Kürdçede her isim eril ya da dişildir. Ancak bu varlığın eril ya da dişil olduğu bükümlerle ifade olunur. Türkçe düşünerek cümle kuranlar, erkeği dişi, dişiyi erkek yapabilir.
Bu bana "erkek gibi kadın", "kadın gibi erkek" dilini hatırlatır. Ben buna hem sinirlenir, hem gülünç olduğu kadar gülerim.
Nasıl mı?
Kadına, "Canê min" çağrılırsa kadın erkekmiş gibi hitap olunur.
Erkeğe, "Cana min" denirse, erkeğe kadınmış gibi hitap olunmuş olur.
Yani kadına, "Bey efendi" demek gibi bir şey..
Erkeğe de, "Hanım efendi" diye hitap etmeye benzer..
Bir de, kadınlara ismi ile çağırırken, misal; Berfin'e "Berfinê", "Berfê" demek yerine "Berfo", "Berfî" demek gibi. Asya'ya, "Asê", "Asyayê" "Asa me", demek yerine, "Aso", "Asî" demek gibi.
Bana, "Ahmedê me" yerine "Ahmeda me" denilirse, ben dişi olmuş olurum.
Kürdçe ergatif bir dildir. Bunu diğer ergatifsiz diler ile ya da eril-dişil olmayan dilerdeki Bükümsüz mantık Kürdçeye taşınırsa hoş olmayan, nahoş ve komik haller ortaya çıkabilir.
Bir toplulukta herkes birbirine "heval" derse, o topluluk nötr cinsiyetli arkadaş olur. Oysa ki bu böyle değil. Her insanın cinsi kimliği vardır. Cinsler birbirine hitap ederken, dişiyse "Havala ......", erkekse "Hevalê...... Hevalo ......." diye hitap eder.
Ayrıca, Kürdçe sentaks yani söz diziminde de böyledir.
Altayik dil gurubu ve bu arada Türkçe'de, cümle kuruluş kuralı Özne +Nesne+ Fiil olarak dizilir. Misal "Ben eve gidiyorum." gibi. Bu kuralın dışında olan söz dizimleri "devrik cümle" olarak tanımlanır ve istisnadır.
Aryani dillerde ve bu arada Kürdçede ise Özne+Fiil+ Nesne kuralı geçerlidir ve genel olarak bu tarzda oturmuştur. Misal; "Ez diçim/terim malê".cümle, "Ez malê diçim" biçiminde kullanılamaz . Çünkü dilin sentaks(söz dizim)na ve dil akışına uygun olmuyor. Bu kural dışında kullanılan söz dizimli cümleler, talih hatta son derece istisnadır.
Cümle kuruluşlarında, farklı dillerde kelimelerin alınması gayet normaldir. Bu kelimeler bir dilin, bir başka dilden aldığı borç gibidir. Kendi kelimesini öğrenir ya da yarattığı oranda, borç alınan kelime geri iade edilmiş olur ve kullanılmaz. Bu süreç ile dil kullanıldıkça kendi içindeki yabancılaşmayı ayıklar, arıtır, sadeleştirir. Misal; "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." Bu Türkçe bir cümledir. Çünkü sentaksı Türkçe kuralına uygundur. Oysa ki, bu cümlenin sonundaki "DIR" eki dışında, Türkçe bir tek kelime yoktur. Bu nedenle cümle Türkçe dili açısından bir komiklik arz etmiyor.
Kürdçe kullanırken de farklı dillerden kelimeler alınır ya da kelimeler türetilerek, Kürdçenin dil kurallarına yani söz dizim ve bükümlerine uyarlanarak kullanılabilinir. Bunda abes bir durum yoktur. Ancak, alınan kelime dilin sentaksına yani söz dizimine göre kullanılmadığı zaman gülünç ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet verir, komik hatta yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermiş olabilir.
Tabi sadece Kürd dilindeki büküm ve söz dizimi açısından değil, bu durum fonetiğin kullanılması ve dilin diğer gramer kuralları açısından da özenli olmayı gerektirir.
Bu yanlışlardan arınmak için eğitim şarttır. Okullarımızın olmadığı malumdur. Ancak bu hususu basit eğitimlerle de aşmak mümkündür. Her okur yazar olan insan, iki aylık bir zaman diliminde, her hafta iki saatini Kürdçe grameri öğrenmeye ayırarak, Kürdçe grameri bilen biri ya da bir öğretmen eşliğinde veya kendi başına bir gramer kitabını alarak ciddi bir çalışma ile bu eksikliğin üstesinden gelebilir. Şimdi Internet üzerinde destek alarak da bu sorunu çözecek imkanlar ile eğitimini alabilir. Bu oldukça kolay bir çalışmadır. Bunu yapamayan Kürd'ün bağışlanır bir tarafı olamaz. Bu ataleti aşamayacak Kürd kendi kimliğine, ulusal duruşuna karşı samimi olduğu inandırıcı olmaz ve değildir.
50 (elli) yıllık devrimci(!) geçmişi ile öğünen bazı Kürd ağabeylerin, dil kullanma, okuyup yazma konusunda daha bir ilkokul öğrencisi kadar bile ulusal diline aşina olmayanlara rastlandığında, kendisine "devrimciliğini yiyeyim" diyesi gelir insanın ve komik bir halde olduğu ortaya çıkıyor.
Bura da öğrenim aşamasında olan insanın yanlışlar yapabileceği, her yanlışını yakaladığında düzelterek yol alması mümkündür. Bunun gülünecek ya da komik bir tarafı yoktur. Ancak kendi eksikliğini gidermeyip hep komik halde yaşamı sürdürüp, gülünç haline gülenlere de sinirlenen ve kendisiyle yüzleşmeden devam eden insanlara da gülmek, alay etmek hiç de yanlış değildir. hakketmiştir.
Siz siz olun dikkat edin, ataletten çıkın ve komik duruma düşmeyin, komikliğinizle yaşamayın ve gülünç halde olmayın!
Tabi en gülünç yani komik olan şey ve hatta utanç verici şey ise, Kürd’ün ezen eğemen dili evine, ulusuna taşıması ve o dili keyfiyet içinde içselleştirerek kullanmasıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.