Bir doktor olarak benim iddiam bu yönde. Bu iddiamı destekleyecek elimde somut bilimsel veriler tabiki yoktur. Genetikçilere bir çağrımdır. Bu iddianın bilimsel bir çerçevede araştırılmasında çok büyük yarar olduğuna inanıyorum. Çünkü bu illet, yıkamakla, kazımakla ve ameliyat ile tedavi edilmiyor. Bu ülkenin kaderi tank ve postal ile oturarak rant ve iktidar için birbirleriyle didişen iki kesim var. Siyasi duruş olarak; Neo-Osmanlıcılığı savunanlar (AKP ve ona yakın siyasi Oluşumlar) ile Cumhuriyetin kuruluşuyla, devlet tarafından palazlandırılıp özel ayrıcalıklarla beslenen aşırı milliyetçi, seküler laik beyaz azınlık kesim (CHP’nin karar verici yönetimi ile o çizgiye yakın eylem ve siyasi hareket edip kendi duruşlarını "sol" olarak yansıtan küçük marjinal gruplar) Bu iki taraflardan birini desteklemek ülkenin barışı, toplumun tüm kesimlerinin demokratik ve özgürlük arzusu yönünde tavır duruşları yoktur. Kürtlerin bu iki inkarcı, tekçi ve ırkçı siyasi yapılanmanın rant ve iktidar kavgasındaki ezeli iki düşman kardeşler arasındaki sürtüşmede, birinin yanında durmak, siyasi destek vermek büyük bir aymazlıktır. Bu da gösteriyor ki bu kesimlerin tarihte Kürtlere ve diğer mağdurlara yapılan katliam ve soykırımlardan hiç ders çıkartılmamış demektir. Şimdi makalemizin başlığındaki iddia da güncelliği açısından bu ifadeyi biraz açalım. Saraçhanede toplanan sözde demokratik duruş ve direniş adı verilen bu toplantıya bir bakalım. Atılan sloganlar ve hatiplerin konuşmalarına dikkatlice bakın. Bu konuşmalar ve sloganlar sizce neyi vadediyor? Özgürlük ve demokrasiyi mi? Eski tek adam diktatörlük özlemi mi? Dillendirdikleri şey; "Benim adamımı içeri atamazsınız" sözleri ve tehditleri dışında. Irkçılıkla mustarip Ankara Büyükşehir belediye başkanı Mansur Yavaş ayağının tozuyla mikrofonu eline alıp zihnindeki kini kusuyor. Yavaş ve sakin konuşmasının tınısını yükselterek Şöyle kükrüyor; "Paçavra bayrakların sallandığı mitinge giden çocuklara polis pamuk şekeri verirken, buradaki gençlere de pamuk şekeri vermesini bekliyoruz" Beyefendinin derdi ne bakar mısınız? Türkiye toplumunu oluşturan farklı ulus, topluluk ve inançların cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmuş bu şahsın sarf ettiği sözlere bakar mısınız? Bu azılı ırkçı aslında şunu demek istiyor: "Bölücülerin paçavra bayrağı (Kürtlerin yüreklerindeki Kürdistan Bayrağını kast ediyor) altında toplanmış kitledeki çocuklara Türk polisi nasıl pamuk şekeri dağıtır? onlara olsa olsa gazla, kurşunla ve panzerlerle ezmek olur" sözlerinin meali bu.
Pamuk şekeri olayına gelince; Engelli bir vatandaş pamuk şekeri satıyor. Oradaki bir vatandaş bunların hepsinin parasını ödeyerek çocuklara dağıtmak istiyor. izdiham olmaması için orada bulunan bir polis de bu şekerleri çocuklara dağıtıyor. Yani Irkçılık illetiyle zehirlenmiş bu adama birileri söylesin biraz rahat bir nefes alsın. Türk polisi bu şekerleri dağıtmamış. Şimdi asıl vahim olan olayı irdeleyelim. Mansur Yavaş'ın bu konuşmasını yüzbinler ve televizyonları da düşünürsek milyonların gözlerinin içine bakarak böylesi ırkçı ifadeleri sarf etme cesaretini nasıl alıyor? Devletin yıllarca uyuşturduğu “Türklük sözleşmesinden alıyor. Bu milyonlar bu faşist ; Hop orada dur; “Kürt kardeşlerimize bu türden ırkçı yaklaşımlarda bulunamazsınız” diyebildi mi? Hayır alkışlandı. Peki Türk hukukçuları ve adı sözde sivil toplum kuruluşu olan oluşumlar ve partilerden bir tepki geldi mi? Şimdiye kadar bildiğim kadarıyla hayır. Sadece bu tepki Kürtlerden geldi. Yazılarımda ısrarla bu türden sürdürülen ayrışma ve çatışmaları, demokrasi, özgürlük ve barış için yapılan mücadele olamadığını, rant ve iktidar kavgası olduğunu anlatıp durmamın nedeni bu. Şimdi anlayabildiniz mi?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.