Türkiye, güven tazelemek ve devamını sürdürmek üzere 14.Mayıs 2023 tarihinde seçime gidiyor.
Peki bu sürdürülmek istenen tazelemede bir yenilik bekleniyor mu?
Hayır. Bu da gözükmüyor. Anlaşılan, bu seçimde kimse cennetin kapısını aralama derdini taşımıyor. Ama bir kesim, bu seçimde "cehennemin kapısını kapalı tutmak" için uğraşıyor. Ancak bu hava da pek güven vermiyor.
Çünkü 100 yılı aşkın kangrenleşmiş bir sistem ile çürüttükleri toplumsal bir mevta var ortada. Diri kalan hücreler de bu alanda panzehir olmaya uğraşıyor, ama onlar da toparlanıp yola koyulma mecalini kendinde bulamıyor. En diri ve direngen kesim Kürtler ve kısmen Aleviler var. Onlar da devletin zamana yayarak uyguladığı ağır zulmüne eklenen kendi marazileri eklenince, önünü seçmekte adeta sersemleştirilmiş vaziyette.
Oysa ki Kürt siyaset sınıfı, kendilerinin bir ulus ve ülke farklılığı ile durumu ele almada sebat etmelerini becerebilse, bu sonuçlara her zamankinden daha fazla lehte imkanlara sahip olduklarını görmüş olacaklar.
Bu gerçekliği görerek şimdi güncel yaşanan seçim havasına, resmine bir göz atmaya çalışalım!
AKP, MHP, Huda Par, Vatan, Büyük Birlik Partisi ile "Cumhur" şemsiyesinde ittifak yapmışlar.
CHP, İyi parti, SP, Gelecek Partisi, Deva, Demokrat Parti "Millet şemsiyesinde" ittifak yapmışlar...
Bu karışımların hiç birinde "Değişim" derken, ileriye dönük esaslı bir hamle kesinlikle yok. Zira beklemek de büyük hata.
Hepsinin ortak yönü 1982 Anayasasında, 1924-1933 Şükrü Kaya'nın Altı oku'nda hatta 1916 Aşairin Muhacir ve daha sonra Şark Islahat Planı siyasetinde mutabık kalmak ile çerçeveli...
100 yıllık tek adam sistemine tek eleştiri yapmamak. "Vatan, millet Sakarya, kuruluş, kurtuluş" taraneleriyle , otoktonları görünmeyecek tarzda gömmek ortak hedefleri!
Kürtlerin, Lazların varlığına dair tek kayıtlı istek yok.
Ermeni, Pontus Rum kayıttan düşürülmüş.
Osmanlı yurdu, Türk yurdu, derken yurtlar ve yurttaşlar yutulmuş ve yerine Türk Müslüman Makbul Vatandaşlar ikame edilmiş.
Hepsi hiç bir şey olmamış gibi, bunca yapılana, olana özür değil, "helallik" ve "helalleşme" istiyor. Kürtler Kuzey'de temsiliyet gücünden düşürülmüş,
HDP ise "Türkiyelileşme istikametine düşmüş" tıpış tıpış gitmeyi düşünüyor, ama çadırında ağır kitlesi var ve rahat taşınamıyor.
Emek ve Özgürlük ittifakında yer alan İşçi Partisi parlamento seçimlerinde HDP içinde kalıp Grup (20 milletvekili) çıkarmanın hesabını baki kılmak koşuluyla millet ittifakı adayını pazarlıksız ve İttifakının kararını/ görüşmesini beklemeden, günlünce teslimiyet ile destekleme kararı almış... Tabi acelesi var Türkçü ruhunun!
Böyle aleni ilkesizliği, çürümüşlüğü, içeriksizliği tasavvur etmek bile akıl dışı!
Kürt millet sorununa talip bir ittifak var mı?
Yok!
O zaman hepiniz TBMM çatısında kavga edip, yemininize uygun davranmaya sabırsızlıkla bakıyorsunuz!
Bir çözüm ittifakı gözükmüyor...
Herkes kendi istikametine...
Ankara şovenizm havaları pek revaçta!
Biz Diyarbakır'da, KÜRT halayına durma hassasiyetine devam edelim!
Siyaset aynı zamanda bir haysiyet sorunu?
Uç Arapça kavram; Siyaset, Hassasiyet, Haysiyet kişilikli olmanın gereği ile olacak şeylerdir...
Öyle kariyer ve para ile korunacak şeyler de değil, içinde olacak!
Depremler bile zihindeki kireci çatlamaya kifayetsiz!
İsviçre'de Alman, Fransız, İtalyan kantonları var. Sağı ve solu var.
Hiç bir sağ ya da sol parti aidiyetin birini tutup, diğerine saldırmıyor, ayırımcılık yapmıyor, her kes kendi dili, rengi ve kültürü ile özgürce yaşıyor.
TC'de ise Türkçe dışında eğitim, öğretim çözülmez bir sorun. Çünkü Türkçülük kendini tanımlamak için dışındakilere düşmanlık üzerine kurulmuş. Zira Türkçülükte yarışanların dedeleri Türk değil. Tamamına yakını devşirme!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.