir. Generalinden teğmenine her düzeyde arkadaşlarımız savaşın yürüteni ve fedakârı olmaya devam etmişlerdir. Ve bunu gönüllü temelde yapan çok sayıda arkadaşımız mevcuttur. Peki bu arkadaşlarımıza PKK \'nin tavrı nasıldır. Şehit düşen insanları bile ayrıma tabii kılmak nedendir? Şehidin bizdenini, sizdenini yaratmaya çalışmak nedendir? Peki, bu arkadaşlarımız Kürt halkı katledilirken sessiz kalıp sadece sosyal medyadan Slogan atan zengin iş adamları olsalardı ve ara sıra PKK\'ye maddi yardım yapsalardı tavır ne olurdu? Cevabı burda belirtmeye gerek var mı? Hayır, çünkü cevap belli... \" Heval geçmişte büyük mücadele verdin, bir sorun yaşamış olabilirsin ama özeleştirisel yaklaşımının farkındayız senin gibi yurtseverlik duruşuna sahip arkadaşları takdir ediyoruz\" olmazmıydı? KAN MI? Para mı?
Yani iki kuruş bağışlamak emek vermekten daha kıymetli olmamalıdır. Bu kadar arkadaşın emeğini sıfırlamak parayı veren düdüğü çalar gibi yaklaşmak bir değer yaratmayacak aksine, kuzeyde ve Avrupa da olduğu gibi halkın uzaklaşmasına sebep olacaktır. Hazır para demişken biraz da son gelişmede bununla ne kadar ilişkili demeden edemiyorum. Bir gümrük noktası için, iki kuruş için, kürt kanı dökmek nasıl bir mantıktır? Bizleri aşağılamak için binlerce iftirada bulunanlar paranın elinde, diplomasi denilen çıkmazda ne hale gelmiştirler görmeden geçemiyorum... Neyse biz arafımıza dönelim, gelelim tekrardan bize....
Arafta kalan bizler sadece PKK tarafından değil diğer hareket ve çevre devletler tarafından da aynı baskıyı görmekteyiz. Görmeyin, konuşmayın, milletin aklını sulandırmayın mantığıyla yaklaşan bütün güçler bizlerdeki savaş, teorik ve yorumlayabilen yönlerimizi kendilerine kanalize etmek istemektedirler. Bu da bizim arkadaşlarımızı kendine karşı başkalaşan bir konuma sokmaktadır. İlerde sürekli değineceğiz peki TC de yaşamayı tercih edenler ne konumdadırlar? Her gün imza atmaya mecbur bırakılanlar, MİT korkusundan güneydeki eski arkadaşlarıyla telefondan bile konuşmaya çekinenler, sosyal medya hesaplarını kapatanlar.... Dilsiz, kör, sağır bırakılanlarımız...
Yani, madem bizden korkmuyorsunuz neden bu kadar uğraşıyorsunuz? İşin aslı korkun, en iyisi bu. Çünkü er yada geç ortak bir sosyal hizmet kurumunda bile olsa bir araya geleceğiz ve şimdiki birbirimize, ileride ki yeni gelenlere destek olacağız, kimsenin kendisini sahipsiz, dostsuz, sudan çıkmış balık gibi hissetmemesi için bir araya geleceğiz...
Peki Siz? Arafta kalanlar, Arafta bırakılmaya zorlananlar, bir araya gelmeli miyiz? Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.