70'li yıllarda Dr. Şıvan, Mahir, Deniz ve Kaypakkaya hayranlığı üniversite gençliğini devrimci mücadele içine çekti ve Marksist düşüncede yer almasını sağladı. Ülkenin sosyo/ekonomik durumunu, emperyalizm ile ilişkiler, Kürd sorunu ve asimilasyon, emek mücadelesi gibi var olan sorunlara farklı çözüm yolları ile solda gruplaşmaları başladı.
Henüz sınıf bilincini değerlendirecek düzeye ulaşmamış olan gençlik 12 Mart'tan geriye kalan önderlerin yol göstermesi ile bu gruplar içerisinde örgütlendiler. Dönemin moda lafı "Sınıf intiharından geçtik" diyerek (maddi durumu iyi, toprak sahibi ve feodal kökenli Kürd gençleri dahil) devrimci saflarda yer aldılar. Ülkenin somut şartlarını tahlil etmek yerine diğer ülkelerden kopyaladıkları (Sovyetler, Küba, Çin, Arnavutluk gibi) hazır reçeteler ile devrim yapma sorumluluğunu işçi sınıfı adına bu gençlik örgütlenmeleri üstlendi.
12 Eylül darbesi sonrası yaşananlar bu anlayışlarının pratik/ideolojik iflası ve sosyalist ülkelerde yaşanan olumsuzluklar (SSCB, Çin ve Kamboçya gibi) eklenince ülkede Türk ve Kürd aydınları arasında Marksizm ve sol yeniden tartışılır hale geldi. Yarın sabah devrim olacak diye "Bir günde sosyalist olduk" diyen kesimin oluşturdukları ancak ülke koşullarına uymayan ütopya kısa sürede yok oldu.
Bu zihniyet kendi eksiklerini göremedikleri gibi yanlış olan ne varsa başka yerlerde aradılar. Hatta "uğruna mücadele ettik “dedikleri halkı bile suçladılar.
Gerger "ham/yontulmamış zihniyetlerin günümüzde de yeniden Marksizme bulaştığı için ayıklanması" gerekir diyor. Çünkü şartlar oluşmadan yapılan "başkaldırılar egemenlerin sistemine hizmet ediyor.".....
Milliyetçi ve anti sömürgeci olduklarını iddia eden bir kesim kendi yaşadıkları deneyimlerden yola çıkarak, yada dünyadan yaşanmış yanlışları örnekler vererek Facebook gibi sanal alemlerde Marksizm'e eleştiri yağdırıyor.
Yine aynı şekilde "devrim yorgunu" olduğu halde kendilerini "En Marksist "kabul eden bir kesim sömürgeciliğe karşı verilen ulusal mücadelede, birlik olmak yerine “Marksizm adına" ezilen ulus milliyetçi grupları "feodal" diyerek ittifak dışına itiyor.
Gerger'in yazdığı bu kitapta geçmiş mücadelede payı olan herkes, olumlu ve hataları ile kendinden bir parçayı benim gibi bulacaktır. Ayrıca anti sömürgeci mücadeleye gönül vermiş gençliğin geçmişi ve yaşananları daha iyi değerlendirip ,Marksizm adına yapılan hatalardan ders alması için de okunması gereken önemli bir kitap.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.