Psikolojik Kürtler!

Kutsal ülkemiz işgal altındayken, dilimiz yasaklıyken ve her birimiz köle bir hayata mahkum edilirken; maalesef her birimiz kendimize futbol takımı tutar gibi ve tapar gibi bir lider, bir parti, bir cemaat ve bir örgüt puthanesini inşa etmişiz. Bu vaziyeti Kürtlerin milli kurtuluş mücadelesi önündeki en büyük engel görüyorum.

Kadir Amaç

28.12.2015, Pts | 13:21

Psikolojik Kürtler!
Makaleyi Paylaş

Benim ontolojik varlığımın puthanesi Kürdistan. Ona tapacak kadar inancım, onu savunacak kadar bilgim ve onu koruyacak kadar cesaretim var. Benim hayata bakış acımı belirleyen bir ideolojim olmadığı gibi, kendisine taptığım bir peygamber, kendisine biat edeceğim bir lider ve kendisine tabi olacağım siyasi bir partim yoktur.

Bu anlamda benim dünya görüşümü belirleyen, bilim, felsefe ve Kürdistan’ın ontolojik varlığıdır. Bu üç şeyle, objektivizimi-nesnelçilik ve subjektivizmi-öznelçilik sorgularım. İkincisi, ideoloji ve siyasal dinleri insanlık için felaket görüyorum. Peygamber, filozof, iyi huylu ve adaletli liderleri felsefemin dostları görüyorum.

Kutsal ülkemiz işgal altındayken, dilimiz yasaklıyken ve her birimiz köle bir hayata mahkum edilirken; maalesef her birimiz kendimize futbol takımı tutar gibi ve tapar gibi bir lider, bir parti, bir cemaat ve bir örgüt puthanesini inşa etmişiz. Bu vaziyeti Kürtlerin milli kurtuluş mücadelesi önündeki en büyük engel görüyorum.

Bu zaviyede hareketle “Barış Süreci”, Hendekler ve Kürtler arasında milli mücadele konularına kısaca deyinmek istiyorum: Bana göre, üç yıl süren \"barış süreci\" boyunca; PKK, Kürt siyaseti ve Kürt aydını İşgalçi Türk devletinden gelen tüm alçak söz ve fiili saldırılara Peygamber ahlakı ve filozof sözüyle karşılık vermiştir. Savaşın tekrar başlamasında, PKK ve Kürt siyasetinin bir hatasının olduğunu düşünmüyorum.

İşgalçi Türk devleti 7 Hazirandan bu yana, Kürdistan\'da terör ve tedhiş estiriyor. Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da toplu Kürt katliyamı, yüzlerce askeri operasyon, yığınak ve binlerce toplu tutuklamalar gerçekleştirdi. Hendekler kazılmadan önce Kürdistan’ın kısaca siyasi panoroması böyleydi.

Pekiala, Türk devletinin bu vahşi saldırılarına karşı her hangi bir Türk partisi, her hangi bir Türk cemaati, her hangi bir Türk medyası, her hangi bir Türk kurumu veya bir grup Türk vatandaşı tepkisini şu şekilde ortaya koyabildi mi? Hey! AKP hükümeti, hey! Türk devleti siz ne yapıyorsunuz böyle? Aklınızı, ekmek ve peynirle mi yediniz? Sömürgemiz olan Kürtlere ve Kürdistan\'a bu yöntemle mücadele etmeniz yanlıştır...

İşgalçi Türk devletinin yeniden Kürdistan’da başlattığı, bu akıl almaz tuğyan ve mustekbirliğe karşı YDG-H’li Kürt gençliği, PKK ve HDP gibi daha fazla sabır göstermeyecekti. YDG-H’li Kürt gençleri, yurtseverliğin en güçlü olan yerleşim birimlerinde başlayarak, Hendek kazdılar ve kazdıkları bu hendeklerde mevzilendiler.

Daha sonra kazdıkları hendeklerin başında işgalçi Türk devletine şöyle seslendiler: Ey! işgalçi Türk devleti; Kürtlerin ülkesini işgal edeceksin, siyasal egemenliğini elinden alacaksın, dilini yasaklayacaksın ve Kürt’ün yara-bere bedenini çarmıha gereceksin ve Kürt gençlerin, zillet ve alçaklık içinde durup gerçekleştirdiğin bu vahşeti izlemelerini bekliyorsun ha! Hayır, atalarımız gibi, zillet ve alçaklığı asla kabul etmeyeceğiz.

İşgalçi Türk devleti, şehir ve kasabalarımızı havadan ve karadan en vahşi askeri yöntemlerle imha ederken, PKK ve HDP öyle durup izleyemezdi, aksine varlık sebeplerinin Kürdistan olduklarını söylüyordu. Düşmanla savaşma yöntemin, yanlış veya doğruluk konusu ayrı bir tartışma; ancak şu gerçeğe değinmekte fayda var: PKK mademki, Hendek yöntemiyle düşmanla mücadele etme kararını aldı, bu durumu özerklik, federasyon veya bağımsızlığa taşıyıncaya kadar, kararlı ve tavızsız bir duruşla devam etmelidir. Yarın bundan dönülürse, düşmana karşı çok daha büyük bir yenilgi felaketi yaşanacak ve en önemlisi, siyasi ve sosyolojik olarak bütün yurtsever milletimizin umutları kırılmış olacak.

Bu mahfilde PKK, yarım asırdır kendine düşen görevi en yüksek düzeyde yerine getirme amelyesi içinde olduğunu biliyoruz. PKK yarım asırlık bu Kürdistan’i mücadelesinde Batı Kürdistan’ı federasyona taşıma hazırlıklarını yaparken, Kuzey Kürdistan’da henüz somut bir kazanım elde etmiş değildir. Ancak, niyet ve muradının yüzde yüz Kürdistan olduğunu söyleyebiliriz. Bu anlamda, Gerilla ve Peşmergenin bir gün şehit ailelerine, yalınayaklı Kürt milletine, hür ve bağımsız bir Kürdistan ülkesini armağan edeceğine ayrıca yüzde yüz eminim!

Dolayısıyla PKK dışında kalan Kürtler Kürdistan için ne yapıyor? Sorusu gündeme geliyor. Yani, ben ve sen ne yapıyoruz? Kürdistan\'ı harabeye çeviren ne PKK nede her hangi bir Kürdistanlıdır. Kürdistan\'ı harebeye çeviren, Mütegallip ve istikbar Türk devletidir.

Bu anlamda psikolojik Kürtler, PKK\'ye \"işbirlikçi ve hain\" diyordu! PKK, savaştığında neden savaşıyorsun? PKK savaşmadığında \"neden savaşmıyorsun? İkincisi; işgalci Türk devleti son bir kaç ay içinde, yüzlerce erkek, kadın, yaşlı, hasta, bebek, genç ve onlarca çocuklarımızı vahşice katl ederken; bizler sadece izliyoruz, çene çalıyoruz ve bir dakikalığına olsa bile , sokaklara çıkıp tepkinizi gösteremiyoruz.

Şimdi ise; işgalci Türk devleti her tarafta yalınayaklı milletimize ve savaşcılarımıza en vahşi yöntemlerle saldırmaya tüm gücüyle devam ediyor. Ve bizler, bu bela ve musibet karşısında hala uslanmıyoruz, ısrarla bağımsız Kürdistan istiyoruz, ancak onun bağımsızlığı için tek bir hardal tanesi kadar eylem yapmıyoruz ve tıpkı HZ. Musa’nın kavmi gibi şöyle fikir beyan ediyoruz: “Ey Musa! işgalçiler orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız” dediler. Maide 24 Peki, Kürdistanı korumak ve yalınayaklı milletimizi savunmak sadece PKK\'ye mi farz? Değil diyorsanız; o halde, ülkenizi ve halkınızı kendi partiniz ve kurumunuz adına, neden korumuyor, neden savunmuyor ve neden savaşmıyorsunuz?

Üçüncüsü; IŞİD kafirleri insanları canlı canlı yakarken, Kürt kadınlarını pazarlarda cariye olarak satarken, işgalçi Türk-Arap-Fars unsurları topraklarımızı işgal altında tutarken, Sur, Nusaybin, Cizre, Derik, Silvan delik deşik edilirken; Kürtlerin lüx arabalara binmesi, lüx evlerde yaşaması, lüx düğün törenlerı yapması, lüx bir yaşam devşirmesi ve işgalçi unsurlara karşı tavrını net ortaya koymaması, insanlık ve Kürt’lük adına utanılacak bir şey!


Dolayısıyla Kürdistan\'ın, hür ve bağımsızlığını çene çalmakla ve birbirlerimizi çekiştirmekle gerçekleştiremeyiz. Bunu gerçekleştireceğimiz tek bir yöntem vardır: Düşmanlarımıza hep birlikte ortak tavır alalım, hep birlikte ortak karar verelim, hep birlikte ortak mücadele edelim. Hep birlikte topraklarımızı koruyalım, hep birlikte milletimizi savunalım ve hep birlikte birbirlerimize karşı demokrat olalım. Bu temelde ülkemize adaleti, özgürlüğü, demokrasiyi, bilimi ve kardeşliği birlikte mamur edelim. Birlikte ulusal meclisimizi, birlikte ulusal ordumuzu ve birlikte ulusal bayrağımızı ilan edelim.

Bu anlamda PKK ve KDP’ye çok büyük görev düşüyor. PKK ve KDP bütün çelişkilerini ve ihtilaflarını bir yana bırakıp Kürdistan ülkesinin bağımsızlığı etrafında kenetlenmelidir. Çünkü Kürt milleti, dünya milletleri ve dünya devletleri Kürt siyasetinden bunu istiyor! Bana göre; PKK, milli ve bağımsızlık yanlısı mesajlar verirse, Kürtler arası kardeşlik ve barış çağrılarını pratikle gerçekleştirirse; terörist Türk devleti bir yıl içinde Kürdistan\'ı terk etmek zorunda kalacaktır.

Bu anlamda Kuzey Kürdistan’daki Kürt parti ve kurumlarına büyük görev düşmektedir. HAK-PAR, KADEK, PSK, KDP-Bakur, PRK, KKP, KAWA, PAK, ÖSP, Azadi Hareketi Türk devletinin Kürdistan üzerindeki işgaline ve yalınayaklı milleti üzerinde gerçekleştirdiği, terör ve vahşet operasyonlarına her türlü mücadele yöntemiyle karşılık vermeli ve Türk devletinin bu terör politikalarını, Avrupa ve ABD\'ye rapor etmelidir. Son olarak, AKP\'li Kürt vekiller ve Köy koruyucuları bir an önce akıllarını başlarına almalı, işgalci Türk devletiyle olan ilişkilerine son vermelidir. Kürt halkıyla, Kürt savaşçılarıyla ve Kürt siyasetçileriyle omuz omuza mücadeleye katılmalıdırlar.

Ya sonsuza denk, hür ve bağımsız bir Kürdistan ülkesini torunlarımıza armağan edeceğiz yada Türk-Arap-Fars devletlerine kıyamete kadar köle olacağız!

[email protected]/chttps://twitter.com/KADIRAMAC

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
10417 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:39:55

Yazarın Önceki Yazıları

Kürtler Filistinli değildi, Türk devletide İsrail Değil! Musul Operasyonu ve 'Çılgın Türkler' Kürd’ü, Kur'an’la Sömürmek! Öjenist Felsefe Ve Irkların Genetik Anatomisi Fırat’ın Doğusu da, Batısı da Kürdistan! Askeri Darbe ve Kürtlerin Tavrı Kahr Olsun! ‘Fe veylun lil musallîne’ Ehli Homa Şima Qehr Bikero! İşgalci Devlet ve Müşrik İslamcılar! Siyasal Ontoloji Meclîsa Tırkon ù HDP Dost û Neyare Kordon Komo? 1 Mayıs Kürtlere Bir Taht Birde Taç Lazım! Hoş Geldin! Kürdistan Aydınlar İnsiyatifi 'Mayflower Sözleşmesi' Ve Kürdistan Meselesi 'Biz İslam kardeşiyiz' Öyle mi? Muhammed’i öldürdüler, İslam’ı Zehirlediler! Kürdistan Haktır Ve Nurunu Tamamlayacak! Amed’in Dört Minaresini ve Onun Elçisini vurdular! Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! Terör ve Kürdistan Ahmet Taşgetiren’e Cevap! Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-1 Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-2 'Kara ve Deniz' Diyalektiği Ve Müslüman Halklar Meselesi Kürdistan Meselesine Sosyal Bilimler Metodolojisiyle Bakmak Kürt Milletinin Tipolojik Anatomisi Kürtler Kendi Topraklarının Hükümdarı Olmak İstiyor! Kürdistani Mücadelede, Vatan ve Millet Sevgisi Siyasal Egemenlik Savaşla Başlar, Barış Müzakeresiyle Paylaşılır! Milletlerin Siyasal Egemenlik ve Kardeşlik Hukuku Aynı Şey mi? Sevgili Kürdistanlı genç kardeşlerim! Modern Ulus Devlet Temelinde Kürdistan’ın Siyasal Egemenlik Hakkı Milletlerin Ontolojik Sosyolojileri ve Kürdistan Milleti Kürdistan Bağlamında Millet-Milliyet ve Milliyetçilik Meselesi Kerkük’ün zaferi, Kürdistan’ın zaferidir! Yeryüzünde ancak köleler devletsiz yaşar Medine Vesikası ve Kürdistan Meselesi
x