Washington, Irak'ta cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümet kurma çalışmalarındaki tıkanıklıktan, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni (KYB) sorumlu tutuyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani'ye hitaben bir mektup yazdı. ABD'nin Irak Büyükelçisi Matthew Tueller, 30 Mart’ta Erbil’de mektubu Neçirvan Barzani'ye iletti. Mektubun içeriğine ilişkin Kürdistan Bölge Başkanlığı, "Başkan Biden’ın Barzani'ye yazdığı mektupta, ABD'nin Irak ve Kürdistan Bölgesi'ne verdiği desteği yinelediği" ifade edildi.
ABD basınında ise Biden’in Neçirvan Barzani'ye yazdığı mektupta, Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne sadece destekten bahsedilmiyor. Aynı zamanda, Irak cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümet kurma çalışmalarının çıkmaza girmesi üzerine, Kürdistanlı siyasi aktörlere uyarılarda da bulunulduğu belirtiliyor. Büyükelçi Tueller’in Neçirvan Barzani ile görüşmesinde, Biden’in mektubu çerçevesinde KDP ile KYB arasındaki anlaşmazlığın, Irak ve Kürdistan Bölgesinde siyasi dengeleri olumsuz yönde etkilediği ve bunun bir an önce çözülmesi talebi dile getiriliyor.
Washington’daki siyasi çevreler, Ekim 2021 seçimlerinde, Irak'ın geleceği ve ABD’nin bölge siyaseti ve çıkarları açısından, olumlu bir seçim sonucu elde edildiği yorumunu yapıyorlar. Fakat Kürtlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkların bu olumlu süreci İran’ın lehine dönüştürebileceği endişesi var. Söz konusu mektup da bu kaygıyı vurguluyor.
Ekim 2021 genel seçimleri, 2003 Irak işgalinden bu yana ilk defa Irak'ta denklemleri İran aleyhine değiştirdi. İran karşıtı başını Mukteda es-Sadr hareketinin çektiği muhalif blok, seçimlerde Şiiler arasında çoğunluğu elde etti. Washington, Tahran karşıtı Şii blokun eline geçen bu fırsatı, Kürtler ve Sünni gruplarla birlikte değerlendirmesi için Kürtlere baskı yapıyor.
Seçim öncesi Kürdistani blok, Bağdat’ta ortak hareket etme kararı almıştı. KDP ve KYB, arasında cumhurbaşkanı adaylığından kaynaklanan anlaşmazlık hem cumhurbaşkanlığı seçimini hem de hükümet kurma çalışmalarını kilitlemiş durumda. Washington’un, KYB’nin cumhurbaşkanı adayı Berhem Salih’in tekrardan seçilmesine bir itirazı olmadığı ve Salih’in adaylığının ABD tarafından desteklendiği belirtiliyor.
Dönemin Trump yönetimi Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker, ABD’nin en büyük dijital siyasi haber sitelerinden The Hill’de, "Kürtler arasında anlaşmazlık, Irak’ta hükümetin kurulmasını engelliyor” başlıklı makalesinde bu ayrıntıya değiniyor.
Schenker yazısında, ABD'nin uzun bir süredir Irak'ta istediği sonucu kısmen de olsa son seçimlerde yakaladığı, fakat Washington'un Irak'taki müttefikleri Kürtlerin, kendi aralarındaki çelişkilerden dolayı bu ortamı baltaladıkları, bunun ise ABD açısından kötü bir ironi olduğu yorumunda bulunuyor.
Irak anayasasına göre hükümeti kurma görevi Cumhurbaşkanı tarafından veriliyor. Cumhurbaşkanının seçilememesi durumunda hükümet de kurulamıyor. Bu ise seçimlerin yenilenmesi ihtimalini gündeme getiriyor. Washington, seçimlerin tekrarlanması durumunda, İran'ın seçimlere müdahalesinin bu kez daha agresif olacağı ve Tahran karşıtlarının aynı sonucu elde edemeyebilecekleri kaygısını taşıyor.
Irak’taki belirsizlik ve kaotik durum, ABD'nin bölge siyaseti bağlamında özellikle Viyana’da İran ile sürdürülen nükleer program görüşmelerinde, Washington'un masada elini zayıflatacak bir gelişme. Aynı şekilde İsrail de Bağdat'ta Tahran karşıtı bir hükümetin kurulmaması durumunda, bölgede dengelerin olumsuz yönde aleyhine işleyeceğini düşünüyor.
Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle global düzeyde ortaya çıkan enerji krizi, Kürdistan doğalgaz ve petrolüne olan talebi daha da aktüel hale getirdi. Söz konusu kriz, Kürdistan’ın lehine bir kazanca dönüştürülebilir. Fakat bunun ABD ve uluslararası toplumla ters düşerek olması mümkün değildir.
Kürdistanlı aktörler sadece ABD’nin siyasi baskısı altında değiller. İran da KDP 'nin Mukteda es-Sadr hareketi ile koalisyon çalışmalarına tepki göstererek, Erbil'e füze saldırıları yapıyor. Son yapılan saldırıların birinde KDP'ye bağlı enerji şirketi KAR Grubu’nun CEO'su ve kurucusu Baz Karim'e ait lüks bir villa, İran tarafından hedef alındı. Tahran, Kerim'in villasını İsrail gizli servisi Mossad’ın üssü olduğu gerekçesiyle vurduklarını açıkladı.
Diğer yandan İran yanlısı Iraklı vekil güçler de Federal Mahkeme aracılığıyla, Kürdistan petrolü ve doğal gazının uluslararası piyasalara satışının Irak Anayasasına aykırı olduğu kararını aldı. Bu İran ve vekil güçlerin Erbil üzerinde siyasi ve ekonomik baskıyı artırması anlamına geliyor.
Irak ABD Büyükelçisi Matthew Tueller’in 30 Mart’ta Neçirvan Barzani ile görüşmesi ardından, bir İran heyeti de 12 Nisan’da KDP Başkanı Mesud Barzani’nin de aralarında bulunduğu KDP yetkilileriyle Erbil’de bir araya geldi. Görüşmenin basına yansımasına rağmen, taraflar resmi bir açıklamada bulunmadılar. Toplantının gündemi, seçimler ardından KDP’nin Vatanı Kurtarma Koalisyonu içinde Mukteda es-Sadr bloku ve Sünni Egemenlik İttifakı ile hareket etmesine yönelik İran’ın uyarılarını içerdiği tahmin ediliyor.
Özellikle KDP, buna Mesud Barzani demek daha doğru olur, ABD ve İran'ın baskısı altında. Neçirvan Barzani’nin, cumhurbaşkanlığı adayı konusunda Mesud Barzani’nin tersine katı bir tutum içinde olmadığı yorumları yapılıyor. Kürdistanlı siyasi güçler arasındaki birlik ve uzlaşının hem Bağdat’a karşı Kürdistan’ın elini kuvvetlendireceği hem de Kürdistan’da birçok sorunun çözümüne katkı sunacağı, Neçirvan Barzani’nin son konuşmalarında sıklıkla dile getiriliyor.
KYB’de Kerkük olayının sorumlularında Lahor Şeyh Cengi ve ekibinin ihraç edilmesiyle, KDP ve KYB bir adım daha birbirlerine yaklaşmışlardı. Ayrıca KYB Yüksek Meclis Üyesi Mele Bahtiyar ve Bafıl Talabani’nin Lahor Şeyh Cengi çevresi tarafından zehirlenmesi olaylarına KDP sert tepki göstermişti.
KYB'nin Berhem Salih’i Cumhurbaşkanı adayı göstermemesi, Yekiti içindeki denklemlerin bir daha alt üst olması, türbülansın sürmesi, Bafıl Talabani ve ekibinin parti içinde elinin zayıflaması anlamına geliyor. KYB, bu riske girmeyerek cumhurbaşkanlığı adaylığında KDP ile çatışmayı göze aldı.
KDP, KYB’nin içinden geçtiği bu hassas süreci bilmesine rağmen, kendi adayını çıkarmayarak KYB’nin adayına destek verebilirdi. Böylece hem KDP açısından hem de Kürdistan’ın genel çıkarları ve uluslararası toplumun talepleri açısından önemli bir uzlaşı sağlanmış olurdu.
ABD Başkanı Joe Biden’in KDP ve KYB arasındaki gelişmelere bizzat müdahil olması, sorunun vahameti açısından önemlidir. KDP ve KYB, cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümet kurma çalışmalarında ABD’nin sunduğu yol haritasına göre mi hareket edecek, yoksa bulundukları noktada kalmaya ısrar mı edecekler sorusunun cevabını yakın zamanda göreceğiz.
Bu olay, bir kez daha dışarıdan müdahaleler olmadan Kürdistanlı siyasi güçlerin kendi aralarındaki problemleri çözme anlayışına ve kapasitesine sahip olmadıklarını gösteriyor. Maalesef ikinci en önemli zaaf ve eksiklik ise parti, grup ve çevrelerin menfaatlerinin, Kürdistan’ın çıkar ve kazanımlarının üstünde tutulmaya devam edilmesidir.
___________________________________________________
Twitter: @cetin_ceko
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.