Bayramlar; Kimilerine Sevinç ve Mutluluk Vesilesi Olurken, Kimilerine Neden Hüzün ve Yok Sayılma Vesilesi Oluyor?

Bir ülke tarihinde yaşanan bir takım toplumsal, kültürel ve ideolojik alt-üst oluşlar ve yeniden yapılanmalar, toplumun bir kesiminde sevinç ve mutluluk, diğer kesimlerinde hüzün ve üzüntü yaşatıyorsa o toplumda barış, huzur ve geleceğe umutla bakılamaz

Gencettin Öner

30.08.2023, Çar | 12:20

Bayramlar; Kimilerine Sevinç ve Mutluluk Vesilesi Olurken, Kimilerine Neden Hüzün ve Yok Sayılma Vesilesi Oluyor?
Makaleyi Paylaş

Sanırım böyle bir çelişki sadece bu topraklarda yaşayan insanlara has bir tezattır. Adı "ulusal" olan bu bayramların tamamında toplumun bir kesimince (Kendilerini Türk ve Müslüman kabul edenler) sevinç, mutluluk ve heyecan verirken, Toplumun diğer kesimince (Kürtler, gayri Müslimler ve diğer azınlık Müslüman halklar) kültürel, inanç, dil ve etnik haklarının yok sayılması, bu yok sayılmanın Anayasaya(1924 anayasası) ve diğer temel yasalara yansıması sonucu mağduriyet yaşadıkları için adı geçen "bayramlar" ruhlarının derinliklerinde onlara hüzün ve suskunluk veriyor. Peki bu neden böyle?

Bir ülke tarihinde yaşanan bir takım toplumsal, kültürel ve ideolojik alt-üst oluşlar ve yeniden yapılanmalar, toplumun bir kesiminde sevinç ve mutluluk, diğer kesimlerinde hüzün ve üzüntü yaşatıyorsa o toplumda barış, huzur ve geleceğe umutla bakılamaz. Binlerce yıldır barış içinde Bir arada yaşamış insanların torunları bu duruma nasıl geldi? Bu sorunların yanıtını tam verebilmek için kitaplar dolusu yazı yazmak lazım. Biz yine de konumuzla ilgili birkaç can alıcı anekdotları hatırlatalım. Üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp dağıldığında, Balkanlar ulus devletler, Ortadoğu ve Kuzey Afrika topraklarında ise İngiliz ve Fransızlar denetiminde manda yönetimler kuruldu. İmparatorluğun merkezi coğrafyası olan Trakya ve Anadolu da ise Avrupa da eğitim görmüş, askeri ve bürokratik kesim, Mustafa Kemal liderliğinde Türklük temelinde bir devlet kurmanın peşindeydiler. Anadolu’da, o zamanlar kültürel olarak kendilerini Türk sayanlar dahil, nüfusun ancak yüzde 35'ini oluşturuyorlardı, Geriye kalan yüzde 65 i Kürt, Rum, Ermeni ve diğer etnik kökenden gelen insanlar yaşıyordu. Ne olduysa, 1. meclisi bir hükümet darbesiyle çalışamaz hale getiren Mustafa Kemal ve yandaşlarının 1921 Anayasasını ilga ederek, yerine Türklük ve Sünni İslam temelli 1924 anayasasını zorla dayatmalarıyla başladı. Kürtler buna karşı çıktı. 1921 de Koçgiri, 1925 te Şeyh Sait, 1930 da Ağrı-Zilan 1937-38 de Dersim'de Kürt Alevileri bu inkâr ve tekçiliğe karşı çıkıp isyan ettiler. Herkesin malumu bu direnişler, on binlerce kadın çocuk masum insanın katledilmesiyle sonlandı.

Daha sonraki yıllarda, bu inkâr ve yok saymalar öyle bir hal aldı ki, ülkede yaşayan herkesin (Gayrimüslimler hariç) Türk olduğu tezi dayatıldı (Türk tarih tezi ve Güneş dil teorisi) . Öyle bir komik duruma düştüler ki dünyadaki bütün dillerin Türkçeden türediği safsatasını resmi müfredata koydular. Tutmayınca vazgeçildi. Türklük dışındaki bütün anadiller yasaklanarak konuşanlar cezai müeyyidelere maruz kaldılar. Avrupa' da faşizmin yükselmesinden cesaret alan Devlet milliyetçiliği azgınlaşarak yeni bir boyut kazanıp ırkçı bir hal aldı. Dönemin 2. adamı, rejimin ideoloğu, Eğitim ve adalet bakanlığı da yapmış Mahmut Esat Bozkurt, hafızalarda silinmeyecek ırkçı baklayı ağzından kaçıracaktı; "Dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Saf Türk ırkından olmayanların Türk vatanında tek bir hakları vardır: Türklere hizmetçi olma, köle olma hakkı." Katıksız ırkçı olan bu devlet adamının heykeli şu anda Kuşadası’nın orta Meydanında duruyor. Peki bu heykeli kim oraya koymuş dersiniz. Sosyal demokrat maskesi takmış CHP’nin Aydın kadın belediye başkanı. Şimdi, bu rejimin sebep olduğu inkâr ve yok saymanın kurbanları kesimlerin, bu rejime ve sahiplerine sempati ve saygıyla yaklaşmaları mümkün olabilir mi? Kendi varoluş gerekçesini başkalarının yokluğu üzerinde kuran ve bununla iftihar eden bir rejim ve destekçilerinin yok saydığı, aşağıladığı, potansiyel düşman gözüyle baktığı insanlarla tasada, kıvançta aynı duyguları taşımaları mümkün olabilir mi?

"Kürdüm" demenin "bölücülük" sayıldığı çok ağır müeyyidelere maruz bırakıldığı dönemde Kürtlere Kürt diyenlere şöyle bir itiraz yapılıyordu: "Cehaletle 'Kürt' denilen vatandaşlarımız, öz be öz Türk'türler. Yüksek yerlerde yaşadıkları için karın üzerinde yürürken, 'kart, kurt' diye ses çıkardıklarında onlara Kürt denmiş" gibi komik yalanları 1970 yılına kadar sürdürdüler. Realite onları zorlayınca bu kez "Kürt kardeşlerimiz" demeye başladılar. Güzel bu da bir ilerleme. Ee madem Kürtler var., peki ya hakları? Sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi particisi, sendikacısı, yıllarca "Kürt diye bir millet yoktur" denildiğinde hiç sesleri çıkmıyordu. Kürtler, var olduklarını ispatlamak için mahkemelerde süründürülerek işkencelerden geçirilen on binlerce insanın hakkı ne olacak? Devlet, partiler ve sendikalar, bu kadar mağduriyet yaşamış kişilerden ve genel olarak Kürtlerden özür dilediler mi? Hayır. Bu ve diğer bayramlarda olduğu gibi, rejim taraftarı Türkler gibi Kürtler ve diğer mağdurlar, aynı özlem ve duyguları taşıyorlar mı? Bence hayır. Kendilerini Türk olarak görenlerin, çocuklarının ve torunlarının huzurlu geleceği için bu inkâr yolunun çıkmaz yol olduğunu bilmeli, empati kurarak kendi gelecekleri için devletlerine inkarın sonlandırılması için baskı uygulamalıdırlar.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

3034 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:13:31:50

Gencettin Öner

Yazarın Önceki Yazıları

'Hafıza-i Beşer, Nisyan İle Maluldür' Anayasalar, İkiyüzlülükler ve Niyetler Aklın ve Ferasetin Durduğu An Sıradan Kötülük, Bağnaz Bir Dinsel Veya İdeolojik Vicdansızlıkla Birleşince Ortaya Çıkan Manzaralar 'Derin Dewlet Nedır Abê?' Komedilerden Komedi Beğenin Çend Dimên Li Ser Jîyana Rewşenbir, Lêkolinvan û Entelektuelê Kurd Dr. Tarıq Ziya Ekinci Ezber Bozan Bir Yazı Toplumsal Hafıza, Org. Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun Olayı Riyakarlık, Yalan, Aldatma ve İnanç Adına Yaşatılan Barbarlık Diyarından Seçmeler İki Fotoğrafın Düşündürdükleri Diamond Tema, İnanç-İnançsızlık ve Agnostizm Demokrasi ve Özgürlüklerin Kağıt Üzerinde Kaldığı Ülke ve Toplumlarda Aforizmal Bir Bakış Bir Ulusa ve Onun Değerlerine Dayatılan Onursuzluk Selahattin Demirtaş ve Seher’in Dramı İnsanlık Değerlerinin Yerle Bir Edildiği, İnsanlık Erdeminin Çöktüğü Nokta; Soykırımlar 2024 Seçiminin Patolojik Siyasal Anatomisi Üzerine Bir Kaç Söz? Kürt Siyasetçilerin Aymazlıklarına Kim Dur Diyecek? Mertliğin, Onurun ve Yiğitliğin Timsali; Yılmaz Güney Toplumlara 'Hakikat' Diye Dayatılan Sosyal Psikoz ve Sosyal Halüsinasyon Handikaplarından Kurtulmaları Mümkün Olabilir mi? Sekülerlik, Laiklik, Komünizm ve Sosyal Darwinizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Kavramları Nasıl Algılıyor? (2) 3 Olgu, 3 Sonuç ve Toplumun Çok Hazin Aymazlığı Sekülerlik, Laiklik, Komünizm Üzerine Felsefi Bir Analiz; Kürtler Bu Süreçte Ne Yapmalı (1) Tarihten Hiç Ders Çıkaramama Sarı Hoca(İsmail Beşikci) Hakkında Birkaç Hayat Anekdotu Aptallığın Resmi Var Mıdır Acaba? Yalanlarla Zihinlere Kazınmış Ezberlerin Bozulması ve Hakikat 'Xwedê Mırov Kor Neke, Kor Bikejî Kerr Neke' Sosyal Psikoz ve Hakikat 'Cumhuriyet' Nedir? Ne Değildir? 'İlericilik', 'Gericilik', 'Faşizm' ve 'Demokrasi' Kavramları Üzerinde Felsefi Bir Beyin Fırtınası Sivil Katliamları İdeoloji ve Din Kisvesi Altında Savunan Barbarlık 'Göz Bebeği' 'Göz Ağrısı' 'Göz Dikeni' Katliam, yağma, fetih ve işgalleri kutsama, bu kötülüklerin mağdurlarının torunlarının aymazlıkları üzerine Tabuları Yıkmak Değerli Hukukçu, Hakperest İnsan, Hacı Akyol’un Anısına Saygıyla Toplumsal Hafıza, Mustafa Muğlalı ve 33 Kurşun olayı Sivas Katliamı Üzerine Tekrarlı Bir Hatırlatma Hakikat ve Vicdanla Bağdaşmayan Rutinleşmiş bir İnanç Ezberi; Kurban İnsanlığın Erdemli Olma Yolundaki Uzun Yürüyüşü; Evim mi? Devrim mi? İki Yüzlülük, Riyakarlık ve Yalanlarla Nereye Kadar? 2023 Seçim Sonuçları Üzerine Birkaç Söz… Kaybedenler ve Kazananlar; Neden? Nasıl? Niçin? Yüz Yıldır Kürtlere Dayatılan 'Kırk Katır mı? Kırk Satır mı? ' Anlayışına Ne Zaman Dur Denilecek? Faşist Nobranlıkla Nereye Kadar? Bir Seçimin Sosyolojik ve Siyasal Anatomisi 'Denizler'in Yolu' ve Gerçekler Dersim Katliamı Olguları, Kavramları Çarpıtma Ve Türk Toplum Algısında Karşılık Bulmuş Politik-Şoven Psikoz 23 Nisanı Bayram Havasında Kutlayan Türkler, 24 Nisan Trajedisini de Unutmamalılar Toplumu İnanç Ve Bayrak Dayatmasıyla Terbiye Etmeye Çalışılan Oyunlar Ve Erdemlilik Tarihte yaşananlardan ders çıkaramama ve son hazin siyasi aymazlık Kılıçdaroğlu'nun 'Halil İbrahim Sofrası' Temennisi ve Gerçekler Spor centilmenliği, seri katilleri kutsama ve faşistleşen toplum Coğrafyamızda meydana gelen deprem felaketi üzerine birkaç söz Riyakarlık, makyaj ve yalanlarla nereye kadar? Etnik nefretin aramızdan aldığı güzel insan; Hrant Dink 'Öteki'ye Olan Düşmanlık ve Nefret, Empati ve Erdemliliğe Dönüşebilir mi? 100. Yılına girecek olan otoriter ve tekçi rejimin kalıcı otokrat bir rejime evrilmesine karşı mağdurlar ne yapmalı? 'Kimseye Verilecek Bir Çakıl Taşımız Yoktur' Veya ‘Ya Sev Ya Terket!' Metaforu Üzerine Birkaç Söz Nasıl Bir Anayasa? Sedama bındestîya Kurda azlû bu! Neo-Osmanlıcılık ile Neo-İttihatçılığın 100 yıllık ezeli düşmanlıktan, iktidar ittifakına geçmeleri ve 10 kasım üzerine birkaç söz Cumhuriyet mi, Demokrasi mi? 2023 Seçimlerinde 'vatandaş bekası' için kime ve neye göre oy verilmeli?
x