ABD’nin PKK planı; (Apoculuk–Kemalizm karışımıyla oluşan ve gitgide Kürt milli davasına karşı ihanet şebekesine dönüşen) PKK’yi Türkiye’ye verip, yerine PKK’den arındırılmış Kürt milli orjinli ROJAVA Kürdistan’ını inşa edip özgürleştirmek istiyor!
Bu yazımızda, Öcalan’ın teslimiyet– ihanet içeren son mektubu ve gelenekselleştirdiği ihanet içerikli söylem ve projelerin satırbaşlarını açıklayacağız,
Kürtlerin geleceklerinden endişe etmeden dünyaya yön veren dünya güçlerinin Kürtlerin yanında olduklarını, 21. yüzyılın Kürtlerin yüzyılı olduğuna inanmalarını kendilerine müjdelemek istiyorum.
Belki de sonraki yazılarımızda bu yazımızda belirtiğimiz Öcalan’a ait satır başlarının geniş analizlerini yapacağız İnşallah.
İlk önce Öcalan’ın el yazısıyla yazdığı mektubu;
Dünya tarihinde yer edinmiş meşhur bir anı var;
İnci dünya savaşında Fransa askeri kuvvetleri Almanya’ya yeniliyor. De Gaulle; cephe komutanını yanına çağırıyor ve (mealen) kendisine soruyor; “General neden yenildiniz?”
General (mealen); “yenilgimizin birçok nedeni vardır;
Birincisi, barutumuz bitti” deyince,
İkinci demeden De Gaulle; “tamam. Barut bitmişse gerisi anlatmaya gerek yok” deyip komutanı susturuyor.
Öcalan’ın son mektubunda bir ifade var ki Öcalan’ın Kürtler karşısında ne kadar ihanet ve temsiliyet içerisinde oluğunu belirmeye yetiyor.
Öcalan’ın PKK’ye çağrısının kilit ifadesi:
(…) Kürtler için;
“Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır…” deyip, gerçekten Kürtleri aptal yerine koyuyor.
Dünyadaki ülke sayısı, gözlemci ülke statüsünde bulunan Vatikan ve Filistin de dahil olmak üzere 208'dir. Bunlar hepsi ahmaktır ve aptaldırlar da, Kürtlerin içerisinde, onun ekmeği yemiş, suyunu içmiş ve onların sayesinde varlığını sürdürmüş olan hain Öcalan’mı akıllıdır.
Kürtler acilen akıllarını başlarına almalı, hemen Öcalan hem de bir ihanet şebekesi halını alan PKK ile ilişkilerini kesmeliler, onları efendileri olan Kemalistlere teslim etmelidirler.
Konumuza dönecek olursak;
Amerika Birleşik Devletleri, Irak Kürtlerine odaklandıkları için 1994 yılına kadar (siyasi ve fiili olarak) Türkiye’deki Kürt meselesiyle fazla ilgilenmek istemiyor, Türkiye’ye; “kendi Kürtlerin ile ilgili sorunlarını kendin çöz” diyordu. Fakat baktı ki, faşizm hamuru ile yoğrulmuş bir akılla kendi başlarına Kürt meselesini çözecek beceresiye sahip değildirler, o zaman fiili olarak, Türkiye’deki Kürt meselesine de el atmak mecburiyetinde kendini hissetti. Bunun için Dışişleri Bakanı bünyesinde bir daire kurdu ve fiili olarak bu konuya el atmaya başladı.
ABD ilk önce Türkiye (Kuzey) Kürdistan’ında PKK–APO’cu Kürt siyasetine karşı Kürtler için alternatif bir temsiliyetin oluşması için (fazla çaktırmadan) uğraştı. Hatta bu projenin önünü açmak için (Türkiye kendisinden istemediği halde) Abdullah Öcalan’ı (paketleyip) Türkiye’ye teslim etti.
Fakat maalesef, ABD Türkiye’de bunu başaramadığı için olsa gerek, Suriye – Rojava Kürdistan’ına yöneldi.
Adeta “Kral çıplak” dedirtecek şekilde Öcalan’ın Kürt milletine karşı olan ihanetlerini ve fıtratında olan Kemalizm’in taşeronluğunu açığa çıkarmasına zemin hazırladı.
Nitekim Öcalan; PKK vasıtasıyla Türkiye’deki Kürtleri o derecede aptallaştırmış olduğuna inanmış olacak ki, adeta Kürt milletine meydan okurcasına avukatları vasıtasıyla (Kürt basınına, PKK yayın organlarında yayınlatarak ve bunları diğer medya organlarında açıklamayı yayınlatmasını da emrederek) son ihanet mektubunda olduğu gibi, namuslu ve şerefli Kürtlerin tüylerini diken diken edercesine ihanet açıklamaları yapmakta sakınca görmüyor.
İşte bunlardan birkaç örnek:
KCK Genel Başkanı Abdullah Öcalan;
"1920'li yullardaki Mustafa Kemalin izindeyim. Onu kendime örnek alıyorum. Başından beri benim böyle bir toprak koparma isteğim hiç olmadı. Yanımdaki insanların bu tür amaç taşıdıkları söylenebilir. Ama ben hep içimde bunları alaya aldım. Hatta devlet için tehlike arz eden bu düşünce sahibi insanları devletten çok ben bitirdim. Devleti tehlikeli bir ortama sürüklemedim.
Devlet için tehlikeli olabilecek bir soruna el atıp, devletin bu konuda duyarlı olmasına çalıştım. Kaldı ki bizim önderliğimizle bu soruna el atılmamış olsaydı, devlet daha büyük bir tehlikenin içine sürüklenecekti.
Üstelik benden daha önce buna talip insanlar vardı. Ama bunlar tasfiye ettik." (Şubat 2002 tarihinde İmralı Görüşme notlarından)
İlave olarak;
Şu açıklamaya da bakar mısınız!
ÖCALAN:
"Türkiye'ye taşeronluk yapmaya hazırım. 30 milyon Kürtleri Türkiye'nin hizmetinize sokacağım. Ben elimdeki gücü biliyorum. Bu, müthiş bir güçtür. Tamam, benim biraz zararım oldu ama onun kat kat Türkiye kazandıracağım"
Geçmiş Kürt isyanları "Gerici ve emperyalist oyunudur." "isyanlar tarihi iyi bilinmeli ve doğru algılanmalıdır. Geçmişte yaşanan isyanlar ilkel milliyetçiliğe dayalıdır. Bazıları benim için Kemalizm'e kayıyor diyebilirler. Kemalizm düşmanlığı Kürtlerin lehine değildir. İlk Kürt isyanları Bati'ya dayanıyordu.
"Hakkâri de bile Türkçe konuşturacağım, hem de İstanbul şivesiyle"
"Eskiden Türkiyelilik Diyordum, Onu Aştım Artık Türkiye (Türk) UlusuDiyorum. Hepimiz Türkiye (Türk) Ulusundanız" (Serxwbun dergisi 222. Sayısından ve Video çözümlemelerinden)
Yukarıda satırbaşlarını yazmakla yetindiğim Kemalistlerin gönüllü taşeronu Abdullah Öcalan’ın 2 Saat 32 dakikalık bu konuşmaların geçtiği videolar:
Görüntülü ve canlı video kaynağın link adresi:
https://www.youtube.com/watch?v=gyWe5s2yqwg&t=4716s
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.