Siyasal Ontoloji

Kürtler sömürgecilerin beyniyle düşünmemelidirler, sömürgecilerin gözleriyle görmemelidirler, sömürgecilerin ağzıyla konuşmamalıdırlar, sömürgecilerin heycanıyla heycanlanmamalıdırlar, sömürgecilerin ayaklarıyla yürümemelidirler ve kendi ontolojik yasaları ve kendi primordiyal asaletiyle var olmalıdırlar.

Kadir Amaç

16.06.2016, Per | 15:21

Siyasal Ontoloji
Makaleyi Paylaş

Max Weber ve Emile Durkheim\'den bu yana tüketim toplumu, bilgi toplumu, enfermasyon toplumu, risk toplumu, neoliberalizim toplumu veya nihilizim toplumu çok ciddi bir transformasyondan geçiyor. Toplumların, bu değişim ve dönüşüm ontolojisi anonim düzeyde olmazsa bile, ciddi düzeyde uzlaşmazsızlık ve birbirinden farklı görüşlerin var olduğunu bize gösteriyor. Tam bu anlamda, modernlik ve post modernlik konuların totolojik göründüğünü söylemek mümkündür. Bu anlamda modern devlet düşüncenin ve siyasal ontolojinin liberalizmin kişiliğinde temerküz ettiğini söyleyebiliriz.

Alman sosyolog Peter Wagner, “Moderliğin sosyolojisi “adlı eserinde moderlik söylemini “özgürlük ve özerklik” düşüncesine dayandırır. Peter Wagner, insan ve toplumların kendi kendini yönetme eylemlerine müdahale eden, Tanrı ve Kral’ın mukadder kıldığı tözsel iyilik ve kötülük nosyonlarını tümden red eder. Ernest Gellner, milletlerin siyasal egemenlik ve ontolojik diferansiyelini Saban-Zenginlik, iktidar-kılıç, inanç-kitap metoforlarıyla izah eder. Michael Mann ise, milletler ontolojik varlıklarını korurken ve siyasal egemenliklerini örgütlerken; “bilgi, ekonomi, siyasi örgütlenme ve askeri güçe” başvurduğuna işaret eder. (1)

Her dilin, her sesin, her rengin, her milletin, her ülkenin niçin ontolojik bir karektere sahip olduğunu yada niçin ontolojik bir karektere sahip olmadığını gösterecek, felsefik ve ilmi bir delil ve gerekçenin olması gerekiyor. Bu anlamda ontolojik araştırmalar, varlık ve vücudla ilgilenir. 17. Yüzyılda teolojik gelenek, ontoloji konusunu cevher olarak tanımlamıştır. Daha sonra cevheri vücûda dönüştürme tartışmaları felsefik disipline kaymıştır. Martin Heidegger, “Varlık ve Zaman” adlı eserinde “Varlığın anlamını tam tavzih etmedikçe ve bu tavzihi esas vazifesi edinmedikçe ontolojinin her türlüsü kör ve sapkındır.” (2)

Örnek: Su hem var hemde yok olabilme özelliğine sahipmidir? O vakit, suyun ontolojik karekteri nedir? Suyu su olarak düşüdüğümüzde onu dört parçaya bölüp birbirinden ayırmayı, tasavvur ve tahayyül edebiliriz. Filozof Spınoza\'nın dediği gibi; \"suyu maddi bir töz olarak tasavvur ettiğimizde, hiç bir şekilde suyun parçalara ayrılamayacağını\" anlarız. O halde siyasal ontoloji, insanın kendi özünü ve hakikatini yönetmesidir diyebiliriz.

Bu felsefik mahfilden hareketle, Kürdistan\'ın ontolojik ve siyasi varlığı tıpkı su gibi ayrılamayacağını ve parçalara bölünemeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Kürdistan\'ın ontolojik varlığını engelleyecek veya onu ortadan kaldıracak, determinist ve metafizik bir yasa yoksa; bu demek oluyorki, Kürdistan ülkesi ve Kürdistan milleti zorunlu olarak var demektir. Kürdistan’ın bu siyasal ontolojik varlığına Heidegger’in ontolojik felsefesi, Taylor’ın teolojik perpektifi ve Connolly’nin postmodernizm çözümlemesi tanıklık etmektedir.

Dolayısıyla Kürtler sömürgecilerin beyniyle düşünmemelidirler, sömürgecilerin gözleriyle görmemelidirler, sömürgecilerin ağzıyla konuşmamalıdırlar, sömürgecilerin heycanıyla heycanlanmamalıdırlar, sömürgecilerin ayaklarıyla yürümemelidirler ve kendi ontolojik yasaları ve kendi primordiyal asaletiyle var olmalıdırlar.

Bu anlamda, Yahudilerin devletleşme ve Yunanlıların ulusal kurtuluş mücadelesiyle ilgili yaptığım okumalar bana ilham kaynağı olmuştur. Tehodern Herzn’in önderliğinde Yahudi aydınları, 1897 yılında Basel konferansında buluşmuş ve bu konferansın sonucunda Yahudi aydınları “HASKALA” adı altında örgütlenerek İsrail devletinin kurulmasında başat rol oynamıştır. İkincisi, Yunanistan’ın bağımsızlığını isteyen ve bu uğurda mücadele vermek için bir araya gelen Yunan aydınları, 1814 tarihinde “Filiki Eterya” derneği kurmuş ve bu dernek Yunanistan’ın bağımsızlığında katalizör rolunu oynamıştır.

Kürt aydını, yukarıda bahs konusu ettiğimız milli aydınlanma kulvarında hem başarısız hemde sorunludur. Kürdistan davasının bağımsızlık mücadelesini, marjinal yöntem, hariciyecilerin fanatizmi, müstemlekeci rahle-i tedrisat, iç munazara ve kargaşa kültürüyle onu mükemmele taşıyacağı fikrinde ısrar ediyor.

İkincisi, İslam ve Kürdistan kisvesi altında laf ù güzàfın, yamuk bir inancın, arızalı düşüncelerin yanlış kabullerin, rasyonel ve bilimsel olmayan bir zekanın, hiç bir meseleye çare olmayan defolu bir bilginin, marazlı bir ahlakın ve fantastik atıklarla zeka gözeneklerini tıkayan bir mefkürenin, Kürt yazgısı ve ikbali üzerinde olumlu bir etki yaratma şansı çok zayıftır. Bu anlamda, Kürdistan ülkesine hastalıklı fikirleriyle ve marazlı ahlaklarıyla galebe çalan, yazar-çizer ve siyasetçileri Kürt birliği önünde büyük bir engel görüyorum.

Ali\'nin dini felsefesi ile Muaviye\'nin dini felsefesi arasındaki savaş neyse, benimle bu aydın-siyasetçi arasındaki savaşta odur. Konfüçyüs ile Lao- Tsu arasındaki \"Yang Yin\" diyalektiği nasılsa, benimle onlar arasındaki ruhsal diyalektik öyledir. Hegel ile Marks arasındaki, çatışma ve çelişki faktörleri neyse, benimle onlar arasındaki çatışma ve çelişki öyledir. Descartes ile Spınoza arasındaki teolojik felsefe kavgası neyse, benimle onlar arasındaki kavgada öyledir. Volter ile Rousseau arasındaki, anlam ve madde tasavvuru nasıl ihtilaflıysa, benimle onlar arasındaki Kürdistan tahayüllü öyle kavgalıdır. Ne ben bunlara göreyim, nede onlar bana göredir.

Çünkü köleler birbirlerine demokrası dersini veremez. Köleler önce efendilerine isyan etmeli, özgürlüklerini kazanmalı ve daha sonra birbirlerine karşı nasıl demokratik olacaklarını tartışmalıdırlar. İkincisi, ontolojik varlıklarını yok etme çabası içinde olan işgalçi devletlera karşı birliklerini sağlayarak, siyasal ontolojilerini ve işgal altındaki topraklarını tedricilik düşüncesiyle bağımsızlığa taşıyabilirler.

Bu anlamda Spinoza’nın şu zihinsel egzersizi oldukça anlamlıdır: “ Örneğin bir asker kumda atın izlerini görünce at düşüncesinden hemen atlı düşüncesine geçecektir, sonra da savaş düşüncesine ve bunun benzeri diğer düşüncelere. Ama bir köylü bu tür bir at düşüncesinden hemen saban düşüncesine, ardından tarla düşüncesine ve benzeri diğer düşüncelere geçecektir.” (3)

Dolayısıyla Kürtlerin bir düşünceden bir başka düşünceye transformasyona geçmeleri için şu egzersizi önerebiliriz: Yeterki bir devletimiz olsun; olsunda Afganistan\'a benzesin. Olsunda devletimiz aç olsun, açlıktan midelerini yaprak ve otla doyuran Etopya devleti gibi olsun. Yeterki, barbar Türk devletinin ve vahşi Arap çöl devletinin kölesi olmayalım.

Kaynakça:

Moderliğin Sosyolojisi, peter Wagner, Ayrıntı Yayınevi, Sayfa:55 Varlık ve Zaman, Martin Heidegger, Agora Yayınevi, Sayfa: 34 Ethica, Sınoza, Kabalci yayınevi, sayfa:110 Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
8428 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:23:41:24

Yazarın Önceki Yazıları

Kürtler Filistinli değildi, Türk devletide İsrail Değil! Musul Operasyonu ve 'Çılgın Türkler' Kürd’ü, Kur'an’la Sömürmek! Öjenist Felsefe Ve Irkların Genetik Anatomisi Fırat’ın Doğusu da, Batısı da Kürdistan! Askeri Darbe ve Kürtlerin Tavrı Kahr Olsun! ‘Fe veylun lil musallîne’ Ehli Homa Şima Qehr Bikero! İşgalci Devlet ve Müşrik İslamcılar! Meclîsa Tırkon ù HDP Dost û Neyare Kordon Komo? 1 Mayıs Kürtlere Bir Taht Birde Taç Lazım! Hoş Geldin! Kürdistan Aydınlar İnsiyatifi 'Mayflower Sözleşmesi' Ve Kürdistan Meselesi 'Biz İslam kardeşiyiz' Öyle mi? Muhammed’i öldürdüler, İslam’ı Zehirlediler! Psikolojik Kürtler! Kürdistan Haktır Ve Nurunu Tamamlayacak! Amed’in Dört Minaresini ve Onun Elçisini vurdular! Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! Terör ve Kürdistan Ahmet Taşgetiren’e Cevap! Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-1 Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-2 'Kara ve Deniz' Diyalektiği Ve Müslüman Halklar Meselesi Kürdistan Meselesine Sosyal Bilimler Metodolojisiyle Bakmak Kürt Milletinin Tipolojik Anatomisi Kürtler Kendi Topraklarının Hükümdarı Olmak İstiyor! Kürdistani Mücadelede, Vatan ve Millet Sevgisi Siyasal Egemenlik Savaşla Başlar, Barış Müzakeresiyle Paylaşılır! Milletlerin Siyasal Egemenlik ve Kardeşlik Hukuku Aynı Şey mi? Sevgili Kürdistanlı genç kardeşlerim! Modern Ulus Devlet Temelinde Kürdistan’ın Siyasal Egemenlik Hakkı Milletlerin Ontolojik Sosyolojileri ve Kürdistan Milleti Kürdistan Bağlamında Millet-Milliyet ve Milliyetçilik Meselesi Kerkük’ün zaferi, Kürdistan’ın zaferidir! Yeryüzünde ancak köleler devletsiz yaşar Medine Vesikası ve Kürdistan Meselesi
x