Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır!

Bugün Kürtlerin ulusal demokratik haklarına kavuşmasında bölgesel güçlere karşı küresel güçlerin desteğine ihtiyaç vardır. Bu desteğin nasıl kalıcı olacağına 1975 yenilgisi, 25 Eylül bağımsızlık referandumu, Kerkük ile Afrin’in işgalinde ortaya çıkan yerel ve küresel, karmaşık ve değişken iş birliklerini unutmadan dirençli politikalar ve ittifaklar geliştirmek gerekiyor.

Çetin Çeko

07.04.2018, Cts | 09:14 [ Güncellenme: 07.04.2018, Cts | 14:36 ]

Geçmişi Hatırlamak Kurtuluşun Sırrıdır!
Makaleyi Paylaş

Güney Kürdistan hareketinin 1975 yenilgisi ardından Mele Mustafa Barzani, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’a 9 Şubat 1977’de bir mektup gönderir. Söz konusu mektup, Güney Kürt hareketinin ağır hezimete uğramasında ABD ve İran’ın Kürtleri nasıl yarı yolda ve yüzüstü bıraktığını ifade eder.

Sitem ve hayal kırıklığı cümleleriyle dolu bu tarihi belge, Kürtlerin sadece 25 Eylül Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu sonrası Kerkük ve Afrin’in işgaliyle toplumsal travma yaşamadıklarını gösteriyor. 43 yıl önce de benzer toplumsal bir travmanın Kürtler tarafından yaşandığını ortaya koyuyor.

Elbette dün ile bugün arasında tarihsel ve politik benzerlikler olmakla beraber, önemli ölçüde farklılıklar da mevcuttur. Kürtlerin bölgesel ve küresel boyutta elde ettikleri ulusal ve demokratik kazanımlar göz önüne alındığında, gelinen nokta şüphesiz ileridir. Barzani’nin uzun mektubundan aşağıda aktardığım iki kısa paragraf, uluslararası toplumun Kürdistan’a ilişkin nizam ve statüko siyasetinin öz ama kısa özetidir.

Mele Mustafa Barzani mektubunda, ABD Başkanlık seçimini kazanan Jimmy Carter’i tebrik ettikten sonra, tarihsel süreç içinde Kürdistan’ın parçalanma ve paylaşım süreci ile Kürtlerin direnişlerini anlatır. 1971 otonomi anlaşması ardından Bağdat’ın anlaşmanın şartlarını yerine getirmediğini vurgular. Saddam Hüseyin ile çatışmaktan başka kendilerine bir seçenek bırakılmadığı için savaşmak zorunda kaldıklarını açıklar.

Sovyetler Birliği’nin Bağdat’ı Kürtlere karşı desteklediğini, Kürtlerin de İran ve ABD tarafından 5 Mart 1975’e kadar desteklendiğini belirtir. İran ve Irak arasında yapılan küresel ve bölgesel güçlerin de destek verdiği Cezayir Anlaşması’yla yarı yolda yüzüstü bırakılan Kürt halkının büyük bir felaket yaşadığını, 250 bin Kürt mültecinin Bağdat’ın saldırılarından kurtulmak için İran’a zorunlu göç etmek zorunda kaldığını ve durumlarının kötü olduğunu ifade eder.

Günümüz açısından mektubun uluslararası toplumun Kürt ve Kürdistan sorununa yaklaşımıyla ilgili dikkat çeken bölümü ise şöyledir:

“Size inanmasaydım halkımı felaketten kurtarabilirdim!”

“Sayın Başkan,

Eğer Amerika’nın verdiği söze tam olarak inanmasaydım, halkımı bugün içine düştüğü felaketten kurtarabilirdim. Bu, Baas’ın politikasını tam olarak desteklemek ve onunla güçleri birleştirmek yoluyla yapılabilirdi. Ama bu tutum Amerika’nın ilkelerine ters düşer, Irak’ın komşularına da zarar verirdi. Ancak üst dereceli Amerikan yetkililerinin teminatı üzerine bu alternatife iltifat etmedim, onun yerine, ABD ve İran’la iş birliğini tercih ettim. Böylece biz kendi hedefimiz, özerkliği ve Irak halkının hedefi, demokrasiyi gerçekleştirmiş olacaktık ki, bu da tüm bölgenin çıkarına olacaktı.

Sizin de seçim kampanyanızda birçok kereler belirttiğiniz gibi, sizden önceki Amerikan yönetiminin dost ve müttefik uluslara karşı izlediği politika hem bu uluslara hem de Amerika’ya zarar verici cinstendi. Bu politika, dostlarının Amerika’ya güvenlerini yitirmelerine, bunun sonucu olarak Amerika’nın etkisinin azalmasına neden oldu. Böylece Amerika’nın saygınlığı dünya ölçüsünde sorgulanmaya başlandı.[1]

Barzani, ABD’nin yeni yönetiminden Kürt sorununa ilişkin siyasetini tekrardan gözden geçirmesini ve daha önceden verdikleri taahhütlere uymalarını istedi. Jimmy Carter, söz konusu mektuba cevap vermedi. Yaklaşık bir ay sonra 3 Mart 1977’de Barzani, kısa bir hatırlatma mektubu daha Carter’e gönderdi. Bu mektup da ne kendisi ne de Beyaz Saray tarafından cevaplanmadı.

ABD, Kürtlere karşı sağır ve dilsiz

Güney Kürtleri ABD ile ilişki kurup destek sağlamaya çalışırken, 1979’da İran'da İslam Devrimi gerçekleşti. Şah sürgüne giderken, Humeyni de sürgün hayatı sürdüğü Paris’ten Tahran'a döndü. Böylece ABD, bölgede önemli bir müttefikini kaybetmiş oldu. İran’ın toprağım dediği Şattülarap’ı Kürt direnişine desteği kesmek koşuluyla 1975 Cezayir Anlaşması’yla İran’a veren Irak, beş yıl aradan sonra Şattülarap’ı geri almak için 1980’de İran’a savaş açtı.

ABD, sekiz yıl süren (1980-88) Irak-İran savaşında Saddam Hüseyin'i destekledi. Oysa Irak, soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin müttefiki, ABD’nin bölgedeki yakın bağlaşığı İsrail için tehdit ve anti demokratik dikta bir rejimdi.

1990 Körfez Savaşı’na kadar ABD, Kürtlere karşı sağır ve dilsiz pozisyonunu sürdürdü. Güney Kürdistan siyasi hareketinin önde gelen isimlerinden Doktor Mahmud Osman anılarında bu tarihi kesite ilişkin şunları ifade eder:

“1980 yılında Kürt hareketinin temsilcisi olarak Washington’a gittim. Kimseyi göremedim. O zaman Amerika’nın Saddam’la arası iyiydi. Çünkü ABD, tehdit olarak gördüğü Humeyni’ye karşı savaşta Saddam’ı destekliyordu.

ABD’ye 1988 yılında yeniden gittim. Bu defa, 1988’de kurulan Kürdistani Cephe’nin temsilcisiydim. 1987-1988’de Saddam Hüseyin’in kimyasal saldırılarına maruz kalmıştık. Washington’da Dışişleri Bakanlığı’nda Irak veya İnsan Hakları Masası’yla konuşmaya çalıştık. Amacımız, ABD’nin Kürtler için olmazsa da uluslararası hukuku ihlal ederek kendi vatandaşlarına karşı kimyasal silah kullanan Saddam Hüseyin’in zulmüne dikkat çekmekti.

Jonathan Randolph, Jim Hoagland, William Safire ve David Ottoway’ın çok yardımını gördük. Dışişleri Bakanlığı’yla temasa geçerek bizimle görüşmelerini sağlamaya çalıştılar…

Ancak o dönemde, ABD Dışişleri Bakanı George Schultz’un Amerikan görevlilerine Irak muhalefeti ile görüşmesini yasaklayan bir emri vardı. Üç ay Amerika’da bir yetkiliyle görüşmek için didindim ancak kimse kabul etmedi.[2]

Saddam’ın 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgali ile ABD’nin Irak siyaseti de değişti. Dönemin ABD Başkanı George Bush, Saddam rejimini yıkmak için Irak halklarını ayaklanmaya çağırdı. Kürtlerin makûs talihi de böylece değişmeye başladı.

Unutmamak gerekir ki, ABD ve koalisyon güçlerinin bölgeye geliş nedeni baskı altındaki Kürtler ve Şiiler için değil, bölgede mevcut statükoyu alt üst, enerji kaynaklarının güvenliğini tehdit, Kuveyt’i işgal eden Saddam’dan Körfez’i kurtarmak ve İran’ın yayılmacı İslam devrimi siyasetine karşı baraj oluşturmaktı. Kürtlerin ulusal ve demokratik hakları için haklı mücadeleleri ve diğer muhalif güçlere nazaran örgütlülükleri onları önemli bir aktör olarak bu süreçte öne çıkardı ve şuan ki mevcut kazanımları elde etmelerini sağladı.

Gelinen noktada çöken Irak siyasetinde başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun övünebilecekleri ve savunabilecekleri tek alan, seküler Kürdistan’ın Irak içinde elde ettiği federe statü kaldı. Ortadoğu, özellikle de Arap coğrafyasına yabancı olan “federasyon, konfederasyon ve bağımsızlık” kavramları Güney Kürdistan vasıtasıyla tanınmaya ve tartışılmaya başlandı. Suriye’de ABD’nin Irak’a benzer zikzak siyaseti devam ederken, Kürt ve Kürdistan sorununun diğer parçalarda çözümünde Güney Kürdistan önemli bir deneyim ve emsal olmayı sürdürüyor. Bunu küçümsememek gerekir.

Kürdistan’ı ve Kürtleri parçalayanlar emperyalist güçler, paylaşanlar da bölgesel güçler oldular. Küresel güçler, Kürtlerin lehine politikalar üretmeye çalışsalar bile, paylaşanlar yani bölgesel güçler gasp ettiklerini kolay kolay teslim etmek istemiyorlar. Bir paradoks gibi gözükse de, bugün Kürtlerin ulusal demokratik haklarına kavuşmasında bölgesel güçlere karşı küresel güçlerin desteğine ihtiyaç vardır. Bu desteğin nasıl kalıcı olacağına 1975 yenilgisi, 25 Eylül bağımsızlık referandumu, Kerkük ile Afrin’in işgalinde ortaya çıkan yerel ve küresel, karmaşık ve değişken iş birliklerini unutmadan dirençli politikalar ve ittifaklar geliştirmek gerekiyor.

Mele Mustafa Barzani’nin 41 yıl önce sansürsüz yazdığı tarihi mektup, Yahudi toplumunun “Geçmişi hatırlamak kurtuluşun sırrıdır!” sözü bağlamında, geleceğe ilişkin sağlam adımlar atma ve dersler çıkarmada bu açıdan önemli bir pusuladır.


[1] Mustafa Barzani’nin Jimmy Carter’e mektubunun tümü; Erbil Tuşalp, Zehir Yüklü Bulutlar, Halepçe’den Hakkâri’ye, Bilgi Yayınevi, 2. Baskı, 1990 S: 44-55.

[2] Aktarım, Tuncay Özkan, CIA Kürtleri, Kürt Devletinin Gizli Tarihi, Alfa Yayımları, 11.Basık, 2004, S: 75

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
7749 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:00:56

Çetin Çeko

Yazarın Önceki Yazıları

Trump kabinesinde Kürtlere yönelik politikaların şifreleri Trump'ın İkinci Döneminde Kürt Politikası: İsrail mi, Türkiye mi? Kürdistan seçimleri ardından olası senaryolar Netanyahu'nun İran’da rejim değişikliği vaadi, bölgede Kürt sorununun seyrini değiştirebilir mi? Güney Kürdistan’da Türk Askeri Varlığından PKK’nin Yanı Sıra KDP ve KYB de Sorumludur Futbol sahasında birleşen Kürt siyasetçiler Demirtaş ve arkadaşları ‘Türklük Sözleşmesi’ni ihlalden ceza aldılar ABD’nin İran siyasetinin Ortadoğu ve Kürtlere etkileri ‘Konuş! Sen nerelisin?’ KDP’nin Seçim Boykotu ve Irak Federal Kurumlarından Çekilme Olasılığı ABD’nin Irak’ı Terk Etmesi Durumunda Kürdistan’ın Ödeyeceği Bedel! KDP merkezinin bulunduğu Pirmam'a saldırı ne anlama geliyor? Irak Vilayet Seçimleri; Kürdistanlı güçler birlik olmazsa 'tartışmalı' bölgeler geri alınamaz! Jerusalem Post: ABD, PJAK’ı ‘terör’ listesinden çıkarmalı Peşmerge’nin ordulaşmasında fırsatlar ve engeller Macron'un Korsika’ya 'tam özerklik' vaadi Kürtler için neden önemli? ABD, Peşmerge'ye yardımı keseriz uyarısında bulundu! Kürdistan petrolünün Bağdat’ın kontrolüne geçmesinden Batı sorumludur! Gazeteci ve yazar Abit Gürses Stockholm’de anıldı 14 Mayıs seçimleri Kürt karşıtlığı üzerine kurgulandı! Güney Kürdistan’da seçimler neden zamanında yapılmıyor? HDP, savunduğu yanlış ve şaşı tarih anlayışıyla yüzleşmelidir. Olası yeni iktidarın Kürt sorununa bakışı, Güney ve Rojava Kürdistanı’na yaklaşımı 'Demokrasi' treninin son vagonu Kürtler! HDP ve 'Kürdistan seçim ittifakı' Roboski saldırısı istihbaratını ABD verdi, Türk F16’ları da vurdu! KYB, Erbil’de üst düzey terörle mücadele görevlisini öldürmekle suçlanıyor! Doğu Kürdistan ve İran’dan çıkaracağımız dersler Kürdistan tarihi, fırsatları yakalamanın ardından kaybetmenin tarihi olmamalıdır! Olası Ankara-Şam yakınlaşmasında Rojava Kürtleri kazanımlarını nasıl koruyabilir? İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sadece Kürt penceresinden bakmak yeterli mi? Erdoğan, NATO krizi ile Kürt sorununu uluslararası platforma taşıdı Abit Gürses’in anısına! Güney Kürdistan doğalgaz projesi yeni bir müzakere süreci başlatır mı? Biden, KDP ve KYB’yi uyardı! Güney Kürdistan’da ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri Dava adamı Şerafettin Kaya Bağdat, Kürdistan’ın federal statüsünü sorguluyor Çin, Kürt dosyasını açtı! Türkiye-İsrail yakınlaşması Kudüs’ün Kürt siyasetini nasıl etkiler Türkiye'nin ABD ve Rusya’ya Kobani rüşveti Bir sessizlik tarihi: Mele Mustafa Barzani’nin İsrail ziyaretleri Dünya’nın ilk kadın hahamı Kürdistanlı Osnat Barzani Batı, Güney Kürdistan’ın demokrasi notunu düşürdü! Geçmişle yüzleşmek, tartışma kültürü ve üslubu üzerine Kürdistan petrolünü dünyaya pazarlayan Pakistanlı Murtaza Lakhani 'Kürt Hâkim' kurşunla değil, iğneyle katledildi! ABD, Taliban ile olası barışı, Kürt sorununda Türkiye’ye emsal mi gösterecek? T.C Kürtçeyi yasaklamak için bütün devletlerin ikinci resmi dillerini yasakladı! Güney Kürdistan’da yolsuzluk ve kayıt dışı ekonomi! İsrail’in Rojava Kürdistanı siyaseti İbrahim Barış Anlaşması ve Kürdistan'a etkisi Rusya’nın Kürt kartı, kimin lehine kimin aleyhine? Rusya, S-400 alımı karşılığında Afrin'i Türkiye’ye mi verdi? KDP ve PKK düşmanlığı kime ne kazandırır? Rojava Kürtleri; birlikte başarıp tarih yazabilecekler mi? PYD-ENKS Anlaşmazlığında KDP-KYB Barış Süreci TC’nin Kürt ‘Afları’ Xelîl Ağa, İsmail Beşikçi, Fikret Otyam ve Can Yücel Erdoğan, Enver Paşa ve İttihat Terakki’nin ayak izinden gidiyor ABD, İran, Irak üçgeninde Kürtler Irak’ı Bu Kez Kürtler Değil, Araplar Parçalayabilir Erdoğan’ın Kobani planı Rojava Kürtleri, hem aranan hem de terk edilen aktör oldular 'Barış Koridoru' yazılır, işgal okunur Seçimin bir diğer kaybedeni Öcalan oldu! Olası Basra federasyonu ve Kürdistan’a etkisi Yabancı Gözüyle 'Kürdistanilik' Türkiye modeli güvenli bölge: Kuzuyu kurda emanet etmek ABD’nin Suriye siyasetinde Kürtler ve Türkiye Suriye, siyasi süreç ve Kürtlerin temsili Kürt seçmen davranışı ve 24 Haziran Türkiye, Afrin’i almak değil, Diyarbakır'ı kaybetmekten korkuyor! Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya! Kürdistan’a yaptırımlar bağımsızlık sürecini hızlandırabilir Referandum ve Kerkük travması Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir Bağdat ikinci kez Kürtlerden kaçıyor Güney Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrası Federalizmi Irak’a Kürtler getirdi Uluslararası toplum ve Kürtler Kürtlerin sistemi etkileme ve kilitleme gücü Güney ve Kuzey’de ‘Kürdistani’ kavramı Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Olasılıklar AKP ve KDP Kürtlerde ‘Hayır’ ve ‘Boykot’ Güney Kürdistan’ın bağımsızlığında iki örnek Türkiye’nin YPG ile dolaylı ateşkesi Kürtlerin Seçilmişleri Mebus Değil Mahpus Uluslararası toplum, müttefiklerinin Kürt kamburunu taşımak istemiyor Türkiye, Kürtler için yaptığı kafesin mahkûmu Türkiye’de darbe geleneğinin tarihsel kodları Rusya’nın 'Türkiye, IŞİD'i destekliyor' iddiası ne olacak? HDP, 23 Nisan 1920’yi savunacağına hesaplaşmalıdır AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor Sri Lanka-Türkiye, Tamil Kaplanları-PKK benzerlikler ve farklılıklar Kürt sorunu ekseninde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Demokratik özerklik neden kalıcı çözüm olamaz?
x