Özellikle, PKK ve HDP’nin kafir ve murted bir örgüt olduğu konusunu en çok AKP’nin gündemine taşıyan, AKP’yi bu konuda ikna eden ve AKP’ye \'Kürdistan davası kafir bir davadır\' dedirten ve Hizbul-domuz fırkasını tekbirler eşliğinde yurtsever ve dindar Kürt milletine saldırtanlar hiç şüphesiz, yetmişli yılların ülkücü, akıncı ve MTTB tetikçi kadrolarıdır.
Hiç şüphesiz, Kürt ve Kürdistan davasına karşı en büyük düşmanlığı yürüten ve geliştiren Türk teologları ve Türk siyasal İslamcı unsurlar olmuştur. Türk ilahiyatının ve Türk İslamcılığın, Kürt ve Kürdistan düşmanlığı Mehmet Akif Ersoy\'la başlamıştır. Mutagalip ve mustekbir Türk devleti, 15. Haziran 1925 tarihinde Şeyh Said efendiyi idam ederken, o dönem İslamcıların çıkardığı Sebilür Reşat ve onun editörü Mehmet Akif Ersoy “Vatanımızı Bölen Şaki İdam Edildi” manşetiyle Şeyh Said efendinin şehadet haberini duyuracaktı.
1990’lı yılların başına gelindiğinde; Burhan Kavuncu ve Nurettin Şirin\'in gayretleriyle Kürdistan düşmanlığı Hizbul-domuz adlı istikbarat ve cinayet örgütüyle meşrulaştırılacak ve Kürdistan’a kafir demek İslam\'ın şartlarından biri olarak ilan edilecekti.
2000’li yılları başına gelindiğinde, tağuti ve istibdat Türk devletinin yönetimini elinde bulunduran Atatürkçüler fırkası, Türk devlet yönetimini aynı ırkçı ve aynı Türkçü tedrisati rahleden gelen Mehmet Akif Ersoycular fırkasına devr edecekti.
Türk İslamcı fırkayı temsil eden AKP, Kürt ve Kürdistan mücadelesini veren, PKK ve HDP’yi, kesintisiz olarak (2000 ile 2015 yılına kadar) İslam’i argümanlarla hedef alacaktı. Özellikle, PKK -HDP’nin, Kürt halkını İslam’ın ulvi değerlerinden soyutlamakla ve Kürt halkını Zerdüşleştirmekle itham etmekten imtina etmeyecekti.
Özellikle, PKK ve HDP’nin kafir ve murted bir örgüt olduğu konusunu en çok AKP’nin gündemine taşıyan, AKP’yi bu konuda ikna eden ve AKP’ye “Kürdistan davası kafir bir davadır” dedirten ve Hizbul-domuz fırkasını tekbirler eşliğinde yurtsever ve dindar Kürt milletine saldırtanlar hiç şüphesiz, yetmişli yılların ülkücü, akıncı ve MTTB tetikçi kadrolarıdır.
İşgalci Türk devletinin ve AKP’nin bu yeni “Sebulülreşatcı” kuşağı, PKK ve HDP’ye galebe çalmak için, 2015 yılın ilk aylarında Mehmet Göktaş, Hamza Türkmen, Rıdvan Kaya, Yusuf Kaplan, Selhattin Eşçakilgil, Mustafa İslamoğlu, Hayrettin Karaman, Ali Bulaç, Yasin Aktay, Nurettin Şirin ve Hür Dava adlı istikbarat örgütünün desteğini arkasına alarak, PKK ve HDP ‘le yeni mücadele stratejisini ve yol haritasını belirleyecekti.
Son olarak Ahmet Taşgetiren, 15 Ekim 2015 Star Gazetesi Köşe yazısında Kürdistan davasını tıpkı Ka’b b. Eşref gibi hicv ederek, zillet ve delalet kervanına dahil olmaktan imtina etmeyecekti. Ahmet Taşgetiren; bu yazısında adeta, Türk-İslam evangelizmini ve oryantalizmini şu sözleriyle özetliyordu: “Onların bir kısmı, dün İslamcıydı. Yüreklerinde ne olmuştu ki, şimdi Demirtaş’la birlikte at koşturuyorlardı. Kürtler, PKK eliyle, onun siyasi yansıması olan ve son durakta HDP ismini alan yapılanma eliyle, dünün marksist - leninist hareketinin taşıyıcı bedeni haline getirilmek isteniyor.
Hani, bir başkasının spermini rahmine koyup bir başkası için bebek dünyaya getiren “taşıyıcı anne”ler gibi. Kürtler, PKK operatörüyle bünyelerine Marksizm - Leninizm spermi yüklenen varlıklara dönüştürülmek isteniyor.
7 Haziran’da oylarını “Kürt kimliği adına” HDP’ye veren “Sade Kürtler” ya da “Dindar Kürtler” acaba şimdi aynı duyguları taşıyorlar mıdır? “HDP’nin bileşenleri” içinde onların da dünyası var mı? Mesela onlar birbirlerine Selahattin Demirtaş’ın Gar vahşetinden sonra mikrofonlara seslendiği gibi “yoldaşlar” diye sesleniyorlar mı?”
Ahmet Taşgetiren’e cevap vermeden önce, onun İslam’cı ajandasına göz atmakta fayda var. Taşgetiren, 1970’li yılların ülkücü tetikçilerinden biridir. Daha sonra Topbaş’lar cemaati diye de anılan Sami Efendi adlı tarikat şeyhine uzun bir süre muritlik yapmıştır. Tayıp Erdoğan’ın şuanki gizli danışmanıdır. Aynı zamanda Fetullah Gülen, Alpaslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu ve Tayip Erdoğan’la çok eskilere dayanan dostlukları vardır.
Tağuti ve mustekbir Türk devletinin tedrisati rahlesinden geçmiş, ömrünü onun darül-nedve kurumlarına hizmet etmeye adamış, altı okuna biat etmiş, tekbirler ve salavatlar eşliğinde Çankaya puthanesine secdeye durmuş, bir Türk ırkçısı ve bir Kürdistan düşmanıdır. Mamafih, bu şahsın İslam’i tasavvuru yamuk ve insani muhayilesi arızalıdır. Bununla birlikte; Musa El-Eşar, Kabül Ahbar, İbnül Mülcem ve benzerlerini aratacak türden bir kertenkele türüdür.
Ey! Ahmet Taş getiren, evet doğrudur; uyduruk ve bidat Türk-İslam ilahiyatınızla önce ruhlarımızı eşekleştirdiniz ve ardından gönüllerimizi işgal ettiniz. İşgal ettiğiniz Kürdistanımızı ırkçı rıhtımınıza bağladınız. HZ. Vahşi gibi, onun ruhunu ve yüreğini bedeninden ayırdınız. Sağ elinize ruhumuzu ve sol elinize yüreğimizi alıp ırkçı öfkenizle iyice sıktınız, delik deşik ettiniz, yara bere içinde bıraktınız ve sonra cesedini HZ. İsa gibi carmıha gerdiniz.
Sonra carmıha gerdiğiniz, ruhumuza ve yüreğimize bahs ettiğin Marks-Lenin değil; Ehmedê Xané, Melayê Cizîrî, Cegerxwin, Celaled Bedirxan, Simko Ağa, Mahmut Berzenci, Şeyh Said, Cibranlı Halid, Seyit Rıza, Said-i Kürdî, Mele Mustafa Barzani, Qazî Mihemed, Doktor Qasımlo, Apé Musa, Abdullah Öcalan, Mesut Barzani, peşmerge, gerilla son olarak sevgili Selhattin demirtaş ‘ın Cegerxwin’in kinem spermi yüklenerek ve döllenerek eşekleştirdiğiniz ruhumuz ve işgal altında tutuğunuz yüreğimiz yeniden Ba\'sü ba\'del mevt gününe ayağı kalktı...!
İkincisi; ne Marx nede Lenin Kürdistan’la ilgili tek bir kelime söylememişken; senin “ Kürtler bünyelerine Marksizm - Leninizm spermi yüklenen varlıklardır” sözün tam bu noktada tüm zamanların sarf edilen en alçak sözleridir. Bu sözlerinle Tağuti Türk devletinin amel defterine günah taşıyorsun. Kürdistan ülkesine ve milletine düşman, Tağuti Türk devletine ve kafir IŞİD unsuruna dostu olduğunu fazlasıyla kanıtlıyorsun.
Çünkü yalınayaklı Kürt milleti, Müslümandır; hemde adam gibi Müslümandır! Hemde İslam’a zere miskal kadar zarar vermemiştir. Aziz İslam adına alçaklık yapıyorsun, Kürtlerin siyasal egemenlik, teritoryal ve ve özgürlük mücadelesini veren PKK, Gerilla, HDP ve sevgili Selhattin Demirtaş’ı İslam düşmanı olarak karalayıp; Kürtleri ırkçı inancınıza, Brakifesal ırkçı düşüncenize ve kanla beslenen padişahcı devletinize köle olmasını arzuluyorsun.
Alçaksın, yukezubunsun, ğasıqinsin çünkü Kürt milletine iftira atıyorsun! Dolaylı yollardan değil, direkt yollardan Müslüman savaşçılarımıza ve Müslüman siyasetçilerimize “piç-sperm” fikirlerle kafirleştiklerini idia ediyorsun. Oysaki; PKK, Gerilla, HDP ve sevgili Selhattin Demirtaş bu müslüman milletin muhavvid ve muttaki evlatlarıdır.
Ey! Ahmet Taşgetiren, Kürt halkının hangi bir gerillası ve siyasetçisi aziz İslam dinine hakaret etmiş ya da onu kendi dünyevi gaileleri için kullanmış? Bir tek örnek bile verebilirmisin? Ama senin, kavmin ve devletin iliklerine kadar, paganist ve hedonist kültürün kodlarıyla, küfür ve tuğyan deryasına ram olduğuna binlerce alameti farika şahitlik etmektedir. Evet, Kürd milleti içinde, Allah\'a ve Peygamber\'e inanmayan Kürdistanlılar vardır. Bu “Allah’sız (ateist) ve “ iman’sız” (inaçsız) “Kürd kâfirleri”, Allahsızlıklarını kimseden gizli ve saklı tutmamışlardır.
Hem sonra, bu Allahsız ve imansız Kürtler, bir kavmin topraklarını işgal ve dillerini yasaklamış da değildir. Üstelik ne İslam dinine hakaret etmişler ne onun adını kullanarak yeryüzünde milyonlarca cinayet işlemişler ve nede Osmanlı saraylarında ve Dubai gökdelenlerinde harem yapmışlar. Bunu yapan, senin Müslüman devletin ve kavmindir.
Ax Ahmet Taşgetiren Ax! ne kadar da çok benziyorsun şu Ebu Sufyan’a, Kabül Ahbar’a, İbnül Mülcem’e, Musa El-Eşariy’e...!
Hele senin şu Marx Lenin yoldaş= Kürt formülü \"Sedd-i Zerâi\" usuli Fıkhın varya, Yezid’in \"Sedd-i Zerâi\" usuli Fıkhına taş çıkarır vallah! Aman Allah’ım! ona ne kadar da çok benziyorsun öyle. Hani Yezid mustazaf Müslümanlara şöyle demişti: “Dinimizde içki haramsa, bizde kitap ehline göre içeriz”
İslam’ın silahıyla Kürdistan davasına yaptığın bu suikast eyleminden dolayı Allah dilini lal etsin, ellerini kurutsun ve seni Ad, Semud ve Eyke milletinin içinde kalacağı cehennemde odun taşıyan hamal yapsın!
Ey! Akidesi çöplük, amelleri günah ve dünya görüşü Osmanlıcı, Atatürkçü ve Türkçü spermiyle döllenmiş kertenkele; asıl biz sana soralım:
Türk devletinin, Kürdistan’ın işgalcisi ve katili olduğunu ne zaman devletine ve milletine söyleyeceksin?
Yeryüzünden en fazla insan katleden ve en fazla toprak işgal eden ecdadın Osmanlı devletine ne zaman lanet okuyacaksın?
Atatürk ve Atatürk’ün spermiyle döllenen Türk devletine ne zaman dinsiz, imansız ve Allah’sız diyeceksin?
Her Müslüman millet gibi, Kürd Müslüman kardeşlerimizin de kendi kaderlerini belirme hakkına sahip olduğunu ne zaman dillendireceksin?
Binlerce Uğurlarımıza ve Ceylanlarımıza yaşları kadar kurşun sıkan Türk polis ve askerine ne zaman İbnül Ziyad’ın askerleri olduklarını söyleyeceksin?
Kürtlerin köyünü yakan, milyonlarcasını hicrete zorlayan, şehirlerini delik deşik eden ve yüz binlercesini vahşice katl eden sömürgeci Türk valisine , işgalçi Türk generaline ve işkenceci Türk polisine, ne zaman baği, şaki olduklarını haykıracaksın?
Kürtlerin ellerini arkadan bağlayıp, yüz üstü yere yatıran ve Firavun misali “size Türk’ün gücünü göstereceğiz” diyen Türk lejyonlarına ne zaman Allah’ın azab ayetlerini okuyacaksın?
Varto’da bir kürt gerilla kadının ölü cesedini çırılçıplak soyup sokak ortasında teşhir edenleri ve Şırnak’da infaz edilen bir Kürt gençinin ölü bedenini panzerin arkasına bağlayıp yerlerden sürükleyen şu Müslüman Türk Polisine ne zaman “Zalimler için yaşasın cehennem!” müjdesini vereceksin?
Son bir ay içinde Kürtlerin mezarlarını, evlerini, sokaklarını caddelerini, şehirlerini, kasabalarını ve köylerini havadan bombalama ve karadan tarama emrini veren şu piskopat ve çirkin ruhlu Türk devletinin elebaşına neden modern bir Yezid olduğunu ve HZ. Zeynep gibi ne zaman onun karşısına dikilip, Kürdistan milletinin esaretini feryadu figan edeceksin?
Bunların hiç birini söylemeyecek kadar, cesur ve erdemli olmadığını gayet iyi biliyorum. Ancak Kuran’ın dediği gibi, “umulur ki hidayet bulurlar” ayetinden hareketle, o vakit aklı ve vicdani melekelerini harekete geçirecek ve sana muhakeme ve murakabe fırsatını verecek şu soruyu yöneltmek istiyorum:
Ey! Ahmet Taşgetiren; Yalınayaklı Kürt miletinin ülkesini işgal, ontolojik varlığını inkar, fizyolojik varlığına tecavüz eden, dilini yasaklayan ve Kürt miletinin kafalarını bedenlerinden ayıran, kadınlarını kendilerine cariye yapan, mal-mülklerine el koyup ganimet gören, Rahman\'ı meteoroloji işlerine tahvil eden şu sahip olduğun Türk devletin mi, Müslüman kardeş gördüğün şu IŞİD\'mi kafirlik, murtedlik, zalimlik, şerefsizlik ve alçaklık ejekulasyonu sırasında penislerinden çıkan sperm piçleridir; yoksa kendi öz topraklarında Rahman\'a huşu ve takva içisinde secdeye duran; gönül dünyasında insan, tabiat, özgürlük ve diğer insani erdemleri, sevgi ve aşkla yoğuran-besleyen, dağlardan ve kalaşnikoflardan başka hiç bir özel mülkiyetleri olmayan şu Kürt gerillası mı Sperm piçleridir?
Bundan böyle, gözüm ve kulağım sende olacak! Kürdistan davasını, suhulet ikliminden şekavet iklimine davet eden o kösele suratına okkalı bir Kürdistan tokatını indireceğimi aklınden, ırak ve firak tutma!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.