Ön yargısı olan insanlara, niyetli iyi ve çözümden yana olsalar bile Kürd gerçeğini anlatmak, en azından empati kurabilmelerini sağlamak gerçekten çok zor. Resmi ideolojinin daha ilk okuldan başlayarak zihinlere kazıdığı önyargıları silmek ve yerine doğruları koymak hiç kolay değil.100 yıllık Cumhuriyetin bence en önemli başarısı ustalıkla oluşturulan bu önyargılar olsa gerek.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,90'lı yıllarda Çiller'in M.Ağar'dan sonraki İçişleri Bakanı olan Meral Akşener ve müdahale etmek için hendeklerin kazılmasını 2 yıl sabırla beklediğini söyleyen dönemin Başbakanı Davutoğlu ile birlikte 6'lı masada Amerikan pokeri oynar gibi karşılıklı şartlar öne sürüp iktidarı paylaşıyorlar. Arada bir çıkan çatlak sesler dışında oynanan bu demokrasi oyununda Kürd'lere ve sorunlarına dair bir yer ve öneri yok.
Diğer tarafta seçmen sayıları her geçen gün azaldığı halde amip gibi bölünerek parti kurarak çoğalan Kemalizm'in etkisindeki egemen ulus solcuları. Eskiden Kürd dendiğinde bunların aklına bütün halkların kardeşliği gelirdi. Ulusal talepler güçlendirilmiş için Kürd, Kürdistan ve ulusal haklar dendiğinde hepsinin aklına kardeşlikten önce emperyalizm ve bölücülük geliyor. Oy potansiyelleri ve sosyal şoven yapıları bilinmesine rağmen nedense HDP'nin üst yönetim kadrolarında ve millet vekili listesinin en üst sıralarında yerleri her zaman hazırdır. Onlara göre Kürd'ler veya diğer azınlıklar demokrasiye ve ulusal haklarına kavuşmak istiyorlarsa onların devrim yapmasını beklemek zorundadır. Ezen ulus milliyetçiliği ile ezilen ulus milliyetçiliğini aynı kefede değerlendirdikleri için legal siyasette sağı ve solu ile Kürd'lerin birlikteliği onlar için gerici bir ittifaktır. Ancak azınlık gruplar parmakla sayılacak hale gelmişse, tıpkı sevgili Hrand Dink'in cenazesinde olduğu gibi yüzbinleri toplayıp "Hepimiz Ermeniyiz" diye bağırıp sahiplenirler. Konya’daki gibi 8 kişilik bir ailenin sırf Kürd olduğu için katledilmesine rağmen "Hepimiz Kürd'üz" diyerek yürüyüş yapmak, o aileyi sahiplenmek akıllarına gelmez. Buna geçmişinde anti sömürgeci olduğunu iddia eden grupların bir kesimine dahildir. Kemalistler gibi onlara göre de Şeyh Said ayaklanması gericidir. Yine Dersim'e müdahale etmenin gerekçesi de devlet otoritesini sağlamak içindir.
Gerçek nedenler ile birlikte halka yapılan zulme değişmezler. Yapılanların hepsi onlara göre ilericilik adına yapılmıştır. Kürd olduğu için insanların katledilmesi onlar içinde sıradan olaydır.
Bilinmesi gereken ezilen bir ulus için ulusal sorun, sınıfsal sorun var olduğu müddetçe öncelikli değildir. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde olduğu gibi. Bu gerçeği bilmelerine rağmen bazı arkadaşlar çaresizlikten Millet İttifakını eleştirmesin istiyorlar. Neden dendiğinde de kimi iyi niyetten, kimi art niyetle "Denize düşen yılana sarılır" deniyor. Denize düşenin sarılacağı bir tek yılan kalmışsa sarılsın.
Ancak onlara sormak gerekiyor, denize atanın yılan olduğunu bile bile yılana sarılmanın ne anlamı var? Adı üstünde yılan, denize attığını kurtarmayacak gibi boğmak için daha derinlere göndermek ister. Özdeyişler önemlidir ancak yerinde kullanmak gerekir. Değişen bir şey olmadığı taktirde Einstein'ın dediği gibi "Hiç bir sorun onu yaratan bilinç düzeniyle çözülemez"
Cumhur İttifakı'na karşı neden Millet İttifakı desteklensin? Sadece Erdoğan karşıtlığı bunun için yetmez. Öncelikle belli soruların yanıtlanması gerekiyor. İktidar bu kadar yanlış yapmasına rağmen üst üste girdiği 5 seçimi, hemde birinci parti olarak nasıl kazandı? Ekonomiden dış politikaya kadar 22 yılda iflasın eşiğine gelen ülkeye bakınca neden AKP hala 1.parti?Acaba bunun sorumlusu iddia ettiğiniz gibi, geçmediği köprünün parasını ödediği halde hala AKP'ye oy verdiği için cahil dediğiniz seçmenler mi? CHP alamadığı halde AKP Kürd'lerin belli bir kesiminden neden oy alabiliyor?
Yeterli olmasada Kürdçe'nin seçmeli ders olması, TRT Şeş ‘in (yaptığı yayınların içeriğine rağmen) açılmış olması, Andımız’ı okumanın kaldırılması gibi adımların atılması yakın yıllara kadar Türkiye'de hayal bile edilemezdi. Takiyyede olsa AKP millet vekillerini, binlerce üyesini cezaevlerine atmasına rağmen HDP'ye heyet gönderip yeni anayasa için görüş alabiliyor. Tabiki bunların yeterli olduğunu savunan kimse yok. Bildiğimiz bu önemli adımları ilk defa AKP attı. Ancak sonunu getiremedi. Türkiye’de iktidar olan her parti gibi statükonun çizdiği sınırlar içerisine getirildi. AKP baskılara direnebilseydi zaten bu yazıya da gerek kalmazdı. Ayrı bir yazını konusu olduğu için bu konuyu uzatmayacağım. Yazdıklarımı okuyan aklı başında AKP'ye oy verilsin demek istemediğimi anlamıştır. Kürd sorununa değinen arkadaşlar gibi benimde yazdıklarımı okuyan çoğunluk ilk başta ön yargları ile karşıladığını biliyorum. Türkiye’de empati kurmak yerine siyaset ötekileştirme ve önyargı üzerine kuruludur. Umarım çok geç kalmadan ötekileştirme ve önyargının ülkeyi getirdiği yer görülür. On, onbeş çocuğu olsun olmasın her Kürd'ün terörist olmadığı anlaşılır.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.