Özellikle operasyonu kişilere indirgemek ve "kimler yaptı, kimler yapmadı" ayrımı yapmak büyük yanlışlara yol verir..
Öncesinde üzerinde Osmanlı ve Safevi devletlerinin yaptığı emel, eylem ve operasyonları da hatırlayarak, 1911-1938 ve sonrasında Dersim'i "Çıban başı" olarak değerlendiren, bu coğrafyaya yapılacak operasyona, "Tunç Elli" ismi ile uzun süreli bir imha planının dikkatle gerçekleştirilmesidir. Devletin resmi kayıtlarında; 13.800, reel olarak 50 binden çok daha büyük bir nüfus topluca imhasıdır, 30 bin insanın sürgüne gönderilmesi ve çürütülmesidir.
Bu katliama nasıl gelindiğini anlamak için, bazı belge ve devletin yaptıklarını başlık olarak hatırlatmak yerinde olur.
1911- Ittihat ve Terakki'nin, Türk ulus inşaası için diğer aidiyetleri temizleme stratejisi var.
1914- Türk Müslüman mühendisliği icraalarına geçiş var.
1922 Sakallı Nurettin Paşa'nın dedikleri var.
Sakallı Nurettin Paşa, Mustafa Kemal ile Topal Osman'ın "silah arkadaşları", "Dersim kasabı" Abdullah Alpdoğan'ın kayınbabası, Pcntus Rum, Koçgiri Kürt(1919-1922),ve İzmir yangını ile Ege'ye yayılan Grek Rumlarının genel olarak Hıristiyan halkların göçertilerek Anatolya'dan ve Trakya'dan sürülmesini hatırlayalım ki, bu girişim sonrasında "30 Ağustos Zafer Bayramı"nı çıkardılar.
Bu arada Ağırı (1926-1930) harekatı ve Zilan toplu katliamını da bu sürecin arifesinde yaşatılanları da anlamak, Dersim '38'i kavramamızı kolaylaştırır.
1926 Hamdi Bey raporu ve Dersimili 126 kişinin Elazığ'da idamı var..
1924- Yerel dillerin yasaklanması ve Tevhidi Tedrisat kararı ile Ocak ve Medreselerin yasaklanması var.
1925- Kürt Hareketi ve Takriri Sükün Yasası ile yasakların yaygınlaştırılması planının ardında, resmi ideolojinin sistemleştirilmesi var.
1926- Şark İslahat planı var.
1927'de okunan Nutuk, M. Kemal'ın tartışmasız lider ve "yegane iktidar kişi" olduğunun teferruatlı ilanı olarak okunur
1933- Şükrü Kaya'nın CHF hedefleri ve altı ok tespitleri ile tekçi siyasetin netleşmesi var.
1930'larda, Abidin Özmen, Celal Bayar, Fevzi Çakmak raporları var.
1935- İsmet İnönü, "Şark Seyahati raporu" var.
1935- Dersimi "çıban başı' gören, kesilip atılması gerektiğine dair, TBMM'nde 18 maddeden oluşan, "Tunceli Kanunu" çıkarılıyor.
1936- Umumi Müfettişler toplantısı ve kararları çıkarılıyor.
1936'ya kadar Erzincan iline Hozat üzerinden bağlı olan Dersim'in. Vali Cemal Bardakçı üzeriden sık sık gezilecek rapor edilmesi. var.
1936- Trabzon zirvesi ve Dersime müdahale için M.Kemal başkanlığında son toplantı yapılır ve planlar son kez gözden geçirilir..
1936- Dersimde silahların toplatılması var.
4 Mayıs 1937'de Bakanlar Kurulu kararıyla "Tunç-Elli operasyonu"nun başlatılmasına girişilir.
Bütün bunları öğrenmeden, afaki konuşmak, devletin propagandalarını aynen dillendirmek problemlidir.
Dersim kavramını siliklestirip, "Tunç+Elli operasyonundan "Tuncelli vilayeti" ismini ve girişimini, bir askeri literatür olarak organize ettiler.
"Tunç Elli Operasyonu" kişilerin operasyonu değil, devletin yaptığı bir operasyondur.
Halk zaman zaman bu katliama karşı direniş göstermiş, nefsi müdafaa yapmıştır. Bunu Ayaklanma, isyan vs. değerlendirmek doğru değildir.
Böyle olduğu bütün belgelerde açık iken, "Şu kişi yoktu ve yapmadı, şu kişi vardı yaptı" demek, çok geri ve safça tartışma ve asılsız iddialardır..
Devletin tüm yetkililerinin ahenk içinde, özenle planladığı "Tunç-Elli operasyonu"nu kişilere indirgemek, gerçeği gizlemeye hizmet olur.
Tabii bu sürecin bir de 1937-1938 sonrası vardır ki, daha sinsi sürdürüldüğünü görmemek eksiklik olur.
Bu sinsi politikaların 1937-38 sonrasında önemli oranda karşılık bulduğunu görmemek olmaz!
Buna Kamer Genç, Kemal Kılıçdaroğlu vb. çok kişide gözlemlemek mümkündür.
Ancak tüm yaşanan ağır süreç ve hilelere rağmen, Dersim'de Kürt halkı kimlik, kişilik ve umutlu geleceğine bağlılık göstermiş ve vazgeçmemîştîr.
Sorunu sağlıklı kavramak için, bütünlüklü bir tarih bilincine ihtiyaç var.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.