Bütün Türkler, TC hükümetin Kürd şehirlerini yıkma, genç, yaşlı insanlarımızı katletme, kalanları kendine muhtaç, dilenci hale getirme ve psikolojisi ile oynama suçuna, utancına ortaktır. Kürdlerin öldürülmesini, şehirlerin yerle bir edilmesini keyifle haberleştiren ve hata hevesle kutlayan çok alçakça bir ırkçılık ve işgalle yüzyüzeyiz. Türk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 bin Kürd direnişçisini öldürdüğünü sevinçle belirtiyor. Yaşanan vahşete sesiz kalan Türk resmi solu\'da ve 150 bin camii az bulan Müslümanı da bu suça ve alçakça utanca ortaktır.
Mideleri, kafaları Recep Tayyip Erdoğan\'ı Başkan yapmakla doldurulmuş son Osmanlı heveslisi AKP yönetimi ve çaresiz başbakanı Davutoğlu, beğenmediği Güneydoğu şehirlerini, yerleşimlerini bombalarla yıkıp, göçertip, “yenisini” inşa edeceğini, sanki sürülere hitaben belirtiyor. Türk muhalefet partileri ve toplumu bu insanlık suçunu sessizlik içinde izlemeye devam etmesi bir faciadır. Türk sömürgeci sistemin sopası ile yönetilen Kürdler, mevcut işgalin 21.yüzyıla taşınmasını önleyememenin utancını daha ne kadar yaşayacaklar.?
Türk askeri işgalin zoru ile yönetilen Kuzey Kürdistan Sur, Cizre özgülünde yaşanan yıkım devlet ve özel şirketler adı altında kamulaştırma uygulaması ile işgal derinleştiriliyor. Kürdlerin kurulu tarihi şehirlerini bombalıyorlar, Kürdlerin evlerini başlarına yıkıyorlar ve utanmadan “biz yeni bir Güney Doğu inşa edeceğiz” diyorlar! Bu çılgınlığa karşı Türk muhalif partilerin, sivil örgütlerin ve toplumun gıkı çıkmıyor. Bu iktidar hastalıklı züppelere karşı yaşanan sessizlik Türk ırkçılığın vardığı tehlikeli boyuttur.
Kürdler mevcut olanı yıkıp “yenisini” inşa edenleri Koçgiri\'de, Zilan’da, Dersim\'de çok iyi tanımıştır. Görülen o ki, Kuzey Kürdistan\'da askeri zorla barınan TC hükümeti son yıkım ve göçertme konsepti ile sömürgeciliğin dayanağı oluşturuluyor. Beliki, Kürd Millet mücadelesi bu planı bozmazsa öldürülen, göçertilen Kürdlerin yerine de IŞİD, Nusra karışımı İslamist yandaşlar yerleştirilecektir.
Kürdistan\'da yaşanan katliam, yıkım, göç, huzursuzluk ve istikrarsızlığın tek sorumlusu Türk işgalci cumhuriyetidir. İşgalin kendisi terörizmdir. İşgalin olduğu yerde karşı koyuş olacaktır. Bu diyalektik olarak böyledir. Kutsal nefsi müdafaadır. Öz, ulusal savunma direnişidir. Devlet Terörü ile yönetilen Kuzey Kürdlerin baş düşmanı Türk sömürgeciliğidir. Sömürgeciliğin tasfiyesi için her türlü eylem ve ittifak biçimi meşrudur. Yaşanan katliam ve yıkımlardan Kürd direnişçiler sorumlu tutulmamalıdır. TC bir asırdır Kürdleri kitlesel şiddet ve işgalci politikalarla yönetiyor. Artık yönetemeyecektir.
Şehirleri yıkılan Kürdler, katledilen, göçertilen Kürdler, sorumlu nasıl Kürdler gösteriliyor? Türk işgalci ordusu, özel timi her türlü teknik donanımla Kürdistan\'ı hapishaneye çevirmiştir. Yüz yıldır bombalamalar, Katliamlar ve barut kokusu Kürdistan’da hiç eksik olmadı. Yaralı Kürdler kan kaybında, hamile kadınlar bebekleri ile birlikte öldürüldüler. Sivil savunmasız insanlarımız terörist yaftası ile kurşuna diziliyor. TC. Kürdlere karşı defalarca savaş suçunu işledi. Türk toplumun yüzde yetmişi Kürd meselesinde önyargılıdır, gericidir, ırkçıdır, faşisttir. Normal yollarla dönüşemez.
Türk Kemalistleri ve İslamcıları aynı paçavranın parçalarıdır. Kürd direnişçileri şahsında Kürd Millet düşmanlığını yaparak birbirlerine muhalefet ediyorlar. AKP hükümetin Kürd katliamı ile iktidarda düşeceğini hesaplayan CHP, Kürd katliamını kullanarak iktidar olmak istiyor. Şehirlerin harabeye çevrildiği, katliamların olağanlaştırıldığı, sömürgeci vali, özel tim ve komando zorun dehşeti ile yönetilen Kuzey Kürdistan\'ın yıkım manzarası 1830\'ların Cezayir manzarasından farksızdır.
1830 yıllarında Cezayir i işgal eden Fransa devleti Cezayir\'i Fransa\'nın bölünmez bir parçası olduğu mantığı ile 130 yıl boyunca sömürgeci zorla yönetmişti. Katliam ve talandan başka bir şey başaramayacağını anlayan Fransa devleti 1962\'de Cezayir\'i terk etmek zorunda kalmıştı. Elbette Kuzey Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelenin liderleri Cezayir ulusal kurtuluş mücadelenin liderleri gibi anti işgalci, ulusal birlik stratejisini savunsalardı bugün Kürdler Kürdistan\'da Türk işgali altında yaşamayacaktı. Türk işgalci devleti mevcut yıkım, katliam ve talan politikası ile bütün sömürgeci rejimlerin akıbetini elbette yaşayacaktır. Rusya ile sorun yaşayınca Amerika ve NATO\'nun eteklerine sığınan, Mültecileri AB\'ye karşı şantaj olarak kullanıp avuç açan Erdoğan, Davutoğlu savaş hükümeti Kürdlere uyguladığı barbarlıktan dolayı yargılanmaları kaçınılmaz olacaktır.
Son bir yılda binlerce Kürd öldürdüğü ile övünen, beş yüz binden fazla Kürd\'ün göç etmesine neden olan Sur, Sırnak, Cizre, İdil, Yüksekova gibi birçok şehri harabeye çeviren ve yaşanmaz hale getiren AKP hükümeti ve genelkurmay başkanı, yaptıkları Kürd katliamından dolayı nöbel barış ödülünü hakkettiklerini belirtmeleri Kürdlere olan düşmanlığın ötesinde şizofrendik dehşet verici bir ırkçılıktır.
Güney Batı Kürdistan direniş kuvvetlerin, Batı Kürdistan sınırlarını önemli ölçüde IŞİD, Elnusra, Ahrar-us Şam, Sultan Murat gibi AKP müttefikleri, İslamist terör çetelerinden temizlemesi TC hükümetin Ortadoğu hesabını bozmuş ve Kürdlere karşı potansiyel düşmanlığını açığa çıkarmıştır. Bu nedenle neo-Osmanlı Erdoğan hükümeti Kürdlere karşı asla kazanamayacağı bir savaş başlatmıştır.
Azez, Cereblus hattı dışında Batı Kürdistan sınırlarını bütünü ile Kürd otoritelerin kontrolüne geçmesi Erdoğan\'ın, “Mercidabık’tan, Emevi Camii’nde namaz kılacağım, halife olacağım.” Yavuz Sultan Selim hayalini boşa çıkarmıştır. AKP hükümeti Batı Kürdistan\'ın intikamını Kuzey Kürdistan\'ı harabeye çevirerek almaktadır. Halifelikle çalkalamış bu çatlağın, İran Molla rejimini önceleyebileceğini bu nedenle Kuzey Kürdistan siyasi hareketlerin duruma hazırlıklı olması gerektiğini defalarca belirtmiştik.
Erdoğan Ve Hükümeti Gidicidir !
Rusya ve Amerika başta olmak üzere bütün etkili güçler AKP savaş hükümetine yol vermiş ve politikalarını AKP\'siz bir sürecin başlatılması doğrultusunda planlamışlar. Türk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslamist terör çeteleri üzerinde vekalet savaşına dayalı yataklık politikası ile ticari, ideolojik, askeri işbirliği ve Kürd şehirlerin yıkılmasına varan devlet terörü ve diktatörlüğü ile uluslar arası medya ve kliplere konu olmuş bir dengesizdir.
Türk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisini frenleyebilecek, irade gösterebilecek bütün çevresini diskalifiye etmiştir. Davutoğlu iradesizdir, Erdoğan\'la sürüklenen kişiliksiz bir emanetçidir. Kemalistlere, Baas diktatörlerine beş yıl önce gönderme yapan Erdoğan onları aratan bir barbarlıkla saldırıyor Kürdlere. Türk devleti bütün sömürgeci güçlerini, her türlü zırhlı araçlarını savunmasız, mahsun Kürd halkına karşı seferber etmiştir. Kürdlerin evlerini bombalayan, başlarına yıkan, yedizine yakın Kürdü göçe zorlayan, çocukları, yaşlıları, kadınları acımasızca öldüren Türk hükümeti ve duruma sesiz kalan partileri bundan böyle Kuzey Kürdistan\'da güç haline gelmelerine müsaade edilmemelidir. Batı\'da Kürd partilerin düşürüldüğü durum, Kürdistan\'da Türk partilerine yaşatılmalıdır.
Erdoğan hükümeti MHP ve bütün ulusalcı, faşistlerin tabanına oturmuştur. İran ajanı, Akıldan topal Perinçek\'in bile oyunu almıştır. Türk dinci hükümeti Kürdlere her türlü kötülüğü yapmış ve Kürd düşmanlığını hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak netlikte ortaya koymuştur. Ankara yönetimi Kürleri IŞİD, Elkaide, Nusra, çetelerine boğazlatmak için yırtındı, fakat başaramadı.
Cereblus IŞİD\'in elindedir. Kürd kuvvetlerin Cereblus\'u almasını engelleyen, savaş sebebi sayan, ABD\' üzerinde PYD, YPG ye baskı uygulayan, NATO üyeliğini kullanan Erdoğan hükümeti bütün inandırıcılığını yitirmiştir. Çünkü Türk devlet yönetimi bütün yatırımını Kürdlerin statü sahibi olmasını engellemek için yapmıştır. Ayrıca bütün dünya biliyor ki, Türkiye İslamist terör çetelerin ana üssü haline getirilmiştir. Lüks Oteller\'de binlerce hücre biçiminde ve devlet fonları ile besleniyor, örgütleniyor ve Kürd illerine dağıtılıyorlar. Bu nedenle AKP Kürdistan\'da mutlaka silinmelidir. Kürd yoksul kitlelerini en çok umutlandıran, en çok düşüren, en çok öldüren en ağır zararı veren son doksan yılda evlerini, şehirlerini başlarına yıkan, barbar bir sömürgecilik uyguladı.
TC hükümeti artık Kürdleri yönetemez. Siyasi görüşü ne olursa olsun her Kürd ulusal sorumlulukla hareket etmelidir. TC Kürdistan\'da atılmalıdır. Türk işgali altında yaşamak çok onursuzcadır. Bütün planları birlik içinde kalarak boşa çıkarılmalıdır. Sabah akşam \'tek millet, tek bayrak, tek dil\' diye uluyan bu it soyundan ne beklenirdi.? Erdoğan\'ın \'Milli birlik, kardeşlik\' alçaklığı ne tür bir ırkçı saldırganlık olduğu yıkılan şehirlerle ispatlandı.
Türklerin milli birlik, kardeşlik, devlet millet\' kavramları Kürdleri, Alevileri, Ermenileri, Asurileri hiç bir etnik unsuru ve inancı kapsamıyor. Türk Kürd ilişkisi işgalci ile işgal altında zora dayalı bir beraberliktir. Alevi Sünni ilişkisi de öyledir. Sunni sürekli devlettir, iktidardır. Alevi ise her türlü hak ve hukukta mahrumdur. Burada kardeşlik, dostluk yoktur. Kürd ulusal hakların barbarca gaspı ve inkârı vardır. Erdoğan Davutoğlu hükümeti Kürd ve Alevi meselesini kullanarak bütün bariyerleri aşma planı ile hareket ettiler.
\'Halk odaklı çözüm\' dedikleri Osmanlı kafasıdır. Kendilerinden farklı düşünenlerin örgütlülüğünü dağıtmaktır. Örgütlü Kürd güçlerini boşa düşürme, tasfiye etme reçetesidir. TC hükümetin rehabilitasyon, eylem planı, bu güne kadar olanlardan çok daha kapsamlı bir düşürme, parçalara bölme birbiri ile uğraştırma ve asıl hedefini gerçekleştirme planıdır. Erdoğan, Davutoğlu hükümeti Kürdlerle son hesaplaşmasını ve Kürd bölgelerine atayacağı vali gibi bürokratlara geniş imkânlar tanıyarak diri bütün Kürd dinamiklerini tasfiye etmeyi hedefliyor. Kürd meselesi artık Erdoğan, Davutoğlu hükümetine malzeme yapılmamalıdır.
7 Haziran seçimleri Kürdlere potansiyel saldırı startı oldu. Yaşanan Kürd linçleri, Diyarbakır, Suruç, Ankara bombalamaları ve son bir yılda göçertilen yüzbinlerce Kürd ve şehirleri üzerinde yükselen dumanlar Türklerin Kürdleri yönetememe halidir. TC. Klasik sömürgeci sistemle yöneten faşist bir rejimdir. TC Ortadoğu bölgesinde Kürdleri tehdit ve öldürmekten başka bir rolü, hükmü kalmamıştır. Kuzey Kürdistan meselesinde Türkiye\'ye fazla sorun çıkarmayan devletler, Türk yöneticilerinden sadece ihale değil, istediklerini elde edeceklerini çok iyi biliyorlar. Ortadoğu\'da, Kıbrıs\'ta TC\'nin Kürd fobisi kullanılarak projeler gerçekleştiriliyor. Türk devletin Kürd takıntısı öyle bir hale gelmıştır ki sadece Kuzey Kürdistan değil herhangi bir Kürdistan parçasının sömürgecilikten kurtulması TC\'nin ölüm fermanı olarak okunuyor.
90 yıldır otuz beş milyona yakın Kuzey Kürdistan\'lıyı ulusal, siyasal kimliğinden, bütün insani haklarından, demokratik, akademik ve her türlü eğitimden yoksun modern köleler biçiminde yönetmelerinin nedeni bu paranoyadır. Bu nedenle Kürd ulusal hakları meselesinde normal düşünmeleri, iflah olmaları çok zor gözüküyor. IŞİD, El Kaide\'nin Ortadoğu Elnusra, Ahrar uş Şam, gibi uluslararası terör örgütlerine her türlü yardım karşılığında Kürdleri devre dışı bırakma stratejisi din tüccarı, gerici faşist AKP hükümetin temel hedefi olmaya devam ediyor.
Ankara yönetimi son Dersim katliamından sonra Kuzey Kürdistan ile Rojava Kürdistan\'ı arasına yeni utanç duvarları örmesi ve işgalci ordusunu tank, top gibi ağır silahlarla donatıp Kürd şehirlerini yıkıma tabii tutması ve Kuzey Kürdistan\'ın her tarafını sakıncalı, yasak, askeri alanlar biçiminde lanse etme paniği, Kürdistan\'da köklü bir kopuşun ve kovulmanın korkusu gibi görünüyor.
Türk devlet yönetimi neo Osmanlı yayılmacılığı hayali ile Kürdleri ve Kürdistan\'ı karşısına alması ve Erdoğan\'ı halife yapma politikası TC\'nin yıkımı olacaktır. Türk hükümeti ABD, AB ve Rusya\'ya, Suriye muhalefeti olarak kabul ettiremediği IŞİD, Nusra islami terör çeteleri yerine ÖSO, Ahrar uş-Şam Sultan murat gibi Suudi, Katar, Türk imalatlı ekstremist dinci ve paravan örgütler üzerinde Kürdleri yenilgiye uğratma şansı sıfırdır. Çünkü Kürdler kendi onurunu, evini toprağını koruma savaşını veriyorlar.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
