Bereketli Hilal'in Akdeniz’e uzanan parçası olan Efrin asırlardır Kürd'lerin kadim ata yurdu.1.Paylaşim savaşı sonrası Efrin Cebel el Ekrad (Kürd dağı) ile birlikte bölünerek Rojava'nın Suriye'ye düşen parçasında kaldı.6 beldesi ve 282 köyü olan Efrin adını Asi nehrine dökülen çaydan alır ve tıpkı Ferat gibi Kürd'lerin erkek çocuklarına koydukları bir isimdir Efrin. Efrin'in ekonomisi tarıma dayalıdır. Verimli arazileri olan ve dünya çapında üne sahip Zeytin bahçeleri ve asırlardır ürettikleri kaliteli zeytinyağı üretim merkezlerinden biriydi Efrin.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Esad'ı devirmek isteyen rejim muhalifi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denen silahlı gruba bağlı irticacı milisler tarafından 20.Ocak.2018 tarihinde başlatılan 24.Mart'ta sonlanan Zeytin Dalı harekatı ile YPG'nin (Halk Koruma Birlikleri) egemenliğine son verilip işgal edildi. Bölgenin yerlisi olan Kürd halkı malından mümkünken edilerek baskı altına alındı ve göç etmek zorunda bırakıldı.
İdlib'de bir tarafında Hatay ve Kilis'in yaraladığı ve diğer üç tarafı Rusya'nın desteği ile Esad'a bağlı güçler tarafında kuşatma altında olmasına rağmen Soçi'de Türkiye, İran ve Rusya tarafından varılan anlaşma faresi gereği Rusya İdlib'e bu güne kadar saldırmıyordu. Savaştan kalanlarla birlikte 3 milyon sivilin yaşadığı ve Efrin'e komşu bir il İdlib. 50 bin selefi savaşçı İdlib'te bu güne kadar aldığı dış destekler ile varlığını kendine göre yorumlayıp koyduğu şer'i kurallarla sünni bir Arap devleti gibi sürdürüyordu. Bu gün İdlib de olduğu gibi Efrin'de de bu gruplar arasındaki çatışmalardan sonra güç Türkiye'nin müdahalesi ile Efrin merkezine giren Tahrir Heyet el-Şam grubunun eline geçti.
Günümüzdeki terör örgütleri terörist damgasından sıyrılmak için isim değiştiriyorlar. Değişen isimlerine rağmen örgütlerin niteliği ve taktikleri değişmiyor. İsmini değiştiren örgütlerden biri olan ama niteliği ve taktiği değişmeyen Tahrir Heyet el-Şam örgütü (HTŞ)her ne kadar ismini değiştirse bile insanları kafelere doldurup diri diri yakan, Ezidi kadınlarını pazarda cariye niyetine satan, Peşmerge Hucam biat etmeyen insanların boğazlarını keserek infaz eden İŞİD'in devamı olup radikal ve acımasız bir örgüttür. Bu gruba göre İŞİD gibi demokrasi şirktir. Kendilerinden olmayan namazını kılan, orucunu tutan müslümanlar bile onlar için ötekidir ve biat etmediği müddetçe katli vaciptir. Düşündürücü olan İdlib'te olduğu gibi Efrin neden diğer islami cihatçı grupları saf dışı bırakılarak sadece HTŞ'nin denetimine verilmek isteniyor? Basında çıkan haberlere göre Efrin'de çatışan gruplarına engel olmak için Türkiye neden tank ve askeri güç gönderdi? Bilindiği gibi Efrin'de Kürd'lerden kalma malları talan etmek, gayrı menkullere el koymak için sürekli kendi aralarında çatışıyorlardı. Bu grupların yerine İdlib ve Efrin bölgelerini birleştirip denetimini daha kolay sağlayabilmek için mi tek bir gruba, HTŞ'ye verilmek istedi? Böylece artık kesinleşen Esad ile oturulacak masadaki pazarlıkta Türkiye'nin elini güçlendirmek için mi böyle bir adım atıldı?
Sırada mecburi iskana tabi tutulan Kürd'lerden arındırılmış bu zengin topraklara Türkiye'deki sığınmacılar ve İdlib'te sıkışmış durumda olan (yaklaşık 3 milyon kişi) Arap'ları HTŞ ile birlikte sistemli bir şekilde Efrin'de ikamet ettirmekte mi var bekleyip göreceğiz. İsmini değiştirmesine rağmen "Biti kanlandığında" bu grubun biat etmeyenleri İŞİD gibi kafeslere koyarak yakmayacağının, kadınları cariye niyetine pazarlarda satmayacağının yada boğazlarını keserek infaz etmeyeceğinin garantisi ne?
A.Güllüoğlu
18.Ekim.2022
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.