Milletlerin Ontolojik Sosyolojileri ve Kürdistan Milleti

Milli kimlik-milli bilinç ve milli devlet nosyonları 18.

Kadir Amaç

01.08.2014, Cum | 12:07

Milletlerin Ontolojik Sosyolojileri ve Kürdistan Milleti
Makaleyi Paylaş
Milli kimlik-milli bilinç ve milli devlet nosyonları 18.19. ve 20. Yüzyılın başlarında itibaren popülerleşti. Milliyetçilik post modern zamanlarda popülaritesinden hiç bir şey kaybetmeden daha aşkın olan türlerini İspanya’da Basklılar, Galiçyalılar, Katalanlar, Belçika’da Flamanlar, İngiltere’de İskoçlar, Galliler ve Kanada’da Quebeckliler göstermiştir.

Bu anlamda milli kimlik, milli bilinç ve milli devlet nosyonlarını analatik disiplin olarak ilk inceleyen ve milliyetçi ideolojinin çekirdek kozasını cisimleştiren şahıslar; Rousseau, Herder, Zimmerman, Burke, Jefferson, Fichte Mazzini gibi düşünürlerdir.

Milliyetçilik bir ideolojik hareket olmakla birlikte; temel referanslarını dil, kültür, toprak, mit ve toplumsal refleslerden alır. Dolayısıyla bu kaçınılmaz olarak millet- milli hafıza- milli kimlik- milli devlet-milli üretim benzeri kavramların kullanılmasına yol açar.

Milliyet ideolojisinin anşılması için tarih, dinler tarihi, sosyoloji, siyaset bilimi ve uluslararasi ilişkiler biliminden mutlaka yararlanmak gerekiyor. Tam bu noktada “Milliyetçilik-Kuram-İdeoloji-Tarih” adlı eserin yazarı Anthony D.Smith “ Milletler dünyası küresel bakış açılarımızı ve simgesel sistemlerimizi yapılandırdığı için milliyetçilik aynı zamanda kültürel ve düşünseldir” demektedir.

D.Smith, milliyetçilik ideolojisinin çok büyük düşünürlere ve milliyetçilik ideolojisi liberalizim ve sosyalizim gibi felsefik bir karektere sahip olmadığını söylese bile Roussseau, Max Weber, Dostoyevski, Herder, Burke ve Muhammed İkbal gibi düşünürlerin bütün enerjilerini milliyetlerinin kimliklerini ve imgelerini keşfetmek için yoğun bir çaba harcadıklarını söylemektedir.

İnsanın fıtri ve tabi olan milliyet ruh halinin siyasi ve düşünsel faktörlerden çok daha muhim olduğunu ve bu ruh halini dinlerdeki ilham’a benzetiğini söyleyen D. Smith, sözlerine şöyle devam eder: “ Millet-milliyetçiliğin kültürel ve ruhbilimsel önemi çok daha derindir. Milliyetçiliğin aynı anda her yerde bulunması ve bugün her kıtadan milyarlarca insanı kendisine bağlaması, onun daha önce yanlızca dinlerin sahip olduğu halka ilham verebilme ve halktan karşılık alabilme yeteneğıne sahip olduğunu kanıtlamaktadır.”( 1)

Anthony D. Smith, milliyetçi kavramın aslında çok çetrefelli bir sorun olduğunu söyler. Ona göre birinci sorun millet teriminin farklı modern anlamlara sahip olması, çok fazla çeşitli olması ve çoğunlukla millet kavramının muğlak olmasına ve aynı zamanda milletlerin farklı tarihi ve modern anakronizmlerine vurgu yapar. İkincisi ise, millet kavramının düşünürler arasında siyasi unsurlar arasında ve dünyanın farklı noktalarında yaşayan insanlar arasında millet kavramının aynı ölçülerde tanımlanmadığına ve millet kavramının Ortaçağ dönemindeki anlamların modern anlamlarından bu denli büyük farklılık gösterdiğini nasıl anlayacağımızı soruyor.

Bu bağlamda, John Milton 1644 tarihli “Areopagitica” adlı yapıtında o dönemin millet terimini şöyle tarif eder: “Zihnimde uykunun ardından güçlü bir insan gibi ayağa dikilen soylu ve kudretli bir millet hayal ediyorum.” Samuel Johnson ise, 1755 tarihli “Dictionary” adlı yapıtında “milletin diğerlerinden genelde dilleriyle, kökenleriyle ve yönetimleriyle ayrılan insan toplulukları olarak tanımlar.” (2) Modern dönemlerde ise milliyet tanımını Kedouire’ye göre,”milliyetçilik bir irade” öğretisiyken Gellner’e göre ise “sanayiciliğin ve kapitalizmin aldığı kültürel” biçimdir. Gene modern milliyetçilik sosyolojisi üzerinde uzman olan Walker Conner’a göre Millet ataları yoluyla akraba olduklarına inanan bir grup insandır”Ve Joshua Fishman’e göre ise “millet kısmen kemiklerinden olma, kendi etlerinden olma, kendi kanlarında olma şeklinde tarif eder. Bana göre ise miliyetçilik, teritoryal ve siyasal egemenlikten başka hiç bir şey değildir. İkincisi, Fishman’ın tanımından hareketle bir milletin ontolojik tezahürü kanında, kemiklerinde ve etinde vücud bulduğunu söyleyebiliriz.

Emmanuel Joseph 1789 yılında “ Abbé Siéyés, Qu’est-ce que le Tiers-Etat” ( Üçüncü Sınıf Nedir?) adlı eserinde modern milliyetin tanımlamasını şöyle yapar: Millet her şeyden önce vardır ve hepsinin kökenidir. Onun iradesi her zaman meşrudur ve o, kanunun kendisidir...” Ernest Renan ise milliyetçiliği ata kültürü ve kahramanlıklarla dolu olan geçmişe tarihsel ve siyasal düzlemde bakarak miliyetçiliği övgüler yağdırmıştır. Max Weber bir Alman milliyetçisi olarak Ernest Renan’la benzeri düşünmekle birlikte, aslında daha çok “Alman romantizim geleneğin” merkezinde yer alan “etnik-dilsel millet ölçütünden” çokça etkilenmiştir.

Benedict Anderson, neden “ çok insanın milli bir kimlik duygusunu yaratmak, onu korumak ya da onun için ölmek için uğraştığını” söylerken bu soruya şöyle karşılık veriyordu: “Bütün insanlar, her zaman için ya da aslında benlik için aynı milli kimlik duygusu etrafında kenetlendikleri, yoğunlaştıkları ve tatminkar bir sayıya ulaşmalarıyla birlikte milli kimlik kavramının kullanılmasını kaçınılmaz olacaktır.” Bu bağlamda Anthony D. Smıth’ın “ çoklu kimlikler” kavramsallaşması çalışmamız acısından çok önemlidir. Smith’in, milli kimlik- milli bilinç -milli devlet nosyonları postmodern zamanlarda “çoklu kimlikler” dünyasına benzemediğini söyler. Post moden zamanlarda kimlik kavramının toplumun farklı kompartmanları için abartılı bir moda olarak kullandığıni söyler. Bu Post modern modacı kimlikler daha çok insan ve toplum ilişkilerinde aile kimliği, evlilik kimliği, sivil örgütler kimliği, siyasi parti kimliği, mezhep ve cemaat kimliği, cinsiyet kimliği...

Yukarıdaki saydığımız kimlik çeşitleri modern zamanlarda modern bir insanın sahip olduğu çoklu kimliklerdir. Modern insanın sahip olduğu bu çoklu kimliklerin büyük bir bölümü çıkarlara dayalı kimlikler olduğu gerçeğidir. Yani modern insan sosyolojik çıkarları gereği, düşüncesini ve inancını bu çoklu kimliklerin büyük bir bölümüyle ilişkilerini boşayabilir, o kimliklerle ontolojik varlığını tanıtma gereği duymayabilir. Ancak milli kimlikler öyle değildir. Çünkü Anthony D. Smith dedigi gibi;” kültürel toplumların kimlikleri daha kalıcıdır. Çünkü , ortak anılara, ortak mitlere, ortak senbollere, ve geleneklere sahiptirler. “(3)

Bu bağlamda, Ontolojik olarak her insan özgür ve hür olmak için kendini mutlaka milli bir kimliğe bağlı kılmak zorunda his eder. Dolayısıyla, her milletin gönül ve ruh atlasında mutlaka kendini ontolojik varlığıyla ifade etme ve yönetme melekesi vardır. İkincisi, her insanın gönül ve ruh atlasında dalgalanmayan bir milliyetçilik bayrağı vardır. İnsanın gönül ve ruh atlasındaki bu milliyet bayrağını dalgalandıran milletler dünyası arasında yaşanan siyasi, kültürel, ekonomik, spor ve benzeri ruhi ve duygusal refleksler birlikte dalgalanmaya geçtiği gerçeğidir.

Bu anlamda, Milletlerin ruh ve gönül atlasında yer alan milliyetçi ruh ve duygunun en somut ve en muşahhas halinin milletlerde belirdiği o ana... Bakınız dünyaca ünlü İsrail’li düşünür Elie Kedourie “Milliyetçilik” adlı kitabında şöyle açıklar: “ milletyetçilik yanlızca geçici olarak-millet kurma, dış tehdit, tartışmalı topraklar ya da düşman bir etnik ya da kültür grbunun içerde algılanan tahakkümü gibi bunalım anlarında önem kazanır.” (4)

Bu anlamda etni sitelerin milli karekterlerinin değişmesi veya kaybolması ve tekrar modern milliyetçi ideolojinin gayretleriyle yeniden semboller aracılığıyla güncellenerek canlandıklarının en somut örneklerini Ermeniler ve Yahudiler olarak gösterebiliriz . Kürd siyaseti tam da bu noktada kaybolan, eskiyen, hareketsiz kalan, zayıf duran, organize olmayan veya değişen milli değerlerini tıpkı Yahudi ve Ermeni etnisiteleri gibi modern milliyetçi düşünce-hareketleri okuyarak ve kendi tarihi sembollerini yeniden günceleyerek eskimiş olan Kürd’ün milli ruhunu ve duygusunu yenileyerek Kürt halkının bağımsızlık mahşerine taşıyabilirler.

Sanırsam Kürd milletinin Tür-Arap-Fars unsurların tahakkümlerine karşı ruh ve gönül atlasında tezahür eden milliyetçilik türü milli kimlik, milli bilinç ve milli devlet diyebiliriz. Yoksa Kürd milletinin sahip olduğu milliyetçilik Türk-Arap Fars milliyetçiliği gibi renk üstünlüğüne, dil üstünlüğüne, kültür üstünlüğüne ve siyasal egemenlik üstünlüğüne dayanmıyor.

Kürtlerin çekirdek milliyetçi öğretisi demirci kava ve Nevroz bayramı iken bu anlamda Kürtlerin milli tarihi hafizası Ahmedé Xanî’dir. Ben Ahmedé Xanî’nin milli düşüncesini Peygamberce ve filozofca buluyorum ve onu şöyle tarif ediyorum:

Ahmedé Xanî bir milletin ontolojik kitabını yazdı. Kitabın adi “Mem ù Zîn”

Sonra yazdığı bu kitabı Tanrı’nın görüşlerine sundu.

Tanrı, “mem ù Zîn” kitabını eline aldı ve ışık hızıyla okumaya başladı.

Derken Tanrı, Kitabın 221-225 ‘bölümlerinde şu beyti okumaya devam etti:

“Bu Rom ve Farslar Kürtleri kuşatmışlar

Kürtlerin tümü dört tarafa dağılmışlar

Kürt kabilelerini bu ikili cepheler

İmha okları için hedef seçmişler

Sınırların tespitinde anahtar olan Kürtlerdir

Aşiretleri sınırlar üzerinde sağlam setlerdir

Birer denizi andıran Romlar ve Acemler

Ne zaman ortaya çıkıp harekete geçseler

Kürtler her taraftan kızıl kana bulanırlar

Berzah gibi onları birbirinden ayırırlar”(5)

Tanrı, sonra Kitabı usulca “Sıdretül Münteha”Meleklerine uzatt, sonra Tanrı, ağlamaya başladı!

Sıdretül Münteha’nın Melekleri Tanrının ağladığını görünce şöyle dediler: Sevgili Tanrımız seni ağlatan şey nedir dediler!

Tanrı onlara ışık hızıyla yeniden ”Mem ù Zîn’ ın” kitabını okudu ve bu kez birlikte ağladılar!

Biz Kürtler önce her millet gibi devlet olmak istiyoruz, sonra yüreğimizi, sınırlarımızı, ekmeğimizi ve suyumuzu dünyanın yalın ayaklı mustazaflarıyla kardeşçe paylaşmak istiyoruz. Sahih ve özgün Kuran düşüncsine göre ise Allah her insanı önce kendi ailesinden, kendi akrabalarından, kendi milletinden ve kendi ülkesinden sorumlu tutmuş. Bu konuyla ilgili Kuran’da geçen onlarca ayetten sadece 2 tanesi (Casiye 28, Bakara 134) ayetleridir. (6)

Dolayısıyla Sömürgecilerin tarif ettiği anlamda Kürtler için halkların kardeşliği sadece fantastik bir hikayedir. Hakeza İslam kardeşliği de fantastik bir hikaye olur!

Biz hiç bir millete düşman değiliz, hiç bir milletten üstün değiliz, hiç bir milleti kendimizden üstün görmüyoruz. Biz de her millet gibi semalarımızda dalgalanan milli bir bayrağımızın ve öz topraklarımız üzerinde siyasal egemenliğimizin olmasını istiyoruz.

Eğer devletsizlik (adalet ve bilim devleti) halimiz, halkımızın yalın ayaklı hali, ekonomik fakirliğimiz, bilim ve teknolojik imkanlardan mahrumiyetimiz böyle devam ederse bırakın bir milletin veya bir devletin Kürdelere değer vermesini sıradan bir insan bile Kürd milletine saygı ve sempatiyle bakmayacaktır.

Gün gelecek bu yazdıklarımızı dünyanın en saygın bilim adamları ve siyasetçilerin okuyacağını bildiğim için onlarla şöyle bir anımı paylaşmak istiyorum: Belçika’ya henüz yeni gelmiştim, çalışmam gerekiyordu ve Kürdistanlı bir ailenin çalıştırdığı bir Restorantta işe başlamıştım. Restorantın bar bölümünde çalışan Mekodonyalı bir arkadaş ile Kuzey Kürdistanlı genç bir garson arkadaş her gün istisnasız birbirleriyle laf savaşı yapıyordu. Bir gün bizim bu genç Kürd garson , Mekodonyalı arkadaşa şöyle dedi: “Siz Mekodonya’nın çingeneleri kültürsüz bir milletsiniz” Mekodanyalı arkadaş yüzünü bana çevirerek şöyle cevap verdi: “Bu arkadaşınız her gün Kürdistan- Kürdistan Kürdistan diyor lakin bahsettiği bu Kürdistan ne dünya haritası üzerinde bir yeri var ne de Birleşmiş Milletler binasının semalarında dalgalanan bir Kürdistan bayrağı var! Oysaki, Mekodonyalı Çingenelerin dünya haritasi üzerinde yer alan bir ülkeleri ve Birleşmiş Milletler binasının göklerinde dalgalanan bir bayrakları var. şimdi söyler misiniz bana? Dedi.

Toparlayacak olursak: bilim, teknik, demokrasi, özgürlük, adalet, hak, hukuk, ekonomi, kültür, sanat, edebiyat, spor ve diğer alanlarda dünyanın en gelişmiş devleti ve milleti olan Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, Kanada, Avusturalya, Hollanda, Belçika, İsveç Lüksemburg, Danimarka, Vahşi Ortadoğu toplumlarını ve devletlerini demokratikleştirmek ve insani olarak her gün bu coğrafyada yaşanan vahşet manzaralarını protesto etmek için neden tek bir söz ve tek bir adım atmıyor? Acaba bunun bilimsel bir nedeni ve teolojik bir hikmeti mi var?

Sanırsam Kürdlerden hariç dünyadaki tüm devletler, milletler ve düşünceler Ortadoğu’yu kan ve vahşet çöplüğüne çeviren Türk-Arap-Fars unsurların insanileşeceğinden ve uygarlaşacağından umudunu kestikleri için barış, adalet, özgürlük, kardeşlik ve demokrasi adına tek bir söz ve tek bir adım atmanın bulutlara yumruk sallamaya benzediğini düşünüyorlar...

Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Ben öyle bir Kürdistan istiyorumki her bir caddesinde yanyana duran Camii, Kilise, Havra, Cem Evi, Zerduşlük ve Yezidilik mabedlerinde insanlarımız, barış ve kardeşlik içinde ibadetlerini özgürce yapsınlar.

[email protected]

twitter.com/KADIRAMAC

KAYNAKÇA

1- Anthony D.Smith, Milliyetçilik-Kuram-İdeoloji-Tarih, Atif Yayınları, S. 11.

2- Anthony D.Smith age, s. 47.

3- Anthony D.Smith age, s. 30-60-67.

4- Elie Kedourie, Milliyetçilik, Milli Eğitim Yayınları, s.43.

5- Ehmedê Xanî, Mem û Zîn, Avesta Yayınları, Beyt. 221-225

6- Elmalılı Hamdi Yazır, Kuran Meali, Casiye 28, Bakara 134)

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

9008 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:20:55:10

Yazarın Önceki Yazıları

Kürtler Filistinli değildi, Türk devletide İsrail Değil! Musul Operasyonu ve 'Çılgın Türkler' Kürd’ü, Kur'an’la Sömürmek! Öjenist Felsefe Ve Irkların Genetik Anatomisi Fırat’ın Doğusu da, Batısı da Kürdistan! Askeri Darbe ve Kürtlerin Tavrı Kahr Olsun! ‘Fe veylun lil musallîne’ Ehli Homa Şima Qehr Bikero! İşgalci Devlet ve Müşrik İslamcılar! Siyasal Ontoloji Meclîsa Tırkon ù HDP Dost û Neyare Kordon Komo? 1 Mayıs Kürtlere Bir Taht Birde Taç Lazım! Hoş Geldin! Kürdistan Aydınlar İnsiyatifi 'Mayflower Sözleşmesi' Ve Kürdistan Meselesi 'Biz İslam kardeşiyiz' Öyle mi? Muhammed’i öldürdüler, İslam’ı Zehirlediler! Psikolojik Kürtler! Kürdistan Haktır Ve Nurunu Tamamlayacak! Amed’in Dört Minaresini ve Onun Elçisini vurdular! Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! Terör ve Kürdistan Ahmet Taşgetiren’e Cevap! Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-1 Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-2 'Kara ve Deniz' Diyalektiği Ve Müslüman Halklar Meselesi Kürdistan Meselesine Sosyal Bilimler Metodolojisiyle Bakmak Kürt Milletinin Tipolojik Anatomisi Kürtler Kendi Topraklarının Hükümdarı Olmak İstiyor! Kürdistani Mücadelede, Vatan ve Millet Sevgisi Siyasal Egemenlik Savaşla Başlar, Barış Müzakeresiyle Paylaşılır! Milletlerin Siyasal Egemenlik ve Kardeşlik Hukuku Aynı Şey mi? Sevgili Kürdistanlı genç kardeşlerim! Modern Ulus Devlet Temelinde Kürdistan’ın Siyasal Egemenlik Hakkı Kürdistan Bağlamında Millet-Milliyet ve Milliyetçilik Meselesi Kerkük’ün zaferi, Kürdistan’ın zaferidir! Yeryüzünde ancak köleler devletsiz yaşar Medine Vesikası ve Kürdistan Meselesi
x