Yeryüzünde ancak köleler devletsiz yaşar

Evet doğrudur; benim bilimsel dünya görüşümün ruh, zihin ve gönül atlasının bir parçası vatansever, bir parçası milletperver, bir parçası bağımsızlık yanlısı, bir parçası dindar, bir parçası demokrat, bir parçası realist, bir parçası idealist, bir pa.

Kadir Amaç

03.06.2014, Sal | 11:46

Yeryüzünde ancak köleler devletsiz yaşar
Makaleyi Paylaş
Evet doğrudur; benim bilimsel dünya görüşümün ruh, zihin ve gönül atlasının bir parçası vatansever, bir parçası milletperver, bir parçası bağımsızlık yanlısı, bir parçası dindar, bir parçası demokrat, bir parçası realist, bir parçası idealist, bir parçası anarşist, bir parçası modernist, bir parçası gelenekselçidir! Evet doğrudur, ben devletperest değilim ancak, Kürt milletinin özgür milletler liginde yerini alması için, devletleşmeyi Kürt milleti için zaruri bir ihtiyaç görüyorum.

Benim devlet tanımım; biyolojik ve ontolojik bir tanımlamaya tekabül eder. İnsan beynini bir devlete, insanın kalbinide bu devletin başkentine benzetiyorum. İnsan beyni ve kalbi kollektif çalışır. Kalp kendisine bağlı olan tüm organların problemlerini beyne (korteks) sinyal göndererek iletir. Beyin, kendisine iletilen bu organların problemlerini çözerek kalbe geri sinyaller gönderir. Kalp tıpkı bir devletin başkenti gibidir. Bu devletin başkenti başka zihinler tarafından işgal edilirse işgale uğrayan kalp, kendisine bağlı olan tüm organların üzerindeki nüfusunu ve denetimini kaybeder. Dolayısıyla kalbiniz giderse ölürsünüz. Kalbiniz çalışır da, beyniniz sinyal alamazsa bir bitki gibi hareketsiz kalırsınız. Böylece el, ayak, kulak, göz gibi organlar işgalci zihnin sinyallerine göre çalışmış olur. İşte tam bu noktada Hegel, devleti \"tanrının yeryüzündeki yürüyüşü\", Gazali ise devleti \"tanrının yeryüzündeki gölgesi\" olarak tanımlar. Verdiğimiz bu misaller, Kürt milletinin yaşadığı durumu özetlemektedir.

Yerküre ölçeğinde yaşayan milletlerin \\% 99\\\'u devletleşme temayülünü ve tekamülünü gerçekleştirmişken; beş bin yıllık tarihiyle, elli milyona varan nüfusuyla ve 530.000 metrekare yüzölçümüyle Kürtlerin halada devletleşmemiş olmasını, büyük bir talihsizlik ve büyük bir haksızlık olarak okuyabiliriz.

Dolayısıyla bütün İslam toplumları etno-aidiyetten milletleşmeye, milletleşmeden devletleşmeye giderken onlara helal Kürtlere neden haram oluyor? Bu durum anlaşılır gibi değil. Tabi ki, devletleşme meselesi öyle kolay değildir! Tabi ki; güçlü devletlerin, siyasi ve ekonomi yardımları olmadan, devletleşme tekamülümüzü gerçekleştiremeyeceğiz. Tabiki, real koşulların hakikatini kitabi ve ilmi okumalar yaprak anlamaya çalışcağız. Tabiki, uluslararası-bölgesel, jeopolitik ve jeostratejik faktörlerin olgunlaşmasında görev alacağız. Lakin bunların hepsinden önce halkımızın, vatan ve millet mefkuresini uyanık tutmamız için de tabiki, devlet ve siyasal egemenlik kavramlarını sıklıkla kullanacağız.

O vakit, ülkemizin ve milletimizin hayatını cehenneme çeviren yeşil Firavunlara; artık namaz kılan köleler olmak istemediğimizi haykırmalıyız. Bizler, kutsal Kürdistan toprakları üzerinde ve milli bayrağımız altında, Rabbimize secdeye duran ve insanlık ailesine hizmet eden özgür bir millet olmak istiyoruz. Tanrı zalimleri ve işgalcileri sevmediği gibi, bizim gibi köle ve miskin olan milletleride sevmez. Tanrı özgür, adaletli, onurlu ve siyasal egemenliği olan milletleri sever.

Dünyada hiçbir milletin siyasi temsilcileri ülkelerini işgal, ontolojik varlıklarını inkar ve fizyolojik varlıklarına tecavüz eden işgalci unsurları asla kardeş olarak görmemiştir. Çünkü, işgalcilerle ve zalimlerle kardeş olunur diye hiçbir kutsal kitapta, hiçbir evrensel hukuk kitabında, hiçbir bilimsel kitapta ve hiçbir ahlakçı filozofun kitabında böyle bir ibarenin alamet-i farikasına rastlanmamıştır. Dolayısıyla ülkemizi işgal etmeyenler, dilimizi yasaklamayanlar, bedenlerimizi çarmıha germeyenler, çocuklarımızı, yaşlılarımızı katletmeyenler, köylerimizi ve şehirlerimizi viraneye çevirmeyenler ancak bizim kardeşlerimiz olabilirler.

Kürtler, hiçbir milletten, hiçbir dilden, hiçbir renkten, hiçbir kültürden ve hiçbir medeniyetten üstün olduğunu iddia etmediler ki; ikide bir onları Tanrının sopasıyla önce tekfir, taciz, tahkir ve ardından falakaya yatırıyorsunuz. Bu çok alçakça bir suikasttir. Çünkü tanrı adına yaptıklarınız onun adalet sıfatına yakışmıyor. Eğer itham ve tekfir ettiğiniz gibi olsaydılar, bugün Türk-Arap-Fars kimlik ve pasaportunu değil; kendi milliyetlerine ait kimlik kartları ve pasaportları olacaktı. Eğer öyle olsaydılar, beş bin yıldır atalarının üzerinde yaşadıkları topraklarda, siyasal egemenliklerini sembolize eden milli bayrakları, Ağrı Dağı\'nın doruğunda dalgalanmış olacaktı. Bu alçak sözlerinizden ve eylemlerinizden dolayı Tanrı\'yı öfkelendiriyorsunuz!

O vakit, Kürt siyasetçileri ve Kürt vatanseverleri Kürdistan\'ın işgalçilerine şu hakikati haykırmalıdırlar: Sizin güçlü bir devletiniz var. Bu devletiniz dünyanın en güçlü devletleriyle, siyasi ve ekonomik ilişkilere sahip. Başınıza bir bela ve musibet isabet ettiğinde, dünyanın en gelişmiş ülkeleri ve dünyanın en büyük ekonomi şirketleri anında size yardım elini uzatabiliyor. Pekala, ya Kürt milletinin kimi var? İşe yaramayan bir devletleri mi; yoksa dünyanın en güçlü devletleriyle dostluk ilişkileri mi? Hayır, Kürdistan milletinin yeryüzünde hiçbir dost devleti ve hiçbir dost kardeş milleti yoktur ( birey ve gruplardan hariç). Kürtler en kalabalık nüfusuna sahip dünyanın tek köle milletidir. Kürtler yanlız İslam ümmetinin yetim bıraktığı bir millet değil; aynı zamanda dünyanın tek yetim bırakılan milletidir! İkincisi, 50 milyona varan bir ulusun dilini yasaklayanlara, vatanlarını işgal edenlere, milyonlarcasını vahşice katledenlere, milyonlarcasını vatanlarından çıkaranlara ve ölülerine bile saygısızlık yapmaktan imtina etmeyenlere; neden dünyanın tek bir devleti ve neden dünyanın tek bir milleti tepkisini Kürdistan\'a hawar biçiminde haykırmamıştır?

Bin dört yüz yıldır ülkemizi Tanrı adına işgal altında tutanlar, ontolojik varlığınızı inkar edenler, fizyolojik uzuvlarımızı tek-tek taciz, tahkir ve tecavüz edenler ve köle bedenlerimizi en alçak yöntemlerle çarmıha gerenlere hala da kardeş diyorsak ve hala da onları demokratikleştireceğimizi söylüyorsak; bu zilletimizden dolayı ne Tanrı ne de insanlığın vicdanı bizi asla affedecektir. Çünkü mazlum bir toplumun, günahkar ve zalim bir toplumla kardeş olmasını arzulamak, aklın ve vicdanın iflası demektir.

İkincisi, işgalciler bizimle kardeş olduklarını söylüyorlar. Hayır bu büyük bir yalandır. Bunların kardeşliği Kabil\'in kardeşliğinden çok daha kötüdür. Çünkü kardeşlik hukuku ve ahlakı; romantik ve nostaljik, Kürt ve Türk kardeşlik türküleriyle, şarkılarıyla ve şiirleriyle gerçekleşmiyor. Kardeşlik hukuku ve ahlakı, ilmi ve kitabi düzlemde, Kürtlerin teritoryal ve siyasal egemenliğini istemekle ve vermekle ancak gerçekçi olur.

Dolayısıyla Kürdistan milletperveri olmamız, kendi öz topraklarımız üzerinde siyasal egemenliğimizi talep etmemiz, bizleri ne soldan ne de İslam dairesinden çıkarmış olur. Aksini yaptığımız taktirde, tanrının ve filozofların öfkesini kazanıp, hem solculuk hemde İslam\'ın dairesinden çıkmış oluruz. Kürdistani milletperverliğimizi taciz ve tekfir edenler, işgalci unsurların, oryantalist ve evangelist güçleridir. Bu itham ve tacizlerle Kürt milletinin kendi toprakları üzerinde, teritoryal ve siyasal egemenlik meselesini, sol ve İslam tandanslı jargonlarla demoralize etmeye çalışıyorlar. İşgalci Türk devleti, siyasal Türk İslamcı hareketi ve Türk sol hareketi; Kürdistan davasının mücadele menziline, yeni mayınlar, yeni suikastler ve yeni postmodern tuzaklar döşüyor.

Kürdistan\'ın sol tarafını solculukla vurdular, sağ tarafını sağcılıkla vurdular, arka tarafını tarihselci materyalizmin, din ve solculuk hikayeleriyle vurdular, ön tarafını ise vaad ettikleri fantastik cennet ve halkların kardeşlik devrimiyle vurdular. Dolayısıyla Kürdistan davası; ne İslami bir mesele ne sosyalist bir mesele ne halkların demokratik meselesi ve ne de ekonomik bir meseledir. Kürdistan meselesi, yüzde yüz teritoryal ve siyasal egemenlik meselesidir.

Türk devleti Kürdistan topraklarını işgal, Kürt halkının siyasal egemenliğini gasp etmiştir. Bu hakikatin şahitliğini yapmayan bir İslam tahrif olmuş bir İslamdır, tahrif olmuş bir soldur. Kutsal Kürdistan toprakları ve kutsal Kürdistan davası; Humeyni\'nin 15 Hordat Hareketi, Şeyh Ahmet Yasin\'in Haması, Fethi Şikaki\'nin İslami Cihadı, Abbas Musavi\'nin Hizbullahı, Mevdudi\'nin İslami Cemaati, Hasan Elbenna\'nın İhvan Hareketi, Abbas Medeni\'nin Fis\'i, Hasan Turabi\'nin SHKP\'si, Raşit El-Ganuşi\'nin Nahta Hareketi, Molla Ömer\'in Taliban Hareketi, Usama Bin Ladin\'ın El-Kaide Hareketi, Şeyh Şamil\'ın İslamı Kafkas Hareketi ve Aliya İzzet Begoviç\'in Bosna Demokratik İslam Hareketi ile kıyaslanmayacak kadar Allah\'a daha fazla secdeye durmuş ve kıyaslanmayacak kadar İslam\'a ve insanlığa kutsal ameller armağan etmiştir.

Kürt milletinin işgalci müslüman devletlerle yaşadığı sorun ile Filistinli Arapların Hz. Musa\'nın torunlarıyla (İsrail milleti) yaşadığı sorun aynı değildir. Kürdistan meselesi çok daha trajediktir. Çünkü İsrail, Filistinli Arapların topraklarını işgal etmemiştir. Her iki milletin ortak vatanı olmakla birlikte; her üç dinin (Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam) kutsal merkezidir. Tam da bu noktada İslam Peygamberi Hz. Muhammed\'in Yahudilerle ortak vatan ve ortak devlet anayasasını yapmış olması söylediklerimizi fazlasıyla doğrulamaktadır. Çünkü İslam Peygamberi Yahudilerin topraklarını işgal etmemiş, dillerini konuşmalarına ve inançlarını yaşamalarına müdahale etmemiştir. Bilindiği gibi Yahudiler, Filistin topraklarından zorla göç ettiriliyor ve sonra tekrar vatanlarına geri dönüyorlar. Geri döndükleri anayurtları üzerinde bir devlet kuruyorlar. Lakin ehlisünet ve siyasal İslam, Yahudilerin Filistin toprakları üzerinde siyasal egemenlik kurmalarına tahammül etmeyerek, Arap ve İsrail savaşını başlatmış oldular. Bugün ise modern İsrail devleti Filistinli Arapların hem teritoryal hem de siyasal egemenlik haklarını uluslararası sözleşmelerle kayıt altına almıştır. Yani İsrail devleti Filistinlilerin topraklarını işgal etmemiş, dilini yasaklamamış ve Mescidi Aksa\'da ibadetlerini yapmalarına tıpkı İslam Peygamberi gibi müdahale etmemiştir. Fakat namaz kılan, oruç tutan ve hacca giden Türk-Arap-Fars generalleri ve siyasetçileri Kuran\'ın (Müntehine 8, Bakara 84) kesin hükümlerine rağmen; Kürdistan topraklarımızı işgal ediyor, dilimizi yasaklıyor ve tüm siyasal egemenlik haklarımızı elimizden alıyor ve en iğrenç yöntemlerle cesetlerimizi çarmıha geriyor. Ama Allah\'ın izniyle bundan sonra cesetlerimizi çarmıha germelerine fırsat vermeyecegiz. Artık örtüye bürünüp, namaz kılan miskinler ve köleler olmayacağız. Çünkü, Kürdistan\'ın basü-badel mevt surası üflenmiştir.

Bin dört yüz yıldır tek bir akıl, Kürdistan ülkesinin ve milletinin başına bela getirdi! İşte bu akıl, önce ülkemizin dört parçaya bölünmesine ve ardından köleliğin topraklarımıza ayak basmasına izin verdi. Pekala biz Kürtler yeryüzünde hep böyle miskin ve sefil yaratıklar olarak anlımızda kölelik mührüyle mi dolaşacağız? Yoksa bu sefil ve miskin kimliğimizle ve anlımızdaki kölelik mührüyle mi tanrının huzuruna çıkacağız? Allah korusun! Kürdistan ayetine yemin ederim ki, Tanrı anlımızda duran köle mühründen ötürü bize öfke duyacaktır.

Ama biz Allah\'ın izni ve nusretiyle bu yazgıyı değerli halkımıza ve ülkemize yaşatmayacağız. Kürt siyaseti, Kürt aydını ve Kürt milleti bundan sonra eskisi gibi, kah kölelikle kalkıp kah kölelikle oturmayacaktır. Kürdistan\'ın düşmanlarına karşı ortak hareket edeceklerdir. Bundan böyle inanç, düşünce ve amel yürüyüşlerimiz, gafil ve serserice olmayacaktır. Bunu yapmadığımız taktirde işgalciler, milletimizi ve siyasetçilerimizi gafil avlamaya devam edecektir. Bin dört yüz yıldır sesizlik ve tembellik murakabesine yatmış zihinlerimizi, kitaplarla ve güzel amellerle imlik imlik nakşedeceğiz.

Yeryüzünde siyasal egemenliklerini elde eden milletler, ruh ve gönül atlaslarını birbirlerine karşı cömertçe sunmasını bilmiş; merhamet etmiş, sevmiş, saygı göstermiş; böylece millet, vatan ve devlet mefkuresini tamamlamışlardır. Allah\'ın izniyle bizlerde, ruh ve gönül atlaslarımızı birleştirerek, kendi topraklarımız üzerinde devlet mefkuremizi hayata geçireceğiz.

Sevgili Kürdistanlılar, üzülmeyeceğiz, gevşemeyeceğiz, muhakkak bir gün ülkemizi özgürleştireceğiz ve onunla doyasıya sevişeceğiz...

Bu Çalışmayı Rojava Kürdistanına Armağan Ediyorum

[email protected] Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

10583 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:17:58:44

Yazarın Önceki Yazıları

Kürtler Filistinli değildi, Türk devletide İsrail Değil! Musul Operasyonu ve 'Çılgın Türkler' Kürd’ü, Kur'an’la Sömürmek! Öjenist Felsefe Ve Irkların Genetik Anatomisi Fırat’ın Doğusu da, Batısı da Kürdistan! Askeri Darbe ve Kürtlerin Tavrı Kahr Olsun! ‘Fe veylun lil musallîne’ Ehli Homa Şima Qehr Bikero! İşgalci Devlet ve Müşrik İslamcılar! Siyasal Ontoloji Meclîsa Tırkon ù HDP Dost û Neyare Kordon Komo? 1 Mayıs Kürtlere Bir Taht Birde Taç Lazım! Hoş Geldin! Kürdistan Aydınlar İnsiyatifi 'Mayflower Sözleşmesi' Ve Kürdistan Meselesi 'Biz İslam kardeşiyiz' Öyle mi? Muhammed’i öldürdüler, İslam’ı Zehirlediler! Psikolojik Kürtler! Kürdistan Haktır Ve Nurunu Tamamlayacak! Amed’in Dört Minaresini ve Onun Elçisini vurdular! Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! Terör ve Kürdistan Ahmet Taşgetiren’e Cevap! Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-1 Kürt Hizbullah’ın Siyasal Anatomisi-2 'Kara ve Deniz' Diyalektiği Ve Müslüman Halklar Meselesi Kürdistan Meselesine Sosyal Bilimler Metodolojisiyle Bakmak Kürt Milletinin Tipolojik Anatomisi Kürtler Kendi Topraklarının Hükümdarı Olmak İstiyor! Kürdistani Mücadelede, Vatan ve Millet Sevgisi Siyasal Egemenlik Savaşla Başlar, Barış Müzakeresiyle Paylaşılır! Milletlerin Siyasal Egemenlik ve Kardeşlik Hukuku Aynı Şey mi? Sevgili Kürdistanlı genç kardeşlerim! Modern Ulus Devlet Temelinde Kürdistan’ın Siyasal Egemenlik Hakkı Milletlerin Ontolojik Sosyolojileri ve Kürdistan Milleti Kürdistan Bağlamında Millet-Milliyet ve Milliyetçilik Meselesi Kerkük’ün zaferi, Kürdistan’ın zaferidir! Medine Vesikası ve Kürdistan Meselesi
x