Bizler için en hayırlı olanı belirleyen yada hayrın kerametine karar veren bir çok örgüte, lidere sahip Kürt halkı olarak acaba gerçekten şanslı olduğumuz söylenebilir mi? Çünkü nedense herkes halkımızın iyiliği için bir şeyler söylüyor, uyguluyor veya söyletiyor ve uygulatmaya çalışıyor. Öyle ilginç bir hâl aldı ki bu tablo, yıllardır halkın öncü kadrosu olması gerekenler ile halkın yatalak kadrolarını oluşturuverdik. Hatta koca göbekli gerillalarımız, saraylarda oturan düşünürlerimiz, son model arabalı korumalı siyasetçilerimiz ülkemizin dört bir yanına dağılmış mücadeleye önderlik eder konuma geldiler. Her dört parça siyasileri de bu durumun direkt yada indirekt ortakları olarak hayatlarını başka hayatlara farz kılan tarzda idame ettirebilmektedirler. Değil ki şuan var olan önder kadrolar zamanında emek vermemiştir. Bunu söyleyecek kadar hadsiz değilim. Ama halkından kopmuş bir önder kadromuz olduğu gün gibi açıktır. Güneyde halkın içine inmeyen bir öncü yapı, kuzeyde savaşın, hendek kazın diyen bir öncü kadro, Rojhilat’ta kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir yapılar karmaşası, Rojava\'da yeni kan deryasından çıkmış ama ne yapacağına karar vermekte zorlanan bir yönetim.... Yani herkes bir yerden iktidar savaşı veriyormuş gibi gelmiyor mu? Fakirleşen, katledilen, zindanda işkence gören ise hep aynı devir dayımı tamamlarmışçasına gençler, çocuklar ve bedel ödemeye adanmış onurlu Kürt halkı...
Siyasi yetmezliklerin, istikrarsız örgütsel diplomasilerin kurbanı seçilen halkımız, her defasında bedel ödemek zorunda kalan kısmı oluşturmakta. Bu yanlış siyasi yaklaşım ve askeri kararların suçlularının başında her ne kadar, Kürt parti yönetimleri sorumlu olsa da, bizlerde bir o kadar sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Burada kastettiğim bizler, ufakta olsa ülke ve halkın acılarına kayıtsız kalmayan, sesini duyurmaya çalışan, duyarlılık bilinci ile hayata tutunan bizleri kastediyorum. Çünkü eleştirebilmek için, bedel ödemek için hazır bir konumda bekleyen bizler, günü geldiğinde Zagros\'ta, Cudi\'de gerilla, günü geldiğinde Rabia\'da, Şengal\'de gönüllü Peşmerge, günü geldiğinde aktivist, günü geldiğinde yazan-çizen insanlar olarak bu halkın iyiliği için gücümüz oranında emek vermeye çalışıyoruz. Tâbiki eksikliklerimiz çok yoğun bir şekilde bizleri takip ediyor. Hele ki Kürdistan coğrafyasında paramparça siyasetler ile birbirinden bağımsız duruşlar ile tonlarca örgüt ve partiye ev sahipliği yapan bizler, gündemi anlamakta ve adaletli olmakta zorlanıyor olabiliriz.
Ve birçok kez eleştirdiğimiz Kürt hareketlerine benzerlikler sergileyen tutumlara da girebiliyoruz. Kendisine küçükte olsa bir misyon biçmiş olan biz aktivist ve yurtseverler birleşmedikleri için eleştirdiğimiz öncü devrim kadrolarına benzeşmemek için elimizden geleni yapmak zorundayız. Ben şahsım olarak bu döneme cevap olacağına inandığım Kürt Aydın İnsiyatifi yapılanmasının kuruluşunu büyük bir umut ile takip ettim. Çünkü kendi içinde her şeyi tartışabilen, yönetimleri açık ve cesurca eleştirebilen ama haklarını da yemeyen yedirmeyen bir yapı bugün Kürdistan coğrafyasında hayat bulmak zorundadır. Uzun zamandır Kürt hareketlerinin bir arada ortak bir zeminde hareket etmesi gerektiğini dile getiriyorum. Benden önce ve benden daha deneyimli birçok arkadaşımız da bunları sürekli dillendirdi. Ama belli ki sesimizi gereken yerlere ulaştıramadık. Bunun belli başlı sebebi belki de bizim bir araya gelip, farklı düşüncelere sahip insanlar olarak ortak zeminde anlaşamamamış olmamızdır. Yani bugün Kürt Aydınları eskisi gibi sadece ayrı, parçalı duruşları ve bireysel görüşleri ile değil, birlikte hareket eden daha güçlü eleştiren daha özlü özeleştirisini veren ve insiyatif alabilecek düzeye kendisini taşımıştır.
Bizlerin birliği, halkımızın içinde yaşamak zorunda bırakıldığı parçalı siyaseti belki tamamıyla gideremez. Hatta belki çok küçük bir tutum olarak ta algılanabilir, ama yıllarını Kürt halk mücadelesine adamış parti ve oluşumlarımız, bir baktınız bu farklı kişi ve görüşlere sahip insanların bir araya gelmesinden birazcıkta olsa esinlenirler.
Hatta bir kısmı bu birliği tesiri altına almaya çalışacak kadar gaflete bile kapılabilirler sonra bazıları bu birliğe kızabilir belki de taşlayabilirler...
Yani her şey her taraftan beklenebilir, ama gerçek olan şudur ki; bu birlik içinde olan yurtseverlik duruşu ile hareket ettiği sürece, İnsiyatifin bugüne kadar birbirini itelemekten öteye gidemeyen bir çok parti ve örgüte \"ayağınızı denk alın, düşman bellidir birbirinizi yemeyin\" diyecek cesarete sahip insanlar ile dolu olduğu görülecektir.
Sadece Kürt parti ve oluşumları ile kendisini sınırlamadan, bölgedeki faşist ve gerici devletlere karşıda aynı tutum içinde olacağından da şüphem yoktur. Dünya\'nın dört bir yanına dağılmış onlarca insanın sadece duyarlılık bilinci ve hissiyatı ile bir araya gelmesinin, halkımızın birliğini güçlendirme de mihenk taşı görevi göreceğine inancım tamdır. Ve bu umut ile tüm dostlara biz hoş geldik, sizde hoşgörün diyorum...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.